
Anadilde eğitim çalıştayında 'çok dillilik' mesajı
- 13:11 12 Nisan 2025
- Güncel
AMED - Eğitim Sen Amed Şubesi'nin anadil çalıştayında, “Çok dillilik demokratik ulusun teminatıdır, yurttaşlık tek kimlikle tanımlanamaz” mesajı verildi.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Amed Şubesi öncülüğünde düzenlenen “Anadilinde Eğitimde Çözüme Doğru: Olanaklar, Engeller, Öneriler” başlıklı çalıştay, Amed'de başladı. 12-13 Nisan tarihleri arasında sürecek olan etkinlik, Çand Amed Kültür ve Kongre Merkezi'nde gerçekleştiriliyor. Çalıştaya çok sayıda sivil toplum kuruluşu, siyasi parti temsilcisi, akademisyen ve eğitimci ile birçok ülkeden dil çalışması yürütenler katıldı.
'Yıllardır mücadele yürütülüyor'
Açılışta ilk olarak konuşan Eğitim Sen üyesi Faruk Ercan, çalıştayın içeriğine değindi. Çalıştayda bulunan herkesin dile ilişkin görüşlerini bildireceklerini kaydeden Ercan, Kürt diline ve lehçelerine dönük yıllardır asimilasyona karşı çalışmalar yürütüldüğünü ve yürütülmeye devam edileceğini ifade etti.
'Kürtçe kanunlarla yasaklandı'
Ardından ilk oturum, Eğitim Sen üyesi Saliha Zorlu moderatörlüğünde gerçekleşti. Oturumda Amed Barosu Dil Komisyonu’ndan avukat Müslüm Dalar, avukat Serhat Hezer ve avukat Cemile Turhallı konuşmalarını yaptı.
Müslüm Dalar, Türkiye hukukunda anadilde eğitim sorununa değinerek, Kürtçenin kanunla yasaklandığını ve bunun Amasya Anlaşması ile yapıldığını kaydetti. Dalar, yıllardan beri Kürtçeye dönük süregelen bir baskının varlığına dikkat çekti.
Oturumda konuşan avukat Serhat Hezer, anadilde eğitim hakkının uluslararası sözleşmeler ve hukuki metinlerdeki yerine değindi.
'Kürdüm dediğimde yaşam hakkım var mı?'
Ardından söz alan avukat Cemile Turhallı da yakın dönem Türkiye'sinde anadilde eğitime dönük yasal ve politik tartışma sürecini anlattı. Zazaca konuşan Turhallı, çalıştayın güçlü bir sonuç ortaya koymasını umut etti. Cemile Turhallı şöyle devam etti: “Bu konu hem politik hem hukuki hem de sosyolojik etkileriyle değerlendirilmeli. Aslolan, Kürt ayrımcılığının nasıl başladığıdır. Türkiye’de ulus-devletin kuruluşuyla başlayan bir süreç var. Şimdi değil, 100 yıldır iktidarlar bu politikaları sürdürüyor. Hukuki boyutu anlatıldı ama siyasi boyutu da görmek ve unutmamak gerek; yoksa eksik kalır. Kürtçe konuldu diye idam edilen oldu, bedelini canıyla ödeyen oldu, para cezaları alan oldu, cezaevine giren oldu. Ulus-devlet öyle büyük bir problem oluşturmuş ki bu politikaların karşısında durduğun an, ‘Ben Kürdüm, Türk değilim’ dediğin anda Türkiye'de yaşam hakkın var mı? Size zulüm edilmeyeceğini söyleyebilir misiniz? Bu mesele insan hakları ve siyasetle doğrudan ilişkilidir. Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan sonra üç anayasa yapıldı. Biri 1924 – Lozan Antlaşması'ndan sonra, diğeri 1961 ve son olarak 1984. Bunların hepsi cunta anayasasıdır.”
'Kürt sorunu dışında her şey denildi'
Konuşmasına devam eden Cemile Turhallı, “Kürtler anayasayı kabul etmediğinde 1925'ten itibaren başlayan ve Dersim Katliamı’na kadar uzanan bir süreç yaşandı. Devletin tek etnik grup üzerinden vatandaşlık tanımı ve diğer etnik grupları düşman olarak kurgulaması, Kürt sorununun doğmasına neden olmuştur. Özünde eşitlik sorunu olan bu mesele, ‘Şark Meselesi’, ‘Doğu Sorunu’, ‘Güneydoğu Sorunu’ ve ‘Terör Sorunu’ gibi başlıklarla yeniden adlandırılmıştır” şeklinde konuştu.
'Çok dillilik, kültürlülük demokratik ulusun teminatıdır'
Cemile Turhallı son olarak şunları söyledi: “37 kurum anadilde eğitim olmalı diyor, 15 kurum ise kesinlikle olmaması gerektiğini savunuyor. 14 üniversite anadilde eğitimi reddediyor ama 7 üniversite de açıkça olmaması gerektiğini söylüyor. Komisyona baktığımızda anadilde eğitime dönük 2 bin sayfalık bir rapor var. İncelediğimde ise bazı vekillerden tutalım da birçok profesör, Kürtçe anadilinde eğitimin ülkeyi böleceğini belirtiyor.
Kürt meselesi önemli bir sorundur. Çözüm önerilerine değindiğimizde; anadiller arasında barışın olması gerektiğini savunuyoruz. Elbette bizim fikrimize göre çok dillilik, kültürlülük demokratik ulusun teminatıdır. Ancak ulus-devlet, çok dilliliği kendisine karşı bir antitez olarak görmeye devam ediyor. Biz yurttaşlığın sadece bir kimlik üzerine tanımlanmasını kabul etmiyoruz. ‘Türk vatandaşı’ demek yerine ‘Türkiye vatandaşı’ denmeli. Toplumun tüm kesimleri kendi anadilinde kamu alanında konuşabilmeli. Eğer biz Kürtler ve diğer halklar bu ülkenin vatandaşıyız diyorsak, elbette ki tüm kamusal haklardan kendi kimliklerimizle yararlanabilmeliyiz.”
'Utanç...'
Çalıştayın ikinci oturumunda konuşan Prof. Dr. Fatma Gök, dil kırım yöntemi olarak tek dilli eğitim programını ele aldı. Türkleştirme sürecine dayalı bir politika ve resmi bilgi üretme çabasının, bölge dâhil olmak üzere bu coğrafyada hâkim kılınmaya çalışıldığını söyledi. “Kamber Ateş Nasılsın?” söylemi üzerinden yapılan filmler ve şiirleri hatırlatan Fatma Gök, bu durumun “utanç verici” olduğunu belirtti. Dil kırımının, “Kamber Ateş Nasılsın?” söylemi dışında anlatılamayacak kadar kapsamlı olduğunu belirten Fatma Gök şöyle devam etti: “Burada yaşayan insanlar olarak, egemenlerin ve devletin asimilasyon projesine karşı bir direniş var. Kürt meselesi ve eşit yurttaşlık mücadelesi açısından kendi dilinin, kültürünün yok edilmesine karşı süregelen bir direnç söz konusu. Bu, bitmeyen baskıya rağmen yenilmeyen bir direniş tarihidir.”
‘Anadilde eğitim hakkının reddi çok şey ifade ediyor’
Dil kırım kavramının, toplumların soykırıma uğratıldığı gibi dillerinin de yok edilmesiyle benzer anlam taşıdığını belirten Fatma Gök, şöyle konuştu: “Bu halk, çeşitli halklar, yasaklarla ve zorla anadillerini terk etmeye zorlanarak hem fiziksel hem ruhsal olarak zarar görmüştür. Bu, dil kırımıdır. 1926 Türk Ocakları Kongresi'nde İnönü, ‘Biz açıkça milliyetçiyiz. Bizim görevimiz Türk olmayanları Türk yapmaktır. Türklüğe karşı olan unsurları kesip atacağız’ dedi. Bu sözler, anadilde eğitim hakkının tanınmaması anlamına gelir. Anadilde eğitim hakkının reddi çok şey ifade ediyor.”
Dr. Dilaver Zeraq, asimilasyon ve başa çıkma yöntemlerini; Dr. Azad Dildar ise anadilinde eğitim yoksunluğunun sosyo-psikolojik etkilerini ele aldı.
Çalıştay, bugün 4'üncü oturumla sona erdi. Çalıştay yarın 5 ve 6'ncı oturumlarla devam edecek.