Reqa'da özgürleşen kadınlar yaşamı inşa ediyor
- 09:05 17 Ekim 2022
- Güncel
HABER MERKEZİ - Dünya, DAİŞ işgali ve sonrasında da kadın savaşçılar öncülüğünde kurtarılması ile tanıdı Reqa’yı. Dün zulümden kurtularak özgürleşme anını çarşafları yakarak dünyayı gösteren Reqalı kadınlar bugün de Türkiye ve destek verdiği grupların saldırılarına rağmen Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü paradigma ile yeni yaşamı inşa ediyor.
Suriye’de iç savaşın başlamasından sonra 2011-2014 yılları arasında Suriye Ulusal Koalisyonu’na (SUK) bağlı grupların eline geçen Reqa kenti bu tarihten 17 Ekim 2017’de özgürleştirilinceye kadar DAİŞ işgali altında kaldı.
Kentin DAİŞ’ten Demokratik Suriye Güçleri içerisinde yer alan Kadın Savunma Birlikleri’nin (YPJ) öncülüğünde özgürleştirilmesi tüm dünyada ses getirirken, Êzidî kadınların burada tutulması ise dikkatleri daha çok kentin üzerine çekmişti. Dünya Reqa’yı DAİŞ işgali ve sonrasında kadınlar öncülüğünde verilen savaş sonucu özgürleşmesi ile tanıdı.
Neden önemli?
Peki neydi Reqa’nın adının bu kadar duyulmasının nedeni ve önemi? Bunun için kentin kısa bir tarihine bakmakta fayda var. Hıristiyanların yaşadığı bir bölge olan Reqa’nın ismi o dönem Kallinikos idi. Kentin daha sonra Müslümanların eline geçmesi ile burada yaşayan halk tehcire uğratılır ve ismi de Reqa olarak değiştirilir. Kent Osmanlılar döneminde ise bugünkü Urfa’da bulunan vali tarafından yönetilir.
Üçüncü büyük kent
Günümüzde Suriye’nin üçüncü büyük kenti olarak bilinen Reqa’da Sünni Araplar yoğun olmakla birlikte aşiret kültür ve yaşamının etkisi de oldukça fazla. Reqa’nın diğer bir özelliği önemli bir Kürt nüfus olmasına rağmen, bu nüfusun uygulanan politikalarla sistematik şekilde göç ettirilmesi oldu. Kentin SUK ve DAİŞ işgali altında olduğu süreçlerde de Kürtlere yönelik saldırılar sürdü ve Kürtsüzleştirme politikası devam etti. Suriye’nin büyük şehirleri ile Irak’ın Musul ve Bağdat gibi kentleri arasında yer alan ticaret yollarını birbirine bağlayan stratejik konumu olmasının yanı sıra 1970’li yıllarda Fırat Nehri yakınlarına kurulan hidroelektrik santralinin inşa edilmesi ile önemi arttı Reqa’nın ve kent bir çekim merkezi haline geldi.
DAİŞ’in kenti işgal etmesinin altında yatan en önemli nedenlerden biri de Reqa’yı, Irak’a geçişte rahat bir yol olarak kullanmasıydı. Bu yüzden DAİŞ çeteleri Reqa’yı kendileri için başkent olarak belirledi.
Kobanê’de DAİŞ’in yenilgisi
Kobanê’nin DAİŞ çetelerinden özgürleştirilmesi sonrası ise kent, çeteler için bir varlık yokluk merkezi haline geldi. Zira DAİŞ’ın, buradaki petrolü Türkiye üzerinden sattığı da birçok kez basına yansıyarak gündeme geldi. Irak ve Suriye’deki petrol, Türkiye ve KDP desteği sayesinde pazarlandı.
Kadınlar soluksuz bırakıldı
Kentin DAİŞ tarafından işgal edilmesi ile yaşamın rengi değişirken, bu en çok kadınları etkiledi. Reqa’da DAİŞ çetelerinin başta kadınlar olmak üzere toplumlumda nasıl bir düzen kurduklarına dair daha önceleri basına yansıyan şu bilgiler oldukça çarpıcı: “Kadınların yanlarında yetişkin bir erkek akrabaları (genellikle babaları, ağabeyleri veya eşleri) olmadıkça evlerinden çıkmalarına izin verilmiyor. Kadınlar, başlarından ayak bileklerine kadar tüm vücutlarını örten peçe ve siyah çarşaf kullanmak zorunda. DAİŞ çeteleri 2014 yılında işgal ettiği Reqa’da ayrıca kadınları denetleyen tugaylar kurdu. Sokaklarda, erkeklerin de kılık kıyafetlerini denetleyen ve şeriat kanunlarının uygulanmasını sağlayan özel bir devriye asayiş ekibi dolaşıyor. Sigara içmek yasak. Sigara içenler, DAİŞ çetelerinin sözde güvenlik birimi tarafından yakalanırsa kırbaç cezası ile karşı karşıya kalıyor. Ayrıca tüm erkekler gün içinde namaz saatlerinde camiye gitmek zorunda. DAİŞ çeteleri cep telefonunda kadın fotoğrafı bulunanlara da 30 kırbaç cezası veriyor. Futbol maçı izlemek de yasak olduğu gibi futbol maçlarını yayımlayan kafe veya restoranların kapatılma, sahiplerinin ise öldürülme riski var. DAİŞ çetelerinin sokaklarda, kadınların kılık kıyafetini denetleyen ve yalnızca kadınlardan oluşturduğu El Hansa Tugayı adında sözde bir asayiş birimi var. Bu tugayda görevli kadınların çoğu DAİŞ çetelerinin eşi. Çetelerin bu sözde tugaylarında yer alan kadınların görevi, kılık kıyafetleri yasalara uymayanları cezalandırmak ve kadın tutuklulara işkence yapmak.”
Adım adım özgürlüğe
Kobanê’nin özgürleştirilmesinden sonra Kuzey ve Doğu Suriye’de DAİŞ işgali altında bulunan bölgelerin adım adım özgürleştirilmesi ile Reqa’nın da özgürleştirilmesine yönelik hamle başlatıldı. Demokratik Suriye Güçleri (DSG) öncülüğünde 6 Haziran 2017’de başlatılan Fırat’ın Gazabı Hamlesi ile yeni bir sürece girildi.
YPJ ve YJŞ Reqa’yı özgürleştirme hamlesinde
Reqa’yı özgürleştirme hamlesinin en önemli yanı ise kadınların katılımı oldu. Demokratik Suriye Güçleri içerisinde yer alan YPJ güçleri hamleye öncülük etti. Bir diğer yan ise Şengal Kadın Birlikleri’nin (YJŞ) hamleye katılımı idi. Şengal’in DAİŞ tarafından işgal edilmesinin ardından kaçırılarak buraya getirilen Êzidî kadınların kurtarılması için YJŞ de hamlede yer aldı. YPJ komutanlarından biri kadınların Reqa’nın özgürleştirilmesinde oynadıkları öncülük rolüne ilişkin şunları dile getirmişti: “YPJ bu hamlede her anlamda öncü rol oynadı. Hamlede hem savaş koordinesinde, hem de sıcak savaşta öncü rol oynadık. Her iki kolda da savaşın koordinesinde yer aldık. Savaşçılarımız da sıcak çatışma alanlarında çok ciddi rol oynadılar. Özellikle YPJ içindeki Arap kadın savaşçıların öncü düzeyde katılımı çok dikkat çekiciydi. Yine alandaki halkın karşılanması ve kurtarılmasında da kadın savaşçılar önemli rol oynadılar. Özelde savaşın yükünü en fazla çeken kadınların kurtarılması ve karşılanmasında oynadıkları rol Reqa halklarında da büyük sempati ve olumlu bir etki yarattı. Gerçekten güçlerimiz bu hamlede fedai bir rol oynadılar."
Ve Reqa’nın özgürleştiğinin ilanı
DAİŞ’in kendisine başkent olarak ilan ettiği ve varlık-yokluk misyonu biçtiği Reqa, Fırat’ın Gazabı Hamlesi’nin başlamasından aylar sonra 17 Ekim 2017’de tamamen çetelerden alınarak özgürleştirildi. Demokratik Suriye Güçleri (DSG) içinde yer alan YPJ Komutanlığı Reqa’nın özgürleştirildiğini, DAİŞ’in kentte infazlar gerçekleştirdiği ve “ölüm meydanı” olarak anılan El Naim Meydanı’nda düzenlediği açıklamayla duyurdu. Açıklamayı, kadınların hamleye öncülük etmesi dolayısıyla YPJ Komutanı Nesrin Abdullah yaptı. Nesrin yaptığı tarihi konuşmada şunları söylemişti: “Çetelere başkentleri dedikleri yerde en büyük darbeyi vurduk. Bu mücadelemiz ile Êzidî kadınlarının onurunu ayaklar altından alarak tekrar göklere çıkardık. Binlerce esir düşmüş Êzidî çocuk ve kadını özgürlüklerine kavuşturduk. Bu süreçte YPJ’ye katılan Arap kadınlar iki tane taburunu ilan ederek Reqa’daki savaşta yer alarak büyük bir mücadele verdi. Ayrıca YJŞ’den de bir tabur özgürleştirme hamlemizde aktif rol alarak kendi intikamlarını aldı.
Zaferi dünya kadınlarına armağan etti
Reqa hamlesinde 450 bin sivili çetelerin elinden kurtararak güvenlikli bölgelere ulaşmalarını sağladık. Tarihi Reqa hamlesinde 30 kadın savaşçımızı şehit verdik. Reqa’nın özgürleşmesini tüm dünya kadınlarına armağan ediyoruz.”
Êzidî kadınlar kurtarıldı
Kentin özgürleştirilmesinden sonra Şengal’den kaçırılarak buraya getirilen yüzlerce Êzidî kadın da kurtarıldı. Bu konuda basına bilgi veren Kurtarılan Esirler Komitesi’nden Binevş Şengal, o tarihte basına verdiği demeçte, DAİŞ’in alıkoyduğu kadın ve çocukların Irak ve Suriye’nin farklı kentlerine gönderilmesi ile “köle pazarlarının” oluşturulduğunu ve bunun ticaretinin yapılmaya başlandığını söylemişti. Binevş ayrıca Suriye ve Irak’tan Libya ve Suudi Arabistan’a kadar uzanan bir ağın oluştuğu; en önemli ve bilinen ağın Musul ile Reqa arasında, en büyük “köle pazarlarının” ise Suriye’nin Reqa ve Tedmur kentlerinde oluşturulduğu bilgisini paylaşmıştı.
Kara çarşafları yakan kadınlar yaşamı inşa ediyor
Önce Minbic ardından Reqa’nın özgürleştirilmesinden sonra çarşaflarını çıkaran ve yakan kadınların, kendilerini kurtaran YPJ ve YJŞ’lilere sarıldığı anların karelendiği fotoğraflar, dünyanın gündemine oturdu, tüm dikkatleri onları özgürleştiren savaşçılara çevirdi. Dün özgürlük anını çarşafları yakarak ve çıkararak yansıtan kadınlar bugün yaşamın yeniden inşasında öncülük rolünü üstlendi. Kadınlar kendi özgün örgütlülüklerini oluşturmanın yanında kurum ve kuruluşlarda hem karar mekanizmalarında hem de tüm aşamalarda yer almaya devam ediyor. Kadına yönelik şiddeti önlemekten siyasete, eğitime kadar birçok alanda kadınlar yeni yaşamı inşa etme ve korumadaki ısrarlarını sürdürüyor. Kadınlar başta Türk devleti olmak üzere destek verdiği grupların saldırılarına karşı örgütlülüklerini ve topraklarını korumakta kararlı olduklarını her fırsatta dile getiriyor.
PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın paradigması
Reqa başta olmak üzere Kuzey ve Doğu Suriye'de kadınlar öncülüğünde inşa edilen yaşamda PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü Paradigması esas alınıyor. Kadınlar ve halklar ilk kez her hangi bir baskıyla karşılaşmadan, kendi talepleri doğrultusunda kurumsallaşmalarını örgütlüyor. "Demokratik Suriye Özgür Kürdistan" perspektifi ile bölgedeki tüm bileşenler temsiliyetlerini buluyor.