Asrın Hukuk Bürosu CPT’ye başvurdu: Acil rapor yayınlanmalı!

  • 09:47 17 Ocak 2023
  • Güncel
İSTANBUL - CPT’ye başvuruda bulunan Asrın Hukuk Bürosu, “incommunicado”nun her geçen gün daha da ağırlaştığını vurgulayarak acil bir şekilde İmralı Cezaevi’ne yaptığı son ziyarete ilişkin raporunu açıklaması talebinde bulundu.
 
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 24 yıldır ağırlaştırılmış tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile diğer tutsaklar Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’dan yaklaşık 21 aydır haber alınamıyor. Asrın Hukuk Bürosu, 1 Eylül ve 15 Aralık 2022 tarihleri arasında yaşanan gelişmelere ilişkin sessizliğini sürdürmeye devam eden Avrupa İşkencenin Önlemesi Komitesi’ne (CPT) başvuruda bulundu.
 
‘Engellenen uygulamalar sözleşmeye aykırı!’
 
Asrın Hukuk Bürosu’nun yaptığı başvuruda, aile ve avukat görüşlerinin hukuksuz bir biçimde engellendiği ifade edildi. Başvuruda yine telefon, mektup, iletişim hakları, savunma ve adil yargılama hakkının da engellendiğine dikkat çekildi. Bu hakların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) göre koruma altında olduğu, ancak engellendiği belirtilen başvuruda, bu engelin sözleşmeye aykırı olduğuna da vurgu yapıldı. Başvuruda, “Dış dünya ile iletişim de dahil tüm bağları koparılmış halde tam ve mutlak teknik altında tutulmaktadır. Komite'nize yapılan bu başvuru, her türlü koruyucu riski barındıran mevcut mutlak tecrit ve iletişimsiz şekilli haber alma hali ile zorlama yasağı sistemleri ile ilgilidir” denildi.
 
Incommunicado daha da ağırlaşıyor
 
Öte yandan başvuruda ağırlaştırılmış tecrit altında tutulan müvekkillerine yönelik “incommunicado” (haber alamama) halinin her geçen gün daha da ağırlaşarak sürdüğüne dikkat çekilirken, üç ay boyunca Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ile İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’ne düzenli bir şekilde başvurular yapıldığı ve her iki makama 32 kez avukat görüşme prosedürleri ile 14 kez aile görüş başvurularının da tamamının cevapsız bırakıldığı paylaşıldı. Başvuruda, “Avrupa kurumları başta olmak üzere 22 farklı ülkeden 350 avukatın 14 Eylül'de, Ortadoğu'dan 756 avukatın ise 19 Eylül'de Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunarak başvurucularla ayrıca avukat savunma yapma davaları da yanıtsız bırakılmıştır. Başvuruculara daha önce gönderilen mektupların akıbeti bilinmediği gibi, bu rapor döneminde gönderilen 27 Eylül 2022 tarihli yeni mektubun da ulaşıp ulaşmadığı bilinmemektedir” ifadeleri kullandı.
 
Yasakların dayanağı yok!
 
Müvekkillerine dönük verilen 2022 Mayıs ve Eylül ile 2023 Ocak ayında verilen disiplin cezalarına da değinilen başvuruda, bu “cezalarla” avukat ve aile ziyaret haklarının sistematik bir şekilde engellendiğinin altı çizildi. Yine yasaklara dair de dayanakların Asrın Hukuk Bürosu’na tebliği edilmediğine yer verilen başvuruda, “Bu tarz hukuk dışı yol ve yöntemlerle devre dışı bırakılarak, zamanında yaptıkları başvuruları bekletilmekte, dış dünya ile haberleşme de dahil tüm bağı koparılmış halde tutulan cezaevindeki müvekkilleri üzerinden itiraz süreci kesinleştirildikten sonraki bir tarihte kendilerine yanıt verilmektedir. Bu yöntemle başvurucu avukatları bilinçli şekilde disiplin soruşturma, yargılama ve karar aşamalarının dışında tutulmakta, böylece disiplin cezası ile suçlanan mahpusun, adaletin yararının gerektirdiği durumlarda kendisini bir yasal yardımcı aracılığıyla savunabilmelidir hükmünü getiren Avrupa Cezaevleri Kuralları’nın 59. Kuralı fiilen işlevsiz kılınmaktadır” sözlerine dikkat çekildi.
 
Mahkemelerin ‘rolü’
 
Disiplin cezalarına dair mahkemelere yapılan itirazların ise anında gerekçesiz bir şekilde reddedildiğinin ifade edildiği başvuruda, bu durumla mahkemelerin “rolünün” gözler önünde olduğuna işaret edildi. Başvuruda Komite’nin 2020 yılında yayınladığı rapora dikkat çekilerek, aile görüşünü engelleyen disiplin cezalarının hukuk dışı olduğunun tespit edildiği kaydedildi. Bunun yanı sıra tasfiyelerin yerine getirilmediğine de vurgu yapıldı.
 
‘Tespit ardından değişen bir şey olmadı’
 
Mahkemelerin mekanikleştiğine işaret edilen başvuruda, “Öyle ki, İnfaz Hakimliği’nin veya Ağır Ceza Mahkemesi’nin mekanikleşmiş, otomatiğe bağlanmış matbu kararlarını değiştirememektedir. Gerektiğinde usul kurallarının da hiçe sayıldığı önceden belirlenmiş, hukuka aykırı, politik kararlar olduğunu göstermektedir. Başvurucular hakkında görüştürme ve görüşme sırasında tutanak tutma gibi yasal şartlar oluşmadan, daha doğrusu yaptırılmayan, gerçekleşmeyen, olmayan vekil-müvekkil görüşmesine yasak getirme söz konusudur. Böylesi hem maddi hem yasal temelden yoksun söz konusu altı ayda bir yinelenen avukat yasağı kararları, yasa metnine ve amacına da aykırı, keyfi, hukuk dışı bir uygulamadır. Hatırlatmak gerekir ki Komiteniz 2013 raporunda, 27 Temmuz 2011 tarihinden itibaren süregelen avukat görüşmelerinin yaptırılmamasının, hem iç mevzuata hem de uluslararası hukuka aykırı politik karara dayalı olduğunu açıkça tespit etmişti. Bu durumun kabul edilemez olduğu, avukat görüşmelerinin uygulamada etkili hale getirilmesi tavsiye edilmişti. Ancak o tarihten beri yetkililerin ve mahkemelerin tavrında değişen bir şey olmadı” ifadelerine yer verildi.
 
Prosedürler işletilmiyor
 
20-29 Eylül 2022 tarihleri arasında CPT’nin İmralı’ya giderek bir ziyaret gerçekleştirdiği belirtilen başvuruda, CPT’nin bu ziyarete dair herhangi bir açıklama ve rapor yayınlamadığını, yapılan temaslara rağmen de görüş bildirmediği aktarıldı. Başvuruda konuya ilişkin şu cümleler kullanıldı: “Komitenizin son ziyaretine ilişkin raporunu bir an önce kamuoyunun bilgisine sunması, bu nedenle hem gereklilik hem de incommunicado hali göz önüne alındığında zorunluluk arz etmektedir. Komitenizin raporlarında da tespit edildiği üzere ‘incommunicado’ alıkoyma hali, dışarıdaki dünya ile hiçbir iletişiminin olmadığı ve bu nedenle ailesi, arkadaşları ve avukatları da dahil olmak üzere herhangi birisi ile iletişim kuramadığı anlamına gelmektedir. Komitenizin ‘incommunicado’ halini ortadan kaldıracak zorlayıcı tedbir niteliğindeki Avrupa İşkenceyi Önleme Sözleşmesi’nin (AİÖS) 10/2. Maddesi’nde düzenlenen prosedürleri işletme yoluna başvurmaması anlaşılamaz bir durumdur.
 
Yanıt verme zamanı geldi, geçiyor!
 
Prosedürlerin işletilmemesi, Komiteniz tutumuna yönelik ciddi kuşkulara yol açmaktadır. Son ziyaretinizin de Türkiye devlet, hükümet, kamu otoriteleri ve mahkemelerce ciddiye alınmadığı, herhangi bir etkiye-değişikliğe yol açmadığı, bir formaliteden öteye gitmediği sonuç ve kanaatine yol açmaktadır. Son ziyaretinize, öncesinde disiplin cezası sonrasında avukat yasağı kararıyla yanıt veren devlet, hükümet yetkilileri ve mahkemeleriyle bir bütün olarak adeta komitenizin gözünün içine baka baka, ‘Sizin rutin ziyaret, rapor, tespit ve tavsiyelerinizin bizim için hiçbir önemi yoktur, biz bildiğimizi okumaya devam edeceğiz’ ile mesajını vermektedir. Böylesi gayri hukuki, gayri insani, ciddiyetsiz ve keyfi yaklaşıma artık etkili bir yanıt vermenizin zamanı gelmiş, geçmektedir.”
 
Talepler
 
Başvuruda yer verilen talepler ise şöyle:
 
“* Komite'nizin ‘ACİL’  bir şekilde son ziyaretiyle ilgili rapor ve tespitlerini kamuoyuna açıklaması,
 
* Avukat ziyaretlerinin derhal gerçekleştirilmesi ve devamlılığının sağlanması ile hukuka aykırı mahkeme kararları ile engellenmesine son verilmesinin sağlanması,
 
*Aile ve vasi ziyaretlerinin gerçekleştirilmesi ve devamlılığının sağlanması ile hukuka aykırı disiplin cezaları ile engellenmesine son verilmesinin sağlanması,
 
*Ziyaret haklarının tesis edilmesine paralel bir şekilde başvurucuların aile ve yakınlarıyla rutin telefon haklarını kullanmalarının sağlanması,
 
*Dışarıyla ve avukatlarıyla mektup, telgraf ve faks yoluyla iletişiminin önündeki tüm engellere son verilmesinin sağlanması,
 
*Gazete, dergi ve kitaplar ile ilgili fiili veya hukuka aykırı uygulamaların son bulmasının sağlanması,
 
*İşkence, insanlık dışı ve kötü muamele koşulları ile incommunicado halini ortadan kaldıracak zorlayıcı tedbirin alınması ve Sözleşme 10/2. Maddesi’nde düzenlenen prosedürlerin işletilmesi ivedilikle talep olunur.”