DEM Parti: Sayın Öcalan’ın tarihsel barış çağrısına cevap olunmalı

  • 17:02 6 Ocak 2025
  • Siyaset
ANKARA - DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, İmralı heyeti görüşmeleri ardından yaptığı açıklamalarda PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın mesajlarına dikkat çekerek, “Dışarıdan müdahalelerle kangrenleştirilmeye çalışılan bu sorunun çözümü artık ertelenemez bir hal almıştır. Bunun ciddiyetiyle doğru orantılı bir çalışmayı başarıya ulaştırmak için muhalefetin de katkı ve önerilerini değerli bulduğunu ifade ediyor” dedi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, partinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısında gündeme gelen başlıklara dair basın toplantısı düzenledi. Ayşegül Doğan, yeni yıla "yeni ve tarihsel bir döneme" girdiklerini belirtti. Ayşegül Doğan, "Sayın Öcalan’la kurulacak temasın onun koşullarının demokratik bir barış ve çözüm için değiştirilmesinin ne kadar önemli ve elzem olduğunu anlatan ve yine bu konuda en tutarlı politikaya sahip olan DEM Parti olarak 1 Ekim’den bu yana yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Yapılması gerekenleri hatırlatıyoruz" dedi.
 
‘Türkiye’ye kazandıracak bir formüldür’
 
Abdullah Öcalan ile yapılan son görüşmeye işaret eden Ayşegül Doğan, "Kürt meselesi Türkiye'nin en can yakıcı, en temel sorunlarının başında geliyor. Yalnızca Türkiye'nin değil, bölgenin de. Yine Suriye'deki gelişmeler bize Kürt meselesinin aynı zamanda uluslararası bir mesele olduğuna dair de tespitleri tekrar hatırlatmış oldu. Tüm bu gelişmelerle birlikte baktığımızda, Sayın Öcalan’ın kamuoyuna ilettiği düşünceleri ve yaklaşımının genel çerçevesi, yani 7 madde çok önemli mesajlar barındırıyor. Şimdi bu 7 maddede bunu daha açık bir şekilde görmek mümkün. Sayın Öcalan, Türkiye kamuoyuna  bir çağrı yapıyor. Hepimizi barış, demokratik çözüm, diyalog ve müzakere kanallarının açılması için eşit düzeyde sorumluluğa davet ediyor. Çünkü bunun Türkiye’ye kazandıracağı formül olduğunu biliyor. Bu yol haritasını kesintisiz bir biçimde onlarca yıllardır çalışan bir liderlik gücünden bahsediyoruz" diye belirtti. 
 
‘Her koşulda güç olmayı sürdüren bir isimdir Sayın Öcalan’
 
Her koşulda ve şartta bütün baskı ve tecrit koşullarına rağmen barış çağrısını yineleyen ve bunu geliştirmek için çabalayan bir gücün Abdullah Öcalan olduğunu hatırlatan Ayşegül Doğan, “Tek taraflı ateşkes çağrısıyla 1993’e kadar uzanan o günden bu güne değin hiçbir şekilde bu konuda taviz vermeyen ve İmralı’da adeta bu çözüm ve demokratik müzakere için bir barış arayışı adasına dönüştüren bir isimden, bir güçten bahsediyoruz. Nitekim bunu da mesajında yineliyor. Ve diyor ki, ‘Sayın Bahçeli ve Sayın Erdoğan’ın güç verdiği yeni paradigmaya ben de pozitif anlamda gerekli katkıyı sağlayacak ehil ve kararlılığa sahibim’ diyor. Ancak bununla sınırlı tutmuyor. Bununla sınırlı tutmadığı içindir ki günlerdir sizler de takip ediyorsunuz. Ekranları başında bizleri izleyen DEM Parti gönüllüleri de merakla ve ilgiyle takip ediyor. ‘Heyet bu konuya dair yaklaşımımı tüm siyasi çevrelerle, devletle paylaşacaktır. Ve bunlar ışığında gereken pozitif adımı atmaya ve çağrıyı yapmaya hazırım.’” ifadelerine yer verdi.
 
‘Öcalan herkesi barış çağrısına davet ediyor’
 
Mesajlar ardından siyasi partilerle görüşme trafiklerinin başladığına değinen Ayşegül Doğan, sözlerini şu şekilde sürdürdü: 
 
“Malumunuz üzere o günden beraber süren siyasi bir trafik var. Bir takım istişareler başladı. DEM Parti’nin İmralı heyeti siyasi partilerden randevular aldı. Ve epey zamandır eminiz ki Türkiye kamuoyunun özlediği bir fotoğraf çıktı ortaya. Konuşabilme ihtimali, barışabilme ihtimali. Barışa dair umutları güçlendirme, yükseltme ihtimali. Barış ve demokrasi hakkı hepimizin hakkı. Hiçbir siyasi partinin tekelinde olmadığı gibi bu hakkı gerçekleştirebilmek, bunu inşa etmek hiçbir siyasi partinin, çevrenin, blokun insafına da terk edilemez. Çünkü barışın topluma, toplumun da barışa ihtiyacı var. Bu yüzden işte Öcalan hepimizi bu barış çağrısına davet ediyor. 
 
‘Herkesi ezberleri bozmaya davet ediyoruz’
 
Görüşmeci heyetimizin bu ziyaretlerde ifade ettiği konular buna mukabelen kendilerini ağırlayan siyasi partilerin önerileri eleştirileri sizlere de açıklandığı üzere daha sonra bütün bu ziyaretler ve siyasi partilerle yapılacak görüşmeler bittikten sonra kapsamlı bir şekilde kamuoyu ile paylaşılacak. DEM Parti adına herkesi buna katkı sunmaya, buradan bir şey çıkmaz, bundan bir şey olmaz, öyle olmazsa böyle olur, böyle olmazsa öyle olur gibi kalıplar yerine herkesi ezberlerini bozmaya davet ediyoruz. Tüm tarafları. Bu ezberleri bozmadan bir süreç inşa etmek toplumsal bir barışa kavuşmak, demokratik çözüm ve müzakere kanallarını oluşturmak tecrübeyle sabit ki çok zor. Çok can yakıcı bir sorunla karşı karşıyayız. Bu can yakıcı sorun karşısında herkesin bulunduğu yerden siyasal bakışı açısı görüşü düşüncesi fark etmeksizin demokratik, adil, eşitlikçi bir Türkiye için kendini sorumlu hissetmesi gerekir.
 
‘Kürt meselesi herkesin sorunu’
 
Kürt meselesi ve Türkiye’nin demokratikleşme sorunu yalnızca DEM Parti’nin sorunu değildir. Bu sorun hepimizin sorunu ise tüm muhalefet partileri bu soruna dair eşit düzeyde bir duyarlılık göstermelidir. Görünen o ki şu ana kadar siyasi partilerin kamuoyuna yansıyan mesajları memnuniyet verici. Böylesi bir tablo var ortada. Bugün Meclis’in rolünü oynayabileceği, işlevli hale gelebileceği bir zeminin ortaya çıkma ihtimali çok güçlü bir seçenek olarak karşımızda. O yüzden Meclis bu rolü biran önce oynayabilmeli. Meclis, Türkiye’nin demokratikleşebilmesi, Kürt meselesinin demokratik yol ve yöntemlerle çözülmesi, demokratik siyaset kanallarının açılabilmesi için inisiyatif kullanmalıdır. Geç kalınmış bir inisiyatife tekrar davet ediyoruz.
 
‘Hakikat şantajla tehditle yok olmaz’
 
Bu tarihsel dönemi taşıyacak en önemli şeylerden biri de güveni oluşturabilecek, güvenceyi sağlayabilecek dil ile başlayabiliriz. O yüzden artık reddeden dilden vazgeçin. Yok sayan, inkar eden ve yalnızca ret, inkar ve imha politikalarını hatırlatan dilden, tehdit eden, şantaj yapan dilden vazgeçmek gerekir. Tehdit ve şantaj diliyle yol almak mümkün değil. DEM Parti olarak yine bu çağrıyı yapıyoruz. Herkes ciddi bir sorumlulukla karşı karşıya. Ve bu sorumluluk karşısında sorumluluğunu göstermeli. İndirgemeci bakış açısıyla değil, derinlikli bakış açısıyla göstermeli. Biz olduğumuz kadar diğer siyasi partiler de aynı sorumlulukla bugün karşı karşıya.”
 
‘Rojava bir hakikat bunu görmek tanımak gerekir’
 
Bir yandan da sınırda süren saldırılara karşı eylemlerin sürdüğünü de hatırlatan Ayşegül Doğan, “Bu süren eylemler niçin sürüyor? Suriye’deki son gelişmelerle ilgili orada sınır nöbeti tutuluyor. Ve bu sınır nöbetinde de aslında tekrar verilmek istenen mesajları tüm Türkiye kamuoyuyla aracılığınızla paylaşmak isterim. Rojava bir hakikat. Bu hakikati görmek ve tanımak gerekir. Biz diyoruz ki içeride dışarıda her yerde barış, demokratik siyaset ve demokratik çözüme ihtiyacı var Türkiye'nin.  Elbette gözümüz kulağımız bir yandan Rojava’da, Suriye’de, orada yaşanan gelişmelerde. Orada katledilen ve katledilme tehdidiyle karşı karşıya kalan halklarda ve inançlarda. DEM Parti olarak bunun yalnızca takipçisi değiliz, yapılması gerekenleri de hatırlatıyoruz. Oradan buraya bir diyalog çağrısı yapılıyor. Bu çağrıya olumlu bir şekilde yanıt vermek oluşan bu iklimi güçlendirecek bir etki yapar” diye konuştu.