PKK Lideri’nin fikriyatı olan HDK 11 yaşında…
- 09:01 15 Ekim 2022
- Güncel
Marta Sömek
İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fikriyatı ile kurulan ve tüm dünya halklarına dokunan Halkların Demokratik Kongresi, demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigma ve yeni yaşamın inşası için örgütlü gücü ile HDK fikriyatının filizlenmesi ve yeşermesi hedefiyle 11'inci yılını karşılıyor.
PKK Lideri Abdullah Öcalan, 23 Eylül 1989 tarihli “Halkların Demokratik İttifakı” başlıklı yazısında, “Halkların demokratik ittifakını kuracağız” diyerek, “Kürdistan’ın ezilmişliği, Türk halkının ezilmişliğidir. Ben, kendi halkımı tanıdığım kadar, Türk halkını da tanımak istiyorum. Onun özgürlük tanımını da yapmak istiyorum. Türk halkıyla ve onun temsilcileriyle ilişki düzenleyeceğiz, bunda en ufacık bir kuşkunuz olmasın. Gerekirse biz zorlayacağız. Ben insanları mutluluk içinde, kalkınmış bir ülke görmek istiyorum. Bu da bizim Türkiye halkına yapabileceğimiz en büyük hizmetimiz olacaktır” sözleriyle Kürdistan ve Türkiye halklarıyla kurulması gereken “ilişki ve ittifaka” işaret ediyor.
İttifak çerçevesini çiziyor
24 Kasım 1991’de ise demokrasi cephesinin zorunlu olduğunu söyleyen Abdullah Öcalan, 9 Ekim 1992’de de, “Eşit ve özgür temelde gerçek bir birlik istiyoruz. Biz, Türk halkı ve demokrasi için de gerçek bir çıkış olabileceğimize inanıyoruz. Gerçek kardeşliğin, gerçek birliğin sağlam bir müttefiki olduğumuzu herkes bilmeli” diyor. Çözümün demokrasiyi geliştirmek olduğuna vurgu yapan PKK Lideri, 16 Aralık 1996’da ise, “Demokrasi kuvvetlerini hızla bir araya getirip çok iyi tanıdıkları ve güç aldıkları Kürtlerin demokratik savaşımını da arkalarına alıp hızla bir demokratik yükselişe geçiş yapmaları gerekiyor. Bunun için demokrasi kurultayları, demokrasi için ittifak toplantılarını ülke içinde ve dışında, ideolojik görüş farkı-ayrımı yapmaksızın, küçük veya büyük örgüt ayrımı yapmaksızın hızla bir demokratik birliğe doğru gitmeleri gerekir. Eğer bunu yaparlarsa, Türkiye ve Türkiye halkı her şeyi kazanacaktır ve biz de sonuna kadar onlardan yanayız” ifadeleriyle ittifak olgusunu çözümlüyor.
‘Seçim ittifakı meselesi değil, demokratik ittifak…’
2 Ağustos 1999’da, “Barışı getirecek olan halklardır” diyen Abdullah Öcalan, 4 Ekim 1999’da da “Demokratik birliktelik tek yolumuzdur. Bunun dışında yolumuz yok” ifadelerini kullanıyor. 9 Ekim 1998’de gerçekleşen uluslararası komplo ile tecrit altına alınmasının ardından da Türkiye gündemi ve programını belirlediğini aktaran PKK Lideri, “Benim yargılanmam, şimdi burada bulunmam tamamen bununla ilgilidir. Yalnız Kürt’le olmaz. Fakat en çok acı çeken taraf olarak Kürtler, demokrasiye en çok ihtiyacı olandır. Ekmek, iş, kardeşlik, işkencenin kalkması, demokrasi ile olabilir. İttifaksız da demokrasi geliştirilemez” diyor. 2000 yılında, demokrasi bloğunun gelişmesi durumunda Türkiye halkının kazanacağına vurgu yapan Abdullah Öcalan, “Demokratik ittifak projesi geliştirilmeli, ortaya konulmalıdır. Bu kadar çaba boşuna gitmesin. Bu sadece bir seçim ittifakı meselesi değildir, bir demokratik ittifak meselesidir. Bizim tavrımız şiddet ortamının tümüyle aşılmasıdır. Bu neyle mümkün olur? Demokratik ittifakla. Böyle olursa herkes kazanır. Demokrasi kazanır, devletin kendisi kazanır” sözleriyle ittifakın önemine değiniyor.
Demokratik ulus bilinci
2005 yılında ise eşbaşkanlık ve tüm halkları kapsayan ittifak fikriyatını paylaşan PKK Lideri, “Demokratik Toplum Hareketi'ne Türk birçok arkadaş katılmalı. Bu bir Kürt partisi değildir. Türkiye ulusu ekseninde bütün halkların katılımı olmalıdır. Eşbaşkanlık sistemi geliştirilmeli. Azınlık temsilcileri de olmalı. Ermeniler, Araplar da girebilir. Çokluğun içine toplumun bütün kesimleri; etnisite, kadın, gençlik, bütün mezhepler giriyor. İşte çokluk budur, bunların özgürleşmesi ve demokratikleşmesi gerekiyor. Bizim çözüm projemizin özü Demokratik Türkiye Ulusu bilincinin oluşturulmasıdır” ifadelerini kullanıyor.
Kongreye giden süreç
Önerdiği demokratik ulus modeli ile “ulusu” bir arada tutmanın tek yolu olduğunu söyleyen Abdullah Öcalan, 6 Temmuz 2011’de de, “Bu şekilde beş yüz kişilik bir Kongre oluşturulabilir. Bu oluşturulacak çatı partisi sadece Kongre olmaz veya sadece parti şeklinde de olmaz. Hem Kongre hem de Parti şeklinde yarı-Kongre biçiminde olabilir. Daha önce bu çatı partisi için ‘Demokratik Topluluklar Partisi’ ismini önermiştim. Ancak bugün ilk defa daha uygun bulduğum bir isim öneriyorum: DEMOKRATİK ULUS KONGRE - PARTİSİ. Bu blokta tüm sol-sosyalist çevrelerin olması gerekir” ifadeleriyle demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmasının somut olarak hayata geçirilmesi gerektiğini yineliyor.
20 kişi ile başlayarak büyük bir ‘okula’ dönüşen HDK
Bu paradigma doğrultusunda ise 15 Ekim 2011 tarihinde sol-sosyalist partiler, sendikalar, kadınlar, LGBTI+’lar, emek ve ekoloji hareketleri, sivil toplum ve demokratik kitle örgütleri, inanç grupları ve azınlıklardan oluşan yaklaşık 20 bileşen ile 81 ilden 820 delege, Ankara’da gerçekleştirdikleri kongre ile Halkların Demokratik Kongresi’ni (HDK) oluşturdu. Gençlerden kadınlara, azınlıklardan LGBTI+’lara kadar tüm halklar için birlikte mücadele zemini yaratan HDK, ezilenlerin siyasetin öznesi haline gelmesinin temel aracı olarak PKK Lideri’nin de önerdiği meclisleri kurar. İl, ilçe, bölge ve halk meclisleri ile mücadele alanını genişleten HDK, halkların ihtiyaç duyduğu çeşitli yönetim biçimlerini ve özerklik modellerini geliştirmenin de zeminini yaratır. Bileşenleri, yaklaşık 20 kişi ile sokaklar, kafeler, parklar ve daha birçok yerde çalışmaları yürütülen ve halklar için bir “çatı” olan HDK’yi, “bir okul, akademi ve yaşam” olarak tanımlıyor.
Anadilde eğitim ve Kürt sorununa çözüm
Öte yandan Kürt halkının temel hak ve özgürlüklerine de mevcut paradigma çerçevesinde yaklaşan HDK, Kürt sorununun barışçıl ve demokratik çözümünü temel hedef olarak önüne koyar. “Ekoloji Meclisi” ile rant, talan ve ekoloji kırımına karşı mücadele yürüten HDK, doğadaki tüm canlıların yaşam hakkını savunur. Toplumun her alanında dışlanan ve şiddete maruz kalan LGBTI+’ların maruz kaldığı homofobi, ayrımcılık ve şiddete karşı “LGBTI+ Meclisi” ile mücadele yürüten HDK, bu mücadele ile birçok anlayış ve yaklaşımı kırmaya da öncü olur. Yine “Gençlik Meclisi” ile gençlerin siyasete aktif katılımının ve temsiliyetinin zeminini yaratan HDK, özel savaş politikaları, ayrımcı, cinsiyetçi, milliyetçi, tekçi ve niteliksiz eğitim anlayışını reddederek parasız, eşit, demokratik, bilimsel, anadilde ve ulaşılabilir eğitim hakkının sağlanması için de çalışmalar yürütür.
Halkların ‘birlikte’ mücadelesi
HDK, “Emek Meclisi” ile ise kapitalizme, emek gücünün sömürüsüne, yolsuzluk ve talana, gelir dağılımındaki uçuruma, açlık ve yoksulluğa, esnek, güvencesiz ve sigortasız çalışmaya, sendikasızlaştırmaya, taşeronlaştırmaya, kazanılmış hakların gaspına karşı işçi sınıfı ve halkların haklarını savunarak kazanımları için mücadele eder. “Halklar ve İnançlar Meclisi” ile de tüm halkların toplumsal ve tarihsel dokusuna aykırı olan tekçi, inkârcı ve asimilasyoncu egemenlik politikalarına karşı halkların, kimliklerin, dillerin, kültürlerin eşit, özgür ve birlikte yaşamını savunur. Her renkten ve halktan temsilcileri barındıran HDK, Alevi, Hıristiyan, Musevi, Ezîdî, Süryani (Asuri-Arami-Keldani), Arap, Laz, Çerkez, Rum, Pomak ve ezilen tüm inanç ve kültür grupları ile birlikte “yeni yaşam” için mücadeleyi örer.
Kadın özgürlükçü paradigma dünyaya yayılır
Toplumun her alanına sirayet eden erkek egemen sistem ve özel savaş politikalarına karşı sokak sokak, mahalle mahalle çalışma yürüterek “Kadın Meclisleri”ni kuran HDK, bu perspektif doğrultusunda kadın özgürlükçü paradigmayı hayata geçirmeye başlar. Kadın Meclisleri’nden bir kişinin dahi yer almadığı toplantıyı geçersiz sayan HDK, kadın beyanını esas alır. Şiddete, baskıya, tacize, tecavüze ve özel savaş politikalarına karşı tüm kadınlarla mücadele yürüten HDK Kadın Meclisleri’nin paradigması, zaman içerisinde tüm dünya kadınlarını etkiler. Kadın özgürlükçü paradigmadan etkilenen Kolombiya’nın yerel meclis yapılarındaki kadınlar, inanışları bağlamında el emeği ile işledikleri kavanoz içerisindeki bir balığın kavanozdan çıkması sonucunda tüm kadınların ve halkların özgürleşeceğini simgeleyen hediyesini ise Kadın Meclisleri’ne armağan eder.
Ortak mücadele hattını ördü
11’inci yılını dolduran HDK, bu süre zarfında 42 bileşen ve her bölgede yer alan yaklaşık 10 meclisi ile mücadele zemininde birçok öncülüğe imza atar. İstanbul Sözleşmesi, kadınların eşit ve özgür yaşam hakları için Kürtçe, Türkçe, Zazaca, Ermenice, Süryanice, Lazca ve daha birçok dilde çalışma yürüten HDK, gerçekleştirdiği panel, konferans, tartışmalar ve atölyelerle birçok bileşenine de meclisleşme konusunda öncü olur. Yine Kürt kadın hareketi ile Türkiye feminist hareketini yan yana getiren HDK, ortak mücadele hattını örerek birlikte mücadeleyi hayata geçirir. Öte yandan azınlık halkları için birçok program yapan HDK, halkların anadillerinde kendilerini tanımlaması ve mücadelelerini dünyaya duyurması için de zemin hazırlar.
Yeni yaşamın inşası: Üçüncü Yol
11 yıllık mücadele sürecinde Genel Merkez’lerinin “halkların bahçesi” olarak tanımlandığı HDK, sahip olduğu fikriyat ile Hıristiyanlardan ateistlere, işçilerden ekolojistlere tüm halkların birlikte mücadele yürüttüğü “Üçüncü seçenek” olur. Halklar için büyük bir umut olacağı düşünülen “Üçüncü Yol” seçeneğini ise son olarak Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve 7 sol-sosyalist parti ile demokratik kitle örgütlerinin 24 Eylül’de yeni yol haritaları ile duyurdukları “Emek ve Özgürlük İttifakı” oldu.
Baskılara mücadele ile cevap veriyor
Son olarak Tekirdağ Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütüldüğü belirtilen bir soruşturma kapsamında HDK Genel Merkezi’ne 3 Haziran günü sabah saatlerinde polislerce baskın düzenlenirken, yine aynı savcılık tarafından yürütülen soruşturma kapsamında HDK’li ve HDP’li 8 kişi de tutuklanmıştı. Fikriyat ve paradigmaya dönük saldırılar da yürütülen mücadele kadar artarken, HDK tüm baskı, yıldırma, tutuklama politikaları ile baskınlara karşı da mücadelede geri adım atmamakta kararlı olduğunu yineliyor.
11’inci yılında hedef fikriyatın filizlenmesi
“Yeni yaşamın inşası” için tek çözümün birlikte ve örgütlü mücadeleden geçtiği şiarını yinelemeyi sürdüren ve PKK Lideri’nin fikriyatıyla yaşam bulan HDK, başta kadınlar olmak üzere tüm halkların örgütlenmesi, HDK fikriyatının filizlenmesi ve yeşermesi hedefiyle 12’nci yılını karşılıyor.