Partiler Fermuar Sistemi'ni yanlış anladı
- 09:10 20 Nisan 2023
- Güncel
Melek Avcı
ANKARA - EŞİK gönüllüsü Avukat Merve Çiftçi, 14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerde partilerin eşit temsili yine öncelemediğini belirterek, “Onlar fermuar sistemini algıladılar ama yanlış algıladılar. Biz bir kadın bir erkek olsun derken onlar bir CHP, bir DEVA, bir Saadet şeklinde algıladı” dedi.
2023 Cumhurbaşkanlığı ve 28'inci Dönem Milletvekilliği Seçimi'ne sayılı günler kaldı. Türkiye ve Kurdistan’da seçim çalışmaları hızla devam ederken, 14 Mayıs’ta gerçekleşecek seçimlerde siyasi partiler yine aday listelerinde eşit temsiliyeti yakalayamadı. Kadın adayların hem az gösterilmesi hem de kadınlara seçilemeyecek bölge ve sıralarda yer verilmesi büyük tepki topladı. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) dışındaki partilerde kadın aday oranı oldukça düşük kaldı. Oy kullanacak kadın yurttaş sayısının ise erkeklere oranla daha yüksek olması ise eşit temsil hakkının önemini bir kez daha ortaya koydu.
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü olan Avukat Merve Çiftçi partilerin eşit temsil ve fermuar sistemini nasıl yanlış anladıklarını ve adaylara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
‘Eşit temsil talebinin sonucunu alamadık’
EŞİK olarak partilerin kadın adayları noktasında çalışmalar yürüttüklerini söyleyen Merve, gösterilen kadın adayların seçilebilen yerlerden olup olmadığına ilişkin özellikle inceleme yaptıklarını belirtti. Merve, “Yeşil Sol ve TİP hariç kadın adayların oldukça az ve az yerde gösterildiğini görüyoruz. Yeşil Sol’da kadın aday oranı yüzde 42 iken erkek oranı yüzde 57, muhalefet partilerinin başında olarak değerlendirebileceğimiz CHP’de ise yüzde 26’sı kadın, yüzde 73’ünün erkek olduğunu görüyoruz. Baktığımız diğer konu ise seçilebilir kadın ve seçilebilir erkek oranı. Bunda da yüzde 22'sini CHP’de görürken, Yeşil Sol’da yüzde 42 oranında görüyoruz. Bunlar tabi ki de çok az oranlar çünkü 2018 seçimlerinde kadın adayların oranı yüzde 17’ydi. Biz en azından yüzde 25’e çıkmasını hedefliyorduk ve bizim çalışmalarımız da bu yöndeydi. Ama ne yazık ki çok çok daha altında kaldığını gözlemliyoruz. Eşit temsile ilişkin EŞİK olarak yaptığımız çalışmalardan biri de siyasi partilere mektuptu. Neden eşit temsilin önemli olduğunu ve eşit temsilin demokratik insan haklarının temeli olduğunu belirten bir mektup gönderdik. Tabii ki de bunların karşılığını alamamak üzücü oldu” dedi.
‘Dediğimizi eril bir şekilde anladılar’
Gönderdikleri mektupta fermuar sisteminden ve nasıl bir meclis istediklerinden bahsettiklerini söyleyen Merve, “Onlar fermuar sistemini algıladılar ama yanlış algıladılar. Biz bir kadın bir erkek olsun derken onlar bir CHP, bir DEVA, bir Saadet şeklinde algıladı. Bunlar bizim isteğimizi anladı ama yine eril bir şekilde ve erkek diliyle algılamış oldu. Biz de bunu daha da net anlatmak için şimdi sosyal medyada ‘nasıl vekil istemiyoruz’ paylaşımları yapıyoruz. Bunu biraz daha esprili bir dille anlatmak için, ‘ütü yapmasını bilmeyen vekil istemiyoruz’, ‘İstanbul Sözleşmesini uygulamayacak vekil istemiyoruz’ gibi. Artık nasıl eşitlik istediğimizi daha net anlatmak için bunlara kafa yormaya başladık. Kota uygulamaları ise Yeşil Sol’da bir politika belgesi haline gelmiş durumda, CHP ve İYİ Parti açısından da yine böyle bir şey seçim bildirgesinde yer alıyor ama biz bunun somutlaşmadığını, sözden, somut uygulamaya geçmediğini görüyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Yeşil Sol Parti’nin politikaları 5 acil talebimizle örtüşür nitelikte’
Merve, yine siyasi partilere gönderdikleri mektupta, 15 Mayıs’ta kesinlikle İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanmasını, kadın bakanlığı, eşit istihdam, eşit eğitim ve yurttaşlık hakkı ile Medeni Kanun’da yer alan kazanılmış hakların asla pazarlık konusu haline getirilmemesine 5 acil talep olarak yer verdiklerini vurguladı. “Ne yazık ki biz bunları vurguladıkça geriye düşüyoruz. En son depremden önceki gündemimiz anayasa değişikliğiydi” diyen Merve, “Özellikle başörtüsüyle ilgili kanun değişikliği teklifini seçimden sonraya bıraktılar. Yine anayasal haklarımıza karşı bir saldırı olduğunu görüyoruz. Sürekli mücadele ediyoruz. HÜDAPAR ve Yeniden Refah Partisi’nin olması gerçekten kaygı verici. Meclis’e göndermek istediğimiz kadınlar açısından da bizi üzen bir dönemdeyiz çünkü gerçekten ittifak pazarlığı konusunda kadınların yaşam haklarına yönelik saldırıların olduğunu görmek üzüntü verici. Yeşil Sol’un seçim bildirgelerine baktığımızda ise, bizim 5 acil talebimiz arasında yer alan kadın bakanlığının tekrar geri getirilmesinin altının çizilmesi çok önemli. Çünkü biz gözlemliyoruz ki 90’lı yıllarda kadının adı ne zaman bakanlıktan silinmeye ve aileye doğru geçtiğinde aslında kadına toplum içinde verilen rolün de bu olduğunu görüyoruz. O yüzden kadın bakanlığının geçmesi çok önemli. Zaten Yeşil Sol Parti’de açık bir şekilde, kota uygulamaları, seçim beyannamesindeki politikaların uygulanması konusundaki sözler bizim 5 acil talebimizle örtüşür nitelikte” sözlerini kullandı.
‘Temel haklarımızın pazarlığını yapacak bir Meclis oluşturulmaya çalışılıyor’
HÜDAPAR’ın kadın haklarını hedef alarak ittifak pazarlığında kullanmasına tamamen karşı olduklarının altını çizen Merve, şöyle devam etti: “HÜDAPAR konusunda hiç unutmamamız gereken bir Konca Kuriş var. Ne kadar tehlikeli olabileceklerine yönelik tarihimizde çok kötü tecrübelere de sahibiz. Sadece muhalif kadınlar olarak değil, görüyoruz ki Derya Yanık, Özlem Zengin, Fatma Şahin de ‘6284 bizim kırmızı çizgimizdir’ dedikleri zaman erkekler tarafından linç edilmeye kalkışıldı. HÜDAPAR’ın Meclis’e girmeden bile ne kadar tehlikeli olduğunu görebiliyoruz. Çok basit bir örnek, daha geçen senelerde İran’da gördüğümüz gibi çok çok temel haklardan vazgeçmemizin pazarlığını yapacak bir Meclis oluşturulmaya çalışılıyor. Bundan da kaygı duyuyoruz, bu nedenle anayasal haklarımızdan vazgeçmediğimizi, eşit temsilin ne kadar önemli olduğunu sürekli vurgulamamız gerek. Çünkü daha dün Yüksek Seçim Kurulu (YSK) oy kullanacak seçmen sayısını yayınladı; oy kullanacak kadın seçmen sayısı 32 milyon, erkek sayısı ise 31.8 milyon. Aslında kadın seçmen sayısı çok olmasına rağmen yüzde 20’yi bile yakalamak mümkün olmuyor milletvekili sıralamalarında. Bu yüzden bir Konca Kuriş daha olmasın diye bizim Meclis’te temsil edilmemiz çok önemli. HÜDAPAR zihniyetinin Meclis’e girmesini istemiyoruz.”
‘Korkunç bir Meclis’
Partilerin seçmen listesine giren kadın düşmanı ve taciz faillerine ilişkin ise Merve, “Korkunç bir Meclis” değerlendirmesi yaptı. Merve, Şule Çet’in katillerini savunan avukatın da Zafer Partisi’nden aday olmasını hatırlatarak, “Sadece bu parti açısından değil, diğer partiler açısından da görüyoruz bunu. Cinsel istismar şüphelisi olan kişilerin olduğunu görüyoruz, yine taciz iddiası olan kişilerin olduğunu görüyoruz. Bu da Meclis’e gideceklerin asla doğru bir şekilde ve liyakate göre değil, güce göre erke göre tercih edildiğini görüyoruz. Tabi bunu belli siyasi partilerde görüyoruz. Buna, muhalif diye de göz yummamamız gerekir, bunların olmaması gerekir ama belki de şunu yapmamız gerekecek, artık siyasi parti listeleri kesinleşti ve seçilecek olanlarda neredeyse belirginleşti ve bizim de kadınlar olarak gözlerimiz sizin üzerinizde dememiz lazım. İstanbul Sözleşmesine aykırı ya da 6284’e yönelik tehditlere, anayasal haklarımıza yönelik tehditlere asla izin vermeyeceğiz. Bugün iktidar partisine muhalifsek yarın da bu tür çalışmalara muhalif olacağız şeklinde bir politikayı izleyebiliriz” diye belirtti.
‘Eşit demokratik bir inşa hakkıdır’
Eşitliğin bir demokratik insan hakkı olduğunun altını çizen Merve, bunu soyut olarak değil her yerde görmek gerektiğini vurgulayarak, “Depremde bile kadınların hala yaşamı sürdürmeye ilişkin faaliyetleri üstlendiğini gördük. Eşitlik dediğimiz zaman anlamamız gereken şey bunların da kamulaştırılmasına ilişkin bir talep. Hem avukat olarak hem de çalışmalar için kadınları ziyaret ettiğimizde kadınların kendinde oy hakkı bile görmediğini görüyoruz. ‘Eşim ne derse öyle olur’, ‘Bizim ailede sadece bir tane siyasi görüş vardır’ diyorlar. Ama eğer emeğin eşit paylaşılmasını talep etmezsek, istemezsek bunun karşılığını da göremeyiz” diyerek eşit temsili Meclis’te görmenin insanı bir ihtiyaç olduğunu kaydetti. EŞİK’in yaptığı milletvekili izleme çalışmasına da değinen Merve, konuşmasının devamında şunları aktardı: “Bu milletvekili izleme çalışmasında neredeyse 3 ay boyunca milletvekilleri izlendi ve bir TBMM raporu hazırlandı. Burada çok az sayıda erkek vekilin eşit yurttaşlık bilinciyle harekete geçtiği, kadın vekillerin de daha çok eşit temsile yönelik taleplerinin iletilmesine dair çalışmalar gözlemlendi. Kadın milletvekillerinin kadınların menfaatlerine yönelik etkili olarak çalışabilmesi için yine kadın vekillerin sayısının artması gerektiği de raporda yer almıştı. Kadınların iş hayatında bile belli noktalara ulaşabilmesi için yüzde 200 performansla oralara geldiğini görüyoruz ama erkek milletvekillerinin hem eğitim durumlarına baktığımızda hem iş hayatına baktığımızda çok daha geride olmasına rağmen asla eşit bir şekilde aynı listelere aynı sıralara konulmadığını gözlemliyoruz. EŞİK’in bu çalışmasında da gözlemimiz bu yöndeydi. Kadınlar lehine yasa çıkmasını istiyorsak kesinlikle kadın vekilin olması gerekiyor. Bir de böyle bir tespit vardı, ‘Parlamentolarda kadın temsil oranında yüzde 30 eşik aşıldığında kadın parlamenterlerin kadınlar lehine politika gütme yetkinlikleri de artmaktadır.’ Bu nedenle siyasette eşit temsil demokratik bir hak diyebiliriz.”