Zübeyde Kaya: Tecride karşı mücadeleye çağırıyoruz

  • 09:03 22 Aralık 2022
  • Güncel
 
ANKARA - Tecride ilişkin konuşan DÖM üyesi Zübeyde Kaya, “Bu tecrit ezilen tüm halkların özgürlük için verdiği mücadeleyedir. Tüm halkımızı tecride, savaşa ve Kurdistan’da kimyasal kullanımına karşı mücadele etmeye çağırıyoruz” dedi.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan, İmralı Adası’nda 1999 yılından bu yana ağırlaştırılmış tecrit altında tutuluyor. Abdullah Öcalan ile Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım’dan 20 aydır hiçbir haber alınamazken, yapılmak istenen aile ve avukat görüşleri, “disiplin cezaları” gerekçe gösterilerek engelleniyor. Türkiye’nin bu hak ihlalleri karşısında uluslararası kurumlar ise sessiz. Özellikle Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesi (CPT), İmralı Adası’na yaptığı ziyareti sır gibi saklaması, tecride ortaklığı da gösteriyor. Bununla birlikte kurum Abdullah Öcalan’ı görüp görmediğine dair bir açıklama yapmazken bir yanıt alana kadar avukatların ve Kürt halkının pes etmeyeceği açık. Tecride karşı 8 Aralık’ta Demokratik Öğrenci Meclisi (DÖM) CPT’ye mektup gönderdi. Mektup ve tecride ilişkin DÖM üyesi Zübeyde Kaya detayları aktardı.
 
‘Fikirleri ezilen tüm halklara dokunuyor’
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin tüm topluma yayıldığını belirten Zübeyde, “Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan 24 yıldır ağır bir tecrit ile karşı karşıyadır. Ne ailesiyle görüştürülüyor ne de avukatlarını görebiliyor. Biliyoruz ki bu tecrit sadece Sayın Öcalan şahsına değil, bu tecrit  ezilen tüm halkların özgürlük için verdiği mücadeleyedir” dedi. Abdullah Öcalan’ın, başta Ortadoğu olmak üzere tüm halklar üzerinde etkili olduğunun herkes tarafından bilindiğine işaret eden Zübeyde, bu nedenle egemenlerin, kendisinin toplumlar üzerinde yarattığı etkiyi, getireceği barışı ve özgürlüğü engellemeyi amaçladığını kaydetti.
 
‘CPT’nin ilkeleri sözde kalıyor’
 
Zübeyde, CPT’ye mektup yazdıklarını ve yanıt beklediklerini kaydederken, CPT’nin “işkenceyi önleme” misyonunun “sözde” kaldığına değindi. 24 yıllık tecridi de bunun kanıtı olarak gösteren Zübeyde, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de keza öyle bir tutum içerisinde. Bu kurumların savunduğu ve garanti verdiği ilkeler sadece sözde, bir uygulama ya da yaptırım göremiyoruz. Demokratik Öğrenci Meclisi olarak 8 Aralık’ta CPT’ye gönderdiğimiz mektupla tecridin kaldırılmasına yönelik bir eylemsellik başlattık. Sadece Sayın Öcalan üzerindeki tecrit için değil, tutsak edilen tüm halklar, siyasetçiler sistematik işkenceye maruz bırakılıyor. Bu nedenle tutsak edilen halkımız üzerindeki işkenceyi de önlemesi gerekiyor. Tecridin kaldırılması için çeşitli eylemler düzenledik. Ancak iktidar bu eylemlere şiddet ve baskı ile cevap verdi. Amed, Wan, İstanbul’da, Kurdistan’ın çoğu ilinde mektup eylemi başlattık ve bu eylemi büyüterek devam ettireceğiz. Bu mektup gönderme eylemi ile insanlık dışı olan tecrit suçunun kaldırılması için mücadele edeceğiz” ifadelerini kullandı.
 
Tecride ve savaşa karşı mücadeleye çağrı
 
İktidarın savaş siyasetine de yer veren Zübeyde, halkın savaşla yoksulluğa ve sefalete sürüklendiğinin altını çizdi. Zübeyde, şunları dile getirdi: “Görüyoruz ki devletin savaşa ayırdığı bütçe yüksek rakamlardan oluşuyorken halk için ayırdığı bütçe çok cüzi bir rakam. Örneğin, şehir dışında okumaya çalışan öğrenciler geçim kaygısıyla uğraşmak zorunda kalıyor. İnsanlar, mezun olan öğrenciler iş bulamıyor. Çeşitli alanlara operasyonlar yapılarak halkın iradesi gasp ediliyor. Özellikle Kürt gençleri üzerinde baskı kurulmaya çalışılıyor. Devlet eliyle kaçırılarak ajanlaştırılmaya çalışılıyor. Devletin bu baskılarına, bu dayatmalarına boyun eğmesinler. Biz Demokratik Öğrenci Meclisi olarak, gençliğin öncü rolü ile tüm halkımızı, kadınları, gençleri ve kurumları tecridin kaldırılması için bu mücadeleyi büyütmeye ve tecride, savaşa ve Kurdistan üzerinde kullanılan kimyasal silahlara karşı mücadele etmeye çağırıyoruz.”