Gülistan Ali: Kadın devrimi diplomasi kapılarını açtı

  • 09:16 21 Aralık 2022
  • Güncel
 
Gülistan Şahin 
 
QAMIŞLO - Türkiye’nin saldırılarını ve yürüttükleri diplomasi çalışmalarını değerlendiren Kuzey ve Doğu Suriye Dış İlişkiler Dairesi Özerk Yönetim Kurulu üyesi Gülistan Ali, "Rojava’da gerçekleşen kadın devrimi diplomasinin kapılarını açtı. Saldırılara rağmen topraklarını terk etmeyen halk gerçekliğini dünyaya tanıtıyoruz" dedi.
 
Kadın devrimi, Kuzey ve Doğu Suriye'deki tüm yapıların kendi sistemlerini kurmalarını ve kendi kültürlerini tarihleriyle birlikte toplumsal bir inşaya dönüştürmeleri için ilham kaynağı oldu. Bu anlamda Rojava devrimi, birçok önemli gelişmeye ön ayak oldu. Bunlardan biri olan diplomasi, kadın devrimini tüm dünyaya ve devletlere tanıtmayı başardı. Bu alanın şu an yürüttüğü en önemli çalışmalardan biri, Kuzey ve Doğu Suriye'de kurulan Demokratik Özerklik sistemini dünyaya tanıtmak. Özyönetim diplomasisinin ilk hedefi, halkın umut ve güvenine uygun çalışmak ve isteklerini her ülke ile paylaşmak olurken. bölgede yaşanan tehdit, kriz ve savaşta diplomasi büyük rol oynuyor. Ayrıca diplomatlar DAİŞ çetelerinin durumu ve işlediği suçlarla ilgili davaların açılması için birçok ülke ile görüşmeler de yapıyor. 
 
19 Kasım'da Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye topraklarının tamamına saldırmış ve bunun sonucunda bölgenin altyapısı hedef alınarak, çok sayıda insan katledilmişti. Yapılan saldırılar ve yürütülen diplomasi çalışmalarıyla ilgili, Dış İlişkiler Dairesi Özerk Yönetim Kurulu üyesi Gülistan Ali önemli değerlendirmelerde bulundu.
 
‘Bütün dünya savaşı diplomasi üzerinden yürüyor’
 
Gülistan, konuşmasının başında dış ilişkilerin kurulma amacını ve diplomasinin önemini şu şekilde paylaştı: "Bu büro, diplomasi ve siyasette büyük rol oynamak amacıyla kuruldu. Olumsuzluklar dışında halk için diplomasi yapmak açısından ofisimiz büyük rol oynadı. Özellikle DAİŞ çeteleri döneminde, çetelerin yargılanması konusunda önemli görüşmeler yaptı. Böylece tutuklanan çetelerin bazılarının ülkelerine teslim edilmesi sağlanmaya çalışıldı. Kadın hareketini, örgütlenmesini ve devrimini tanımak isteyen birçok devlet oldu. Tüm dünyanın tehdit altında olduğu bu yüzyılda, Kuzey ve Doğu Suriye'de kadınlar öncülüğünde bir devrim yaşandı. Devrim sayesinde diplomasinin kapıları açıldı ve birçok devlet bu sistemi tanımak istedi. Ülkenin dört bir yanında savaşlar ve saldırılar oluyor ama bir yandan da çalışmalar hız kesmeden devam ediyor. Devletler bu sistemi tanımak istiyor. Birçok devlet diplomasi sayesinde sistemimizi anladı ve olumlu siyasi adımlar attı. Kürtleri tanımayan birçok devlet vardı ama şimdi tüm dünyanın haberlerinde ve tartışmalarında Özerklik konusu birinci gündem maddesi haline geldi. Ve bununla bağlantılı gelecekteki durum ile mevcut tehlikeler tartışılıyor."
 
‘Türkiye’nin saldırıları Özerk Yönetim'i yok etmeye dönüktür’
 
Türkiye’nin bölge halkına yönelik gerçekleştirdiği saldırıların tamamının belgelendiğini belirten Gülistan, açıklamasını şöyle sürdürdü: "Devrimle birlikte çok mesafe kat edildi ve artık içinden geçtiğimiz süreç gizli değil, her şey ortada. Türk devletinin bölgedeki ihlallerde büyük rolü olduğu ortaya çıktı. Türk devletinin ihlalleri 12 yıldır sürüyor. IŞİD’i de Türk devleti örgütlüyor ve topraklarımıza gönderiyor. Bu saldırıların amacı Özerk Yönetim'i ve Demokratik Ulus projesini yok etmektir. Bu gerçekler ortaya çıktı, hepsi ispatlandı ve belgelendi. 19 Kasım saldırılarında Türk devletinin bölgenin tüm altyapısını hedef aldığı ortaya çıktı. Türk devleti bu saldırı ile bölgelerimize saldırmak ve bazı yerleri işgal etmek istemiş ancak halkın direnişi ve mücadelesi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu saldırılar insanlığa ve toplum ahlakına yöneliktir. Bütün dünya Türk devletinin bu saldırı ve eylemlerine karşı sağır ve dilsiz. Ama bizler asla bu saldırılar karşısında sessiz kalmayacağız ve işlenen suçlara dönük kanunları hatırlatarak gündeme getireceğiz. İhlaller hakkında davalar açılıyor ve uluslararası mahkemelere gerekli belgeler gönderiliyor. Böylece insanlığa verilen zararlar gündeme getiriliyor. Tüm dünya yeni bir değişime doğru ilerliyor. Ne yazık ki Mezopotamya coğrafyası öyle bir hale geldi ki bütün dünya siyasetini buradan yürütüyor. Mevcut politikanın yönüne bağlı olarak bazen olumlu bazen de olumsuz değişim ve dönüşümler yaşanmaktadır. Hiçbir devlete umut bağlayıp güvenmiyoruz. Projemiz, insanımız ve devrimimiz için iyi olana göre siyaset yapıyoruz."
 
‘Birçok devlet kurduğumuz sistemi tanımak istiyor’
 
DAİŞ çetelerine dikkat çeken Gülistan, "Kuzey ve Doğu Suriye'de DAİŞ çetelerinin çocukları ve onlarla ilişkili kadınları yaşıyor. Her devletten binlerce çete getirilip buralara yerleştirildi. Dünyanın dört bir köşesindeki bütün ülkeler çeteler konusuyla ilgili diplomasi kapılarını açtılar ve biz, onlara gelip yurttaşlarını almalarını istedik. O ülkelerin birçoğu kurduğumuz sistemi tanımak istiyor, hatta isteyen ülkeler resmi olarak da geliyor. Gelen ülkeler, bizim sistemimizi görünce şaşırıyorlar, bunca savaş oldu ve hala Türk devletinden tehditler alıyoruz ama bizim sistemimizi koruduğumuzu ve sistemli bir şekilde çalışmalarımızı yürüttüğümüzü görüyorlar. Devletler biliyor ki Özerk Yönetim olmazsa bu bölgelerde DAİŞ çeteleri tarafından büyük bir patlama olur ve bu tehlike tüm dünyaya yayılır. Bu nedenle sistemimizin detaylarını öğrenmek için Demokratik Özerklik'in neye dayandığını ve nasıl inşa edildiğini soruyorlar" dedi.
 
‘Demokratik Ulus bütün kesimleri kucaklıyor’
 
Birçok devletin demokratik ulus projesiyle ilgilendiğini, onları ziyaret ettiklerini ifade eden Gülistan, "Demokratik ulus projesi herkesi kapsar. Devletten ayrıdır, halkın haklarını içerir ve kadınların özgürlüğü çok önemlidir. Birçok devlet merak ediyor ve olumlu yaklaşıyor. Türk devletinin saldırıları ve tehditleri nedeniyle devletler bir adım geride kalıp çıkarları doğrultusunda politika belirliyorlar.  İçinden geçtiğimiz süreç varlık- yokluk sürecidir. Bu süreç bu açıdan belirleyici olacak. Türkiye devleti kendi içinde askeri ve siyasi bir yenilgi yaşadığı için çok daraldı ve bunları aşmak için Kürtlere saldırıyor. Birçok ülke de projemizi tüm Ortadoğu için bir çözüm olarak görüyor. Bizlere somut bir şekilde destek verecek ülkeler yok. Sadece çeşitli görüşmelerle sınırlı kalıyorlar” şeklinde konuştu.
 
'Özel savaşa karşı halk duyarlı olmalı'
 
Halkı, özel savaş politikalarının farkında olmaya davet eden Gülistan sözlerini şöyle sonlandırdı: "Saldıranlar, herkesin yerinden olması için halka karşı özel bir savaş yürütüyor. En son 19 Kasım'da uçak saldırısı oldu ama kimse toprağından ayrılmadı ve ayrılmayacağını da net bir şekilde ortaya koydu. Türk devleti ve Suriye rejimi halkın topraklarını terk etmesi için propaganda yapıyor, biz de halka böyle şeylere inanmayın diyoruz, bunlar özel savaş politikalarıdır. Özerk Yönetim her şeyi net bir şekilde halkla paylaşacak, onun dışında halkımız propaganda ve özel savaş etkisinde kalmasın.”