‘Kobanê, zafer için sadece bir adımdı’

  • 09:01 25 Ocak 2023
  • Güncel
Medya Üren
 
AMED - Kobanê’nin  özgürleşmesinin 8’inci yılında değerlendirmelerde bulunan Fırat bölgesi Şehit Aileleri Eşbaşkanı Ayşe Efendi, Kobani'nin özgürleştirilmesinin sadece bir adım olduğunu belirterek, "Kobanê seferberliği halen devam ediyor. Saldırı durmayacak, direnişimiz de durmayacak. Kobanê devrimi devam ediyor" dedi.
 
14 Eylül’ü 15 Eylül 2014'e bağlayan gecede DAİŞ çeteleri 3 koldan Kobanê'ye saldırdı. YPG, YPJ ve Kürt halkının çetelere karşı direnişi tüm dünyada yankı buldu. DAİŞ’e karşı gelişen direnişe uluslararası alandan da destek verildi. Tüm dünyada yankı uyandıran bu direniş 1 Kasım 2014 Dünya Kobanê'yle Dayanışma Günü olarak ilan edildi. Kobanê'ye yönelik seferberliğin ardından 133 gün süren direniş sonucunda Kobanê kurtarıldı ve zafere ulaşıldı. Türkiye’nin desteklediği saldırılar bugün de devam ediyor.
 
Kobanê'ye yönelik saldırılar sırasında PKK Lideri Abdullah Öcalan, HDP heyetiyle yaptığı görüşmelerde DAİŞ'i Ortadoğu'nun JİTEM’i olarak tanımlarak, "Kritik bir süreç yaşanıyor. Bu katliam girişimi amacına ulaşırsa hem süreci sonlandıracak hem de uzun soluklu yeni bir darbenin zeminini oluşturacaktır. DAİŞ'in Kobanê'yi kuşatması sadece Kürtlerin demokratik kazanımlarına dönük değil, aynı zamanda Türkiye'yi yeni bir darbe sürecine sokacak. Kobanê'deki savaş ve Türkiye'deki Kürtlerle barış süreci ayrılmaz bir bütündür. Türkiye'de demokrasi sürecinin aksamasını istemeyen herkesi Kobanê'ye sahip çıkmaya çağırıyorum” çağrısında bulunmuştu.
 
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 7 Ekim 2014’de Antep’te “Şu anda Kobani de düştü düşüyor” açıklaması yapmasıyla birlikte birçok kentte binlerce kişi DAİŞ’in saldırıları ve Türkiye’nin Suriye politikalarını protesto etmek amacıyla sokaklara çıktı. Devletin eylemleri silahlı müdahale ile bastırmak istemesi ve Hür Dava Partisi’nin de olaylara karışması sonucunda yaşanan çatışmalarda 50’yi aşkın kişi hayatını kaybetti. Bu eylemler ve direniş, tarihe Kobanê Serhildanı olarak geçti. 
 
Kobanê'nin özgürleştirilmesinin 8’inci yıl dönümünde o dönemde yer alan ve devrime tanıklık eden Fırat Bölgesi Şehit Aileleri Eşbaşkanı Ayşe Efendi ve gazeteci Nehir Pale görüşlerini ajansımızla paylaştı.
 
‘Kobanê’de kucaklaştık’
 
Kobanê'ye yönelik saldırıları değerlendiren Ayşe, "Kurdistan’ın işgaline dönük saldırıları ve özellikle Kobanê merkezine yönelik saldırıyı, PKK Lideri Abdullah Öcalan'a yapılan uluslararası komplonun devamı olarak değerlendirebiliriz” diyerek şöyle devam etti: “ Saldırı uzun bir süreye yayıldı. Uluslararası alanda hangi taktik ve saldırı yöntemlerinin uygulanacağından bahsediyorlardı. Siyasi, coğrafi ve sosyal anlamda yoğunlaşmaları vardı. Bu devletler tarafından programlandı ve büyük bir saldırıya dönüştürüldü. Başrolde DAİŞ görünse de arkasında büyük bir güç vardı. Kürtlere yönelik bu vahşi saldırılara karşı Kürtler birlik oldu. Kobanê Kürt birliğinin sembolü oldu diyebiliriz. Özgürlük için savaşanlar sınır tanımadılar ve sınırı aştılar. Toprakları için çetelere karşı bedenlerini kalkan yaptılar ve ülkelerini savundular. Şehit ailelerimizin kadınları ve erkekleri en öndeydiler ama bütün halk aynı şekilde kendini cepheye attı. Önder Apo'nun seferberlik çağrısı o sınırları aşma sebebiydi. Orada bir kez daha sarıldık birbirimize, Rojava ve Bakur halkı olarak. Hava yoluyla da Kobanê devrimine destek sunuldu ama asıl olan halkın karadaki direnişiydi. Kobanê'de direniş halklar içindi."
 
‘Seferberlik devam ediyor’
 
Kobanê işgali sırasında bizzat AKP’li Cumhurbaşkanı’nın yüzünü çetelere dönerek onlara verdiği desteği hatırlatan Ayşe, “Yaptığı açıklamalarla 'Kobanê düştü, düşüyor' dedi, bunun yanında yandaş medya da Kobanê’nin anti propagandasını yaptı. Bu anlayışa karşı gücünü yayan eşi benzeri olmayan bir direniş gerçekleşti. Kadınlar, gençler ve toplumun tüm kesimleri kendileri için silaha sarıldılar ve kendileri için gerilla oldular. Çünkü o tarih çocuklarımızın kanıyla yazıldı. Kurdistan'ın her dört parçasından da bu direnişe büyük bir destek verildi. Bundan dolayı Kobanê bizim için sadece bir adımdı. Bu bir başarıydı ve devamı da gelecek, tarihe de altın harflerle işlenecek. Bu yüzden bugün bile durmuyoruz. Direnişimiz devam ediyor. Sürekli bir isyan ve hareket halindeyiz. Hala seferberlik halindeyiz" şeklinde konuştu.
 
Komplo dört parça Kurdistan’da devam ediyor
 
Saldırıları komplonun devamı olarak değerlendiren Ayşe, saldırıların sadece Rojava'da olmadığını, her yerde aynı şekilde devam ettiğini söyledi. Ayşe, "Yönetimi kurmak ve geliştirmek açısından halk sürekli bir yenilenme içinde. Mevcut özerklik sistemini oturtuyoruz. Bugün bunun için birlikte mücadele ediyoruz. Her kazanım kolay gerçekleşmiyor ama başarıyoruz. Kürdistan'ın her parçasında mevcut sistemin saldırılarına ve mevcut komplolarına devam ettiğini görüyoruz. 23 yıllık tecrit tüm Kürtler üzerinde aynı amaçla devam ettiriliyor. Tecrit, Kurdistan'daki saldırılar, yaşanan krizler ve bu sorunların çözümü birbiriyle bağlantılıdır. Saldırıları boşa çıkardık ve çıkarmaya da devam edeceğiz. Aynı seferberlik ile başka politikaları da boşa çıkaracağız” dedi.
 
‘Uluslararası güçlerin eli var’
 
Eyşe, Kobanê'de faşizmin yenildiğini söyleyerek, saldırıların sürmesinin birçok mesaj verdiğini ifade etti.  Türkiye ve Erdoğan’ın o günlerin acısını hala yaşadığını vurgulayan Ayşe, “Yenilgiye karşı yaşadığı tahammülsüzlük, bugünkü saldırılarda da açıkça görülmektedir. Kobanê'ye yönelik tehditler devam ediyor. Hala anlamadıklarını görüyoruz. Zap'ta, Dersim'de, Halepçe'de, Enfal'de ne olduğunu gördük, bunun örneklerini gördük. Büyük katliamlar yapıldı, kara bir tarih yazıldı ama sonuç değişmedi. Yenilenler yine katillerin ta kendisi oldu.  Kürtlerin yaşadığı her yerde saldırılar oluyor. Başarılarımızın olduğu yerde saldırılar var. Bu saldırıları NATO ve uluslararası güçlerden ayrı görmüyoruz. Girê Spî'deki saldırılardan Heftenîn, Cizîr, Kobanê, Hesekê ve Efrin'e kadar, yapılan saldırılar uluslararası güçlerden bağımsız değil. Bugün nasıl insan hakları ihlallerinin tecridine karşı sessiz kalıyorlarsa, soykırım karşısında da sessiz kalıyorlar” ifadelerini kullandı.
 
‘Kararımız özgür bir ülkedir’
 
Ayşe, Türkiye'nin saldırılarının son dönemde yoğun bir şekilde tekrar başladığına işaret ederek, "Son yıllarda Kurdistan'ı işgal planlarının tüm adımlarını attılar ve DAİŞ saldırılarıyla da bu planlarını hayata geçirmek istediler. İşgalcilerin belirlediği çerçeveyi yeniden tanımlamak istiyorlar. Kürtleri yok etmeye dayalı adımlar attılar ve buna dönük programlar hazırladılar. Şehitler davasıyla direnişini artıran Kürt halkı buna izin vermemiş ve bugün tüm değerlerimiz için programlarını genişletmiştir. Kürt halkı kararını verdi. Kararımız özgür bir ülke, onurlu bir yaşamdır" diye belirtti.
 
‘Suriye rejiminin politikası yok etmeye dönüktür’
 
Devrimin tanıklarından biri olan gazeteci Nehir Pale ise o dönem yaşananları ve toplumun genel yapısını anlatarak, Kobanê’nin Kürt kimliği açısından önemini vurguladı. Nehir, "Kobanê Kantonu’nun çoğunluğu Kürtlerden oluşuyor ama Arap, Türkmen ve Ermeni halklardan da yurttaşlar var. Bu durum sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan Kürtlüğün daha belirgin olmasını da beraberinde getirdi. Kobanê, Kürtlüğün kimliği oldu. Kobanê halkı aşiret sistemi üzerinde örgütlendi. Ayrıca kültürel, ekonomik ve sanatsal açıdan kendilerini savundular ve kendilerini temsil etmek istediler, siyasi ve örgütsel açıdan bağımsızlık arayışı içindeydiler. Suriye rejimini kabul etmediler. Rejim ise onları sürekli geriletmek ve her açıdan nefessiz bırakmak istiyordu. Kurdistan'ın bölünmesinden sonra Kobanê'nin bazı aşiretleri sınır hattının ötesinde kaldı, bu nedenle Kobanê ile Bakur Kürdistan’ı arasındaki ilişki çok güçlüydü. Özgürlük Hareketi üzerinden devrimci mücadeleye başlayan Kobanê halkının toprak sevgisi ve yurtseverliği ön plandaydı. Bu nedenle Kobanê'de devrimin zemini hazırdı ve öncülük bekliyorlardı" cümlelerini kullandı.
 
 ‘Bütün Suriye’yi işgal etmek istiyorlardı’
 
Devrim başlayıp Kobanê'nin özerkliğini ilan etmesinden sonra savunma anlamında örgütlenmelerini genişlettiklerini anlatan Nehir şöyle devam etti: "Kobanê, Türkiye'nin de desteğiyle Özgür Ordu ve Nusra Cephesi gibi çeteler tarafından kuşatıldı. Sürekli Kobanê'ye saldırıyorlardı. Kobanê'de ilginç olan, Kobanê'li erkeklerin ve kadınların kol kola olması ve YPJ-YPG ile hep ön saflarda yer alması. Askeri saldırılara karşı Kobanê Kantonu kendini savunmak için her açıdan örgütlendi. Hizmet, sanat, güvenlik, ekonomi, sağlık ve eğitim kurumları kuruldu. Kadınlar ve gençler artık rollerini üstlendiler ve örgütlenmelerini genişlettiler. Suriye'nin diğer şehirlerinde bulunan çok sayıda Kobanêli aile memleketlerine dönerek mücadelede yerlerini aldı. DAİŞ çetelerinin hedefi Suriye'nin genelini işgal etmekti. DAİŞ çetelerine karşı ilk direnen ve teslim olmayı reddeden yer Kobanê oldu.
 
Toplum kendi kendini yönetmeye başladı
 
DAİŞ çeteleri kamuoyunda kendilerini yenilmez bir güç olarak tanımlamışlardı ve karşılarında kimsenin duramayacağına dönük yoğun bir propaganda yapmışlardı. Hatta öyle ki devletler bile bunlarla mücadele edememiştir. Herkes sindirildi ve onları kabul etmeyen topluluklar çözümü göçte gördü. Kobanê teslim olmayı kabul etmeyip savaşırken, dünyanın dört bir yanında ideolojik ve vicdani olarak DAİŞ'i kabul etmeyen insanlar yüzünü Kobanê'ye çevirerek Kobanê direnişinin ve mücadelesinin bir parçası olmak istedi. Suriye'nin bütün bileşenlerinden, Kürdistan'ın dört parçasından, Avrupa'dan gelen insanlar Kobani'de aynı mevzide savaştılar ve Kobani DAİŞ'in yenildiği yer oldu. İşgalci Türk devleti ve tüm kapitalist devletleri, Özerk Yönetim projesini kendilerine risk olarak görüyordu. Özyönetim sayesinde, bireyler ve topluluklar ilk kez kendi kendilerini yönetmeye başladılar. Tüm gruplar kendi dilleri ve kültürleri aracılığıyla kimliklerini koruyabiliyor, çözüm arayabiliyor ve örgütlenebiliyor. Toplum bir zihniyet devrim başlattı ve Özyönetim projesini pratikleştirdi. Bu nedenle Türkiye her zaman Kuzey ve Doğu Suriye'ye saldıracak ve Suriye'yi işgal etmeye çalışacaktır."
 
‘Kobanê devrimi çözüm yoludur’
 
Nehir son olarak, "İnsanlar uluslararası güçlerin işgalci Türk devletine karşı tavır almasını beklerse bu gerçekçi olmaz. Dolayısıyla Devrimci Halk Savaşı, Kobanê ve tüm Kuzey ve Doğu Suriye'nin bölgeleri için çözümdür ve buna göre de her yönüyle hazırlıklarını yapmaktadırlar. ‘Jin jiyan azadî’ artık slogan olmaktan çıkmış, kadınların cinsiyetçiliğe karşı mücadelesinin ve zihniyet değişiminin hattı haline gelmiştir. Tüm kadınlara örgütlenme, mücadele başlatma ve kendi ayakları üzerinde durma gücü veriyor. "