Nusaybin davasında ceza alan tutsakların sayısı 39’a çıktı

  • 16:37 7 Şubat 2020
  • Hukuk
MARDİN - Nusaybin'de gözaltına alındıktan sonra tutuklanan 70 kişinin duruşmaları görülmeye devam ediyor. Bugün görülen üç duruşmayla birlikte ceza verilen tutsak sayısı 39'a çıktı.
 
Mardin’in Nusaybin ilçesinde 2015-2016 yılları arası sokağa çıkma yasaklarında gözaltına alındıktan sonra tutuklanan 17'si çocuk 70 kişinin yargılaması devam ediyor. Bugüne kadar 37 tutsağın ceza aldığı yargılama süreci kapsamında Mardin 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde üçtutsak savunma yaptı.
 
Mahkemede ilk olarak Tokat T Tipi Kapalı Cezaevi’nden getirilen İbrahim Halil İldiz savunma yaptı. Savunmasında “Özyönetim devleti bölmek demek değildir” diyen İbrahim, “Biz özyönetim dediğimiz zaman hemen ülke bölünecek yaygarası koparılıyor. Özyönetim halkların bir arada özgürce yaşamasını savunan bir sistemdir. Gelin bu sistemi tartışalım” dedi.
 
‘Bu sorun cezalarla çözülmez’
 
Özyönetimlerden bahsedenlerin Kürt oldukları için suçlandıklarını söyleyen İbrahim, şunları kaydetti: “Bu dosya bitirilmek, kapatılmak için ayrıldı. Avukatlarımız taleplerde bulunuyor. Hepsi reddediliyor. Çünkü avukatlarımız da Kürt oldukları için talepleri reddediliyor. Bakın avukatlarımız bile kaygı ile savunma yapmak zorunda kalıyorlar. Çünkü başlarına ne geleceğini bilemiyorlar. Biz adil bir yargılama istiyoruz. Amaç cezalandırmak, Kürtleri tasfiye etmek olduğu için adil yargılama talebi kabul görmeyecek. Vereceğiniz ceza ülkeyi kurtaracaksa, savaşı, ölümleri durduracaksa, ülkeyi özgürleştirecekse, sizleri özgürleştirecekse istediğiniz cezayı verin. Cezalar vererek bu sorunlar çözülmez. Ben yarın hükümet değişir, siyaset değişir serbest kalabilirim. Ama siz bunu unutmayın ki; bu yaptığınız yanlışlar sizin peşinizi bırakmayacak. Vicdanınızı her zaman rahatsız edecek."
 
‘Savunma hakkı engellendi’
 
Avukat Önder Alçiçek ise müvekkilinin sadece elinde ve elbiselerinden alınan swap örneklerinde atış artığına rastlandığının tespit edildiğini dile getirerek, daha önce alınan raporlarla atış artıklarının olmasının tek başına ceza vermeye yetmediğini söyledi. Önder yapılan teşhislerin hukuka aykırı olduğunu belirtirken, işkence iddialarının somut olduğunu, işkence dosyasının hazırlanması gerektiğini söyledi.  Müvekkilinin savunma hakkının kısıtlandığını ifade eden Önder, "Müvekkilim gerek Tokat Cezaevi’nden gerekse de Mardin Cezaevi’nden getirildiği sırada cezaevi idaresi tarafından hazırladığı savunma metinlerine el konularak savunma hakkı engellemiştir" diye konuştu.
 
İbrahim'in tutukluluk halinin devamına karar veren mahkeme bir sonraki duruşmayı 5 Mart tarihine erteledi.
 
Ardından tutsak İsmail Yılmaz'ın duruşması görüldü. İsmail'in avukatı Sezin Uçar da duruşmada hazır bulundu. İsmail’in duruşmasını Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP) üyeleri de takip etti. İsmail salona girerken, salonda bulunan izleyicilere gülümseyerek zafer işareti yaptı.
 
‘Mahkemeler saraya bakarak karar veriyor’
 
Yaşamını yitiren MLKP’lileri anarak savunmasına başlayan İsmail, şunları söyledi: "Bu mahkemelerden ezilenlere bir adalet çıkmadığını biliyoruz ve bundan sonra da çıkmayacak. Mahkemeler saraya bakarak kararlarını veriyor. Bu nedenle bu mahkemelerden bir adalet beklentimiz yok. Kendi yasalarını, kanunlarını bile uygulamayan mahkemeler söz konusu. Biz devrimci sosyalistler adaleti yeryüzüne getirene kadar mücadele edeceğiz ve kazanacağız. 
 
Marxist-Leninistler ulusların kendi kaderini tayin etme hakkını savunurlar. Ben de bu anlamda özyönetim sürecinin bir parçası oldum. Özyönetim hayat bulabilecek bir modeldir. Bunun da en önemli örneği Rojava'dır. Ancak AKP-MHP zihniyeti Rojava'ya dönük işgal saldırıları başlattı. Ama şunu kesinlikle belirtiyoruz. İşgalciler Rojava sınırlarından çekip gitmek zorunda kalacaklar. İşgalciler gidecek halklar kazanacak. Bu tarihsel bir sürecin bize gösterdiği bir gerçekliktir."
 
Türkiye'de kadınların katledilmesine, iş cinayetlerine, asimilasyon politikalarına değinirken, mahkemenin “iddianameye dair, kendisiyle alakalı savunma yapması” uyarısına yanıt veren İsmail, "Bunlar benimle alakalı. Benim var olma sebebim bunlar" dedi.
 
'Deliller hukuka aykırı toplanıyor'
 
Avukat Sezin Uçar, sokağa çıkma yasakları dönemine ait devam eden yargılamaların, uluslararası mahkemelerde insanlığa karşı işlenen suçlar çerçevesinde görülen davalar olduğunu söyledi. Nusaybin Davası'nda delillerin hukuka aykırı yöntemlerle elde edildiğini belirterek, hukuka aykırı elde edilen delillerin dosyadan çıkarılması gerektiğini ifade eden Sezin, müvekkili hakkında beyanda bulunan şahsın beyanının tamamına hala ulaşılamadığını belirtti. Sezin, müvekkilinin beraatına ve karar verilmeyecekse tahliyesine karar verilmesini istedi. 
 
Ceza verilen tutsak sayısı 39'a çıktı 
 
Savunmaların ardından mahkeme heyeti İsmail'e ağırlaştırılmış müebbet ve “öldürmeye teşebbüs” suçundan 18 yıl verdi. İsmail karara karşı  "Kahrolsun faşist diktatörlük" ve "Yaşasın devrim ve sosyalizm" sloganları attı.  
 
'Vicdanı olan herkes tecrit için bir şey yapar'
 
Öğle arasının ardından tutsaklardan Ömer Güner'in duruşması görüldü. Ömer, "Ben ilk olarak Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kınıyorum. Bu savaşın kaosun nedeni bu tecrittir. Şu anda Rojava'ya girmişler ama Rojava Türkiye'nin değil Kürdistan halklarının toprağıdır. Barış adı altında Suriye'ye girip Kürt halkını katlediyor. Biz demokratik özerkliği hala savunuyoruz. Vereceğiniz ceza umurumda değil. Beni bir tek halkım yargılar" ifadelerini kullandı.
 
Ömer savunmasının sonunda " Biji Serok Apo" sloganı attı.
 
Mahkeme 5 dakikalık aranın ardından Ömer'e ağırlaştırılmış müebbet, “öldürmeye teşebbüs” suçlamasıyla 18 yıl, “kamu malına zarar”dan 3 yıl ve tehlikeli madde bulundurmaktan 10 yıl hapis cezası verdi.