‘Umut hakkı’ uygulanmalı!

  • 09:01 23 Mart 2025
  • Güncel
 
Melike Aydın
 
İZMİR- Müebbet hapis cezalarının süre ve uygulamaları nedeniyle bir çeşit ölüm cezası olduğunu ifade eden İHD İzmir Şube Yönetiminden Gülay Gün Bilici umut hakkı nedeniyle başta yaşı gereği Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ve hasta tutsakların tahliyesi gerektiğini söyledi.
 
1999 yılında uluslararası komplo ile kaçırılarak Türkiye’ye getirilen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a idam cezası verildi, 2002’de yapılan yasal değişiklikle bu ceza “sadece savaş zamanında uygulanmak” şartı ile kaldırıldı, kısa süre sonra idam cezası tamamen kaldırıldı. Ancak cezası ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrildi, yine 2002’de yapılan yasal değişiklikle Abdullah Öcalan’ın şartlı salıvermek hakkı engellendi. Bu engele dair Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) açılan dava sonrasında 2014’de umut hakkının ihlali nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3’üncü Maddesi’nin ihlali, tecrit koşullarının yarattığı işkence ve kötü muamele nedeniyle Türkiye aleyhine karar verildi.
 
AİHM’nin kararına rağmen umut hakkı sağlanmazken bu durumdan en çok etkilenen de uzun süre cezaevi koşullarında kalan müebbetlik hasta tutsaklar. Türkiye’nin kaldırılan ölüm cezasının yerine uygulamaları ve uzatılan ceza süreleri ile bir çeşit ölüm cezası uygulamalarına ilişkin İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şube yöneticilerinden Gülay Gül Bilici, değerlendirmelerde bulundu.  
 
‘Bir nevi ölüm cezası uygulanıyor’
 
Umut hakkının yaşam hakkı olduğunu ifade eden Gülay Gün Bilici, tutsakların yaşama bağlanmalarını sağlayan şey olduğunu dile getirdi. Türkiye’de müebbet hapis cezaları ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarının insanlığa karşı işlenmiş suçlardan değil daha çok siyasal düzeni kabul etmediği için yargılananların hüküm giydiğini ifade eden Gülay Gün Bilici,  “Ancak ülkede nedense sadece siyasi düşüncesi nedeniyle genelde bu tecrit uygulanmakta, uzun süreli cezalar verilmekte. Bir nevi kişilere mahpushanelerde ölüme göndermeye kadar gitmekte. Umut hakkı bunu engellemek için var olan bir yasa zaten. Bu ülke için düşüncelerinden dolayı insanlara uzun soluklu cezalar veriliyor. Bu cezalar da aslında iktidarların siyasi görüşlerinin değişmesiyle birlikte değişebiliyor. Ama var olan iktidarların siyasi görüşleri değişmediği sürece de aynı düzlemde kalabiliyor” dedi.
 
‘Yasal düzenlemelere başlanmalı’
 
Türkiye’de milliyetçi akımın ve aslında Türkiye’deki terörün temel noktalarından biri olan partinin liderinin umut hakkından bahsetmesini olumlu bulduğunu söyleyen Gülay Gün Bilici, Devlet Bahçeli’ye atıfta bulunarak sözün ondan çıkmasının da toplumda derin yaraların açıldığının da göstergesi olduğunu kaydetti Gülay Gül Bilici şöyle dedi: “Artık Kürt Özgürlük Hareketi’nin Önderi Abdullah Öcalan’ın İmralı adasında tecridinin, Kürt hareketinin söyleminin, bu topraklarda barış taleplerinin değişmediğinin farkına varıp bir çözüm üretilmeye çalışıldığı şeklinde algılamak istiyorum. Ama Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan, çok partili döneme geçtiğinden beri o zihniyetin bu ülkedeki en büyük terörsel faaliyetlerin başını çekenlerden gelmesi de bir soru işareti. Söylem geliştirdiler ama gördüğümüz kadarıyla bir eyleme geçme planları yok. Sadece mecliste bir konuşma gerçekleşti, bununla birlikte diğer taraftan bir adım atıldı, ateşkes ilan edildi. Ama barış sürecine evrilmesi için bu ülkenin bence devletin ve bu sözü söyleyen Devlet Bahçeli’nin yasalar nezdinde bir an önce kanunları düzeltme yönünde TBMM’de çalışmalarına hız vermeleri gerektiğini düşünüyorum. Toplumun barış isteğini bir önceki çözüm sürecinde görmüştük. Toplum barışa aç ama iktidarlar kendi düzlemlerindeki alanların ellerinden gitmemesi için de toplumu kendi fikriyatına göre şekillendiriyor diye düşünüyorum.” 
 
‘Umut hakkı en çok hasta tutsaklara gerekli’
 
Dışarıdaki insanların dahi sağlığa erişimleri zorken hasta tutsakların bu haklarını kullanamadığını dile getiren Gülay Gül Bilici, normal koşullarda infazları durdurulup tedavi edilmeleri sağlanması gerekirken içeriden cenazelerinin çıktığını veya tahliye edildikten bir süre sonra hayatını kaybettiklerini ifade etti. Umut hakkını en çok da hasta tutsaklar için istediklerini dile getiren Gülay Gül Bilici, “Kemoterapi alan bir hastanın hastaneye gitme tedavi alma, mahkumların yattığı koşulları bir sağlıkçı olarak biliyorum. ‘Hayvanı bile bağlamazsın’ denen yerlerde tedavi edildiklerini biliyoruz. Hapishaneye döndükten sonra sağlığa erişimi kesiliyor ve hastalığı tekrardan nüksettirecek bir sitem var zaten. En önemli şey güneşin, sağlıklı besinler alınmasının, doğal yöntemlerle beslenmesi temiz havanın olmadığı izole alanlar gıdaya ulaşamıyor diyet yapamıyorlar. Hastanelerde çift kelepçe ile insan onuruna aykırı şekilde tedavi ediliyorlar. Doktorların iş yükü çok fazla, bu nedenle zaten yeterince ilgilenememekte ki bu hasta mahpus olunca daha da azalmakta. O yüzden teşhisi son anda konan bir sürü hasta mahpus var. Bunu yanında hasta olan ve teşhisi konmayan da binlerce mahpus var” diye konuştu.
 
‘Abdullah Öcalan’a tanınan umut hakkından diğer tutsaklar da faydalanacaktır'
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın tecridinin, umut hakkının tanınmamasının diğer siyasi tutsaklara da etki ettiğini, diğer tutsaklara da aynı düzlemde yaklaşıldığını ifade eden Gülay Gül Bilici, “Abdullah Öcalan’a umut hakkının tanınması diğer siyasi mahpusların da umut hakkının önünü açacaktır. Bunun yanında hem siyasi hem siyasi olmayan mahpusların da önünü açacaktır. Barış için bir adım olacaktır içerideki özellikle hasta mahpusların dışarıya çıkarılıp var olan haklarının korunması” ifadelerini kullandı.
 
‘Yasalar herkese eşit uygulanmalı’
 
Abdullah Öcalan’ın öncelikle yaşı itibariyle cezaevinde tutulmaması gerektiğini, belli bir yaştan sonra siyasi veya adli tutuklu herkesin serbest bırakılmasının bir insan hakkı olduğunu belirten Gülay Gül Bilici, son olarak şunları dile getirdi: “İnsan hakkı herkes içindir. Belli bir zümre veya kesime değildir. Geçtiğimiz yıllarda yaş nedeniyle cumhurbaşkanının imzasıyla dışarı çıkarılan tutuklular vardı. Kendi düşünce tarzına uygun gördüğünde bırakmamalı, eşit olmalı bütün yaşayanlar da eşit haklara sahip olmalı. Bir insanın katline neden olanlar cüzi cezalar yatarken düşüncesinden dolayı birçok insan tecrit altında mahpushanelerde tutulmakta. İdam cezasının kaldırılmasını uzun sürede ölüm cezasını uygulama ve Abdullah Öcalan da bence bu kırılmanın önündeki yolu açacaktır.”