Havuz medya Paris'i nasıl gördü?

  • 09:09 25 Aralık 2022
  • Medya Kritik
 
Nişmiye Güler
 
HABER MERKEZİ - “Aşıklar şehri Paris”i koruma misyonu yüklenen havuz medya, Kürt halkını “terörize” ederek katliamın üstünü örtme çabasında.
 
Fransa’nın başkenti Paris, “aşıklar şehri” olarak bilinip, birçok kitaba, şiire ve filme konu olmuş olsa da Kürt halkı için katliamların başkenti olarak biliniyor. Kürtler için katliamların başkenti olmasının haklı bir nedeni var kuşkusuz. Bu nedene inelim önce.
 
Neden katliamlar şehri?
 
Kürtlerin hafızasında tazeliğini koruyan ve belki en can alıcı olan üç Kürt siyasetçi kadın, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in 9 Ocak 2013’te Kurdistan Enformasyon Bürosu’nda katledilmesinin üzerinden 10 yıl geçecek. Katliamın dosyası Fransız yetkililer tarafından, fail Ömer Güney’in ölümü ardından el birliği ile sümen altı edildi. Fail Ömer Güney’in arkasındaki gizli güçler (ki bu güçlerden birinin Türk Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) olduğu bilinse de) açığa çıkarılmadan dosya kapatıldı.
 
Tabi tek katliam bu olmadı. 23 Aralık 2022 günü yani üç gün önce Sakine, Fidan ve Leyla’nın katledildiği sokakta bir katliam daha yaşandı. Avrupa Kürt Kadın Hareketi (TJK-E) aktivisti Emine Kara (Evin Goyi), Kültür Hareketi’nden Mîr Perwer (Mehmet Şirin Aydın) ve Abdurrahman Kızıl, Ahmet Kaya Kültür Merkezi’ne yapılan saldırıda katledildi. Fransız yetkililer ilk elden katliamın “ırkçı” bir saldırı olduğunu ve “terör” saldırısı olmadığını iddia etti. Ve soruşturma şu an “ırkçı saldırı” olarak yürütülüyor. 9 Ocak Paris Katliamı’nda olduğu gibi bu soruşturmanın da akıbetinin nereye gideceğini tahmin etmek mümkün.
 
Şimdi katliamların ardındaki giz perdesi aralanmadan sonuca giden Türk medyasına bakalım. Yaşanan bu katliamlar dünya basınında oldukça yer ediniyor. Türkiye’de de havuz medya katliam ile ilgili gelişmeleri “yakından” takip ediyor. Havuz medyadan bir iki örnek ile aslında nasıl bir algı yaratıldığını açmaya çalışacağım.   
 
‘Araştırmacı’ havuz medya iş başında
 
“PKK destekçileri Paris'i savaş alanına çevirdi! Olayların bilançosu açıklandı: Çok sayıda polis yaralı...” başlıklı haber Sabah gazetesinin dünkü manşetlerinden biri. Başlıktan da anlaşılacağı gibi gazete katliamın ardını epeyce “irdelemiş.” “Avrupa’nın göbeğinde alevler yükseliyor! PKK, Paris’i altüst etti” başlıklı haber de Sözcü gazetesinin manşeti. Bu iki gazete katledilen üç insan için direnen ve hakikatin açığa çıkmasını isteyen Kürt halkını “terörize” etmekten kendilerini alıkoyamamışlar. Belli ki bu haberleri yapan gazeteler, Paris’in “aşıklar şehri” unvanını korumaktan sorumlu hissediyor kendilerini. Fransız basınının atmadığı manşetleri kendilerine görev edinerek büyük bir özveri ile “araştırmacı gazeteciliklerini” konuşturmuşlar.
 
Sorulması gereken sorular
 
Ajans olarak “Medya Kritik” köşesini açtığımız günden bu yana, havuz ve kendini muhalif olarak tanımlayan medya organlarında çıkan haberlere eleştirel bir bakış açısı ile yaklaşıp, kadın odaklı hakikat gazeteciliğinin nasıl geliştirilebileceği üzerinde duruyoruz. Paris’te yaşanan bu ikinci katliamı haberleştiren gazete ve ajanslara şunu sormak istiyorum: 10 yıl içinde altı Kürt insan Paris’te neden katledildi? Bu insanlar neden hedef alındı? Katliamların ardındaki güçler kimler? Katliamların aynı saatlere denk gelmiş olması tesadüf mü? Neden Kürt kadın hareketinin öncü isimleri hedef alındı? Faillerin kimlikleri neden özenle seçiliyor? Kürt halkı acaba neden Paris sokaklarını alt üst etti? Neden Avrupa’nın göbeğinde alevler yükseliyor? O alevleri Kürt halkı mı yükseltiyor gerçekten? Sakine Cansızlar katledildiğinde “Hepimiz barışız” manşeti ile çıkan Sabah gazetesi ne oldu da bugün “savaş alanını” manşetine çekiyor? Nedene inmeden sonucu vermek gazetecilik etiğine ne kadar uygun?
 
Hakikat yolculuğunu sürdürüyoruz
 
Ve bu sorular uzayıp gider. Bizler Özgür Kürt Basın emekçileri olarak bugün Paris’i koruma misyonunu yüklenmiyoruz. O katliamların o kentte ne için ve neden yapıldığı üzerinde duruyoruz. O failleri oraya kimlerin ve ne amaç ile gönderdiğini deşiyoruz. Amacımız savaş çığırtkanlığı yapmak değil. Halkların bir arada demokratik bir zeminde nasıl bir araya geleceğini kendimize dert edinen gazetecileriz. Bunu dert edindiğimiz için bugün sokak ortasında katlediliyor, gözaltına alınıyor ve tutuklanıyoruz. Ama buna rağmen yılmıyor, hakikat yolculuğunda engelleri bir bir aşıp ilerliyoruz.
 
 
 
 
 

Etiketler:

Okumadan geçme!