Deniz Poyraz davası: Gerçek katilleri bulma mücadelesi sürecek

  • 13:55 7 Ocak 2023
  • Güncel
 
 
İZMİR - HDP İzmir İl binasında yapılan Deniz Poyraz davasına ilişkin basın toplantısında konuşan HDP Êlîh Milletvekili Ayşe Acar Başaran, gerçek katiller ortaya çıkıncaya kadar mücadele edeceklerini söyledi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir il örgütünde Deniz Poyraz davasına ilişkin HDP Êlîh Milletvekili Ayşe Acar Başaran, Deniz Poyraz’ın ailesi ve davanın avukatlarından Fatma Demirer’in katılımıyla basın toplantısı gerçekleştirildi. Açıklamanın yapıldığı salona, “Deniz Poyraz davası biz bitti demeden bitmeyecek” pankartı asıldı. 
 
‘Katil Suriye’ye gidip eğitim almış’
 
Dava sürecine dair dava avukatı Fatma Demirer, katliam gününden bugüne davanın takipçisi olduklarını söyledi. Fatma dava süreciyle ilgili, “Sanığın ceza aldığı bir dosya var. Soruşturma aşamasından bu cinayetin bir kişinin yapamayacağını, birlikte hareket ettiğini söyledik.  Bu katilin, lüks otellerde, olay yerinde keşif yapacak lüks bir yetkinlikte bir kişi değil. Katil daha önce Suriye’ye gitmiş, eğitim almış nasıl böylesi bir olayı tek başına yapmış olabilir. Olaya ilişkin taleplerimizi savcılık taleplerimizi kabul etmedi. Bu kovuşturma aşamasında da devam etti. Sanığın evinde alınan telefonun imajı alınıp babasına veriliyor. Babası sanık olarak yargılanması gerekirken tanık olarak dinlendi. Telefonun babasına verilmesi kabul edilemez. Failin arkadaşları tanık olarak yazıldı. Sonradan çoğu tanık olmaktan vazgeçtiler. Bunların sanık olması gerekirdi. Bu taleplerimizde reddedildi. Hem kovuşturma hem soruşturma sürecinde bunlar oldu” sözlerini kullandı.
 
‘Kaçak bir duruşma yapıldı’
 
12 Ekim duruşma gününde yaşananları hatırlatan Fatma, salonda gerginlik yaşandığını ve jandarmanın Deniz’in kardeşine tokat attığını söyleyerek, “Bu gerginlik sırasında içeriye biber gazı atıldı. Biz jandarmanın kimlik tespitinin yapılmasını istedik ama bu yapılmadı. Salonda gerginlik bitti ancak mahkeme başkanı yargılamayı Şakran Cezaevine kaçırdı. Yüzlerce avukat, sivil toplum örgütleri baro başkanları oraya gitti. Ancak Cezaevi Kampüsüne alınmadılar. Sadece liste de adı yazılan avukatların içeriye alınacağı söylendi. Hiç kimse içeri alınmadı bunların usule uygun olmadığını söyledik, biz içeride darp edilirken dışarıda arkadaşlarımıza saldırı biber hazlı saldırı oldu.  Bu müdahaleden sonra baro başkanlarının içeriye alınmaması,  gazla saldırı kabul edilemez. Son duruşmaya 20’ye yakın Baro Başkanı geldi yetki belgesi sorunu tekrar karşımıza çıkarıldı. Bizim yokluğumuzda yargılama süreci devam etti,  sorular soruldu ve karar verildi. Evet bir tetikçi, fail var ama tek başına yapmış olamaz. Kaçak bir duruşma yapılmış. Biz avukatlar olarak maddi gerçeğin bu olmadığını düşünüyoruz. Mahkeme hukuka aykırılığa devam etti. Biz mahkeme heyetinin değişmesini istedik ama bu yapılmadı. Duruşma saati ondaydı ancak mahkeme başkanı saat 11 talimat dosyası koymuş demek ki karar önceden verilmiş. Karar verelim kurtulalım kaygısı içerisinde olmuşlardır” diye konuştu 
 
‘Polisler salona alındı avukatlar alınmadı’
 
Fatma sürece ilişkin son olarak şunları söyledi: “Mahkeme başkanının talimatı olduğu söylenen XR cihazlarından geçmemiz gerektiği söylendi.  Kimse sinyal vermeden geçecek dendi.  Sivil polisler telefonlarıyla sinyal vererek salona alındı ancak biz alınmadık. Mahkemenin güvenlik alması elbette anlaşılırdır. Jandarma, polis veya özel güvenlik elemanları alınabilir. Ancak TEM polisinin orada ne işi vardı. Baro Birliği Başkanı Mahkeme Başkanıyla görüştüğünde, mahkeme başkanı içeriye alınmaya ilişkin bir talimatı olmadığını, cezaevinin kuralları dahilinde oldukları söylendi. Bu durum çok komik. Dosya Mahkeme başkanının sorumluluğundayken sorumluluğu başkasına atamaz. Biz avukatlar olarak hukuki mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz. Toplumla beraber hukuki bir sonuç alıncaya kadar mücadelemiz sürecek. Biz bütün üst mahkemelere bu süreci taşıyacağız”
 
‘Yargı iktidarın sopası olarak kullanılıyor’
 
Sonrasında konuşan HDP Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaran, Deniz Poyraz katliamının politik bir cinayet olduğunu belirterek politik cinayetlerin, 1980 ve 1990’lı yıllarda da Türkiye’de yaşandığını ve cezasızlık politikaları nedeniyle bu günde devam ettiğini vurguladı. Ayşe, “Türkiye’nin 3’üncü muhalefet partisinin üyesi bir arkadaşımızı parti binamızda katledildi. Kolluğun kendisiyle kurduğu ilişki AKP-MHP’nin ortaya koyduğu tavır hangi karanlık odakların bu işi katil Onur Gencer’e yaptırdığı ortada. Bu hukukla çözülecek bir mesele değil. Ayaklar altına alınan bir hukuk sorunu var. Yargı iktidarın sopasın olarak kullanılıyor” diye ifade etti.
 
‘Siyasi iktidar siyasi cinayetleri normalleştiriyor’
 
Deniz Poyraz’a yönelik katliamın, kadın mücadelesine, demokrasi mücadelesine, Kürt halkına karşı olduğunun altını çizen Ayşe, “Kadınlar, avukatlar, siyasi parti temsilcileri dava sürecini sürekli takip ederek mücadele etti. Deniz Poyraz davası bizim davamızdır dediler. Deniz Poyraz davasına bütün demokratik kamuoyu sahip çıktı. Bundan rahatsız oldukları için mahkemeyi Şakran’a kaçırdılar. İktidar bir sahiplenme olmayacağını düşündü. Oraya götürdüler ve orada yargılamış gibi yaptılar. Katil tek başınaymış gibi yapıldı. Biz daha öncede bu olayları yaşadık, mücadelemizi sürdürdük ve sürdürmeye devam edeceğiz. Sadece basın toplantısıyla değil, demokratik kamuoyuyla bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Barış anneleri, Şenyaşar ailesi, Adalet Nöbetini sürdüren adalet arayışçıları gibi bizde mücadele edeceğiz. Şimdiye kadar bu davaya büyük bir sahiplenme oldu büyük mücadele verildi. Siyasi iktidar siyasi cinayetleri normalleştirmeye çalışıyor. Biz buna karşı mücadele edeceğiz. Deniz Poyraz biziz. Gerçek katiler ortaya çıkana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz” diye konuştu.