'Komploya rağmen Abdullah Öcalan’ın düşüncesi dünyaya yayıldı'
- 09:02 8 Ekim 2022
- Hukuk
Rozerin Gültekin
İSTANBUL - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik uluslararası komploya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Asrın Hukuk Bürosu avukatı Raziye Öztürk, bugün derinleştirilen tecridin uluslararası komplonun devamı olduğunu belirterek, tecride rağmen de düşüncelerinin dünyaya yayıldığını vurguladı.
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın 9 Ekim 1998’de uluslararası güçlerin işbirliği ile Suriye’den çıkarılmasıyla başlayan, 15 Şubat 1999’da Türkiye’ye getirilmesiyle devam eden uluslararası komplo 24'üncü yılını geride bıraktı. Çeyrek asırlık bir süredir komploya karşı Abdullah Öcalan’ın düşüncesi tüm dünyayı etkisi altına almaya devam ederken bu düşüncenin yayılmasını engellemek isteyen devlet, her geçen İmralı’da ve toplumun üzerinde gittikçe tecridi derinleştiriyor. Ancak derinleştiren ve ağırlaştırılan tecride rağmen Abdullah Öcalan’ın düşünceleri halklar arasında giderek daha fazla karşılık buluyor ve sahipleniliyor.
Abdullah Öcalan’ın avukatı Asrın Hukuk Bürosundan avukat Raziye Öztürk komplonun amacına, komplonun vardığı noktaya ve kadınlara dair etkisine ilişkin değerlendirmede bulundu.
“Sayın Öcalan’ın tavrı hep komployu boşa çıkarma yönünde oldu. Bundan dolayı devletin elinde sadece Sayın Öcalan’ın sesinin dışarıya çıkmasını engellemek kalıyordu”
*PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük uluslararası komplonun 25’inci yılına giriliyor. 9 Ekim komplosunun amacı neydi? Amacına ulaştı mı?
Kürt halkının üzerindeki komplo durumu çok eskiye dayanıyor. 84’de Kürt Özgürlük Hareketi’nin başlatılmasıyla beraber sürekli bu hareketin tasfiye edilmesi amaçlandı. Almanya yasak kapsamına aldı, Olof Palmi cinayeti Kürt özgürlük hareketinin üzerine bırakıldı. Böyle Kürt halkının tecrit ve tasfiye edilmesi amaçlandı. 90’lara gelindiğinde Türkiye cephesinde Doğan Güreş ve Tansu Çiller ikilisi iktidara getirildi. Kürt Özgürlük Hareketi’ni tasfiye etmek, etkisiz hale getirmek amacındaydılar. Bu süreç askeri, siyasi operasyonların, köy yakmaların, faili meçhul cinayetlerin arttığı bir dönem oldu. Sayın Abdullah Öcalan’ın kriz dönemlerinden güçlenerek çıkması sonucunda, fiziki anlamda imhaya yöneldiler bunda başarılı olamadılar. Bu sefer bulunduğu ülkeyi baskı altına alma durumu oldu. Suriye devleti diplomatik, siyasi, askeri ve ekonomik baskıya maruz kaldı. Bunun en büyüğü NATO güçlerinin Suriye sınırında tatbikata başlamasıydı. Mısır Devletbaşkanı Suriye'ye ziyaret gerçekleştirdi. Amerikan Başbakanı Bill Clinton Suriye'ye ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaret sonrasında Sayın Öcalan’la ilgili bir pazarlık yapıldı. Uluslararası komplonun zemini hazırlandı. Bu şekilde Sayın Abdullah Öcalan Suriye’den çıkmaya zorlandı. Sayın Öcalan’ın önünde 2 yol vardı. Bir tanesi Avrupa’ya gitme yoluydu Sayın Abdullah Öcalan demokratik müzakere ve barışı garanti altına almak için oraya gitmeyi tercih etti. Diğer yol dağ yoluydu. Dağ yolu savaşı daha da tırmandıracak ve komplo başarıya ulaşacaktı. Çünkü komplonun amaçlarından bir tanesi Kürdistan’daki savaşı daha da tırmandırarak tasfiyeyi sağlamaktı. Sayın Öcalan bunun önüne geçmeye çalıştı. Ancak Avrupa ülkelerinin oyunu ile Türkiye’ye kaçırıldı. Sayın Abdullah Öcalan tüm bunların farkındaydı onun için ilk avukat görüşmesinde 1 Eylül 98 yılında ilan etmiş olduğu ateşkesin devam ettiğini belirtti böylelikle bütün hukuksuzluklara rağmen tırmanan gerilimi azaltmak amacıyla böyle bir açıklama yaptı. Sayın Öcalan’ın tavrı hep komployu boşa çıkarma yönünde oldu. Bundan dolayı devletin elinde sadece Sayın Öcalan’ın sesinin dışarıya çıkmasını engellemek kalıyordu.
*Amacına ulaşmamasındaki en büyük faktör neydi?
Sayın Öcalan’ın ciddi anlamda siyasi, tarihi, ideolojik bir okuması var. Önderlik özelliklerini taşıyan bir niteliğe sahip. Bu anlamda çok öngörülü. Yaptığı konuşmaların sonradan bizim yaşamımızda karşımıza çıkmış olmasından anlıyoruz. Sayın Öcalan’ın bu temkinli duruşu ve önderlik niteliğini taşıyan özellikleri komplonun boşa çıkarılmasında en büyük güçtü. Tabi onunla hareket eden örgütlülük ve yarattığı bir güç söz konusu. Örgütlülüğün çok güçlü olması bu komplonun boşa çıkarılmasında ciddi anlamda bir önem arz ediyor.
“Örgütlü, güçlü, özgür Kürdü asla istemiyorlar. Bunun için de Sayın Öcalan’ı toplumdan tecrit etmeye çalışıyorlar. Komplo girişimleri hala devam ediyor. Ancak başarıya ulaşmaması için Sayın Öcalan ve Kürt halkı gerçek anlamda direniyor.”
*18 aylık bir haber alamama durumu söz konusu. Bunu komplonun devamı olarak değerlendirebilir miyiz?
Uluslararası komplo Sayın Öcalan getirilmeden önce başka formdaydı, getirildikten sonra başka bir formda, boşa çıktıktan sonra başka bir form halin aldı. Dolayısıyla tecrit uluslararası komplonun devamdır. Çünkü tecrit gerçek anlamda bir izolasyonu, etkisizliği, iradesizliği ve tasfiyeyi amaçlıyor. Ortadoğu halkıyla yürüyen bir mücadele var. Bu mücadeleye büyük katkısı olacak olan Sayın Öcalan bu mücadelenin dışında tutulmak isteniyor. İktidardan ana muhalefetine kadar herkes Sayın Öcalan’sız bir siyasette uzlaşı durumundalar. Çözümsüzlüğü dayatan bir anlayış. Örgütlü, güçlü, özgür Kürdü asla istemiyorlar. Bunun için de Sayın Öcalan’ı toplumdan tecrit etmeye çalışıyorlar. Komplo girişimleri hala devam ediyor. Ancak başarıya ulaşmaması için Sayın Öcalan ve Kürt halkı gerçek anlamda direniyor.
“Sayın Öcalan’ın pozisyonu ve yarattığı paradigmanın karşılığı Rojava’da görülüyor. Rojava’daki model dünya açısından önemli bir model.”
*Uluslararası güçler Türkiye ile birlikte PKK Lideri Abdullah Öcalan’ı ve onun şahsında lideri olduğu hareketi yok etmeyi amaçlıyordu. Gelinen aşamada yok olmak yerine fikirleri dünyaya yansıyan ve kabul gören bir düzeye geldi. Uluslararası düzeyde yapılan eylem ve kampanyalar bunun göstergesi. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz avukatlar olarak hem ulusal düzeyde hem de uluslararası alanda hukuki, diplomatik girişimlerde bulunuyoruz. Sayın Öcalan’a uygulanan hukuksuzluğu temel insan hakları düzeyinde de anlatmaya çalışıyoruz. Tek başına bu hukuk mücadelesi etkili olmayacaktır. Tecridin kalkması toplumsal alanda mücadeleyi gerektiren bir durum. Açlık grevi sonrası görüşmelerin gerçekleştirilmesi, binlerce avukatın imza vermesi, halkın bu duruma ses çıkarması, baroların bu hukuksuz duruma ses çıkarması sonrasında gerçekleşen CPT görüşmesi var. Sayın Öcalan’ın pozisyonu ve yarattığı paradigmanın karşılığı Rojava’da görülüyor. Rojava’daki model dünya açısından önemli bir model. Bu da Sayın Öcalan’ın daha çok bilinmesine, sahiplenilmesine sebebiyet verdi. Kapitalist moderniteye karşı yaratmış olduğu demokratik modernite düşüncesi artık kitapları yolu ile birçok ülkede yayılmış durumda. Dünyanın birçok yerinde enternasyonallerin Sayın Öcalan’ı sahiplenmesi söz konusu. Uluslararası saldırı karşısında uluslararası bir mücadele tecridin kaldırılması için önemli etkiye sahip.
“Sayın Öcalan’ın kadın özgürlükçü, çoğulculuğu, ekolojiyi esas alan paradigması hem ekolojistleri hem feminist çalışma yürüten tüm kadınları hem de demokrasinin yaygınlaşmasını isteyen her insanın kabul edebileceği bir noktada.”
*Bir yerde PKK Lideri’nin evrenselleştiğini söyleyebiliriz. Onu evrenselleştiren düşünce ve fikirleri konusunda neler söylersiniz?
Sayın Öcalan’ın düşüncesi felsefesi kimsenin reddedebileceği noktada değil. Kapitalist sistem içerisinde boğulan insan modeli var. Toplumsal olmayan yaşam insanı bunalıma, çıkmaza sokuyor. Sayın Öcalan’ın kadın özgürlükçü, çoğulculuğu, ekolojiyi esas alan paradigması hem ekolojistleri hem feminist çalışma yürüten tüm kadınları hem de demokrasinin yaygınlaşmasını isteyen her insanın kabul edebileceği bir noktada. Bu düşünce hayat bulduğu zaman tüm halklar nefes alacak. Rojava’da bu kadar saldırı olmasa çok daha başka noktada olabilirdi. Rojava’da tüm saldırılara rağmen çok güzel bir yaşam inşa ediliyor.
“Kürt kadının mücadelesi dünya çapında evrenselleşen bir hal aldı. Bunların hepsi Sayın Öcalan’ın önerdiği fikir doğrultusunda gerçekleşti.”
* Abdullah Öcalan’ın kadınlar açısından önemi nedir?
Kadınlar üzerindeki tecrit daha eskiye dayanan bir durum. Kadınlar 5 bin yıldır sindirilmek isteniyor. Bunun sonrasında kadınlar nezdinde gelişen bir mücadele var. Bu mücadeleye en önemli etki de Sayın Öcalan’ın geliştirdiği paradigma oldu. Jineoloji biriminin geliştirilmesi Sayın Öcalan’ın önerisi üzerine oldu ve Kürt kadınları bunun geliştirilmesi amacıyla bir yola çıktı ve dergisini oluşturdu. Sadece dergi boyutuyla değil, aynı zamanda kadınların siyasete, sivil yaşama katılması, yönetim düzeyindeki organlarda yer alması, belediyelerde eşbaşkanlık geliştirildi, kadın dernekleri açıldı. Kadın örgütlülüğü gelişti. Ancak Sayın Öcalan’a yönelik, topluma yönelik bir tecrit var. Topyekun saldırı var. Bir yandan Sayın Öcalan’ı bir yandan Kürt halkını tasfiye etmeye çalışıyorlar. Bunun için belediyelere yöneldiler, kadın derneklerini kapattılar. Jineoloji alanında çalışma yürüten aktivistlerin gözaltına alındığını gördük. Nagihan arkadaşın katledilmesi Sayın Öcalan nezdinde formüle edilmiş jineoloji fikrine yönelik bir saldırı aslında. Kadınlar nezdinde tüm dünyayı etkileyecek bir bilim inşa edilmeye çalışılıyor. Şimdiye kadar olan pozitif bilimler erkek aklıyla oluşturulmuştu. Kadınlar erkek aklından uzaklaşarak kadın bilimini inşa etme amacındalar. Kürt kadının mücadelesi dünya çapında evrenselleşen bir hal aldı. Bunların hepsi Sayın Öcalan’ın önerdiği fikir doğrultusunda gerçekleşti. Kadınların mücadelesinin başarıya ulaşması demek bu sistemin alaşağı edilmesi ve demokrasinin, eşitliğin gelmesi demek. Bugün uluslararası komplo kadın cinayetleri, kadınlara yönelik suikastlar boyutuyla devam ettiriliyor. Kadınların, Kürt halkının mücadelesi devam ediyor ama daha büyük mücadele gerekiyor.
*PKK Lideri değerlendirmelerinde komplonun Gladio güçleri tarafından yapıldığını birçok defa dile getirdi. Gladio güçlerinin İmralı tecridindeki rolü nedir?
Gladio güçleri Sayın Öcalan’ın kaçırılma sürecinde dahil olmuşlardı. Sayın Öcalan’ın Kürt Özgürlük Hareketi’nin başına geçmesi itibariyle başlayan bir süreç oldu. O tarihten bu yana Sayın Öcalan zaten hedeflendi. Kendi dünya projelerinden kaynaklı devreye Gladio girdi ve başka devletleri katarak bunu büyüttüler. Sayın Öcalan tutsak edildiğinde “ben gladionun esiriyim” diye belirtiyor. İmralı uluslararası güçlerin güdümünde bir sistemle yürütülüyor. Onların icazeti ile yürüyen işkence sistemi.
“CPT Avrupa Konseyi’nin bir organı. İşkenceyi önleme konusunda görev almış bir konumda. Ancak CPT esas görevini şimdiye kadar yerine getirmedi.”
*Uluslararası hukukçular ve sivil toplum örgütlerinin de girişimleri sonucu CPT’nin İmralı’ya bir ziyareti gerçekleşti. CPT’nin bugüne kadar İmralı’ya yaptığı ziyaretler ve yayınladığı raporlara bakıldığında aslında İmralı tecridini engellemek yerine bir etkisi olmadığını aksine Türkiye’nin bu tecridi daha da derinleştirdiğini görüyoruz. Abdullah Öcalan, Türkiye’ye gardiyan görevi verildiğini belirterek gladio güçlerini işaret etmişti. Peki CPT halen sürdürülen bu komploda hangi görevi üstlenmiş duruyor?
CPT Avrupa Konseyi’nin bir organı. İşkenceyi önleme konusunda görev almış bir konumda. Ancak CPT esas görevini şimdiye kadar yerine getirmedi. CPT’nin yakın zamanda yapmış olduğu ziyareti yapması gerekeni çok geç yaptı. Bu görüşmeyi önceden yapması gerekiyordu. İmralı Adası’ndaki her gelişme bizim için olumlu olarak değerlendirilecek durumda. Biz 25 Mart 2021 tarihinde itibaren Sayın Öcalan’dan ve İmralı Adası’nda bulunan müvekillerimizden haber alamıyoruz. Sayın Öcalan ile yapılan son telefon görüşmesinde yapılanın hukuki olmadığını belirtip kızdıktan sonra telefon kapanmıştı. Dolayısıyla ciddi bir endişe söz konusu. Ne bir aile görüşmesi ne telefon görüşmesi dış dünya ile bağlantısını kurabileceği hiçbir şey yok. Onun için CPT’nin bu kadar geç kalması ciddi anlamda olumsuzluk. CPT’nin gitmiş olması yeterli değil. Esas olan avukat ve aile görüşünün sağlanması, iletişim kanallarının açılması bizim. CPT bu ziyaretin sonucunda rapor yayınlayacak ama yayınlaması da bir seneyi bulabilir. Çünkü 2019 Mayıs ayında yapılan görüşme 15 ay sonra yayınladı. Türkiye ne zaman onay verirse bunun o zaman yayınlayacak. 2019 yılında CPT değiştirilmesi gereken infaz yasalarını ve avukat görüşmelerinin, aile görüşmelerinin gerçekleştirilmesi gerektiğini, disiplin cezalarının politik gerekçelerle verildiğini ortaya koydu. O süreçten beri durum daha da ağırlaşan konumda. Türkiye tavsiyelere uymuyor dolayısıyla sadece bir rapor yayınlayarak süreci bitirmeniz tecridin devam ettirilmesine icazetten başka bir şey olmayacaktır. Etkili mekanizmaları ortaya koymaları gerekiyor.