Kibriye Evren yine tahliye edilmedi: Gazetecilik ilkelerine uydum

  • 10:40 24 Eylül 2019
  • Hukuk
DİYARBAKIR - 11 aydır tutuklu bulunan gazeteci Kibriye Evren yine tahliye edilmedi. Gazeteciliğin araştırma ve soruşturma faaliyeti olduğunu vurgulayan Kibriye, meslek hayatı boyunca gazeteciliğin ilkelerine uyduğunu kaydetti. Kibriye’nin “Basının ayağına pranga vurulamaz. Vurulursa Türkiye’nin ayıbı” sözü ise tutanağa geçirilmedi. 
 
Diyarbakır merkezli 9 ilde "KCK/Türkiye Masası" adıyla yürütülen soruşturma kapsamında 9 Ekim 2018'de gazeteci ve siyasetçilerinde aralarında bulunduğu 142 kişiyle birlikte gözaltına alınarak tutuklanan Gazeteci Kibriye Evren hakkında "örgüte üye olmak" ve "örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla açılan davanın 7'nci duruşması Diyarbakır 5'inci Ağır Caza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşma salonunda Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Kibriye, avukatları Resul Tamur ve Pirozhan Karali hazır bulunurken, Kibriye'nin ailesi ile gazeteci arkadaşları, Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu, Punto 24 ve Özgür Gazeteciler İnsiyatifi (ÖGİ) de duruşmayı izledi. 
 
Kibriye hakkında yeni soruşturma
 
Zabıtların okunmasıyla başlanan duruşmada, Urfa'da Kibriye hakkında yürütülen soruşturma dosyası için Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazılan müzakereye cevap verilmediği ve 2012 ve 2013 tarihli iki soruşturmanın Urfa ve Mersin Cumhuriyet Başsavcılıklarınca yürütüldüğünün UYAP'tan öğrenildiği kaydedildi.
 
Mütalaada tutukluluğun devamı istendi
 
Tutukluluğa ilişkin mütalaasını veren savcı, eksik hususların giderilmesini isteyerek, Kibriye’nin üzerine atılı suç ile ilgili kuvvetli suç şüphesi, ön görülen ceza miktarı ve adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı gerekçesiyle tutukluluk halinin devamını talep etti.
 
'Gazetecilik ilkelerine uydum'
 
Savcının mütalaasının ardından savunma yapan Kibriye, evrensel hukukun basın özgürlüğüyle ilgili ilkelerinin tüm dünyada geçerli ilkeler olduğunu ve AİHM'inde kabul gördüğü demokrasinin işleyişi için basının yaşamsal önemde olduğunu söyledi. Gazeteciliğin araştırma ve soruşturma faaliyeti olduğu aynı zamanda toplumun haber alma hakkını savunduğunu vurgulayan Kibriye, gazetecilik yaptığı süre boyunca gazeteciliğin ilkelerine uyduğunu kaydetti. Kibriye, "Türkiye bu ilkelere imza atmış bir ülkedir. Sosyal medyada paylaşmış olduğum haberler propaganda yapma amacıyla olduğu değerlendirilmiş ancak yaptığım paylaşımlar haber eleştirisi amaçlıdır. Ancak bu dosyayla gazetecilik illegalize edilmeye çalışılmaktadır. Bir gazeteci olarak demokrasi ve basın özgürlüğü hakkımı kullandım" dedi.
 
'Gazeteciliğim illegalize edilmeye çalışılıyor'
 
Basının işlemesi demokrasinin işlemesi anlamına geldiğini vurgulayan Kibriye, "Tüm dünyada basın dili aynıdır. Tüm gazeteciler buna uyar. Benim gazeteci olarak kullandığım dil, dosyada propaganda amaçlı olduğu değerlendirilerek illegalize edilmeye çalışılarak bir örgütle bağlantısı kurulmaya çalışılıyor. Bu durum kabul edilemez. Başta bir insanım ve gazeteciyim arkadaşlarımla pikniğe gittim. Çektiğim fotolar bir örgüt üyesiymiş ve eğitimdeymiş gibi dosyada yer alıyor. Ayrıca, Van, Urfa, Mersin, Adana ve Urfa'ya haber yapmaya gittim. Mütalaayı kabul etmiyorum" diye konuştu.
 
‘Basının ayağına pranga vurulamaz’ sözü tutanağa geçmedi
 
Öte yandan Kibriye’nin savunmasında yer verdiği “Basının ayağına pranga vurulamaz. Vurulursa bu Türkiye’nin ayıbıdır” sözünün tutanaklara geçirilmemesi de dikkat çekti. 
 
'Dosya müvekkile ilişkin hazırlanmıyor'
 
Kibriye'nin avukatı Resul Tamur da mütalaaya katılmadıklarını belirterek, "Dosya aslında müvekkile ilişkin olarak hazırlanmıyor. Yaklaşık 200 kişinin gözaltına alınıp birçoğunun tutuklandığı bir soruşturmaydı. Önleyici gözaltı meselesinden kaynaklıydı. O gün müvekkil herhangi bir suç iddiasıyla gözaltına alınmadı. Gözaltına alındıktan sonra doğal bir işlem olarak müvekkil hakkında var olan dosyalar irdeleniyor ve sonrasında da müvekkilin bir araya getirilmiş ve oluşturulmuş suç dosyası varmış gibi bir dosya ortaya çıkıyor. Bu durum tesadüfen müvekkilin gözaltına alınmasından kaynaklıdır. Ezel ve Firar isimli gizli tanıklara ait beyanları külliyen dosya arasına alalım. 8 gazeteci hakkında aynı beyanlarda bulunmuşlardır. Diğer gazeteciler hakkında beraat kararı verilmiştir. Emniyet Ankara'daki örgütsel doküman olduğu iddia edilen evrakı nerede ne şekilde oluşturulduğuna dair bilgi sahibi değil. Piknik fotoğraflarıyla birlikte eğitim tarihinin başladığı tahmini var. Eğitimde Kibriye ön adlı biri vardır. O kişinin müvekkil olduğuna dair tek bir kanıt yoktur. Fotoğraftaki kişileri tanıyoruz müvekkilin gazeteci arkadaşlarıdır. Onların yargılanmadığını biliyoruz. Müvekkilin hakkında bir tahmin yürütme çalışması içerisine girişmişlerdir. Tüm bu sebeplerden dolayı müvekkilin tahliye edilmesini talep ediyoruz" ifadelerini kullandı.
 
Avukat Pirozhan Karali ise, müvekkil hakkında hazırlanan dosyadaki delillerin Ankara’daki dosyaya ait olduğunu belirterek, müvekkilinin tahliye edilmesini talep etti.
 
Duruşma yine ertelendi
 
Verilen kısa aranın ardından mahkeme heyeti, Mersin ve Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı’na yürüttükleri soruşturmalara ilişkin yazılan müzakerelere cevap vermeleri, Ankara 26'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nin Kibriye yönünden iddianamesi verilmişse bir örneğinin istenmesine ve tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı 12 Kasım’a erteledi.