Vartinis Davası'nda sanık hakkında kırmızı bülten kararı
- 16:28 20 Ekim 2022
- Hukuk
KIRIKKALE - Vartinis Davası’nda sanık Bülent Karaoğlu hakkında kırmızı bülten ile aranması yönünde karar çıktı. Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.
3 Ekim 1993 tarihinde Muş’un Korkut ilçesine bağlı Vartinis (Altınova) Beldesi’nde evleri ateşe verilerek aynı aileden 9 kişinin yakılarak katledilmesi ile ilgili Muş’ta açılıp güvenlik gerekçesiyle Kırıkkale’ye nakledilen ancak sanık Bülent Karaoğlu hakkında verilen beraat kararının Yargıtay’daki temyiz incelemesi sonrası 2021 yılında bozulan ve yeniden görülmeye başlayan Vartinis Davası’nın 9’uncu duruşması Kırıkkale 1’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Duruşma öncesi dava avukatları ve İHD yöneticileri, Kırıkkale Barosu Başkanı Mutlu Korkmaz’ı makamında ziyaret etti. Türkiye Barolar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu üyesi Abdülbaki Çelebi, Muş Baro Başkanı Kadir Karaçelik, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Özdoğan, İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Nuray Çevirmen ve İHD Ankara Şube Eş Başkanı Sevil Turgut ise duruşma salonunda yer aldı.
Duruşmaya Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılmak isteyen katliamdan sağ olarak kurtulan Aysel Öğüt, talimat yazısının duruşma saatinden 1 buçuk saat öncesinde yazılması nedeniyle duruşmaya katılamadı.
Kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başlayan duruşma avukatların beyanlarıyla devam etti.
‘Türkiye’deki en vahim dosyalardan biri’
Sonrasında beyanlarda bulunan Muş Baro Başkanı Avukat Kadir Karaçelik, dosyanın kendileri için ayrı bir önemi olduğunu belirterek, 29 yıldır adalet arayışında olduklarını aktardı. Kadir, “Türkiye’deki en vahim dosyalardan bir tanesi. Benim çocukluğuma tekabül ediyor. Meslek hayatim için ise önemli kavşaklardan biridir. Bu dosyada tatbik edilmeyen hiç bir strateji kalmadı. 10 yıl boyunca askeri savcılık ve sivil savcılıklar arsında karşılıklı görevsizlikler oldu. Mağdur aile paramiliter güçler tarafından tehdit edildi. O köyde bir sürü insan tutuklandı ve gözaltına alındı. Korkunç bir hukuksuzluk. Deliller toplanmadı. Apar topar Diyarbakır’a gönderildi. 2003’e kadar böyle sürdü” diye konuştu.
‘Sanıkların bu süreçte konforları bozulmadı’
Kadir, şöyle devam etti: “Aysel’in acısı hala tazeliğini koruyor. Psikolojik yardım aldı ve tedavi oldu. Bir gecede 7 kardeşi öldü. Hatta iddialara göre annesinin karnında bir cenin vardı. Aysel 2003’te ‘bunun hesabını soracağım’ dedi. 2013’te nihayet dava açıldı. 20 yıl bu dosya kaplumbağa hızında yol alabildi. 2013’te nakil kararı çıktı. Deyim yerindeyse sanıkların bu süreçte konforları bozulmadı. Bir de dava ayaklarına getirildi. Mağdur ve bizler açısından hak arama süreci bir çileye dönüştü. Bu acı karşısında bizim yorgunluğumuzun bir önemi yok. Sonuç itibariyle 9 kişinin yakılarak öldürüldüğü bir dosyada lütfen tutuklama kararı verin.”
‘9 insan diri diri yakıldı’
Davanın 1990’lı yılların karanlık dönemini yansıttığını dile getiren Kadir, “93 Ekim ayında Kulp’ta köylülerin kemikleri ortaya çıktı. Orada belki 40 tane köy yakıldı. İnsanlar katledildi. Dedik ki ‘toplumda adalet duygusu sağlanacaksa bunlarla yüzleşmemiz gerekiyor. Bu devletin kademelerinde görev yapmış insanların JİTEM ile ilgili itirafları oldu ama maalesef bu dosyada da çok yol alamadık. Köyün uzaktan çekilmiş fotoğrafı var. O fotoğrafta köyün üzerinden dumanlar yükseliyor. Bu köy yakıldı ve 9 tane insan diri diri yakıldı” dedi.
Barolardan katılma talebi
Mahkemenin kırmızı bülten taleplerini kabul ettiğine dikkat çeken Kadir, “Bu sanığın rutin bir arama sırasında yakalanmayacağını biliyoruz. Türkiye devleti çok rahatlıkla operasyon düzenleyip suçluları adalete teslim edebilir. 9 insanın yakılarak öldürülmesinin toplumdaki duydu durumunu gözetilerek etkin bir operasyon istiyoruz. En azından yakalama kararının infaz edilmesi için İçişleri Bakanlığı’na mahkeme tarafından bir müzekkere yazılabilir. 9 yıldır bu mahkemeye gelip gidiyoruz. Bizlerin avukatlık kanunu uyarınca temel ağır insan hakları ihlallerinde müdahillik talebi var” dedi ve Muş Barosu’nun suçtan zarar görme ihtimali gözetilerek katılma talebi olduğunu söyledi.
Kırıkkkale Barosu Başkanı Mutlu Korkmaz’ da davaya katılma talebini yineledi.
Ardından konuşan avukat Nuray Özdoğan ise “İçişleri Bakanlığı’na sanığın yakalanmasına dair ne tür işlemler yapıldığına dair yazı yazılmasını, Sağlık Bakanlığı’na tedavi için bir yere başvurup başvurmadığı hususlarının sorulmasını talep ediyoruz” dedi.
İddia makamı, katılma taleplerinin reddine karar verilmesini talep etti.
Karar
Ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, SGK ve Sağlık Bakanlığı’na müzekkere yazılarak sanığın son 2 yıl içinde sağlık ve ilaç hususunda bakanlık veya kurum hizmetlerinden faydalanıp faydalanmadığının sorulmasına, sanığın parmak izi ve resimlerinin mahkemeye gönderilmesi konusunda Kırıkkale İl Emniyet Müdürlüğü’ne ve Nüfus Ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına, sanık hakkında difüzyon ve kırmızı bülten çıkartılmasına ve gerekli işlemlerin icrasına, sanığın yakalama emrinin bugüne kadar yerine getirilememiş olması nedeniyle yakalama emrinin infazı için izlenen prosedürlerin İçişleri Bakanlığı’na sorulmasına ve katılma taleplerinin reddine karar verdi.
Duruşma 8 Aralık saat 14.00’a ertelendi.