Abdullah Öcalan’ın paradigması halkları bir araya getirdi
- 09:43 7 Şubat 2023
- Güncel
Marta Sömek
İSTANBUL - İki gün boyunca yüzlerce kişinin katılımıyla gerçekleştirilen “Demokratik Cumhuriyet Konferansı”nda PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın paradigmasının halkları bir araya getirdiği vurgulandı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul’da 4-5 Şubat tarihlerinde, cumhuriyetin ikinci yüzyılında “Nasıl bir Türkiye” tartışmalarının yapıldığı “Demokratik Cumhuriyet Konferansı” gerçekleştirdi. Bakırköy’de bulunan Cem Karaca Kültür Merkezi’nde düzenlenen konferansa aydın, yazar, siyasetçi, sanatçı, akademisyen ve gazeteciler katıldı. Konferans ayrıca Kurdistan ve Türkiye, Hollanda, Almanya ile dünyanın dört bir yanından gelen Alevi, Çerkes, Süryani, Ermeni, Rum, Kürt ve daha birçok halkı, gençleri, kadınları bir araya geldi. Konferansın yapıldığı sahnede ise çok sayıda dilde “Demokratik Cumhuriyet” yazısı yer aldı.
Büyük ilgi gösterilen konferans henüz başlamadan salon hınca hınç doldu, merdivenlerde dahi yer kalmadı. Bu görüntü, halkların demokratik cumhuriyete duyduğu “ihtiyacın” açık bir yansımasıydı.
Kürt sorunu ve cumhuriyetin demokrasiyle buluşamaması…
Konferansta ilk olarak konuşma yapan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana “tekçi” anlayışı esas aldığını paylaştı. Özgür bireyi kurucu olarak tanımamak ve farklı kimlikleri reddetmenin halkları yüz yıldır kısır bir döngüye sürüklediğini belirten Mithat, “Kürt sorununa tekçi, inkarcı yaklaşım, cumhuriyetin bu korporatist diyebileceğimiz özelliğinin dayatmacı misyonunu kendinde görmesinin en önemli sonucudur. Bugüne kadar cumhuriyetin demokrasiyle buluşamamasında en önemli engeller başında Kürt sorununun özgürlükçü, demokratik, eşitlikçi bir temelde çözülememiş olmasıdır” değerlendirmesini yaptı.
Yeni yüz yılda hedeflerinin demokratik cumhuriyet olduğunun altını bir kez daha çizen Mithat, bu uzun ve kararlı yürüyüşlerini halklar ile birlikte başaracaklarının mesajını verdi.
Cumhuriyet ile demokrasi arasındaki çatlak…
Daha sonra konuşma yapan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan da ezilen ve yok sayılan tüm inanç ve kimliklerin eşit yurttaşlık taleplerini uzun uzun ele aldı. Temel hedeflerinin en geniş demokratik cumhuriyet zeminini oluşturmak olduğunu paylaşan Pervin, Kürt sorununun ise cumhuriyet ile demokrasi arasındaki en büyük çatlağı oluşturduğunu vurguladı. Pervin, “Bu çatlağı görürsek, Kürt sorununun demokratik, barışçıl çözümü için bir şans doğacak, tarihsel bir rol de oynayacaktır. Esas olan sadece Kürtlerin kazanması değil, bütün halkların bir araya gelerek ortak demokratik cumhuriyeti kazanması demektir” değerlendirmesinde bulundu.
Yeni bir hikayenin başlangıcı
Bu topraklardaki tüm kadim inançların eşitlik ve özgürlüğünün demokratik cumhuriyet için önemli bir yol oluşturacağına dikkat çeken Pervin, konuşmasında yeni miladın startını vermek için ittifaklarının da önemli bir noktada durduğuna işaret etti.
HDP Eş Genel Başkanlarının konuşmaları ardından oturumlara geçildi. Gün boyu süren dört oturumda “azınlık halklar” ile Kürt halkının maruz kaldığı asimilasyon politikaları, soykırımlar, katliamlar, sürgünler, farklı olan tüm kesimlerin “Türkleştirilme projesi”, eşit özgür yurttaş mücadelesi, anadili kavramının dilbiliminde gizlenmesi, cumhuriyetin kuruluş temelleri, laisizm ve daha birçok konu üzerine tartışmalar yürütüldü.
Kürt sorunu çözülmeden demokrasi gelmeyecek
Yazarlar, dilbilimciler, hukukçular, aydınlar, araştırmacılar, akademisyenler, siyasetçilerin sunum yaptığı oturumlarda bugüne dek demokratik bir cumhuriyetin yaşanmadığı vurgulandı. “Tekçi anlayışla” sürdürülen bu sistemin artık yeninin inşa edilebileceği bir dönemde olduğuna değinilen konferansta, yeniye geçişte de geçmişle hesaplaşma ve yüzleşme yapılması gerektiği ifade edildi. Konferans boyunca öne çıkan noktalardan biri de Kürt sorunu çözülmeden demokrasinin getirilemeyeceği oldu.
‘Sayın Öcalan gerçeğe saygısı olan tek insandır’
Oturumlarda sunum yapan Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) ve HDP eski Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ise cumhuriyetin “zalimliği”nden bahsederek, yeni bir inşa öncesinde ilk olarak sorunların tespit edilmesi ve bunun üzerine de denenmiş yöntemleri bir kenara bırakarak “yeni” bir yöntem ve çözüm yolu geliştirmek gerektiğinin altını çizdi. Sırrı, “Sayın Öcalan’ın bir tek farkı vardır. Diğer siyasi aktörlerle kıyasladığımızda, gerçeğe saygısı olan tek insandır. Bunu gözlemledim. Gerçeğe saygı önemlidir” sözleriyle çözümün anahtarının tartışılması gerektiğini belirtti. Sırrı ayrıca lise yıllarında düğün fotoğrafçılığı yaptığı Semsûr’da, farklı kültürlere sahip halkların Kurdistan halaylarında buluşması örneğini vererek, “Hepimiz bu halayda buluşalım” ifadeleriyle yeninin inşasında halkların tüm renkleriyle buluşması çağrısında bulundu.
‘Kürtler zindanlardaki tutsaklığa rağmen özgür’
Öte yandan Kurdistan’daki yüzyıllık savaş ve imha politikalarının da ele alındığı konferansta, “Dinamik Kürtlük” kavramı üzerinde duruldu. Kürt halkının yüzyıldır destansı bir direniş sergilediği değerlendirmesi yapılan tartışmalarda, “Türkiye’de bugün Kürtler ile Kürtlük, zindanlardaki tutsaklığa rağmen özgür. Kürtler, kendi geleceğini kurabilmekte, sanatsal ve daha birçok anlamda özgür. Ancak Türklük özgür değil” denildi.
‘Artık umutlarımızı miras bırakmak istemiyoruz’
Yine demokratik cumhuriyetin esasının eşitlik olarak yorumlandığı konferansta, demokratik cumhuriyet tanımı, mevcut siyasal ortama meydan okumak şeklinde ifade edildi. Ortada onarılacak bir cumhuriyet olmadığına değinilen sunumlarda, “Yeni bir cumhuriyete ihtiyaç var. Demokrasinin yeni yol ve yöntemlerini örmek zorundayız. Dünyaya da ilham verecek bir dünyayı yaratabiliriz. Artık umutlarımızı miras bırakmak istemiyoruz. Onun için de el birliğiyle bir şeyler yapmalıyız. Yolumuz yakındır” cümleleri kullanıldı.
PKK Lideri’nin projeleri tartışıldı
Birinci günün oturumlarında, değişimin anahtarının halklar olduğu ve Kürt halkı olmadan demokratik çözümün olmayacağı mesajı verildi. İkinci gün de büyük bir ilgi ile devam eden konferansta sunum yapan Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Cengiz Çiçek, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın projesi olan “demokratik konfederalizm” ve “demokratik ulus” üzerinde durdu. Demokratik ulusun, odağına Kürt sorununun çözümünü aldığını belirten Cengiz, “Biz kimiz” sorusuna “Biz bu coğrafyanın esmerleri, ötekileştirilenleri, hayatları ellerinden çalınanlarıyız. Umudu gerçekleştirmek, başarıya ulaşmanın tek yolu. Biz toplumsal hakikatleriz. Kendi hakikatimizle buluşmak, en büyük çabalarımızdan biri olacaktır” ifadeleriyle yanıt verdi.
‘Sayın Öcalan demokratik cumhuriyeti kavramsallaştırdı’
Yine Abdullah Öcalan’ın 24 yıl boyunca tecrit altında tutulduğu İmralı Cezaevi’ndeki üretimlerinin sonucu olan “demokratik cumhuriyetin” bugün tüm halkları bir araya getirdiği belirlemesinde bulunan Cengiz, “Demokratik ulus, Sayın Öcalan’ın 10 metrelik hücresinde elinde bir kaynak olmadan el yazmasıyla sunduğu savunmalardan oluşuyor. Kapatılmış, dış dünyayla tamamen teması kesilmiş ve 24 aydır hiç kimse kendisiyle görüşememekte. Türkiye’de demokratik cumhuriyetin kavramsallaştırmasını yapan ilk insanlardandır. Böylesi bir çözüm emeğinin tecrit edilmesi belki de demokratik cumhuriyetin neden daha fazla seçenek haline gelmediğinin de bir göstergesidir” şeklinde konuştu.
Halklar taleplerini sundu
Konferansın devamında ekoloji katliamının yüzyılda geldiği onarılamaz nokta, kadınların, gençlerin ve toplumun her kesiminin baskılanmaya çalışıldığı ve bunun karşısında PKK Lideri Abdullah Öcalan için halklar için sunduğu paradigma tartışıldı. Konferans, her kesimden konuşmacılar için kendi perspektiflerinden yüzyılda yaşananları ve talepleri aktarabildikleri bir zemin oldu.
Halkların umut ışığı: Abdullah Öcalan
İktidar ve ulus devletlerin varlığın inkarı olarak tanımlandığı oturumlarda, “Bu anlamada kutuplaştırdılar ve halkları birbirine düşman ettiler. Ancak Kürt bunu reddetti” sözleriyle yüzyılda asimilasyon ve imha politikalarına karşı en belirgin direnişi Kürt halkının sergilediği paylaşıldı. Öte yandan Alevi bir konuşmacı da, Alevi toplumunun Abdullah Öcalan’ın sunduğu paradigma ve felsefeden etkilendiğini, bu mücadeleden ayrı ele alınamayacaklarını ve PKK Lideri’nin halklar için bir umut ışığı olduğunu söyledi.
‘Halklar Öcalan’a sahip çıkmalı’
Konferansın sonlarına doğru da Abdullah Öcalan’ın İmralı Cezaevi’nde tecrit koşullarında ürettiği fikriyatlar tartışılmaya devam edildi. Sunumlarda, “Demokratik ulus ve demokratik modernitenin mimarı PKK Lideri Abdullah Öcalan’dır. Eğer halklar bunu istiyorsa Öcalan’a sahip çıkmalıdır” mesajı verildi. Bu esnada salondakiler uzun alkışlarıyla sunumlara karşılık verdi. PKK Lideri’nden 24 aydır haber alınamama haline de dikkat çekilen konferansta, “Türkiye’deki halklar özgür olmak istiyorsa Öcalan’a sahip çıkmalı” vurgusu yapıldı.
Kapitalist modernitenin alternatifinin demokratik modernite olduğu belirtilen konferansta son olarak ise demokratik cumhuriyetin inşası için sokak sokak, mahalle mahalle alanlarda çalışmak gerektiği ifade edildi. Demokratik bir cumhuriyetin inşası ve halkların özgürlüğü için Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün kaçınılmaz olduğunun altı çizilerek, “Bu metodolojiyi Sayın Öcalan’a borçluyuz” denildi.
Konferansın sonuç bildirgesi ise ilerleyen günlerde paylaşılacak.