Feminist Gece Yürüyüşü davası polis ablukasında görüldü

  • 16:36 10 Ekim 2022
  • Hukuk
İSTANBUL- Taksim’deki 20’nci Feminist Gece Yürüyüşüne gittikleri sırada gözaltına alınan 40 kişi hakkında açılan davanın ilk duruşması polis ablukasında görüldü. Duruşma söz alan kadınlar, mücadele edenlerin ya katledildiğini ya da yargılandığını dile getirerek, yapılan gözaltının münferit olmadığını ifade etti.
 
İstanbul’da bu yıl 20’ncisi gerçekleştirilen Feminist Gece Yürüyüşü öncesi gözaltına alınan 40 kişi hakkında “2911 sayılı kanuna muhalefet” iddiasıyla açılan davanın ilk duruşması Anadolu 13’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada yargılanan kişilerin çoğu ve avukatları hazır bulundu.
 
Duruşma öncesi açıklama
 
Dava öncesi 8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’nden kadınlar, adliye önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamada kadınlar, “Feminist isyan her yerde, Feminist Gece Yürüyüşü yargılanamaz” pankartını açtı.
 
Feminist bir dünya
 
Feminist Gece Yürüyüşü’nün 20’ncisi için yapılan çağrıya karşılık binlerce kadının isyanıyla beraber sokağa çıktığını dile getiren Sezen Özkan, yıllar içerisinde feminist mücadeleyi örgütlediklerini ifade ederek başka bir dünyanın mümkün olduğunu gördüklerini söyledi. Sezen, “Taksim’e giderken ki iddiamız yalnızca 8 Mart’ı kutlamak değildi. Dünyayı yerinden oynatacak kadınların ve LGBTİ+ların feminist bir dünya kurmaktaki iddiasını ve bu inadı taşımaktı sokaklara. Bizler bir gün değil her gün isyandayız” dedi.
 
‘Feminist Gece Yürüyüşü yargılanamaz’
 
Taksim’e geçmek üzere Kadıköy’den yola çıktıkları anda kolluğun takibi, tacizi ve uyguladığı şiddet sonucunda gözaltına alındıklarını hatırlatan Sezen, o gün yaşanan gözaltılar ile kadınların susturulmasının amaçlandığını ama bunun başarıya ulaşamadığını, binlerce kadının sokaklarda seslerini yükselttiğini belirtti. Sezen, “Erkek devlet, gözaltılardan sonra bizlere dava açarak yıldırma politikalarından birini devreye soktu. Şunu biliyoruz ki haksız bir şekilde gözaltına alınan bizler değil, bu ülkede her gün kadınların, transların ve çocukların şiddete maruz bırakılmasına göz yumanlar, katilleri serbest bırakanlar, İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekenler suçludur. Patriyarkanın, kapitalizmin, ırkçılığın, savaşın, işgalin, dini baskının, emek sömürüsünün olmadığı eşit ve özgür bir dünya kurmadan feminist isyan bitmeyecek! Feminist Gece Yürüyüşü yargılanamaz” diye konuştu.
 
Açıklamanın ardından kadınlar adliyeye duruşmayı takip etmeye geçti.  
 
Duruşma salonu ablukaya alındı
 
40 kişinin yargılandığı duruşmaya 9 kişilik mahkeme salonu verilmesinden dolayı yargılanan çoğu kişi ayakta kalırken, hakim COVİD-19 gerekçesiyle duruşmayı takip etmeye gelen gazetecileri ve destekte bulunmaya gelen kadınları duruşma salonuna almadı. Ancak duruşma salonu küçük olmasına rağmen polislerin salona alınması dikkat çekti. Aynı zamanda duruşma salonunu önü de çevik kuvvet ve sivil polisler tarafından ablukaya alındı.
 
Kimlik tespiti ile başlayan duruşmada ilk olarak “2911 sayılı kanuna muhalefet” suçlamasıyla hazırlanan iddianame okundu.
 
Derhal beraat istendi
 
Ardından söz alan tüm sanıkların avukatı Hatice Tuğba Yılmaz, her ne kadar yargılanmaya başlansa da müvekkillerinin suç unsuru teşkil eden bir fiillerinin olmadığını dile getirerek derhal beraat karar verilmesini talep etti.
 
Bu talep dosyaya bakan savcının izinli olması gerekçesi ile reddedildi.
 
‘Bizi engelleyenler yargılanmalı’
 
Devamında söz alan yargılanan kadınlardan Atike Eski, Kadıköy’de yürüyüşe katılmak üzere yolda yürürken darp edilerek gözaltına alındıklarını ifade etti. Atike, “Her gün bir kadının öldürüldüğü, şiddet faillerinin elini kolunu sallayarak gezdiği bir ülkede 40 tane kadın hayatlarını, haklarını savundukları için gözaltına alındı. Yargılanması gerekenler bizler değil bizi engelleyenlerdir” diyerek beraatını talep etti. Atike, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması’nı (HAGB) da kabul etmedi.
 
‘Yargılama hukuki değil’
 
Daha sonra söz alan Begüm Selici, anayasal haklarını kullanmak istediklerini ancak keyfi bir şekilde gözaltına alındıklarını ifade etti. Begüm ardından Feminist Gece Yürüyüşü’nün amacına ve tarihçesine değindi. Begüm, yargılamanın hukuki olmadığını ve hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini söyleyerek HAGB’yi kabul etmedi.
 
 Görüntü çekildiği gerekçesiyle telefona el konuldu
 
Begüm’ün savunma yaptığı sırada yargılanan kadınlardan Sarya Özbay görüntü çektiği iddiasıyla telefonuna el konuldu. Görüntü çekmenin yasak olduğu gerekçesiyle hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Bu sırada avukatlar telefona el koymanın hukuksuz olduğunu belirtti.
 
‘Makul kadın olmayacağız’
 
Ardından savunmasını yapan Rozerin İdin, Türkiye’de özgürlük mücadelesi veren kadınların, LBGTİ+’ların iktidar tarafından ya katledildiğine ya da yargılandığına dikkat çekti. Rozerin, “Ne yaparlarsa yapsınlar inadına direniyoruz. İsyanımızı büyütmeye devam edeceğiz. İktidarın istediği makul kadın olmayacağız” diye konuştu.
‘Şirin Ünal neden burada değil?’
Daha sonra söz alan Sezen Özkan, kadınları taciz eden İstanbul Emniyet Müdürü Güvenlik Şube Amiri Hanifi Zengin’in ve kendilerini darp eden polislerin değil de neden kendilerinin yargılandığını sordu. Sezen, “Nadira Kadirova’yı katleden Şirin Ünal neden burada değil? AKP’li olduğu için mi? Hande’nin katledilmesinin üzerinden 2 binden fazla gün geçti neden failleri hala bulunup yargılanmıyor? Bu soruların cevaplarını alana kadar feminist isyanımızdan vazgeçmiyoruz” diyerek beraatını talep etti.
 
Ardından söz alan kadınlar da kendilerinin darp edildiğini ve keyfi bir şekilde gözaltına alındıklarını, bundan dolayı üzerlerine atılı suçlamaları kabul etmediklerini söyleyerek beraatlarını talep etti.
 
‘Bu saldırılar basit değil’
 
Savunmaların ardından söz alan avukat Fadime Fulya Dağlı, eylem var olmadan müvekkillerinin gözaltına alındığını dile getirerek kolluğun kadınların gerçekleştirdiği eylemlere keyfi olarak saldırdığına dikkat çekti. Fadime, “Bu saldırılar basitçe gözaltına alma değildir. Erkek şiddetine karşı sokakta olmak isteyen kadınlara kolluğun bir görev olarak şiddet uygulayacağının gösterilmesidir. Polis şiddeti ile katledilen Mahsa Amini dahil olmak üzere kadınlara yönelik gerçekleştirilen polis şiddeti birbirinin uzantısıdır” dedi.
 
‘Somut delil mevcut değildir’
 
Ardından konuşan avukat Hatice Tuğba Yılmaz, 40 kişinin yargılandığı davanın duruşma salonunun küçük olmasına, duruşmaya ara verilmemesine ve iddianamenin yarım sayfadan oluşmasına dikkat çekti. Hatice, “İddianamede ifade edilen görüntüler dosyaya ibraz edilmediği gibi yer alan fotoğraflar 3-4 fotoğraftan ibarettir. 40 kişiye karşı kişiselleştirilmiş hiçbir somut delil mevcut değildir. Müvekkillerimin beraatını talep ederim” dedi.
 
AİHM kararları yerine getirilmiyor
 
Daha sonra söz alan avukat Düşün Altuntaş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye’ye yönelik verdiği Oya Ataman kararına değinerek, kolluğa toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullananların güvenliğini sağlama sorumluluğu yüklediğini ancak yaşanan olayda bunların yerine getirilmediğini vurguladı.
 
 Devamında söz alan diğer avukatlar da müvekkilleri hakkında beraat talep etti.
 
Ardından söz alan iddia makamı, gerçekleştirilen yürüyüşe dair yasaklama kararının olup olmadığının Emniyet Müdürlüğü’nden sorulmasına talep etti. Telefonla çekim yapan Sarya için polisler tarafından tutulan tutanağın telefonla beraber nöbetçi Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslimi için talimat verildi.
 
Duruşma ertelendi
 
Son olarak ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Emniyet Müdürlüğü’ne yazı yazılarak olay günü toplantı ve gösteri yürüyüşünü yasaklama kararının bulunup bulunmadığının sorulmasına ve duruşmaya katılmayan sanıklar hakkında adresine göre işlem yapılmasına karar verdi. Duruşma 3 Nisan 2023 tarihine ertelendi.