'Nerede doğaya saldırı varsa orada olacağız'
- 09:04 5 Şubat 2023
- Ekoloji
İSTANBUL - İktidarın hedefindeki Validebağ Korusu için verilen mücadeleyi kazanan Validebağ Savunması’nda yer alanlar, “Doğa herkes için” diyerek, “Nerede bir ormana, doğaya saldırı varsa orada olacağız. Taa ki düzen değişene kadar” mesajı verdi.
AKP-MHP iktidarının savaş politikalarından doğa da büyük yıkıma uğradı. İstanbul'un Üsküdar ilçesinde bulunan ve 1999 yılından bu yana “1’inci Derece Sit Alanı” olarak koruma altında tutulan Validebağ Korusu yıllardır iktidarın hedefinde. İmara ve yapılaşmaya açılmak istenen koru için Validebağ Gönüllüleri yaklaşık iki yıldır direniş gösteriyor. 2018 yılındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde seçim vaadi olarak sunulan “Millet Bahçesi” projesi Validebağ Korusu’nda da uygulanmak istendi. Bu kapsamda bölge sakinleri ve ekoloji aktivistleri Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, AKP’li Üsküdar Belediyesi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne dava açtı.
Proje iptal edildi
6. İdare Mahkemesi’nde görülen iki farklı davanın sonucunda Millet Bahçesi projesi ve projenin imar planları iptal edildi. Projeyi iptal eden mahkeme kararında, “Dava konusu işlemlerde hukuka ve kamu yararına uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır” denildi. İmar planlarının iptali için ise “Dava konusu planlarda, şehircilik ilkelerine, planlama esasları ve tekniklerine, kamu yararına ve hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varıldı” ifadeleri yer aldı.
Yaklaşık iki yıldır Validebağ Korusu’nu korumak için nöbet tutan Validebağ Savunması ile mücadele sonucunda gelen kazanımı konuştuk.
25 yıldır Koru için mücadele ediyor
30 yıldır Validebağ Korusu’na yakın bir yerde oturan ekoloji aktivisti ve Validebağ Savunması’ndan Aysel Okan Hoşgit, uzun yıllardır Koru üzerinde yapılmak istenen rantsal projelere karşı mücadele eden isimlerden biri. Aysel, 1998 yılında Koru’nun bir bölümünün Marmara Üniversitesi’ne tahsis edildiğini bundan sonra Koru’ya dört koldan rantsal projelerin aktığını ifade etti. 1999 yılında Sivil Toplum Örgütleri, ekoloji aktivistleri ve Validebağ Havza Gönüllüleri’yle birlikte yoğun uğraşlar sonucu Koru’nun birinci derece sit alanı olmasına katkı sunan Aysel, Koru’ya günümüze kadar sık sık “yenilenme, bakım” adı altında saldırıların da olduğunu buna karşı da direnişin aralıksız büyüdüğünü vurguladı.
‘Ekolojisiz devrimin anlamı olmaz’
Koru’nun Anadolu Yakası içerisinde tek yeşil alan olarak kaldığını aktaran Aysel, “Koru’nun ekosistemi çok güçlü, 150’nin üstünde kuş türü, kaplumbağa, kirpi, sürüngen gibi hayvanlar var. Onun için çok önemli bir yer” dedi. Ekolojik mücadele tarihinin yaşamlarına çok geç girdiğini söyleyen Aysel, Kurdistan’da ağaçların “terör” bahanesi ile çok önceden kesildiğinde batıdan çok sesin çıkmadığını birleşik bir ekolojik mücadelenin yürütülmediğini belirtti. Bunca talana karşı son 20 yıldır ekolojik mücadelenin ivme kazandığını ve bunun da umut vadettiğini kaydeden Aysel, “İnsanlar artık her yerde ekolojisiz bir değişimin olmayacağını, onu korumadan bir değişimin dönüşümün hatta bir devrimin olmayacağının bilincine vardı. Kadın mücadelesi böyle, kadınsız devrim, ekolojisiz de devrimin anlamı olmaz. Bütün bunları koruyarak düzeni değiştireceğiz” şeklinde konuştu. Koru’nun korunmasında kadınların rolünün büyük olduğuna dikkat çeken Aysel, “Erkek arkadaşlarımız da hep bizimle birlikte eşit koşullarda eşit mücadele ediyor. Ancak kadınlar daha fazla sorumluluk alan, daha fazla yaygınlaştıran bunu daha fazla sahiplenen konumunda” diye belirtti.
‘Ekosistem Tabanlı Yönetim Planı’
Millet Bahçesi Projesi’ne karşı da bir buçuk yıldır direnişin devam ettiğini aktaran Aysel, “Biz onların saldırılarını durdurmaya çalıştık, nöbetlere başladık Millet Bahçesi yapılamaz dedik ve mahkemeye verdik. Mahkeme bizim lehimize sonuçlandı. 25 yıldır ‘yapmayın, dokunmayın’ dediğimizde insanlar da bize ‘bakım yapılmasını da mı istemiyorsunuz’? diye karşılık verince biz de Ekosistem Tabanlı Yönetim planı ile yapılmasını talep ettik. Ekosistem Tabanlı Yönetim Planı, ‘buranın nasıl korunacağını, nerelerin insansızlaştırılacağını, nerelere girilmeyeceğini, ağaçların bakımını, bitki örtüsünün nasıl korunacağının’ anlatıldığı bir proje olacak. Bağımsız akademisyenler ile birlikte hazırlanıyor. Bu bizim için çok önemli bir kazanımdır. Biz burada nöbetler tuttuk, hem projeyi anlattık, hem de onların saldırılarına karşı direndik. Epeyce gerilediler ve mahkeme bizim lehimize sonuçlandı. Ama biz haftada iki gün nöbetlerimizi tutmaya devam edeceğiz. Ekosistem Tabanlı Yönetim planımızın nasıl olduğunu insanlara anlatacağız” diye konuştu.
Mücadele vurgusu
“Bizim ülkemizde mücadele asla bitmez” diyen Aysel devamla şöyle konuştu: “Nerede bir ormana, doğaya saldırı varsa orada olacağız. Taa ki düzen değişene, ağaçlarımıza, kuşlarımıza ve yeşilimize hiçbir zarar gelemeyene kadar mücadele sürecek. Şırnak’tan Kazdağları’na doğayı koruma mücadelemiz sürecek.”
‘İktidar doğaya para gözü ile bakıyor’
Validebağ Savunması’ndan Naziye Ünal da iktidarın doğaya “para” gözü ile baktığın aktardı. İstanbul’da yeşil alanların büyük bir bölümünün kaybedildiğini belirten Naziye, “Tamamı neredeyse AVM, iş merkezi, konuta dönüştürüldü. Deprem riski olan İstanbul, son 10 yılda toplanma alanlarının büyük bir bölümünü, yeşil alanlarını, parklarını kaybetti. Ülke açısından ve İstanbul açısından ekolojik olarak büyük bir yıkım var” şeklinde konuştu. Doğanın bir dengesinin olduğunu, gerçekleşen yıkımların doğanın dengesini bozduğunu vurgulayan Naziye, “Doğaya saygısız davranıldığı zaman insanın yaşam alanları da yok ediliyor anlamına geliyor” dedi. Mahkemenin kazanıldığını hatırlatan Naziye, ancak mahkemenin üst aşamalarından kaynaklı nöbetlerin hafta sonlarında devam edeceğini belirtti.
‘Doğa herkes için’
Validebağ Korusu’nun “sıradan” bir alan olmadığını, birinci derece sit alanı olduğunu ifade eden Naziye, “Burası yalnız insanlar için değil, burada yaşayan hayvanlar var. İstanbul’un ortasında bir vaha burası, bunu için bunun kıymetini bilmemiz gerekiyor. Millet Bahçesi gibi rant projesi olacak bir yer değil burası” ifadelerine yer verdi. İktidara, “Doğa herkes için” diye seslenen Naziye, “Doğanın intikamı acı olur. Sizin doğadan aldığınızı doğa geri alır. Şehir içindeki yeşil alanları, ağaçları yok ediyorsunuz, buralara rant projeleri dikiyorsunuz ama kenti rüzgarsız ve oksijensiz bırakıyorsunuz. Ülkeyi yönetenlerin de doğayı koruması lazım” dedi.