Heyet üyelerinin mesajı net: Abdullah Öcalan özgür olmalı!
- 09:19 29 Ocak 2023
- Güncel
Marta Sömek
İSTANBUL - Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon üyelerinin İstanbul’da gerçekleştirdiği temaslarda tecridin son bulması için ortak mücadele vurgusu öne çıkarken, mesajları ise net: “Derhal Abdullah Öcalan’ı fiziki özgürlüğü sağlanmalı.”
24 yıldır İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a uygulanan ağırlaştırılmış tecrit devam ederken, tam 22 aydır da avukatları, ailesi ve kamuoyu kendisinden hiçbir haber alamıyor. Tecridin sonlandırılması ile Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için sürdürülen girişimlerden biri de aralarında hukukçu, gazeteci ve akademisyenlerden oluşan, 7 farklı ülkeden gelen 36 kişilik Tecride Karşı Uluslararası Delegasyon üyelerinin 25-27 Ocak tarihleri arasında İstanbul, Amed ve Ankara’da yaptığı ziyaretler ile temaslar oldu.
Ziyaretlerin temel gündemleri
Ziyaretler boyunca temel gündem PKK Lideri üzerindeki ağırlaştırılmış tecrit, 22 aydır haber alınamama hali, yaşanan hukuksuzluklar ve tüm bunların önce diğer cezaevleri daha sonra da topluma yansıyan boyutu şeklindeydi. Heyete temas ve ziyaretleri boyunca Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar eşlik etti.
Üç günlük yoğun görüşmeler
Delegasyon üyelerinin İstanbul ayağındaki ilk temas, 10 kişilik heyetin 25 Ocak günü Beyoğlu’nda Asrın Hukuk Bürosu avukatları ile bir araya gelmesiydi. Heyetin burada ağırlaştırılmış tecrit ile hukuki sürece dair gerçekleştirdiği görüşmenin ardından İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi ziyaret edildi. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) başta olmak üzere diğer pek çok hukuk normunun “çiğnendiği” belirtilen ziyaretin hemen ardından da günün son adresi İstanbul Barosu oldu. Gün boyu basına kapalı olarak yapılan ziyarette, ÖHD’li avukatların 21 Kasım 2022 tarihinde Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin son bulması ve avukatları ile görüştürülmesine dair yaptığı başvurunun akıbeti de görüşüldü.
Sosyalistler için tecridin sonlanmasının önemi
Heyet, 28 Ocak tarihine kadar iki gün boyunca iki grup halinde Emek ve Özgürlük İttifakı temsilcileri, sol-sosyalist ve siyasi partilerle görüştü. Gittikleri her yerde ilgi ile karşılanan heyetin sol-sosyalist partilere yaptığı ziyarette, “Ülkedeki sorunlara çözüm olabilmek ve demokrasinin gelebilmesi için İmralı’daki tecridin kaldırılmasının biz sosyalistler için önemli olduğunu biliyoruz. Taleplerin ortak bir mücadeleye dönüşmesi gerektiğinin de farkındayız. O yüzden heyetin sunacağı fikirler hepimiz için önemli olacak” mesajı açığa çıktı. Yine İmralı ile başlayıp tüm cezaevlerine sirayet eden tecrit, işkence, hak ihlalleri ve hasta tutsakların durumuna dair de karşılıklı paylaşımlarda bulunuldu.
Tek tip model: İmralı!
Özellikle görüşmeler esnasında 30 yılın ardından tahliye edilen bir tutsağın nasıl tecrit içerisinde tecride maruz kaldığını birebir anlatması heyet tarafından şaşkınlık ve endişeyle karşılandı. Ancak Kurdistan ve Türkiye’deki cezaevlerinde mevcut tecrit halinin boyutu ile “tanışan” heyetin dinlediği her deneyim ve paylaşımda bu şaşkınlık giderek arttı. Heyet bu durumu ise tüm cezaevlerinin İmralı Cezaevi’ndeki “özel konsepte” benzer düzeyde uyarlanmaya çalışıldığı şeklinde değerlendirdi. Heyet görüşmeler boyunca ziyaret ettikleri kurum ve kuruluş temsilcilerini ilgiyle dinledi, sık sık sorular sorarak böylesi bir tecrit ve işkence boyutu ile daha önce karşılaşmadıklarını ifade etti.
Ortak çalışma yolu örüldü
Yine görüşmelerde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan tutsakların durumu ele alınırken, birçok ağırlaştırılmış müebbet alan tutsağın eriştiği haklara Abdullah Öcalan’ın erişemediği vurgulandı. Kurum ve kuruluşların tecrit karşısında gerçekleştirdikleri çalışmalar ise görüşmeler boyunca uzun uzadıya konuşulan konulardan biriydi. Her kurum ve yapının eylemsellikleri ile girişimlerini dikkatle dinleyen heyet, bu paylaşımlar ile nasıl ortak bir çalışma yürütebileceklerinin genel sorunlarından biri olduğunu belirtti.
Tecrit ve getirdikleri…
Öte yandan tecritle en büyük bağın savaş olduğuna dikkat çekilen görüşmelerde, “Tecrit, Sayın Abdullah Öcalan’la görüşmek yerine savaşı arttıran bir hale dönüştü. Çözüm Süreci’nde Sayın Öcalan’ın nasıl bir etki yarattığı görüldü. Tecrit konusuna karşı devlet tüm eylemlerde büyük bir kaygı yansıtıyor” ifadeleri kullanıldı. Bir heyet üyesinin, “Tecrit karşısında devletin duruşu dışında bir engel var mı” sorusuna ise tek “problemin” devlet olduğu yanıtı verildi. Hukukun bir şiddet mekanizmasına dönüştüğü yorumunu yapan heyetin görüşmelerinde, “Özgür Kürt Basını üzerindeki baskılar, Kürt sorunu ile Kurdistan gerçekliğinin gündemleştirilmesine dahi tahammülün olmaması, yine Türkiye’nin kimyasal silah kullanımına karşı bağımsız heyetler tarafından araştırma yapılması çağrısında bulunan Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın yargılanması, İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlükten kaldırılmasıyla artan kadın katliamları, bütçenin kadına değil de savaşa ayrılması, örgütlü kadın mücadelesi yürüten Kürt kadınların hedef alınarak yargılanması ve katledilmesi” gibi konu başlıkları üzerinde duruldu.
Nelson Mandela benzetmesi
Görüşmeler esnasında Kuzey Afrika’dan gelen bir heyet üyesi ise Emek ve Özgürlük İttifakı temsilcileri ile yaptıkları görüşmede, Nelson Mandela ile PKK Lideri’nin benzerlikler barındırdığını dile getirdi.
‘Yoldaşlarımızı almakta kararlıyız’
Heyet üyelerinin görüştükleri kurum ve kuruluş temsilcilerine sorduğu “Bizler sizin için ne yapmalıyız” sorusuna ise, “Sizden talebimiz, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış ve diğer siyasi tutsaklar üzerinde uygulanan tecridin sonlanması için çalışmalarınızı sürdürmeniz. Biz de buna karşı mücadele eden sosyalist, antifaşist örgüt, partileriz. Bizler potansiyel tutsaklarız, eğer yoldaşlarımızı alamazsak biz de onların yanına gideceğiz. Bu yüzden de yoldaşlarımızı almakta kararlıyız” yanıtı verildi.
Dinledikleri heybelerinde kalmayacak
Temsilciler tarafından heyet üyelerine en çok sorulan sorulardan biri de ülkelerine döndüğünde dinlediklerinin heybelerinde bir hikaye olarak mı kalacağı yoksa buna karşı bir girişimde bulunup bulunmayacaklarına dönük soruydu. Temsilcilerin bu yönlü sorusu üzerine “Öcalan’a Özgürlük Kampanya Grubu” üyesi, “En geniş haliyle raporlaştıracağız. Bu raporları da Avrupa ve İtalya Parlamentolarına göndereceğiz. Uluslararası arenada bunların hepsinin görünür olmasını sağlayacağız. Podcast kanallarına katılıp duyduklarımızı, gözlemlediklerimizi paylaşacağız” yanıtını verdi. İrlanda parlamentosunda milletvekili olan bir diğer heyet üyesi de, “Yapacak çok şeyim var. Parlamentoda zaten bunları konu ediniyor ve dile getiriyoruz. Toplumsal ayağıyla ilgili de belirli adımlar atabiliriz” sözleriyle her bir üye ülkesine döndüğünde somut çalışmalar yapacağının sözünü verdi.
Üç ay sonra online buluşma yapılacak
Ziyaretler boyunca heyet üyeleri ile yeniden bir araya gelme ve tecrit karşısında mücadele ile çözüm tartışmalarının sürdürülmesi talebi öne çıkması nedeniyle, üç ay sonra online bir buluşma gerçekleştirilerek nasıl bir yol kat edildiğinin paylaşılacağının bilgisi verildi.
Ortak talep tecridin sonlandırılması
Heyet üyelerinin üç gün boyunca yaptığı ziyaretler sonrasında dün, Taksim Hill Otel’de sivil toplum örgütleri ve siyasi parti temsilcileri ile “Uluslararası Tecrit” konulu forum gerçekleştirildi. Bu forumda, üç kentte temaslarda bulunan heyet üyelerinin her biri, ziyaretlere dair aktarımlarda bulundu. Heyet üyelerinin vardığı ortak sonuç, Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin tüm cezaevlerine nasıl yansıdığı ve bunun karşısında da tecridin bir insanlık suçu olmasıydı. Ortak talep ise yasalara uygun olmayan ve insanlık onuruna aykırı olan tecridin derhal sonlandırılması oldu. Basına kapalı olarak sürdürülen forumun ikinci oturumunda da İmralı tecridine karşı mücadele yöntemi, hasta tutsakların tahliyesi ve Adalet Nöbeti eylemleri üzerine tartışmalar yürütüldü.
Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için ortak mücadele
Forumda yer alan katılımcıların talebi sürdürecekleri ortak mücadelenin uluslararası alana yayılması oldu. Heyet üyeleri de forumda, Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için ortak mücadele yürüteceklerinin mesajını verdi.
‘İmralı sistemi tümden lağvedilmeli!’
Forum bitiminde tüm heyet üyeleri ile birlikte açıklanan sonuç bildirgesinde, CPT’ye bir kez daha sorumluluklarını yerine getirmesi vurgulanarak, son İmralı gözlemlerini kamuoyu ile paylaşması çağrısı yapıldı. Devamında da, “Tüm toplumsal muhalefet güçlerinin, hukuk ve insan hakları savunucularının öncelikli ve en temel hedefi İmralı sisteminin tümden lağvedilmesi olmalıdır. Bütün bu sorunların çözümünün adresi, Kürt sorununun demokratik ve toplumsal olarak çözülmesinden geçmektedir. Kürt sorunun siyasal ve barışçıl temelde çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesi için Öcalan’ın özgürlüğü kaçınılmazdır” denildi.
Heyet üyeleri: Abdullah Öcalan özgür olmalı!
Forum sonunda mikrofon uzattığımız heyet üyelerinin talebi ise net. Afrika’dan İspanya’ya, Amerika’dan Belçika’ya dünyanın dört bir yanından PKK Lideri üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin son bulması için heyette yer alan üyeler, “Kürtlerin yaşadıklarını ve Abdullah Öcalan’ın pozisyonunu iyi biliyoruz. Bu yüzden Kürt tutsaklar ile Abdullah Öcalan özgür olmalı” sözleriyle seslendi.