
Gültan ve Sebahat verilen mütalaaya karşı savunma yapmadı
- 16:00 18 Kasım 2020
- Hukuk
MALATYA - Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel’in görülen duruşmasında savcı verdiği mütalaada örgüt üyeliği ve yöneticiliğinden ceza istedi. Gültan ve Sebahat buna karşılık, “Diğer dosyalar için savunmamızı hazırlamıştık ama bu yaklaşımdan dolayı savunma yapmayacağız” dedi.
Yerine kayyım atanan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önceki dönem Eşbaşkanı Gültan Kışanak ve DBP önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel’in yargılandığı davanın 8’inci duruşması Malatya 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya eşbaşkanlar bulundukları Kandıra Kapalı Cezaevi’nden, avukatlarından Cemile Turhallı, Mehmet Emin Aktar, Mesut Beştaş Diyarbakır Adliyesi’nden, Sebahat Gençtarih ise Mersin Adliyesi’nden Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katıldı.
Duruşma savcının okuduğu mütalaa ile başlarken mütalaada Gültan ve Sebahat’a “örgüt üyeliği” ve “örgüt propagandası”ndan alt sınır ve üst sınırdan ceza istendi.
‘Yargı mensuplarına acıyorum’
Mütalaaya karşılık ilk olarak konuşan Gültan, duruşmalara katılamadıklarını, birleşen dosyalar hakkında yeteri kadar bilgi alamadıklarını ve avukatlarının desteklerini alamadıklarını söyledi. Gültan, savunma yapmadan haklarında mütalaanın verilmesini zulüm olarak gördüklerini belirterek, “Bazı iddialar var. Bunların tamamı meşru siyasal haklarımı kullanmaktan ibarettir. Usul yerini bulsun diye duruşma yapılıyor. Fakat savunma koşul ve imkân derdiniz yok. Artık size bir şey demiyorum. İktidar anayasayı tehdit ettiğinden bu yana yargı mensuplarına acıyorum, üzülüyorum. Bu kararı verenlerin rahat uyumaması gerekir ama mecburen işin vicdani boyutunu bir kenara bırakıp gelen talimatları uyguluyorlar. Talimatlar uygulandığında bir mağdurlar ordusu yaratılıyor bu da ağır bir vebaldir” dedi.
‘Baharda yeni bir seçim mi var’
Gültan, mahkeme heyetinin alelacele mütalaa verdiğine dikkat çekerek, bunun, “Acaba bahara yeni bir seçim mi var” düşüncesinin akıllara getirdiğini ifade etti. Gültan, “Geçen defa seçime yakın olduğu için apar topar ikimize ceza verildi. Şimdi bu mütalaaya bakınca yine bir seçim mi var demeden düşünemiyoruz. Ayrıca AKP, iktidar yöneticileri ve iktidar yanlıları ne söylüyorlarsa geri dönüp iddianame oluyor, hiçbir kanıt, durum nedir demeden yargılama yapılıyor. Onların talimatları ile yargı kararları veriliyor. Neden bu ülkeye bu kötülük yapılıyor? Bu kararlar ve talimatlarla ülkenin tarihine kara leke sürüyorsunuz” şeklinde konuştu.
Gültan son olarak şunları söyledi:
“Pandemi koşullarında sağlıklı savunmanın imkânı yok. Malatya adliyesinde her gün çok sayıda vaka çıkıyor bizlerde mahkeme heyetini düşünerek SEGBİS ile katılalım dedik ama heyet mütalaa hazırladığını gördük. Birleşen dosyalar var. Bu dosyalara ilişkin bir savunma yapmadan cezalandırma isteniyor. Burada mağduriyet edebiyatı yapmıyorum öyle bir derdim de yok. Zulme boyun eğeceğime bin kat verilen cezayı çekerim daha iyi. Diktatöre boyun eğmeyeceğim. Bu hakikati haykıracağım. Mütalaanın gidişatından da anlaşılıyor ki kadınlar konusunda eşitliği, özgürlüğü ve haklarını savunmam dert olmuş. Bu dert olmuşsa olsun bundan sonra kadın özgürlüğü için hayatımı adayacağım. İkinci dert ise Kürt sorununun demokratik yollarla çözülmesini istememdir. Buda dert olmuşsa bunun içinde ömrümün sonuna kadar mücadele edeceğim. Bunlara suç deseniz de bunu yapacağım. Ben daha fazla uzatmak istemiyorum. Birleşen dosyalardan bir sonraki duruşmada savunmamı yapacağım. Diğer dosyalar için savunmamı hazırlamıştım ama bu yaklaşımdan dolayı savunma yapmayacağım.
Sebahat ise savunmasında şu ifadeleri kullandı:
“Gültan başkan aslında iyi özetledi. Yargı reformları tartışılıyor ama şekil şemasında ciddi sorunlar yaşanıyor. Demokrasisi güçlü olmayan ülkelerde hukuk yoktur. Hazırlanan mütalaada bir düşman yaklaşımı var. Savcı bey yorum katarak mütalaa vermiş devlet adına hazırlamış. Tabi sadece siz değil diğer yargı salonlarında da aynı durum yaşanıyor. Yani yıllardır çözülemeyen Kürt sorununun mahkeme yoluyla değil siyaset masalarında çözülsün dedim diye suç sayıldı. Bu tür sorunlar hep diyalog ve müzakere ile çözülmüştür. Sizlerde mahkemeler olarak AKP hükümetinin Kürt sorununun mahkemelerde çözülmesine karşı çıkmayana kadar bu böyle devam edecek. Kürtler inkâr ediliyor, asimile ediliyor, katlediliyor diye siyaset yapmaktan vaz mı geçecek? Asla vazgeçmeyecek tam aksine davalarına sıkı sıkı bağlanacak.
‘Kobanê dosyası ile olası tahliyemiz engelleniyor’
Kobanê dosyasından ben ve Gültan başkan tutuklanmıştık. Şimdi yine önümüze çıkarıldı. Nedeni ise sizin mahkemenizin olası tahliyesine karşı, olurda mahkemeniz yanlışlıkla bir tahliye kararı verirse bizim dosyadan tutuklu kalmamız isteniyor. Kobanê dosyasını araştırıp bu dosya ile birleştirmeniz gerekir ayrı bir dosya olarak görmemeniz gerekir. Bende savunma yapmaya hazırlanmıştım ama savcının hemen mütalaayı okuması savunma yapmamdan vazgeçirdi.
‘Ödeyeceğimiz bedelin farkındayız’
Türkiye’nin bugün yaşadığı siyaset krizinin temel nedeni yürüttüğü Kürt karşıtı politikalardır. Bu politikalar sonucunda cinsiyetçilik arttı, kadın katliamı arttı, kadın şiddeti ve ekonomik krizi arttı. İnsanlar artık askıya ekmeğe muhtaç haline getirildi. Sayın başkan sizin bu davaya nötr bakmanız lazım ama nötr olamıyorsunuz. Soruşturmayı yapan emniyetten savcılığa kadar FETÖ’den tutuklananlar oldu. Dosyada toplanan delillerin doğruluğu dayanağı dahi yok ama hala esas alıyorsunuz. Bu çok ciddi bir problemdir. Bu yargılamanın tamamı Kürt siyasetçilerin yasadışı gösterilmek istenmesidir. Yasa dışı bir şey yapsak basını çağırıp bangır bangır bağırır mıyız? Bu mahkemelerle Kürt siyasetçilerini yıldıramazsınız. Bizler diğer siyasetçiler gibi değiliz dediklerimizin arkasında duruyoruz. Ödeyeceğimiz bedelin de farkındayız.”
‘Kobanê dosyası değil torba dosyası’
Ardından konuşan Mehmet Emin Aktar, “Mütalaaya süre talep ediyoruz. İlk verdiğiniz hükmü bozan Antep istinafında tekrar aynı gerekçeden akıbetinin soruşturulması istendi. Bir de Kobanê dosyası diye bir dosya ortada dolanıyor öyle bir dosya yok, bu torba yasadır, yedekte bekletilen bir dosyadır. Niye torba bir yasa diyoruz; ilgili ilgisiz herkesi katıyorsunuz. Tahliye olmaları gerekiyor dört yıldır tutuklular. Ama tahliye düşünülmüş olacak ki Ankara’dan başka bir gerekçe sunuldu. 6 yıl sonra şüpheli kaydı yapıp tutukluyorsanız bu uyutulan dosyadır. Bugün tahliye kararı verirseniz cezaevinden çıkamayacaklar. Eğer vicdanınız varsa tahliye kararı verirsiniz” şeklinde savunmasını yaptı.
‘Söyleyecek çok şey var ama diyecek bir şey bulamıyoruz’
Avukat Mesut Beştaş ise, “Mütalaayı kabul etmiyoruz. Kovuşturma henüz tamamlanmamış ve içerik açısından da kabul etmiyoruz. Meslektaşlarımın beyanlarına katılıyorum. Dosya kabarık gibi gösteriliyor ama içeriğinde suç sayılabilecek bir şey yok. İçtihatları bizden iyi biliyorsunuz. Her yargılamanın bir amacı olur hukuka uygun, öyle böyle adalete ulaşmaya çalışılır. Bu dosyada özüyle hukuka aykırıdır. Adalete ulaşma açısından bir adım atılmamasından görülüyor. Hitler yargılamasına benzer bir yargılama görüyoruz. Söyleyecek çok şey var ama diyecek bir şey bulamıyoruz. Tutukluluğun fiili nedenleri ortadan kalkmış birde ikinci bir tutuklama var ama tamamen anlamsızlaştırılmış bir tutuklama. Anlamsızlaşan hukuki ve fiili ortaya koymayan tutukluluk halini ortadan kaldırırsanız belki ilerleyen süreçlerde diyecek bir şey buluruz” sözlerine yer verdi.
‘Haleti ruhiyenizi çok iyi anlıyoruz’
Avukat Cemile Turhallı Balsak alelacele verilen bir mütalaa olduğunu vurgulayarak, “Sebahat Tuncel’in birleşen dosyalarından beyanları alınmadı. Koşulların düzelmesinden sonra etkin bir savunma yapacağını ifade etmişti. Sağlıklı bir şekilde savunmasını yapmalıdır. Koşulların hala görmezden gelmesi akıl alır gibi değil. Sayın başkan başından itibaren talebimiz var. Ne karar verirseniz verin burada adil yargılanma hakkına riayet edilmelidir. SEGBİS belki salgından kaynaklı anlaşılabilir ama dört yıldır yargılanıyorlar. Bu süreçte tutuklanmanın bir tedbir olmadığını ne zaman öğreneceğiz. Size Kemal Kurkut örneğini verirsem; Bilirkişi raporları olmasına rağmen polislere beraat kararı verildi ama avukatları en azından taksirle ölümden ceza verileceğini bekliyordu. Bugün savcının cezalandırma mütalaasını düşündüğümüzde adalet denilen kavramın iktidarı koruduğunu ve bu amacı güden bir ifade olduğunu görüyoruz. Sağlık Bakanlığı bahar aylarından itibaren normalleşme sürecine girileceğini söyledi. Bahar ayı itibarıyla müvekkilin savunma yapmasını istiyoruz. Müvekkilim hukuki bir sonucun çıkmayacağını söylüyor ki haklı çünkü başka bir dosya çıkarıldı. Türkiye hukuk devletinden uzaklaştığını görmek hepimiz için yaralayıcı. Sizin de içinde olduğunuz baskı durumunu ve haleti ruhiyenizi çok iyi anlıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Yargılama usulen yapılıyor’
Ardından konuşan Avukat Sebahat Gençtarih, “Meslektaşlarıma katılıyorum. İstinafın kararı bozmasının nedeni başka şehirlerde bulunan dosyaların birleştirilmesiydi. Şimdi birleştirilen dosyalar var ve müvekkillere savunma yaptırılmadan mütalaa verildi. Mütalaada eksiklikler var ve iade edilmesi gerekiyor. Yargılama usulen yapılıyor. Adil yargılanmanın herkesin hakkı cümlesi dile pelesenk olmuş ama bunu uygulayan yok. Burada kişinin hukuki güvenliği yok” dedi.
Mahkeme heyeti, avukatların mütalaaya karşı istedikleri ek süre talebini kabul edip, eşbaşkanların tutukluluğunun devamına karar verip duruşmayı 6 Ocak 2021 tarihine erteledi.