Danıştay kararına tepki: Gizlenmek istenen devletin sorumluluğudur

  • 11:49 17 Ocak 2023
  • Güncel
 
 
ANKARA - KESK Genel Sekreteri Şenol Köksal, “Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bu kararı ile siyasallaşmış yargının somut göstergesi olmuştur. Gerçeğin üzerini örtmek için yargı yoluyla hukuksuzluğa imza atılan hiçbir kararın 10 Ekim katliamı mağduru aileler nezdinde karşılığı yok” dedi.
 
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), 10 Ekim Barış Derneği (10 Ekim-Der), Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve 10 Ekim Katliamı Davası Avukat Koordinasyonu, 10 Ekim Ankara Katliamı’na dair devam eden yargı sürecinde Danıştay’ın son kararının dosyaya eklenmesine ve davanın hızlı bir şekilde kapatılmaya çalışılmasına dair KESK Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi. Kurumlar adına basın açıklamasını KESK Genel Sekreteri Şenol Köksal yaptı.
 
Yargı İçişleri Bakanlığı’nın kusurunu görmezden geldi
 
Adli ve idari yargı birimlerinin ısrarla katliamın aydınlatılmaması için çabaladığını ve katliamın üstünü örttüğünü vurgulayan Şenol, katliamda sorumluluğu olan İçişleri Bakanlığı’na tazminat davaları açıldığını hatırlattı. Maddi ve manevi bu tazminat davalarında sunulan raporlarda Bakanlığın tüm kusurlarını ortaya konmasına rağmen yargı mercilerinin bunları görmezden geldiğini söyleyen Şenol, “İdari yargı mercii somut delilleri ve iddialarımızı görmezden gelerek devletin sorumluluğunun üstünün kapatılmasına hizmet etmektedir. Bu davalardaki temel hukuki değerlendirmemiz, Bakanlığın hizmet kusuruna ilişkindi. Mahkemeler bu zamana değin Bakanlığın ve Ankara Valiliği’nin hizmet kusurunun olmadığı kabulüyle davaları ‘sosyal risk’ ilkesi kapsamında değerlendirerek tazminat kararları vermiştir” ifadelerini kullandı.
 
‘İdarenin hizmet kusuru yok’ kararı verildi
 
Danıştay’ın “hizmet kusuru yok” kararı verdiğini aktaran Şenol, hukuken ve vicdanen kabul edilmez bir karara imza atıldığın vurguladı. Şenol şöyle konuştu: “Bölge İdare Mahkemesi’nin terör tazminatını kabul etmeyen ailelerin, yaralıların tazminatlarının genel esaslara göre hesaplanmasına dair kararlarında ısrar etmesi üzerine dosyalar Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun önüne gitti. Danıştay İdare Davalar Genel Kurulu özetle, ‘…Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığının 14/09/2015 tarih ve 46477 EBYS sayılı Ankara ve 47 İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüklerine gönderildikleri anlaşılan DEAŞ’ın ülkemize yönelik uluslararası ses getirecek çapta büyük bir eylem yapma kararı aldığı, bu eylemle ilgili olarak seçtiği grubu Suriye Deyr-ez Zor’da bulunan bir kampta özel eğitime tabi tutmaya başladığı, planlanan eylemin uçak/gemi kaçırma ya da miting/kalabalık yerde aynı anda çok sayıda canlı bomba patlatma şeklinde kompleks bir eylem olabileceği yazısına rağmen olay öncesinde ve esnasında davalı idare tarafından gerekli emniyet tedbirlerinin alındığı, önleyici ve güvenliğe yönelik bomba, alan aramalarının yapıldığı iddiasıyla idarenin hizmet kusurlarının bulunmadığı anlaşılmıştır…’ şeklinde karar vermiştir.”
 
Tüm ihlallere rağmen verilen hukuksuz karar
 
Katliam öncesi ve sonrasında yaşanan birçok hak ihlaline değinen Şenol, “Olay sonrasında sağlık hizmetlerinin geç ulaşması, emniyet mensuplarının gaz ve diğer şekillerdeki müdahaleleri yönünden ise sağlık hizmetinin aksamadığı, polis müdahalesi gaz kullanımının bu konuda sertifikalı güvenlik görevlileri tarafından gerekli görüldüğü için yapıldığı belirtilerek bu konuda da hizmet kusurunun olmadığı belirtilmiştir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bu çerçevede idarenin hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluğunu gerektirecek herhangi bir işlem ya da eyleminin olmadığına hükmetmiştir.  “5233 sayılı yasa kapsamında idare ile uzlaşmayan başvuruculara genel hükümlere dayanılarak maddi tazminat ödenmesine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir” şeklinde kesin kararını 6 ya karşı 7 oyla oy çokluğuyla vermiştir. Görüldüğü üzere İdari Dava Daireleri Genel Kurulu açık istihbari bilgi ve belgelere rağmen idarenin hizmet kusurunu yok saydığı gibi sosyal risk kapsamında tazmin yükümlülüğünü de çok görmüştür.  Bir nevi DEAŞ'ın Türkiye Cumhuriyeti'nin başkentinde yüzden fazla ölüme ve yüzlerce yaralanmaya yola açan saldırısında idarenin hiçbir şekilde sorumlu tutulamayacağına dair Danıştay kararı yönünde karar vermiştir” dedi.
 
Yargı yolu tüm ailelere kapatıldı
 
“Bu zamana değin herhangi bir sivil katliama kapatılmayan tam yargı davası yolu 10 Ekim Ankara Gar 
Katliamı mağduru ailelere kapatılarak 10 Ekim Katliamı mağduru aileler yargı nezdinde bir kez daha mağdur edilmiş ve ayrımcılığa uğramışlardır” diyen Şenol, şöyle devam etti: “Bu durum hali hazırda zaten oldukça siyasallaşmış yargının kamuoyuna mal olmuş diğer tüm yargılama pratiklerinde görüldüğü gibi daha katı ve totaliter bir anlayışa her geçen gün daha da sürüklendiğini göstermektedir. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu bu kararı ile siyasallaşmış yargının somut göstergesi olmuştur. Gerçeğin üzerini örtmek için yargı yoluyla hukuksuzluğa imza atılan hiçbir kararın 10 Ekim katliamı mağduru aileler nezdinde karşılığı olmadığını bir kez daha yeniliyoruz. Gizlenmek istenilen devletin sorumluluğunun ortaya çıkması için adalet mücadelemizi sonuna kadar sürdürmeye devam edeceğimizi kamuoyuna bir kez daha beyan ediyoruz.”
 
Basın açıklamasının ardından, ailelerin bu karar ile daha da yıprandığını belirten 10 Ekim Derneği Başkanı Avukat Mehtap Coşgun, hukuki sürecin devam edeceğini belirterek durumun Anayasa Mahkemesi’ne taşınacağını kaydetti.