Amed Emek ve Demokrasi Platformu: OPCW bölgeye heyet göndermeli
- 18:21 21 Ekim 2022
- Güncel
DİYARBAKIR - Türkiye’nin Federe Kürdistan’da gerçekleştirdiği kimyasal saldırılara ilişkin basın açıklaması gerçekleştiren Amed Emek ve Demokrasi Platformu, kimyasal silahlara ilişkin uygulanan uluslararası sözleşmelere vurgu yaparak, “OPCW derhal bölgeye bir heyet göndermeli” dedi.
Amed Emek ve Demokrasi Platformu, Türkiye’nin Federe Kürdistan'a bağlı Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine yönelik Ağustos, Eylül ve Ekim’de gerçekleştirdiği kimyasal silah saldırılarına ilişkin Yenişehir ilçesine bağlı Ofis Semti’nde bulunan Hazal Park’ta basın açıklaması gerçekleştirdi.
Ancak polis “örgütsel talep ve faaliyette bulundukları” gerekçesiyle kitlenin açıklama yapmasına izin vermedi. Kitleyi 5 katman şeklinde ablukaya alan polisler, gazetecilerin çekim yapmasının önüne geçmeye çalışırken, gazeteciler tüm baskılara rağmen çekim yapmaya devam etti. Bunun üzerine kitle, “Kimyasal devlet”, “Baskılar bizi yıldıramaz”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Hak hukuk adalet dinerek gelecek”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek” sloganları ve alkışlarla yaşananları protesto etti.
Kitlenin verdiği direniş sonucunda gerçekleştirilen basın açıklamasında “Kimyasal silah kullanmak insanlık suçudur” pankartı açılırken, basın metnini Platform Dönem Sözcüsü Şiyar Güldiken okudu.
Kimyasal silahlara ilişkin antlaşmalar
Dünya’da kimyasal silahların kullanımına karşı Protokol’ün 17 Haziran 1925’te Cenevre’de imzalandığını ve 8 Şubat 1928 yılında yürürlüğe girdiğini hatırlatan Şiyar, Türkiye’nin 1949 tarihinde Cenevre Sözleşmesi’ne taraf olduğunu belirtti. Şiyar, “Ancak Türkiye, 1977 tarihli ek protokole taraf olmamıştır. Göstermiş olduğu gerekçelerden biri Türkiye’nin jeopolitik konumu ve etnik çeşitliliğin olmasıdır. Oysa NATO’nun belirlemiş olduğu 16 sorunlu bölgeden 13’nün Türkiye’nin çevresinde bulunması, Türkiye’nin daha fazla uluslararası hukuk düşüncesini benimsemesini gerekli kılmaktadır. Dolayısıyla 1977 tarihli ek protokol, sözleşmelerin uygulanmasında yaşanan eksik ve aksaklıkların giderilmesi amacıyla hazırlanmıştır. Protokol sonrası Kimyasal Silahlar Sözleşmesi (CWC) Kimyasal silahların üretimini, stoklanmasını ve kullanımını yasaklayan bir silah kontrol antlaşma düzenlemesidir” dedi.
Kurumların sessizliği
Şiyar, Kimyasal Silahlar Sözleşmesi’nin 1993 yılında imzaya açıldığını ve 1997 yılında yürürlüğe girdiğini ekleyerek, “Türkiye de aynı yıl bu Sözleşmeye taraf olmuştur. Bu Sözleşmeye taraf olan ülkeler boğucu, zehirli veya diğer gazların ve Bakteriyolojik silahlarını kullanmamayı taahhüt etmiştir. Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelere rağmen birçok defa bu tür silahları kullandığı ispatlanmış ancak Uluslararası güçlerin ve bu sözleşmeyi uygulayan kurumların sessizliği nedeniyle kullanımında teşvik edici olmaktadır” diye konuştu.
‘Görüntü, kimyasal silah kullanımını doğrulamakta’
“2021 yılından bu yana Federe Kürdistan Bölgesi’ne yönelik Türkiye’nin gerçekleştirdiği işgal esnasında yaşanan çatışma ve operasyonlarda Uluslararası Hukukta ve Cenevre Sözleşmesi’nde yasaklı olarak tespit edilen kimyasal silahların kullanıldığına dair bulgular mevcuttur” diyen Şiyar,2021 yılının Nisan ayından bu yana sistematik bir şekilde Türkiye’nin kullandığı kimyasal silahlara değindi. Şiyar, “Taktik Nükleer Silah, Termobarik bombalar, Hardal gazı gibi öldürücü, boğucu kimyasal silahların kullanıldığı, yayınlanan bazı görüntülerde açık bir şekilde görülmektedir. Yine Kimyasal silahlara karşı olan uluslararası örgütün göndermiş olduğu heyetin incelemelerinden sonra yaptığı ilk açıklamada, kimyasal silahların kullanıldığı belirtilmiştir. Kimyasal silah kullanıldığına en bariz örnek ise yaşamını yitiren 17 insanın görüntülerinin paylaşılmasındaki bulgular ve olayın yaşandığı alandaki coğrafik tahribat, kimyasal silah kullanılmış olduğunun önemli bir kanıtıdır” ifadelerini kullandı.
OPCW’ye çağrı
Kimyasal silahların kullanılmasıyla insan ve doğaya zarar verildiğini kaydeden Şiyar, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “Dünya tarihinin geçmişi; Nagazaki, Hiroşima, Halepçe ve Enfal’de kullanılan kimyasal silahların yarattığı tahribatlarla doludur. Yaşanan bu insanlık dışı suçlara karşı tüm dünya kamuoyu başta olmak üzere Birleşmiş Milletlerin hazırladığı ve onayladığı Cenevre sözleşmesinin gereğini yerine getirmeye çağırıyoruz. Yine Dünya Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) derhal bölgeye bir heyet göndererek gerekli incelemeleri yapması ve işlenen insanlık suçuna ortak olmadığını gösteren adımları ivedilikle atmasını bekliyoruz.”