Çukurova'dan Ege'ye komploya öfke

  • 17:06 9 Ekim 2022
  • Güncel
 
HABER MERKEZİ - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik komplonun 24’üncü yıldönümünde birçok kentte direniş mesajı verilirken, tek muhatabın Abdullah Öcalan olduğunun altı çizildi. 
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim’de Suriye’den çıkarılmasıyla başlayan uluslararası komplonun 24’üncü yıldönümü dolayısıyla Türkiye metropollerinde de yürüyüş, açıklama ve panel gerçekleşti. 
 
İzmir 
 
İzmir’de, Barış Anneleri İnisiyatifi, Demokratik Bölgeler Partisi  (DBP) Ege Bölge Temsilciliği, Tevgera Jinên Azad (TJA), Halkların Demokratik Kongresi (HDK) İzmir Meclisi, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü, Özgürlük için Hukukçular Derneği’nin de (ÖHD)  aralarında olduğu 11 siyasi parti ve sivil toplum örgütü öncülüğünde “Özgürlüğe Yürüyoruz” şiarıyla Enternasyonal Fuarı Basmane Çıkışı önünde bir araya gelindi. Buradan Basmane Meydanı’na yürümek isteyen kitlenin etrafı, polis bariyerleriyle çevrildi. Kitle engeli, oturma eylemi ile protesto etti. 
 
“Em dimeşin azadiye”  yazılı pankart eşliğinde yapılan eylemde, “Be Serok jîyan nabe”, “Bijî berxwedana zindanan” “Tecride hayır barış hemen şimdi”, “Barışın Yolu İmralı’dır” ve “Tecride hayır barış hemen şimdi” sloganları atıldı. Eyleme, HDP milletvekilleri Serpil Kemalbay ve Kemal Peköz de katıldı. Açıklamayı, HDP İzmir İl Eşbaşkanı Berna Çelik okudu. 
 
‘Komplo aynı zamanda yeni yaşam fikriyatına müdahaledir’
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası güçlerin ve bölgesel ülkelerin içinde bulunduğu bir konsept tarafından geliştirilen komplonun politik ve toplumsal sonuçlarının hala devam ettiğini ifade eden Berna, “20. yüzyılın başında hiçbir kültürel ve ulusal sınırı hesaba katmadan, Ortadoğu ülkelerinin haritalarını çizerek yüzyıldır yaşanan bütün yapısal krizlerin bizzat kaynağı olan küresel emperyalizm, Ortadoğu’da kurmuş olduğu statükonun dışındaki bütün devrimci alternatiflere karşı aynı tasfiyeci yöntemi sürekli kullanmıştır. Bu yönüyle yüzyıl sonra Ortadoğu’da yaşayan bütün halklara umut olabilecek bir fikriyatın mimarı olan Sayın Öcalan’a karşı geliştirilen komplo, aynı zamanda büyük bir toplumsal dönüşüme ve yeni bir yaşam fikriyatına karşı uluslararası güçlerin müdahalesidir. Demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmanın hedef alınmasıdır” diye belirtti.
 
‘Çözümün muhatabı Abdullah Öcalan’dır’
 
Komplonun bir taraftan Kürt halkının özgürlük mücadelesini tamamıyla tasfiye etmeyi amaçlandığını ifade eden Berna, ancak PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın İmralı’da ortaya koyduğu demokratik çözüm iradesinin komplocu girişimi boşa çıkardığını dile getirdi. Berna “Bütün ağırlaştırılmış mutlak tecride rağmen Kürt sorununun demokratik çözümünün asıl muhatabı ve müzakere gücü bugün de Sayın Öcalan’dır. 9 Ekim 1998’de başlayıp 15 Şubat 1999’da Sayın Öcalan’ın Türkiye’ye getirilmesiyle devam eden süreç, Öcalan’ın bütün barış ve çözüm çabasına rağmen, ağır tecrit koşulları devam ettirilmiş, çözüm çabaları iktidarlar tarafından her defasında politik hesaplara kurban edilmiştir. Sayın Öcalan’ın 24 yıldır mutlak tecrit şartlarında tutsak edilmesi, Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümü önündeki en büyük engeldir. Bugün de devam eden mutlak tecrit, iktidarın toplumu kutuplaştırma ve düşmanlaştırma politikalarını körüklemesine hizmet etmekte; Türkiye ve Rojava başta olmak üzere Ortadoğu'da çözümsüzlüğü derinleştirmektedir” ifadelerini kullandı. 
 
‘Özel savaş politikaları tecritten bağımsız değil’
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik sürdürülen ağır tecrit kırılmadan topluma yönelik ablukadan da çıkılamayacağını söyleyen Berna, “İmralı’da barışın sesi ve demokrasinin nefesi kesilmek istenmektedir. Bu yönüyle tecrit; demokrasiye ve toplumun barış hakkına yönelik sistemli bir saldırıdır. Bugün Kürdistan’da kadınlar, gençler üzerinden yürütülen özel savaş politikalarının, kadına yönelik şiddet ve katliamların, işsizliğin, yoksulluğun derinleşerek artması, tecrit politikalarından bağımsız değildir” şeklinde konuştu.
 
‘Tüm demokratik çevreler duyarlı olmalı’
 
Tecrit rejimine karşı geri adım atmadan, demokrasi ve barış mücadelesini güçlendirmeye devam edeceklerini vurgulayan Berna, “Sayın Öcalan üzerinde hiçbir hukuk ve vicdan ilkesine sığmayan tecridin kırılması için bütün demokratik çevreleri duyarlı olmaya ve İmralı duvarlarını aşan barış, özgürlük ve demokrasi iradesine sahip çıkma çağrısında bulunuyoruz” dedi.
 
‘Kürt sorununun çözümü imkansız değil’
 
Açıklamanın ardından söz alan Serpil Kemalbay, Kürt sorununun çözümünün barışın ve demokrasinin sağlanmasından geçtiğini belirterek, “Bugün aynı zamanda Che Guevara’nın ölüm yıl dönümü. Guavera der ki ‘gerçekçi olun imkânsızı isteyin.’ Kürt sorununun demokratik çözümünü imkansız gibi anlatılıyorlar; oysa imkansız değil. Bir halkın varlığının iradesinin kabul edilmesi kendi kendini yönetme iradesine saygı duyulması gerekir. Barış içinde eşit yaşama saygı duyulmalıdır. Bunun için mücadele ediyoruz. Kürt halkı ile omuz omuza oluyoruz. Sadece Türkiye sınırlarından bahsetmiyoruz. Kürt sorunu küresel bir sorundur” diye kaydetti. 
 
‘Komplo derinleştiriliyor’
 
Ardından konuşan HDP Adana Milletvekili Kemal Peköz’de, egemen güçlerin Türkiye’de barışın sağlanmasını istemediklerini ifade ederek, bu nedenle komplonun derinleştirildiğini söyledi. Kemal, “Sayın Öcalan sürekli demokrasi, barış ve halkların kardeşliğinden bahsetti. Bu gün yaşanan savaşın çözümü için taraflar bellidir. Bir taraftan Sayın Öcalan diğer taraftan devlettir. Çözüm sürecinde insanlar ölmedi, çatışmalar yaşanmadı. Ama savaş başladıktan cenazeler gelmeye başladı insanlar birbirine düşman oldu. Sayın Öcalan’ının sesinin duyulmaması için tecrit uyguluyorlar. Bugün İmralı’da uygulanan tecrit bütün cezaevlerine yayıldı. Sayın Öcalan’ın sesi duyulması demek barış demektir. Başta İmralı olmak üzere cezaevlerinde tecrit kaldırılsın. Halkların birlikteliğine dinamit koymayın” ifadelerinde bulundu. 
 
Burada yapılan açıklama sonrası HDP il binasına girmek isteyen kitleye polis saldırdı. Saldırıda HDP İzmir İl Eşbaşkanları Berna Çelik ve Çınar Altan’ın da aralarında olduğu 5 kişi gözaltına alındı.
 
 
 
Adana 
 
Adana'da DBP, TJA, HDK, HDP tarafından uluslararası komplo protesto edildi. Polis açıklama öncesi Heykeli Parkı ve HDP Adana il binasını ablukaya alarak, giriş ve çıkışlara izin vermedi. HDP il binasında toplanan grubun dışarı çıkması engellenirken, bina çıkışındaki gruba ise polis saldırdı. Saldırıda çok sayıda kişi yaralandı. Kitlenin direnişi sonrası bina önünde açıklama yapıldı. Polisin müdahalesine tepki gösteren HDP Adana İl Eşbaşkanı Mehmet Karakış, polisin yaptığının suç olduğunu belirterek, "Siyasi parti olarak ifade özgürlüğümüzü kullanma, basın açıklaması yapma hakkımız var. Parti binamızın önünü kapatarak Anayasal suç işliyorsunuz" dedi. 
 
‘Muhatap Öcalan’dır’
 
Komplonun politik ve toplumsal sonuçlarının bugün bütün yakıcılığı ile devam ettiğini ifade eden Mehmet, "Ortadoğu’da yaşayan bütün halklara umut olabilecek bir fikriyatın mimarı olan Sayın Öcalan’a karşı geliştirilen komplo, aynı zamanda büyük bir toplumsal dönüşüme ve yeni bir yaşam fikriyatına karşı uluslararası güçlerin müdahalesidir. Demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmanın hedef alınmasıdır. Komplo bir taraftan Kürt halkının özgürlük mücadelesini tamamıyla tasfiye etmeyi amaçlarken öbür taraftan halkları karşı karşıya getirerek bir iç savaşın zeminini yaratmak istemiştir. Fakat Sayın Öcalan’ın İmralı’da ortaya koymuş olduğu demokratik çözüm iradesi ve bütün Ortadoğu’yu kapsayacak yeni bir yaşam paradigmasının bu topraklarda hayat bulması, bu komplocu girişimi boşa çıkarmıştır. Bütün ağırlaştırılmış mutlak tecride rağmen Kürt sorununun demokratik çözümünün asli muhatabı ve müzakere gücü bugün de Sayın Öcalan’dır" dedi.
 
Komployu kınayan Mehmet, tecridin kırılması için bütün demokratik çevreleri duyarlı olmaya çağırdı. 
 
Mersin
 
Mersin’de ise HDP Akdeniz ilçe binası önünde yapılan açıklamada, “Em ber bi azadiye ve dimeşin özgürlüğe yürüyoruz” pankartını açan grup, sık sık  "Bijî Serok Apo", "Bijî berxwedana zindanan" ve "Jin, jiyan, azadî" sloganları attı. 
 
Açıklama yapan Çukurova TUAY-DER yöneticisi Ergin Altuntaş, komplonun Kürt halkının özgürlük mücadelesinin tamamını tasfiye etmeye yönelik oluğunu belirterek, “Tecrit rejimine karşı geri adım atmadan demokrasi ve barış mücadelemizi güçlendirmeye devam edeceğiz” diye konuştu. 
 
Ankara
 
Ankara’da da TJA, HDP, DBP,  MED TUHAD-FED’in katılımıyla komploya ilişkin panel düzenlendi.
 
Panel’de konuşan Avukat Doğan Erbaş, “Tecrit sistemiyle komplo bir yanıyla devam ediyor ama eğer ‘başı kopartırsak gövdeyi dağıtırız’ hedefe o açıdan baktığımızda komplo amacına ulaşamadı. Komplo hem Kürt halkının direnişi, mücadelesi yönüyle hem de Sayın Öcalan’ın İmralı’da sergilediği tarihsel direnişiyle komplo o yönüyle tasviye amacına ulaşamadı” dedi.
 
Komplo demelerinin sebebini, birçok büyük devletin bir araya gelerek Lider Abdullah Öcalan’a tuzak kurması olarak açıklayan Erbaş, şu ifadeleri kullandı, “Şam’dan çıkışta Sayın Öcalan’ın değerlendirmesiydi bu, ‘Şam’dan çıkışta önümde iki yol vardı, iki seçenek, ya dağa gidecektim savaş daha da derinleşecekti ya da Avrupa’ya gidip diplomasi yoluyla uluslararası hukukun da devreye girmesiyle, siyasal, barışçıl demokratik çözümün kapısın zorlayacaktım. Olanaklarını yaratmaya çalışacaktım, ben ikincisini tercih etti.’ Dikkat ederseniz zaten başından itibaren Sayın Öcalan’ın defalarca karşılıksız tek taraflı ilan ettiği ateşkes diyalogları, barış görüşmelerini hatırlarsınız.” Öcalan’ın barış ve çözüm çağrılarının muhatapları tarafından kabul edilmediğini belirten Doğan, gerçek muhatapların çıkmaması nedeniyle bu günlere gelindiğini söyledi.
 
Zamana yayılmış idam cezası
 
Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit sisteminin Türkiye’nin kaldırdığı idam cezasını yerine geçtiğini ifade eden Doğan, bugün bakıldığında İmralı ile iletişimin tamamen kesilmesini, “Zamana yayılmış bir idam cezası” olarak nitelendirdi. Umut hakkının Avrupa yasalarına göre uygulandığı takdirde Abdullah Öcalan’ın 24 yıldır tutsak olduğunu hatırlatarak 25 yıldan sonra umut hakkının konuşulması gerektiğini hatırlattı. Doğan, tecrit altında olsa da Öcalan’ın fikir ve felsefesinin fiziki olarak yaşatıldığını ve bunu sonucunda Rojava Devrimi’nin yaşandığını söyledi.
 
Humeyni’yi bağrına basan Avrupa Abdullah Öcalan’ı kabul etmiyor
 
Avrupa’nın kendisine fikri olarak uymayan Humeyni’yi bağrına bastığını söyleyen HDP Milletvekili Ali Kenanoğlu da, İran ve iktidarını Avrupa ülkelerinde meşrulaştırmaya çalışan Humeyni’ye Avrupa’nın kucak açtığını söyledi. Ali, “Humeyni’yi bağrına basıp, hak, adalet, özgürlükleri ve iktidarını pekiştirmesine katkı sağlamıştır Avrupa. Ama Sayın Öcalan’a baktığımız zaman, Ortadoğu’nun o karanlık yapısında, yani bir tarafta şeriat, bir tarafta dini argümanlarla yönetim anlayışı sergileyen Ortadoğu’da; seküler bir yaşamı, kadın özgürlükçü bir yaşamı ortaya koyan bir fikriyata sahip. Ortadoğu’da bu fikriyatı oluşturmak isteyen Sayın Öcalan’ın Avrupa tarafından kabul edilmemesi çok garip ve çok ilginç çünkü emperyalist güçler meseleye yaşam tarzı, çağdaş, demokrat tarafından bakmıyorlar” diye konuştu.
 
Panel, konuşma ve soru cevapların ardından sona erdi.