Pero Dündar: Komplo 3’üncü Dünya Savaşı’nın başlangıcıydı
- 09:08 8 Ekim 2022
- Güncel
Derya Ren
MARDİN - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 9 Ekim 1998 yılında geliştirilen uluslararası komplonun 3’üncü Dünya Savaşı’nın bir başlangıcı olduğunu söyleyen HDP Mardin Milletvekili Pero Dündar, “Komplo ile beraber Kürt halkının mücadelesini yok saymak ve mücadelenin üstüne beton dökmek istediler. Zilan’da, Dersim’de yaptıklarının aynısını yapmak istediler. Ancak başaramadılar” dedi.
Kürtlerin yeniden dirilmesine öncülük eden PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik 6 Mayıs 1996 yılında gerçekleşen suikast eylemiyle komplonun ilk adımı atılmıştı. Suikast girişiminin PKK tarafından ilan edilen ateşkes sürecine denk gelmesi Kürt halkı ve birçok kesim tarafından, "PKK’yi ve Önderini hedef alma, barış talebini ve ateşkes sürecini baltalama ile elde edilen kazanımların ortadan kaldırılması" olarak yorumlandı. PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik suikast girişimine ve PKK’ye yönelik devreye konulmaya çalışılan tasfiye politikalarına karşı Zeynep Kınacı (Zilan) 30 Haziran 1996 yılında Dersim’de fedai eylem gerçekleştirerek, yaşamına son vermişti. Yapılan eylem Türkiye, Kürdistan ve tüm dünyada büyük yankılara neden olurken, sistemin saldırıları da bununla beraber arttı.
ABD ve birçok hegemon devletin de içerisinde olduğu 40’tan fazla uluslararası gücün içerisinde yer aldığı uluslararası komplo ile birlikte PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998 yılında Suriye’den çıkması ile başlatılmış oldu. Komplonun devamı olarak 15 Şubat 1999 yılında PKK Lideri Abdullah Öcalan, uluslararası güçlerin de eliyle Türkiye’ye teslim edildi. O tarihten bu yana İmralı’da tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın duruşu, yarattığı felsefe ve düşünceler ile komplo boşa çıkarılırken, oluşturduğu demokratik-ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigma ile halkların özgürlüğünü sağlamak adına mücadele etmesine vesile oldu.
24 yılı aşkın bir süredir İmralı’da ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ve çözüm sürecinde İmralı’ya Sekreterya olarak götürülen Veysi Aktaş, Ömer Hayri Konar ile Hamili Yıldırım’dan 25 Mart 2021 tarihinden bu yana haber alınamıyor.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik geliştirilen uluslararası komplo ve İmralı’da devam eden ağırlaştırılmış tecride ilişkin Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mardin Milletvekili Pero Dündar değerlendirmelerde bulundu.
‘Komplo 3’üncü Dünya Savaşı’nın başlangıcıydı’
Komplo ile neyin hedeflendiğinin açık bir şekilde ortaya çıktığını söyleyen Pero, 1996 yılının 6 Mayıs’ında bunun somut örneğini gördüklerini belirtti. PKK Lideri Abdullah Öcalan şahsında komplo ile Ortadoğu’da bir savaş sürecinin başlatılmak istendiğini ekleyen Pero, “1993 yılında ateşkesin sona ermesinden sonra aslında komplo başladı. 1999 tarihine kadar da bu komplo farklı şekillerde, operasyonlarla yürütülmeye çalışıldı. Sayın Öcalan, 9 Ekim komplosu ile 3’ncü Dünya Savaşı’nın başlatıldığını belirtiyor. Şu an Ortadoğu’da yaşanan kaosların ve krizlerin temeli bu komplonun başlangıcından geliyor. Komplo ile beraber Kürt halkının mücadelesini yok saymak ve mücadelenin üstüne beton dökmek istediler. Zilan’da, Dersim’de yaptıklarının aynısını yapmak istediler. Ancak başaramadılar” dedi.
‘Eksik yoldaşlık ve arkadaşlık’ vurgusu
Sistemin Kürt özgürlük mücadelesini “23’üncü ayaklanma” olarak ele aldığını kaydeden Pero, “Bununla beraber Kürt halkının dirilişini ortadan kaldırmak istediler. Türkiye bunu tek başına yapmadı ve yapamaz da çünkü Türkiye hiçbir zaman tek başına Kürt halkının verdiği direniş karşısında duramadı. Bundan kaynaklı da uluslararası güçleri her zaman yanına çekmeye çalışmakta. Hiçbir zaman ABD, Rusya, Avrupa Birliği ve Arap ülkelerinin komplodaki rollerini göz ardı etmedik. Komplo’da parmağı olan dış güçlerin yanında içte de tasfiyeci bir güçlerin olduğunu biliyoruz. Örneğin KDP’nin ve Kürtleri bölmek isteyen bazı Kürt hareketlerin büyük orada etkisi vardır. Sayın Öcalan 1999 yılında esir alındıktan sonra ‘eksik yoldaşlık ve arkadaşlık’ tanımlamasını tamda bunun için yapıyordu” ifadelerini kullandı.
‘Dünya halkları Sayın Öcalan’ın felsefesini örnek alıyor’
Pero, komplonun başladığı süreçlerde halkın çok büyük eylemselliklere imza attığını ifade ederek, şunları söyledi: “Sayın Öcalan’a yönelik geliştirilen komplonun devreye girdiği süreçte ben cezaevindeydim. Ama çok içeride de dışarıda da çok büyük eylemler yapıldı. Çok büyük iradeler ortaya çıktı. Komplo Kürt halkına karşı oynanmaya çalışan bir oyundu. Hem içeride hem de dışarıda Kürt halkını tasfiye etmek ve mücadelelerine ket vurulmak istendi. Sayın Öcalan daha sonra gönderdiği mektuplarda bu oyunları boşa çıkardığını dile getiriyor. Hala Kürt halkı üzerinde soykırım politikası uygulanıyor. Kürt Halkını Lideri hala rehin tutuluyor. Tabi tüm bu saldırılara karşı Kürt halkı her zaman direndi. Sayın Öcalan için ‘güneşimizin karartamazsınız’ eylemi de bunun bir parçasıydı. Şu an tüm dünya halkları Sayın Öcalan’ın fikirleri ve felsefesinin örnek alıyor.”
‘Sayın Öcalan’ın duruşu tüm algıları yıktı’
Komplonun açık ve gizli güçlerinin olduğunu ekleyen Pero, bu güçlerden bazılarının aydınlatılmadığını söyledi. Pero, “Kürt özgürlük mücadelesinden önce Kürtlerin çıkardığı ayaklanmalara, başkaldırılara çok dar anlamlı bakılıyordu. Ancak Kürt özgürlük mücadelesinin başlaması ve Sayın Öcalan’ın Kürt halkına Önderlik etmesi, duruşu tüm bu algıları yıktı. Bununla birlikte Sayın Öcalan dünya tarihinde bir ilki başardı ve kadın ordulaşmasını yarattı. Afganistan’a, İran’a, Afrika’ya ve daha nice ülkelere baktığımız zaman orada gelişen kadın direnişi Sayın Öcalan’ın yarattığı kadın özgürlükçü paradigmandan örnek alındığını gösteriyor. Orada mücadele eden kadınlar da bunu söylüyor. Sayın Öcalan’ın felsefesinin en büyük ve somut örneği Rojava Devrimi’dir. Rojava Devrimi’ne baktığımız zaman bile komplonun ne kadar boşa çıkarıldığını görebiliriz. Ama bununla beraber Rojava’ya yönelik saldırıların devam etmesi de hala komplonun devam ettiğini gösteriyor” diye konuştu.
‘Herkes üstüne düşeni yapmalı’
Pero, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğünün sağlanması için birçok eylemselliğin yapıldığını ancak yeterli olmadığının altını çizerek, “Bizler burada kendi eksikliğimizi de görüyoruz. Ve bunun için özeleştirimizi de veriyoruz. Evet, yer yer tecridi kırmak için mücadeleler yürütüldü, ancak bu yeterli değildir. Sayın Öcalan’ın halklarla buluşması için zeminin yaratılması gerekiyor. Salt Sayın Öcalan şu an tecrit altında değil tüm halk tecrit altında. Bunun içinde sosyalist, sol kesimler, kadınlar, gençler ve toplumun tamamı mücadele etmeli. Kadınlar olarak Sayın Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü kendi özgürlüğümüz gibi görmeliyiz ve komployu boşa çıkarmalıyız. Evet, mücadeleler var ancak yeterli değildir. Çünkü faşizm her geçen gün kendisini daha da içselleştiriyor ve faklı bir boyutta çıkıyor. Komplonun yıldönümünde herkes üstüne düşeni yapmalıdır. Tabi sadece komplonun salt yıldönümünde değil her gün mücadelemizi yükseltmeyiz” ifadelerini kullandı.