Kadınlar Anayasa değişikliğine karşı üçüncü yolu işaret etti

  • 16:20 19 Ocak 2023
  • Güncel
 
İZMİR – Anayasanın 24 ve 41’inci maddelerinin değişikliğinin müzakere edilmeden reddedilmesi ve yeni bir yasa taslağı oluşturulmaması çağrısında bulunan Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nden kadınlar çözüm olarak üçüncü yolu işaret etti.
 
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (YSP) İzmir Kadın Meclisi, CHP’nin gündeme taşıdığı din ve vicdan hürriyeti başlıklı 24. Maddesi ile ailenin korunması ve çocuk hakları başlıklı 41. Maddesinde değişiklik öneren Anayasa teklifinin Meclis’e sunulmasına ilişkin partilerinin il binasında basın toplantısı gerçekleştirdi. Basın metnini kadınlar adına Aylin Aker, Meryem Gülbudak, Yıldız Tekgür, Nihal Gür Akyıldız, Sevgi Akgül, Pervin Rollas Erten okudu.
 
‘Durum siyasi malzeme olarak kullanılacak’
 
Başörtüsü hakkının temel bir insan hakkı olarak gördüklerini ve herhangi bir anayasal güvenceye ihtiyaç duyulmaksızın korunmasının zorunlu olduğu belirtilen açıklamada, ana muhalefet partisinin bu hakkın anayasal güvence altına alınması amacıyla Meclis’e kanun teklifi verecekleri açıklamasının, insan hakları açısından sorunlu olduğu dile getirildi. Açıklamada, “Partili cumhurbaşkanının ‘kanun yetmez, anayasal güvence’ diyerek tartışmalara dâhil olması, durumun siyasi malzeme olarak kullanılacağının en açık göstergesidir. Türkiye’nin çoklu ve ağır bir krizle pençeleştiği, kadınların ve LGBTİ+’ların hayatta kalma mücadelesi verdikleri, kadına ve çocuğa yönelik şiddet ile istismarın artarak devam ettiği bir süreçte, başörtüsü meselesinin ana muhalefet ve iktidar eliyle gündeme taşınmasının siyasi bir anlamı var” denildi.
 
‘Mesele haklar meselesi değil’
 
Seçim sürecinin başlamasıyla eş zamanlı yapılan başörtüsü tartışmalarında meselenin haklar meselesi olmadığı kaydedilen açıklamada, başörtüsü sorununun yakın Türkiye siyasetinde kutuplaşma aracı olarak kullanıldığı hatırlatıldı. “Helalleşme” sloganıyla başörtü sorununu yeniden gündeme taşıyan CHP’nin geçen yüzyılda döktüklerini toplamak üzere başörtüsü üzerinden adım atmaya çalıştığı vurgulanan açıklamada, “AKP ise kendi döneminde elde ettiği siyasi kazanımların, iktidarı kaybettikleri takdirde geri alınacağı korkusunu yayarak dağılmış olan tabanını, başörtüsü üzerinden konsolide etme derdinde. Sözün özü, iktidarıyla, muhalefetiyle kadın bedeni, giyimi kuşamı kadınların taleplerinden bağımsız olarak seçim sürecinin malzemesi haline getirilerek manipüle ediliyor” sözlerine yer verildi.
 
‘Anayasanın 10. Maddesi’ne aykırı’
 
Anayasa’nın fiilen askıya alındığı bir süreçte Anayasa değişikliğinin çok ciddi tehlikeler barındırdığına dikkat çekilen açıklamada, Anayasa’nın 24 ve 41. maddelerinde değişiklik teklifinin Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelere aykırı olduğuna işaret edildi. Değişiklik teklifinin, kadınları anayasal zeminde başörtülü ve başörtüsüz olmak üzere ayrıştırmasının yanı sıra dinsel ve mezhepsel bir kıyafet koduna vurgu yapması nedeniyle de son derece ayrımcı olduğunun altı çizilen açıklamada, “Bu değişiklik önerisi kadınların kılık kıyafet özgürlüğünün genişletilmesini hedeflememektedir. Aksine tek bir din ve mezhebin giyinme kodları dışında kalan tüm kadınların özgürlüğünü daraltabilecek bir içeriğe sahiptir. Dolayısıyla bu teklif Anayasa’nın 10. maddesinde düzenlenen eşitlik ilkesine ve savunduğumuz özgürlükçü laiklik ilkesine de açıkça aykırıdır”  ifadeleri kullanıldı.
 
‘Kadın aileye indirgeniyor’
 
Anayasa’nın 41. Maddesinde yapılmak istenen değişiklik teklifinin ise AKP'nin, kadını yalnızca aile içinde ve erkeğin tahakkümü altında var eden, farklı cinsel yönelimleri yok sayarak, hedef haline getiren ideolojik yaklaşımının ifadesi olduğunun kaydedildiği açıklamada, “Bu değişiklik teklifiyle de aile tanımı yalnızca evlilik birliğine indirgenmekte, tek ebeveynli aile başta olmak üzere pek çok farklı aile biçimine dönük ayrımcılık yapılmaktadır. Değişiklik teklifinin gerekçesinde ifade edilen ‘sapkın akım’, ‘kutsallık’, ‘güçlü aile’, ‘insan tabiatına uygun birliktelik’ gibi kavramlar evrensel insan haklarıyla açıkça çelişmesinin yanı sıra iktidarın kadınlara, LGBTİ+'lara ve toplumsal cinsiyet eşitliğine bakış açısını da bir kez daha ortaya koymaktadır” diye belirtildi.
 
Teklif müzakere edilmeden reddedilmeli’
 
Kadın ve LGBTİ+ örgütlerinin teklifin müzakere edilmeksizin reddedilmesini talep ettiği ifade edilen açıklamada, buna karşın altılı masadan gelen yeni bir değişiklik teklifi hazırlama önerisinin sorunu çözmeyeceği gibi iktidar bloğunun seçim sürecinde konuyu manipüle etmesine katkı sunacağı vurgulandı. Açıklamada, “Anayasayı ve bir bütün hukuku kendi tekelinde kullanan, kararlara müdahale eden, yargı mensuplarını yönlendiren bir iktidardan gelen anayasa değişiklik teklifi üzerinden, oy kaygısıyla tartışmayı sürdürmek olsa olsa siyasi iddiasızlığın göstergesidir. İstanbul Sözleşmesi’nden tek bir kişinin kararı ile hukuka aykırı olarak çekilen iktidarın, başörtülü ya da başörtüsüz kadınlara sunabileceği hiçbir hak ve özgürlükten bahsedilemez”  diye kaydedildi. 
 
‘Restorasyon değil üçüncü yol’
 
Türkiye'nin tarihsel sorunlarının oy kaygısına malzeme edilecek sorunlar olmadığı üzerinde durulan açıklamada, Türkiye toplumu ve kadınların ne geçmişin restorasyonuyla sınırlı bir siyasal ufka, ne de totaliter rejime mahkûm olmadıkları dile getirildi. Açıklamada son olarak, “Yeşil Sol Parti olarak, bileşeni olduğumuz HDP ve tüm demokrasi güçleri ile birlikte, dünden bugüne mücadelesini yürüttüğümüz eşitlikçi ve özgürlükçü üçüncü yolu Türkiye'nin ikinci yüz yılına hâkim kılarak, demokratik bir anayasayla taçlandıracağız” sözleri kullanıldı. 
 
Açıklama, “Jin jiyan azadî” sloganıyla sona erdi.