725’inci haftada Mehmet Özdemir’in akıbetini sordular

  • 12:09 31 Aralık 2022
  • Güncel
 
AMED - Kayıp yakınları eylemlerinin 725’inci haftasında 1997 yılında bir kahvede sivil giyimli kişilerce alınan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Mehmet Özdemir’in akıbetini sordu. 
 
İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eyleminin 725’incisini Rezan (Bağlar) ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirdi. Kayıpların fotoğraflarını taşıyan aileler bu hafta 27 Aralık 1997 yılında Amed’in Licê ilçesinde kaybettirilen Mehmet Özdemir’in akıbetini sordu.
 
Mehmet Özdemir’in hikâyesini torunu Bermal Kaya okudu.
 
‘Köy yakılarak boşaltıldı’
 
Mehmet Özdemir’in 1954 yılında Amed'in  Licê’ye bağlı Araki (Kıyı) köyünde doğduğunu söyleyen Bermal, köyde tarım ve hayvancılık ile uğraştığını, evli ve 7 çocuk babası olduğunu kaydetti. Bermal, “Bölgede 90’lı yıllarda başlayan devlet baskısı, Araki köyüne kolluk güçlerinin baskınlarıyla yansır. Mehmet Özdemir kolluk güçlerinin köye yoğun baskıları nedeniyle ailesiyle birlikte Diyarbakır’a göç eder. Ancak köye ara sıra gidip gelmeye, toprağını ekmeye devam eder. Bir süre sonra Araki köyü kolluk güçleri tarafından yakılarak tamamen boşaltılır. Köye dönme ihtimali kalmayan Mehmet Özdemir, Diyarbakır’da hayvan ticareti yaparak geçimini sağlamaya başlar. Zorla kaybedilmeden birkaç hafta önce birçok kez gözaltına alınan Mehmet Özdemir, bu gözaltılar sırasında ağır işkenceler görür. 5 Ağustos 1997 tarihinde evi basılarak gözaltına alınan Mehmet Özdemir, 4 gün gözaltında tutulduktan sonra serbest bırakılır. Gözaltında tutulduğu süre boyunca gördüğü işkenceler nedeniyle kaburgaları kırılan Mehmet Özdemir, 40 gün boyunca yataktan kalkamaz, uzun bir süre de çalışamaz hale gelir” dedi.
 
‘Şiddet uygulanarak zorla götürüldü’
 
Mehmet Özdemir’in 26 Aralık 1997 tarihinde hayvan pazarına gideceğini belirterek sabah evden ayrıldığını ifade eden Bermal, “Pazara yakın bir arkadaşının evini ziyaret eden Mehmet Özdemir daha sonra yakındaki bir kahvehaneye gider. Görgü tanıklarının anlatımına göre; kahvehaneye gelen sivil kıyafetli, ellerinde telsiz bulunan ve silahlı iki şahıs, arkadaşlarıyla oturan Mehmet Özdemir’i alarak dışarda bekleyen beyaz bir taksiye doğru götürür. Arabanın içinde bulunan üçüncü şahsı gören Mehmet Özdemir, arabaya binmek istemez ve şahıslardan kurtulmaya çalışır. Ancak Mehmet Özdemir şiddet uygulanarak zorla arabaya bindirilerek götürülür. Tanıklardan biri eşi Enzile Özdemir’e giderek Mehmet Özdemir’in zorla bir araca bindirilerek silahlı kişiler tarafından kaçırıldığını, okuma yazması olmadığı için arabanın plakasını alamadığını söyler” şeklinde konuştu.
 
Eşi Mehmet'ten haber alamayan Enzile'nin, 29 Aralık 1997 tarihinde İHD Amed Şubesi'ne başvuru yaptığını aktaran Bermal şu ifadelere yer verdi:
 
“Eşinin zorla gözaltına alındığını, kendisinden haber alamadığını belirterek hukuki yardım talebinde bulunur. İHD’li avukatların hukuki desteğiyle Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı'na bir dilekçe ile başvuran Enzile Özdemir, eşinin kahvede otururken sivil kıyafetli polis memurları tarafından gözaltına alındığını belirterek akıbetiyle ilgili bilgi talep eder. Yanıt olarak verilen dilekçeye ‘Mehmet Özdemir Emniyet Müdürlüğü tarafından gözaltına alınmıştır’ damgası vurulur. Ancak bu damganın üzerinde hiçbir yetkilinin imzası bulunmamaktadır. Uzun bir süre Mehmet Özdemir’den haber alamayan Enzile Özdemir, yeniden yetkili kurumlara başvurur. Bu sefer kendisine Mehmet Özdemir’in gözaltına alınmadığı bir yanlışlık yapılarak gözaltında olduğunun söylenmiş olabileceği yanıtı verilir. Bu arada ‘Örgüte yardım etme’ iddiasıyla hakkında dava açılan Mehmet Özdemir, 23 Ocak 1998 tarihinde hakkındaki suçlamalara karşı beraat eder.
 
İç hukuk yollarında sonuç alınamadı
 
Mehmet Özdemir’in ailesi Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları Komisyonu’na, Diyarbakır Valiliği’ne başvurularda bulunur. Ancak başvurulardan ve iç hukuk yollarından hiçbir sonuç alamayan Özdemir ailesi, 7 Eylül 1999 tarihinde AİHM'e başvurur. AİHM, 8 Ocak 2008 tarihli kararında, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 2. maddesindeki yaşam hakkının, esastan ve usulden ihlal edildiğine hükmeder.”
 
Paylaşılan hikâyenin ardından gözaltında kaybettirilenler için 1 dakikalık oturma eylemiyle açıklama sona erdi.