
Deniz Derya: İdama karşı tek ses olunmalı
- 09:02 18 Mayıs 2025
- Güncel
Dilan Babat
SILÊMANÎ – NADA’nın kongresine katılan Doğu Kürdistan Özgür Kadın Derneği üyesi Deniz Derya, tüm kadınların İran hükümetinin demokratikleşme adım atmadığı takdirde yıkılmasının kaçınılmaz olduğunu belirterek, “Sayın Öcalan’ın felsefesini sahiplenen kadınlar katledilmek isteniyor” dedi. Deniz Derya, idam cezalarına karşı tek ses olunması çağrısında bulundu.
Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesel Demokratik Kadın Koalisyonu’nun (NADA), Silêmanî’de gerçekleştirdiği kongresi son buldu. Kongreye 200 delege ve 19 ülkeden katılım sağlandı. Ataerkil sisteme karşı çözüm yöntemlerini tartışan kadınlar, İran hükümetinin “Jin jiyan azadî” eylemlerinin ardından İran’da “cadı avı” niyetine başlatılan idamlara karşı da ses çıkarılması ve buna karşı mücadele edilmesi gerektiği mesajı verildi.
Kongreye katılanlardan İran’da Doğu Kürdistan Özgür Kadınlar Derneği (Endame Komelgeya Jine Azad Rojhılata Kurdistan) üyesi Deniz Derya, Kürt kadın siyasetçilere verilen idam cezalarına ilişkin konuştu.
‘Kadınların İran devletinin baskılarına tahammülü yok’
3’üncü Dünya Savaşı’nın içinden geçildiğini, bu savaşın özelde İran üzerinde gittikçe derinleştiğini kaydetti. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı, bizler için çok önemli. Gittikçe kadın birliği daha fazla güçleniyor ve mücadelesi daha fazla büyüyerek erkek sistemi artık kabul etmeyecek bir durumda. Elbette bu kadın mücadelesin İranlı kadınlar için de geçerli. İran’da, ‘Jin jiyan azadî’ devrimi yaşandı. İran devletinin tahakkümü sürekli Kürtler ve kadınlar üzerindeydi. Artık kadınların İran’ın bu baskılarına karşı tahammülleri kalmadı. Kadınlar artık 21’inci yüzyılda bir devrimi yaratmak istiyorlar ki tarihten bugüne kadınların verdiği devrimleri ve mücadeleleri de bizlere yol gösteriyor” dedi.
‘İranlı kadınlarda uyanış var’
Toplumun öncüsü olan kadınların egemen iktidar tarafından sürekli baskıladığını ve kadınlar artık bu duruma karşı bir savaş içerisine girdiğine dikkat çeken Deniz Derya, “Artık ülkelerimiz için demokratikleşme savaşı veriyoruz. Bu kadar baskılara karşı İranlı kadınlar bir mücadele verdi ve vermeyi de sürdürüyor. Kadınlar, ‘Jin jiyan azadî’ felsefesiyle bir zihniyet değişimi için ayağa kalktı. Nasıl bir demokratik toplum oluşturabiliriz dediler. 21’inci yüzyılda yaşıyoruz, bu yüzyıla öncülük edende kadınlardır. İran’da kadınların bu konuda bir uyanışı var. Kadınlar mücadelelerini büyütmek istiyor. İran’da çok fazla bedel verdik, çok fazla şehidimiz var. Şimdi de şehitlerin izinde bir mücadele yürüyor. Elbette devlet bunu da bastırmak istiyor ve birkaç kadını kabinesine alarak kadınların ve toplumun gözünü boyamak istiyor. Sanki kadınlara yol açmış ve toplumsallaşıyormuş gibi bir algı yaratmak istediler. Ama biliyoruz ki; tüm bu yaklaşımların erkek aklıyla gerçekleşiyor” diye belirtti.
‘Sayın Öcalan’ın felsefesine sahip çıkan kadınlar katledilmek isteniliyor’
İran hükümetinin baskılarına karşı başka ülkelere göç etmek zorunda kalan ve buna rağmen idam cezası verilen Pexşan Ezîzî ve Werîşe Muradî için mücadele eden kadınların kampanyalarının kendilerine büyük bir güç verdiğini vurgulayan Deniz Derya, “9 yıldır Zeynep Celaliyan cezaevinde. Bunların şahsında ‘Jin jiyan azadî’yi yok etmek ve anlamsızlaştırmak, marjinalleştirmek istediler. İran devleti, bu devrimi özel savaş politikalarıyla, öldürmekle, tecavüz etmekle, cezaevlerine atmakla bitirmek istedi. Ama Sayın Öcalan’ın felsefesiyle mücadelesini ören kadınlar bunlara rağmen vazgeçmediler. Sayın Öcalan’ın özgürlük ve demokratik paradigmasıyla kadınlar kendilerini örgütlüyor ve tüm dünyaya yayılıyor. İran’da bu felsefeye sahip çıkan kadınlar katledilmek isteniyor. Bundan kaynaklı idam edilmek istenen kadınlar için başlatılan kampanyaları daha fazla büyütmek gerekiyor” şeklinde konuştu.
‘Herkesin özgür bir toprakta yaşama hakkı var’
“İdama hayır yeni yaşama evet” hamlesi başlattıklarını ifade eden Deniz Derya, şu sözleri kullandı: “Dört parça Kürdistan’da bu hamlemiz daha fazla büyüyor ve destekleniyor. Bizim için önemli olan kadınlar olarak hangi ülkeden ve kimlikten olursa olsun idam, yaşamın düşmanıdır. Buna karşı çıkmak lazım. Özgür bir toprakta herkesin yaşama hakkı var, ama erkek sistem kendini savaş üzerine kurmuş. Özgür yaşamı da ortadan kaldırmak istiyor. İdam cezası verilen arkadaşlarımız zaten cezaevinde mücadelelerini veriyor. Önemli olan bizlerin de dışarıdan bu mücadeleyi yükseltmek lazım.
En büyük mücadelemiz İran’ı demokratikleştirmek
Sayın Öcalan’ın çağrısı İran için de geçerli. İran için tek çıkış noktada, eğer sistemini demokratikleştirmezse ve toplumsallaştırmazsa yıkılmaya mahkum olacak. 3’üncü yolda gidenler toplumun önünü açanlar, kadınlara özgür alanlar yaratanlar, bu savaşın dışında kalıyor ve İran’da bunu yapmalı. İran, ekonomik, siyaset, eğitim ve toplumsallık olarak büyük bir kriz içerisinde. Bundan çıkmanın yolu demokratik adımların atılmasıdır. Eğer bunlar yapılmazsa İran saldırılara açık bir duruma geliyor. Bizim de en büyük mücadelemiz İran’ı nasıl demokratikleştirmek. Demokratik konfederalizm nasıl kendini yeniden şekillendirebilir? Bu dönemin en büyük panzehiri, demokratik konfederalizmdir. Kadınlar bunun için mücadele etmeli ve adımlar atılmalı. Kadınlar, 3’üncü Dünya Savaşı’na karşı kendi örgütlenmesini derhal sağlamalı. Bizler de toplumumuza bunu anlatıyoruz.”