İran’da erkekler neden kadın öncülüğündeki eylemlere katılıyor?

  • 09:08 16 Ocak 2023
  • Güncel
 
Melek Avcı
 
ANKARA - İran’da 4 ayı geride bırakan eylemleri değerlendiren gazeteci Savash Porgham, “İranlı kadınlar zaten çok şeyi ‘geri dönülemez’ bir şekilde gerçekleştirdiler ve her biri ayrı ayrı birer devrim niteliğindedir. Kadınların kararlı ve cesaretle verdikleri mücadele erkekleri de mobilize edip sokaklara döktü. İran’ın içindeki değişim ve özgürlük isteğinin artık geriye dönmesi mümkün değil” değerlendirmesi yaptı. 
 
İran ve Rojhilat kentlerinde Jîna Emînî’nin katledilmesinden bu yana başlayan eylemler 4 ayı geride bıraktı. Bir yandan kadınların özgürlük mücadelesi diğer taraftan ülkede süren yolsuzluk, ekonomik kriz ve birçok nedenle halklar sokakları terk etmiyor. Eylemlere katılan kişilerin idam cezaları ile yıldırılmaya çalışılması ve yapılan işkencelere rağmen halk özgürlük taleplerini yineliyor. İranlı kadınlar 1979 İran Devrimi’nden itibaren kendilerine yöneltilen ataerkil baskılara karşı farklı biçimlerde mücadele ederken, bu ayaklanma İranlı kadınların tüm baskıcı yapılara karşı verdikleri mücadele sürecinde bir dönüm noktasına işaret ediyor. “Jin, jiyan, azadî (kadın, yaşam, özgürlük)” sloganı tüm toplumu birleştirdi. 
 
İsyan erkekleri de etkiledi
 
Kadınların öncülüğünde başlayan bu eylemler geniş bir zemine yayılarak ülkedeki erkeklerin de desteğini aldı ve kadınların özgürlük mücadelesine erkekler de katıldı. Bir toplumun kadınları özgürleşmeden toplum üzerindeki baskı ve işkencenin bitmeyeceği farkındalığına ulaşan erkekler kendi özgürlük mücadeleleri için de savaşıyorlar. Ortak zeminleri olan cinslerin tek hedefi özgürlüğü ülkeye getirecek yeni bir siyasi anlayış, yeni kurallar ve yeni eşitlikçi bir toplumun inşası.
 
Erkeklerin, kadın mücadelesinin yanında yer almasını bir erkek gazetecinin gözünden ve değerlendirmelerinden ele aldık. Gazeteci ve akademisyen Dr. Savash Porgham, İran’da 4 ayı geride bırakan eylemleri ve erkeklerin neden kadınların yanında yer aldığını JINNEWS’e değerlendirdi.
 
Ortak talep: Özgürlük
 
İran’da halkın eylemlerdeki özgürlük talepleri sürerken diğer yandan İran hükümetinin eylemlere katılanları idam ettiğini görüyoruz. İran’ın bu katliamlarına rağmen halkın sokaktan ayrılmamasını “artık halk psikolojik eşiği aştı” diyen Dr. Savash, bu kırılmanın önemine vurgu yaptı. Dr. Savash, “İran halkının önemli bir muhalif damarının pek çok işkence, cinayet, idam, sürgün ve hapis cezasına rağmen 4 aydır süren kararlı eylem pratiği aslında çok şey anlatıyor. İran’da başta kadın hareketi olmak üzere toplumun birbirinden farklı sosyokültürel, sosyoekonomik, etnik ve siyasi kesimleri nezdinde artık psikolojik korku eşiğinin aşıldığı görülüyor. Bu, çok önemli bir kırılmadır. Çünkü halkın neden bunca baskıya rağmen hala sokakları terk etmediğini ortaya koyuyor. Farklı grupların ‘ortak’ bir hedef uğruna verdiği mücadelenin en önemli harcı ‘özgürlük’ talebidir ve bu talepten daha güçlü ve meşru bir ‘çatı talep’ yok. Çünkü hangi kesime ait olursa olsun herkes özgür olmak ve hayat tarzına müdahale edilmeden yaşamak istiyor. Yani, İran halkının hala sokaklarda olmasının sebebi özgürlüğün ekmek ve su kadar vazgeçilmez hale gelmesidir. İranlı kadınlar kendi onurları, kişilikleri, yaşamları, seçme hürriyetleri adına mücadele veriyorlar ve bu konularda geri adım atılması mümkün değil” ifadelerini kullandı.
 
‘Hükümet biriken öfkeyi azaltmak için sembolik adımlar atacak’
 
İrşad Devriyeleri’nin lağvedilmesi tartışmalarına ilişkin Savash, bunu İran hükümetinin bir geri adımı olarak değerlendirmenin eksik ve yanlış olacağını dile getirdi. Savash, “Bir şeyi çok net bir şekilde söylemek gerekiyor; İran rejimi başörtüsü serbestisi konusunda asla geri adım atmayacaktır. Bu durum İran rejiminin 43 yıldır Şii mezhebi üzerinden uygulamaya çalıştığı ‘başörtüsü kutsiyeti’ doktrinine ve geliştirmeye çalıştığı siyasete aykırıdır. Ahlaki Emniyet Polisi’nin sokaklardaki kolu olan İrşad Devriyesi’nin lağvedilmesi elbette çok büyük kazanımdır ancak bunu rejimin başörtüsü konusunda topyekûn bir geri adımı olarak değerlendirmek eksik bir okuma biçimi olacaktır. Nitekim geçtiğimiz günlerde İran Genel Başsavcılığı tüm polis teşkilatına yazılı bir emir göndererek bundan böyle başörtüsüz dolaşanlara yönelik daha ciddi müdahalelerde bulunulmasını istedi. İran rejimi toplumda biriken öfkeyi azaltmak için elbette farklı sembolik adımlar atacaktır ancak bu durumdan İran’da başörtüsü takmamanın serbest bırakılacağı anlamı çıkarılmamalı” değerlendirmesini yaptı.
 
‘Kadınların cesur eylemleri erkekleri sokağa döktü’
 
İran’ın tarihsel süreçte birçok eyleme şahitlik ettiğini fakat son yıllardaki en büyük feminist hareketle karşı karşıya olduklarını belirten Savash, erkeklerin kadınlara uygulanan baskı ve şiddete karşı kayıtsız kalamadığını söyledi. Artık bu eylemlerin kadın hareketinin taleplerinden çok daha fazlasını içerdiğini kaydeden Savash, şöyle konuştu: “İran’da İslam Devrimi’nden bu yana 43 yıllık süreçte toplumun farklı kesimleri birbirinden farklı sebeplerden dolayı zaten sürekli protestolar düzenliyorlar. Yani İran toplumu eylemselliği ve aktivizmi yüksek olan bir toplumdur. İran, kadınların mücadelesiyle başlayan, belki de Ortadoğu’nun son yıllardaki en büyük ve en kararlı feminist hareketiyle karşı karşıya.  Kadınların kararlı, geri adım atmadan, korkmayan ve cesaretle verdikleri mücadele elbette bir süre sonra erkekleri de mobilize edip sokaklara döktü. Erkeklerin toplumun yarısını oluşturan kadınlara yönelik rejimin sokaklarda uyguladığı baskıya, işkenceye, darba, hakarete ve cinayete sessiz kalması ve görmezden gelmeleri elbette mümkün değil çünkü aynı toplumun birer parçasılar. Sokaklarda ezilen kadınlar bir erkeğin annesi, kız kardeşi, sevgilisi, akrabası ve yakını olduğundan zaten görmezden gelebilmek mümkün değil. Öte taraftan İran’daki protestolar artık sadece kadın hareketinin taleplerini içermiyor; pek çok yolsuzluk, hırsızlık, adam kayırmacılık, zimmete para geçirme, ağır ekonomik krizin de sonucu olarak artık topyekûn bir rejim karşıtlığına evrilmiş durumda. Bundan dolayı da eylemlerdeki erkek popülasyonu daha da artıyor.”
 
Kadın ve erkek ortak bir özgürlük mücadelesinde bir arada
 
Bu eylemlerin ortak bir özgürlük mücadelesinde birleştiğini dile getiren Savash, “Şüphesiz birlikten ve ortak bir özgürlük mücadelesinden doğan bu eylemlere tüm etnik grupların ve erkeklerin destek vermesi, bu mücadelenin İran’ın tüm etnik coğrafyasında karşılık bulması elbette kadın hareketinin haklarını elde edebilmesi bağlamında çok önemli. İran’ın içinde son 4 ayda çok önemli psikolojik eşikler aşılıyor ve toplumsal kırılmalar yaşanıyor. Bu bağlamda bu protestoların sadece ‘Protestolar devrime döner mi?’ olgusuna indirgemek eksik bir bakış açısı olur. İranlı kadınlar zaten çok şeyi ‘geri dönülemez’ bir şekilde gerçekleştirdiler ve her biri ayrı ayrı birer devrim niteliğindedir. İran’ın içindeki değişim ve özgürlük isteğinin artık geriye dönmesi mümkün değil, ancak 43 yıldır bölgede her bakımdan toplum mühendisliği yapmış ve yayılmış İran rejiminin 4 aylık bir süreçte yıkılacağını düşünmek hayatın olağan akışına aykırı. Bir düzeni yıkmak için önce sarsmak gerekiyor ve başta İranlı kadınlar olmak üzere İran’ın muhalif damarı sistemi kökünden sarsmaya devam ediyor. Bu bir süreçtir ve zamana ihtiyaç var ancak bir şey kesin; İran’da bundan böyle hiçbir şey aynı olmayacak” diye sözlerini sonlandırdı.