‘Anadilde eğitim toplumsal barışın anahtarıdır’

  • 09:07 13 Nisan 2025
  • Güncel
  
Şehriban Aslan – Gülistan Gülmüş 
 
AMED – "Dil yoksa eğitim de yok" diyen kadınlar, Kürtçenin eğitimdeki yerinin toplumsal barış için hayati olduğunu vurguladı.
 
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Amed Şubesi öncülüğünde dün “Anadilinde Eğitimde Çözüme Doğru: Olanaklar, Engeller, Öneriler” başlıklı çalıştay Amed'de düzenlendi. Bugün de devam edecek çalıştaya, çok sayıda sivil toplum kuruluşu, siyasi parti temsilcisi, akademisyen ve eğitimci ile birçok ülkeden dil çalışması yürütenler katıldı. Çalıştayın gerçekleştiği tarihin önemli bir sürece denk geldiğini belirten kadınlar, bunun Kürt diline katkı sağlama noktasında değerli olduğunu kaydetti.
 
‘İkinci büyük nüfus ama anadilinden yoksun’
 
Çalıştayın önemine dikkat çeken DEM Parti Dil, Kültür ve Sanat Komisyonu Eş Sözcüsü Avukat Cemile Turhallı, “Türkiye’deki toplumsal barışın sağlanamamasının en önemli nedenlerinden biri dil sorunudur. Kürtler, yüzyıldır katı bir inkâra, soykırıma maruz bırakıldılar. Netice itibarıyla da inkârın, soykırımın bir sonuç vermediği; aksine ciddi bir çatışmaya sebebiyet verdiği, toplumsal barışa zarar verdiği görülüyor. Çözüm adına ve çözüm için var olan her girişimi çok kıymetli ve değerli buluyorum. Bu açıdan Eğitim Sen’in buna öncülük ediyor olması çok çok önemlidir. Bir eğitim kurumu olması ve Türkiye’deki eğitim sorunlarından en önemlilerinden bir tanesi, Kürt çocukların kendi anadilleriyle eğitim alamamış olmalarıdır. 25 milyonun üzerinde bir nüfustan bahsediyoruz. Türkiye’de ikinci büyük nüfusa sahipler fakat anadil hakkından hâlâ yoksunlar. Dokunulmaz olması gereken çok temel bir haktır. Bir siyasi yapının insafına bırakılmaması gereken bir haktır. Ne yazık ki politik nedenlerle, devlet milliyetçiliğinden kaynaklı olarak bu haklar çocuklara verilmemektedir. Bu da çok büyük bir insan hakları ihlalidir” dedi.
 
‘Bebek ölümleri Kürdistan coğrafyasında daha çok’
 
Kürt diline kamusal alanda erişememenin de ciddi bir sorun olduğunu kaydeden Cemile Turhallı, TTB’nin yayınladığı rapora işaret etti. Raporda çok fazla bebek ölümünün olduğuna değinen Cemile Turhallı, “Baktığımızda, bebek ölümleri Kürdistan coğrafyasında büyük orandadır. İnsanlar kendilerini ifade edemedikleri için çocukları, bebekleri hayatlarını kaybediyor. İnsanlar sağlığa erişemiyor, kendilerini rahat ifade edemiyorlar. Batıda oldukları zaman hastaneye gitmek istemiyorlar. Farklı bir politik kimlik algısından kaynaklı olarak ayrımcılığa maruz bırakılıyorlar. Tabii eğitimde de ciddi sorunlar yaşanıyor. Kürdistan ile Türkiye’deki metropollerde yapılan mukayeselerde, özellikle başarı oranının Kürdistan coğrafyasında düşük olması bir tesadüf değildir. Bu, tamamen eğitim politikasıyla ilgilidir. İnsanlar, evde öğrendikleri dilin dışında, okulda başka bir dile maruz bırakılıyor. Ne yazık ki o dilin zorbalığıyla karşılaşıyorlar ve kendi dillerinin itibarsızlaştırıldığını görüyorlar. Bu durumun çocukların duygu dünyasında yarattığı travma, çocuğu ister istemez toplumun bir parçası olmaktan koparıyor” şeklinde belirtti.
 
‘Dil meselesi ahlakidir’
 
Dil meselesinin hayati, ahlaki ve insani bir mesele olduğunu vurgulayan Cemile Turhallı, bunun ayrıca hukuki bir mesele olduğunu da sözlerine ekledi. Cemile Turhallı, “Çözümün nerede koyulduğu çok önemlidir. Bu noktada Eğitim Sen’in düzenlediği çalıştayın yeri önemlidir. Dünyanın farklı deneyimlerini tartışacağız. Onları bir araya getirmek, o tecrübelerden faydalanmak, çözüm arayışı noktasında daha ısrarcı olmak, buna çok büyük bir katkı sağlayacaktır” sözlerine yer verdi.
 
'Yeniden bir döneme giriyoruz'
 
Ardından konuşan Prof. Dr. Fatma Gök de çalıştayın önemine değinerek şu ifadeleri kullandı: “Çalıştayı çok zengin buldum. Bugüne kadar olan belli girişimler var. 2011 yılı, onun öncesi ve sonrası ile 2015’te süreç kesilene kadar olan bir dönemden bahsediyorum. Şimdi yeniden bir döneme giriyoruz ve önemli olan, bütün bu birikim üzerine biz nasıl çözümler bulabileceğiz, buradan nereye gideceğiz? Evet, tarihsel olarak yaşanan baskılar var. Buna karşı tükenmeyen bir direniş de var. Bundan sonra gerçekten bu meseleyi Kürt meselesi, anadilde eğitim meselesi olarak; diğer egemen halkların dışında, kimliği, kültürü, dili inkâr edilmiş bütün bu grupların haklarının eşit yurttaşlık temeli üzerinden tartışılacağını umuyorum.”
 
‘Dil çok önemli bir yerde duruyor’
 
Fatma Gök, devamında şöyle konuştu: “Dil, halkların, toplulukların kültürünün, azınlık ya da egemen kültürün çok önemli bir yerinde duruyor. Yani hem mücadelenin önemli bir yerinde, hem de gerçekten eşit yaşayabilmek için var olan bütün özellikler çok özel bir yerde duruyor. Bunu egemenler de biliyor, ezilenler de biliyor. Böyle bir meseleye, ben de Eğitim Sen’liler de çok önem veriyoruz.”