Aynur Sarıca: Tecridi ve savaş politikalarını kırarak özgürlüğe yürüyoruz
- 09:03 9 Ekim 2022
- Güncel
Öznur Değer
VAN - 9 Ekim komplosuna dair değerlendirmelerde bulunan DBP Kadın Meclisi Sözcüsü Aynur Sarıca, “‘Özgürleşen kadın özgürleşen toplumdur’ fikriyatı, kadının özgürlük ve hak arayışında, özgür eş yaşamı inşa etmesi noktasında biz kadınların rolünü hatırlatan ve ön açıcı rol oynayan bir fikriyattı. Özgürlük tecridin kırılmasıdır. Tecridi ve özel savaş politikalarını kırarak özgürlüğe yürüyeceğiz” dedi.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın Türkiye’ye teslim edilmesi yönünde başlatılan uluslararası komplo süreci 24 yılı geride bıraktı. 9 Ekim Komplosu olarak tarih sayfalarında yer alan ve dünyanın en büyük komplosu olarak değerlendirilen, Avrupa’dan Ortadoğu’ya çok sayıda ülkenin işbirliği sonucunda gerçekleşen komploya karşı Kürtler başta olmak üzere halkların direnişi sürüyor.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Kadın Meclisi Sözcüsü Aynur Sarıca, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik başlatılan komplo sürecinin 24’üncü yıldönümü dolayısıyla değerlendirmelerde bulundu.
‘Amaç demokratik anlayış paradigmasını mahpus etmeydi’
İmralı Cezaevi’nde Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen tecride dikkat çeken Aynur, 9 Ekim’de başlayarak 15 Şubat’a kadar süren uluslararası komplo sürecine değindi. Komplo sürecinin tüm dünyanın gözü önünde gerçekleştiğini vurgulayan Aynur, “Kapitalist, emperyalist devlet anlayışları bir halk önderini nasıl bir operasyon ve kumpasla bir adaya hapsedeceğinin çizelgesini ortaya koydu. Dünya genelinde yapılan bir planlamayla bu komplo gerçekleşti. 24 yıl geçti. Asıl amaç Kürt halkı özelinde dünyaya önderlik edebilecek felsefeyi, kadın özgürlükçü, ekolojik ve halk özgürlükçü, demokratik anlayış paradigmasını mahpus etmeydi. İmralı adasında tecridin yaşanmasının nedeni de bu. Sayın Öcalan üzerinde özelleşmiş bir tecrit ile düşünsel bir bağın oluşmasına engel olmak için tecrit uyguluyorlar. Ancak bu durum fikirlerinin yayılmasının önünde engel olamadı. Felsefe halini alan ve özellikle kadının özgürleşmesi noktasında ifade edilen bir paradigmaya tecrit uygulanmak istendi. Başta kadınlar olmak üzere bu fikriyatı savunan herkes 9 Ekim ve 15 Şubat’ta Sayın Öcalan’a fikriyat noktasında ne kadar bağlı olduğunu ve sahiplendiğini gösteriyor. Bugün her kitlesel eylemlerde açığa çıkan sözler ve sloganlarla bu bağlılık açığa çıkıyor” sözlerine yer verdi.
‘Özgürleşen kadın özgürleşen toplumdur’
Kadın özgürleşmeden toplumun özgürleşemeyeceğine vurgu yapan Aynur, “Kadını ve toplumu bu fikriyattan uzak tutmaya çalışan zihniyet de bunu başaramayacağını biliyor. Her geçen yıl bir önceki yıldan daha güçlü mücadeleler yürütülüyor. Ulus devlet tarihinden bu yana ilk köleleştirilen, yok sayılan kadın oldu. Sayın Öcalan’ın fikriyatı çerçevesinde kadın özgürlüğü esas alındı. ‘Özgürleşen kadın özgürleşen toplumdur’ fikriyatı, kadının özgürlük ve hak arayışında, özgür eş yaşamı inşa etmesi noktasında biz kadınların rolünü hatırlatan ve ön açıcı rol oynayan bir fikriyattı. İktidarlar ise yok olma korkusuyla özelde kadınlara yönelik saldırılarını artırdı. Komplo süreçlerini protesto eden ve her anlamda en önde olan kadınlar ilk hedef alınanlar oldu. ‘Jin jiyan azadî’ sadece bir slogan olmaktan çıkarak bir paradigma, bir sembol halini aldıysa bu Kürt kadınlarının mücadelesi sonucunda oluşan ve tüm dünyaya bırakılan bir miras oldu. Korkan iktidar saldırganlaşır. Bu nedenle iktidarlar özel savaş taktiklerini kadına saldırarak geliştiriyor. Özellikle özgürleşme derdi olan Kürt kadınlarının yürüttüğü bir mücadele söz konusu. Tüm dünyada birlikteliği sağlayan kadınlar tecridi de kıracaklardır. Çünkü Sayın Öcalan üzerinde süren ağırlaştırılmış tecrit, özgürlük arayan kadınlar üzerinde de sürüyor. Savaşta en çok sömürülen ve mücadelesi yok sayılan kadınlar oluyor. Ama bugün Kürt özgürlük mücadelesinde kadınlar en önde durarak bu algıları da kırıyor” ifadelerini kullandı.
‘Özgürlük tecridin kırılmasıdır’
9 Ekim komplosu çerçevesinde “Özgürlüğe yürüyoruz” şiarıyla birçok kentte gerçekleşecek eylem ve etkinliklere değinen Aynur, “Tecridin bize yansımalarının ne olduğunu ortaya koymak istiyoruz. ‘Özgürlüğe yürüyoruz’ derken demokratik anlayış çerçevesinde haklarımızı açığa çıkaracak bir özgürlük arayışında olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Özgürlük tecridin kırılmasıdır. Tecridi ve özel savaş politikalarını kırarak özgürlüğe yürüyeceğiz. Özgürlükle taçlandırabileceğimiz bir toplumla ‘özgürlüğe yürüyoruz’ şiarıyla yürüyüş gerçekleştireceğiz. Buradan tüm halka yürüyüşe katılmaları çağrısında bulunuyoruz. Tek bir dil ve sesle iktidar politikaları karşısında duralım” çağrısında bulundu.