Deniz Poyraz davası: İçişleri Bakanı hakkında suç duyurusunda bulunulacak
- 17:02 27 Aralık 2022
- Hukuk
İZMİR - Deniz Poyraz davasında, avukatsız yargılama yapılmasına ve soruşturmanın derinleştirilmemesine tepkiler yükselirken, dava avukatı Türkan Aslan Ağaç, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü binasına yönelik saldırıda Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer’in yargılandığı davanın görülen duruşmasında, sadece faile ceza verilerek soruşturmanın genişletilmemesine, avukatsız dava süreci işletilmesine karşı avukatlar, Deniz Poyraz’ın ailesi, baro temsilcileri, sivil toplum örgütleri ve parti temsilcileri İzmir Adliyesi önünde basın açıklaması düzenledi. Açıklamaya HDP Eş Genel başkanı Mithat Sancar, HDP’li milletvekilleri Züleyha Gülüm, Pero Dündar, Serpil Kemalbay, Murat Çepni ve CHP’li milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katıldı. Açıklamada sık sık “Şehit namirin”, “Deniz’in hesabı sorulacak” ve “Gün gelecek devran dönecek katiller halka hesap soracak" sloganları atıldı.
‘Dosyada bir yargılama yapılmadı’
Açıklamada ilk olarak konuşan dava avukatlarından Türkan Aslan Ağaç, duruşma salonunda davanın esasına ilişkin sözlerini söyleyemediklerini belirterek soruşturma ve yargılama sürecinde faili azmettiren ve yardım edenlerin ortaya çıkarılmaması için çaba harcandığını dile getirdi. Türkan, “Bu dosyada bir yargılama yapılmadı. Yapılan sadece hüküm kurmak adına bir faaliyetten ibaret. Eğer bu siyasi partiye bir saldırı varsa burada toplumsal bir kaos yaratılmak, birlikte yaşama arzusuna saldırılmak istenmiştir. Anayasal düzenin ortadan kaldırılması hedeflendi. Fakat kurulan hükümde taleplerimizin göz ardı edildiğini görüyoruz. HDP'nin örgütlenme, siyaset yapma hakkına saldırı yapıldı. Bu da ceza kanununun 110 ve 114’üncü maddelerine göre yargılama yapılmalıyken bu da yapılmadı" dedi.
‘İçişleri Bakanı'nın yargılanması talep edildi’
Yargılamada siyasi faillerin de görmezden gelindiğini dile getiren Türkan, 2015 yılından bu yana HDP'yi ve HDP'lileri hedef haline getiren siyasal dilin kullanıldığını kaydetti. Türkan, “Bu nedenle saldırılar yaşanmaktadır. İçişleri Bakanı’nın görevi güvenliği sağlamakken her ağzını açtığında saldırıları meşru görmekte ve yeni saldırılara zemin yaratmaktadır. Bu nedenle İçişleri Bakanı hakkında da ek iddianame düzenlenmesi talebinde bulunduk. Fakat bu da karşılık bulmadı. Verilen karar ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olabilir ancak eksik bir karardır. Gerçek adalet sağlanması için gerçek yargılama faaliyeti yürütülüp devlet içine çöreklenmiş bütün kişilerin sanık sandalyesine oturması lazım. Bunu yapana kadar hukuk mücadelesini sürdüreceğiz" sözlerini kullandı.
‘Asgari bir vicdan ortaklığı yaratamıyorsak alacak çok yolumuz var’
Ardından konuşan CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise duruşmayı takip etmeyenlere seslenerek, “Yargı insan hakları ihlallerinin faili konumuna düşmüştür. Ama bu dosya kapanmayacak. Sizlere söz; bunun siyasal ortaklarını ve vekil olarak bana 'telefonla içeri giremezsin' diyen heyet hafızamızda yerlerini aldı. Bu süreçte yer alanlar mutlaka yargı önüne çıkacaklar" dedi.
‘Suçüstü yakalanan katil değil devlet içindeki yapılanmaydı’
HDP Hukuk ve İnsan Haklarından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Serhat Eren de, “sözde bir duruşma” yapıldığını dile getirerek, “Duruşmada Kürdü katleden, katile 'abicim' diyenler, soruşturmanın başından itibaren arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılmasını istemeyen savcı, avukatların tüm taleplerini reddeden mahkeme heyeti vardı. Duruşmada öldürülen Kürdün avukatları, dostları yoktu. Duruşmada tek bir taraf vardı. Bu yargı pratiğini sadece bu duruşmadan bilmiyoruz. İktidarın bu yaklaşımını JİTEM dosyalarından, Tahir Elçi, Ape Musa'nın katledilmesinden biliriz. Ama burada sadece katil suçüstü yakalanmadı. Suçüstü yakalanan devlet içindeki yapılanmaydı. Suçüstü yakalanan derin devletin ortaya çıkarılması için mücadele ortaya koyduk. Bu nedenle içeri girmemiz istenmedi. Mücadelemiz adliye dışında da sürecek” şeklinde konuştu.
‘O çadır oradan kalkacak’
Ardında söz alan Fehime Poyraz da HDP İzmir İl binası önünde kurulan nöbet çadırının hesabının verilmesini isteyerek orada bekleyen Mehmet Laçin’in HDP binasını sürekli izlediğini hatırlattı. Fehime, “O çadır oradan kalkacak. Çünkü kızım bir bedel verdi. Kaç senedir ben ayağımı atamıyorum. Kızımın kanı oraya döküldü. Bu devlet mahsus o çadırı oraya koydu. Benim kızım orada şehit oldu. Katili duruşmaya sokuyorlar. Neden katili savunuyorsunuz? Siz söylüyorsunuz o intikam alıyor. Poligonda eğitim aldı, kim o an güç verdi? Devlet güç verdi. Gitti kızımı katletti, çıkınca polis sarılıyor ‘ismin nedir’ diye. Adalet böyle midir? İçinin dolması lazım. Hepimiz beraber yaşıyoruz. İnsan gibi yaşayalım. Gencecik fidanları öldürüyorsunuz biraz nefes alalım, hepimiz beraber yaşayalım” diye konuştu.
Açıklama, sloganlarla sona erdi.