Fail kim mağdur kim
- 09:07 5 Şubat 2023
- Medya Kritik
Gülşen Koçuk
HABER MERKEZİ - Aralık 2022’de Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in, 6 yaşındaki kızı H.K.G.’yi müridi Kadir İstekli ile evlendirdiği ortaya çıktıktan sonra cemaat-tarikatların içinde kadınlara ve çocuklara dönük işlenen ve el birliğiyle gizlenen suçlar yeniden gündeme geldi. Vakfın etrafında zırh oluşturan ayaklardan biri olan medya da mı bu meselenin faili?
Yıllardır kadın hareketlerinin vurgu yaptığı önemli bir nokta var: İktidarın da güdümündeki medyanın da kullandığı dil, şiddeti meşrulaştırıyor. Medya Kritik köşemizde çokça işlediğimiz, ancak son gelişmelerin bu işleme halini hala elzem kıldığını yeniden gösterdiği bir konu eril medyanın dili. Bir yandan kadın mücadelesi ve kadın basın geleneği ile görece hak odaklı bakış açı ve dilinde gelişme olsa da eril zihniyetten beslenen ve besleyen dilin de daha pervasızca kullanıldığı örnekler açığa çıkıyor. 30 Ocak’ta İstanbul’da görülen dava öncesi ve sonrası yaşananlar, bu pervasızlığı bir kez daha önümüze serdi.
Cemaat içerisinde meşrulaştırılan tecavüz
Basının dilinden önce, dava sürecinin gelişimine bakmakta fayda var. İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in, kızı H.K.G.’yi 6 yaşındayken, 29 yaşındaki “müridi” Kadir İstekli’yle “evlendirerek” sistematik tecavüze uğramasına yol açtığı ortaya çıktı. BirGün gazetesinin haberi ile gündeme gelen sistematik tecavüzün failleri, iktidarın bütün araçları ile adeta korunmuş. Dava, H.K.G.’nin şikayetçi olması üzerine açıldı. 2020 yılında savcılığa giderek yaşadıklarını anlatan H.K.G., ailesinden ve Kadir İstekli’den şikayetçi oldu.
Örtbas kumpası
H.K.G., 13 yaşında iken nişanlandırıldığını, 14 yaşında iken düğün yapıldığını belirterek, aynı yıl 17 Ağustos 2012’de adet düzensizliğinden dolayı annesi tarafından doktora götürüldüğünü söyledi. Soruşturma, doktorun muayenesinden sonra polise haber vermesiyle başladı. Savcılık soruşturmasında, H.K.G.’nin doğum belgesini istemeyen savcı, çocuğun kemik yaşının tespiti için Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne sevk edilmesine karar verdi. İddiaya göre, hastanede tarikat tarafından yapılan hazırlıkla H.K.G.’nin yerine 21 yaşındaki bir kadın kemik testine sokuldu. Ardından da dosyada kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi.
Şikayetçi oldu
H.K.G. 18 yaşına geldiğinde resmi nikah yapıldı. Bu dönemde tanıştığı bir kadın doktor, çocukluğundan itibaren yaşadıklarının tecavüz olduğunu kendisine anlattı. Bu yıllarda gizlice kullandığı dijital medyada tanıştığı bir kadın da H.K.G.'ye dava açması ve Kadir İstekli ile konuşmalarının ses kaydını almasını önerdi. 30 Kasım 2020'de İstanbul Anadolu Savcılığı’na giden H.K.G., 6 yaşında, üzerinde gelinlik ve yanında 29 yaşındaki Kadir İstekli'nin de olduğu fotoğraf dahil Kadir İstekli ile çekilen fotoğraflar, kaydettiği ses kaydı ile elindeki belgeleri sundu.
‘Zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı suçu’
Kadir İstekli’den boşanan H.K.G.’nin şikayetine rağmen 2 yıl boyunca dava açılmadı. Nihayetinde iddianame 30 Ekim 2022’de tamamlandı. İddianamede Kadir İstekli, Yusuf Ziya Gümüşel ile Fatma Gümüşel’in “zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı” suçunu işledikleri belirtildi. Üç failin en az 27’şer yıl hapisle cezalandırılmaları istenen iddianamede savcı, Kadir İstekli için cinsel saldırı suçundan da ceza talep etti.
Tutuklama, tepkilerin ardından oldu
Ortaya çıkmasının ardından infiale yol açan sistematik tecavüz karşısında harekete geçmemekte direten yargı, ancak tepkiler büyüyünce Kadir İstekli ve Yusuf Ziya Gümüşel’i tutukladı. Anadolu 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ilk duruşma için verilen 22 Mayıs tarihi de yine tepkiler sonucu 30 Ocak’a alındı. Ve tam 30 Ocak’ta duruşma görüldü.
Duruşmada mahkeme heyeti tarafından alınan kapalı görülme ve yayın yasağı kararı konusunda birçok şey yazıldı, çizildi. Ancak bu yasağın, H.K.G.’yi korumak adına verilmediği aşikar. Tabi yetersiz de olsa atılan kimi adımların da basının ve dijital medyanın gücüyle atıldığını da belirtmek gerekir.
Ne gizleniyor?
Tecavüzün ortaya çıkışından bu yana yerinde duramayan bir çevre var ki, bu kadar ayaklanmaları, “Acaba gizledikleri daha kaç suç var” diye de düşündürmüyor değil. Duruşma günü cemaatin “müritlerinin”, “hocalarını yalnız bırakmamak adına” adliyede buldukları herkese her şeye saldırmaları, gizlenenleri daha fazla merak ettiriyor.
Tam ‘destek’!
Yayın çizgisini (ya da çizgisizliğini) kendisi gibi olmayan kim varsa saldırma yöntemiyle belirleyen Yeni Akit isimli “gazete” ve Hiranur Vakfı’nın savunuculuğunu yapışı herkesin malumu. Dava öncesinde de H.K.G.’ye ve onun yanında olan herkese pervasızca saldıran bu yayın, dava sırası ve sonrasında da aynı performansla kararlı bir şekilde yoluna devam etti. H.K.G. davası için gelenlere saldırmaktan başka bir şey yapmayan cemaatçi grubun desteklerini “Yusuf Ziya Gümüşel Hoca'yı sevenleri yalnız bırakmadı! 'Mahkeme azgın azınlığa yol verme'” başlığıyla veren Yeni Akit, sonrasında Can Ataklı’yı hedef gösterdiği bir başka yazıda ise bu saldırgan grubu, “haklarını arayan Hiranur Vakfı üye ve gönüllüleri” olarak tanımladı.
Failler kim
Kadınlara, çocuklara yönelik gizlenen-üstü örtülen suçlarda bu cemaat-iktidar-yargı üçgenini biraz daha genişleterek medyayı da eklemek gerekecek belki. Bu yolda faillerin savunuculuğunda adı gibi yeminli olan Akit ve satır aralarında aynı zihniyeti barındıran türevlerinin, H.K.G.’de olduğu gibi suça ortak oldukları aşikar. Bu yönüyle olay açığa çıktıktan beri cemaatin ve tarikat zihniyetinin savunuculuğunu yapmaları oldukça anlaşılır…