‘Mutlu'yu cezasızlık politikaları katletti’
- 09:02 15 Ocak 2023
- Güncel
Melike Aydın
İZMİR - Manisa’da üç kadını farklı tarihlerde katleden erkeğin pandemi affıyla çıkarılmasının devletin cezasızlık politikalarının yansıması olduğunu söyleyen kadınlar, asıl sorumlulara dikkat çekti.
Manisa'nın Saruhanlı ilçesinde farklı tarihlerde 2 kadını katleden ve pandemide tahliye edilen Necati Akpınar isimli erkek, 27 Aralık 2022’de de dini nikahla evli olduğu Mutlu Menekşe’yi katletti. 1984’te evli olduğu Emine A.’yı, tahliye olduktan sonra 2003’te de ikinci evliliğini yaptığı Fatma A.’yı katleden failin Mutlu’yu katletmesi, 2020 yılında Covid-19 gerekçesiyle çıkarılan infaz yasasını akıllara getirdi. İnfaz yasasıyla adli ve şiddet suçları failleri serbest bırakılmış, siyasi ve hasta tutsaklar ise infaz ertelemenin dışında tutulmuştu.
Kadınlar, kadın kırımı karşısındaki cezasızlık politikalarını değerlendirdi.
‘Katliamların sorumlusu AKP’dir’
Pandemi yasası çıkarıldığında kadınların kadına ve çocuğa karşı suç işleyenlerin salınmasına karşı Adalet Bakanlığı’na tepki gösterdiğini hatırlatan Kadın Savunma Ağı üyesi Emine Akbaba, “Çocuk istismarını aklamaya çalışan, kadın katillerini cezasızlıkla teşvik eden İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden iktidar, kadın katliamlarının sorumlusudur. Musa Orhan’ın ‘Nereye şikâyet edersen et’ dediğindeki gibi, adalet saraylarının erkek adaleti, kadın katillerini ödüllendiren bir yerde duruyor. Manisa’da yaşanan olayda da herhangi bir denetim süreci olmadan üçüncü eşini de katleden adam pandemide aftan yararlandırılıyor. Çiğli’de Habibe ve Fatma’yı öldüren fail, kadından uzaklaştırıldığı adresi göstererek Menemen Cezaevi’nden izinli olarak çıkmıştı. AKP bu cinayetlerin sorumlusu, failidir. Kadınlar olarak dayanışma ve özsavunma ağlarımızı örmeye devam edeceğiz” şeklide konuştu.
‘Hasta tutsaklar içeride kadın düşmanları dışarıda’
Erkek devletin erkek adaletinin işletildiğini, kadın katliamlarına karşı cezasızlık politikalarının uygulandığını ifade eden Demir Leblebi üyesi Elif Küçükakgül de, cezaevlerinde halihazırda hiçbir gerekçe yokken tutulan siyasi ve hasta tutsaklar olduğuna işaret etti. Elif, “Onca siyasi tutsak, hasta tutsak bahanelerle tahliye edilmezken, kadın katilleri, tecavüz suçluları cezasızlık politikalarıyla tahliye edildikten sonra aynı suçları işlemeye devam etmekteler. Adaletin işletilmediğini görüyoruz. Kadınlar ve LGBTİ’ler olarak can güvenliğimiz yok. Erkek adaletin uygulandığı bir hal görüyoruz. Kadınlar bu cezasızlık politikalarına karşı her yerde şiddete karşı örgütlenmeli ve seslerini yükseltmelidir. Kadınlar olarak gerçek adaletin uygulanması mücadelesini büyüteceğiz” dedi.
‘Toplumsal cinsiyet eşitliği dersleri verilmeli’
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) İzmir 2 Nolu Şube Kadın Sekreteri Zeliha Danyeli, faillerin tutuklanması gerekirken alanlarda sözünü söyleyen kadınların cezaevlerine konulduğunun altını çizdi. Yine de alanlarda kadın düşmanı politikalara karşı sözlerini söylemeye devam edeceklerini dile getiren Zeliha, eğitim sistemine değindi. Zeliha, “Ataerkilliği büyüten en büyük sebeplerden biri de eğitim sistemidir. Buna karşı mücadelenin önemli ayaklarından bir eğitimdir. Eğitim Sen olarak toplumsal cinsiyet eşitliği yaşamsaldır diyerek bu konudaki dersin tüm kategorilerde verilmesini talep ediyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı sözümüzü söylemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
‘Adalet sarayları korumaya çalıştıkları iktidarlarının’
Mevcut devlet yapısının kadını sömürmek ve kadına itaat ettirmek üzerine kurulduğunu, bunu da kadına yönelik suçlarda cezasızlık politikası uygulayarak sağladığını belirten Mor Dayanışma üyesi Sibel Örkmez ise şöyle konuştu: “Devlet kadınlardan kocasına hizmet etmesini istiyor. Çocuk yap, yaşlı bak, hastaya bak… Bunun yolunu da eve kapatarak buluyor. Devlet bu nedenle teşvik ediyor erkekleri. Bir hukuk sisteminden de bahsedemeyiz. Buradan şunu çıkarıyoruz, polis bizim polisimiz değil, savcı bizim savcımız, adalet sarayları bizim değil onların ve onların korumaya çalıştıkları iktidarlarının.”