Figen Yüksekdağ: Saçını direniş yapan kadınların çağı büyüyor
- 16:27 7 Ekim 2022
- Hukuk
ANKARA - Kobanê Davası’nda konuşan HDP eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, “Saçını süpürge eden kadınların çağı kapanıyor saçını direniş ve bayrak yapan kadınların çağı büyüyor. Bu dava aracılığıyla bizlerin tutsak edilmesiyle kadınların iradesini kırmayı asla başaramayacaklardır” dedi.
DAİŞ’in Kobanê’ye yönelik saldırıları üzerine 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski eş genel başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de bulunduğu 20’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 17’nci duruşma periyodu, 8’inci oturumuyla Sincan Cezaevi Kampüsü’nde görüldü.
Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçilerin bir kısmı duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı.
Dosyaya gelen evrakların okunmasıyla başlanılan duruşmada, ilk olarak Avukat Atilla Bahçıvan söz aldı.
‘PYD mesajı örgüt talimatı olamaz’
Savcının siyasetçiler hakkında beyanlar alınmadan tutukluluk halinin devamına karar verdiğini söyleyen Atilla, mütalaanın yedi sayfasında suçların sıralandığını dile getirdi. Atila, “Savcının yapması gereken işi biz yapıyoruz. Savcılık makamı herhangi bir fili işlediğimize dair iddialarda bulunuyor. Müvekkilim Bircan Yorulmaz’ın HTS kayıtlarında MYK’de olmadığı ortada olmasına rağmen, savcı makamı bunu da kabul etmiyor. PYD’den gelen mailden söz ediliyor. PYD’den gelen mailin bir çok basın yayın kuruluşuna gönderildiğini sürekli dile getirdik. O mesaj bir örgüt talimatı olamaz, bütün basın yayın kuruluşunda yayınlanan mesaj nasıl örgüt talimatı olur?” diye sordu.
Atilla, müvekkilinin özgürlüğünün bir an önce verilerek tahliye edilmesini talep etti.
‘Anayasa ihlali’
Müvekkili Bircan Yorulmaz’ın işlemediği bir suçtan kaynaklı iki yıldır özgürlüğünden yoksun bırakıldığını ifade eden Avukat Hürrem Sönmez de, “İddianamede dayanak gösterilen, yargılama sırasında dayanılan gerekçelere tek tek yanıt verdiğimiz halde hala burada aynı şeyleri tekrarlıyoruz. MYK toplantısına katılmanın, MYK üyesi olmanın bir suç olmadığından söz ettik. Bunlara anayasal düzende yer veriliyor. Müvekkilim dahil burada yargılanan siyasetçiler, anayasal haklarını kullandığı için, iktidarın yanlış siyasetine karşı, barışçıl haklarını kullandıkları için buradalar. Anayasal düzene karşı bir suçtan söz etmek mümkün olmadığı gibi anayasal haklarını kullanan kişilerin iki yıl, beş yıl tutuklu olması anayasa ihlalidir” ifadelerini kullandı.
Mahkemenin Bircan Yorulmaz’ın örgüt yöneticisi olduğunu iddia ettiğini ama tanıkların hiçbirinin Bircan Yorulmaz’a dair bir tanıklık etmemesine dikkat çeken Hürrem, “Bir talimat olmaksızın vicdanen insanların tepki gösterdiği ve barışçıl gösteri hakkını kullandığına inanmıyorsunuz” diyerek, müvekkili Bircan Yorulmaz hakkında tahliye talebinde bulundu.
Verilen aranın ardından duruşma, Avukat Çiğdem Kozan’ın söz almasıyla başladı.
İddia makamının mütalaasında kurumların katılma talebinin kabul edilmesini talep ettiğini belirten Çiğdem, beyanlarının tümünün alınmasıyla karar verilmesini istedi. Gizli tanık A53’ün beyanlarının yalan olduğu ortaya çıktıktan sonra mahkeme heyetinin A53’ü tanıklıktan çıkardığını ifade eden Çiğdem, “Ulaş’ın oluşturulan ifadeler olduğunu biliyoruz. Ayla Akat Ata hakkında ‘kadro’ tanımını çürüttük. Roza Kadın Derneği hala faaliyette olmasına rağmen ilegalize edilmeye çalışılıyor. KJA’nın İçişleri Bakanlığı tarafından tüzüğünün kabul edildiğine dair onlarca dosya verdik. Müvekkilimin eylemlerinin tamamı düşünce ifade özgürlüğü kapsamındadır. Bu kadar soyut beyanlarla müvekkilimin daha tutuklu tutulması siyasi bir karar olduğu açık. Müvekkilimin bir Kürt kadını olarak yargı tacizine daha maruz kalmamasını talep ediyorum” dedi.
‘Hukuk rezaleti’
Ardından HDP eski eş genel başkanı Figen Yüksekdağ tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS ile beyanlarda bulundu. Savcı mütalaasında yeni bir şey olmadığını ifade eden Figen, ikinci bir siyasi operasyon yapılmadığı durumda bu davanın geleceği tek yerin mahkeme salonları olduğunu ifade etti. Figen, “Siyasi iktidar sadece elinde tuttuğu zor aygıtları ve yargıyı kullanarak yönetmeye çalışıyor. Siyasi yönetme fili vardır, bu fili de bu iki kurum üzerinden götürüyor. Bu davalarda dramatik bir dava, tarihe geçmiş bir davada bu aygıtlar üzerinden geçiriyor. Siyasi iktidarın müdahaleleriyle bu aşamaya geldi. Yaklaşık bir yıldır her aşamada bizim lehimize bilgi dikkate almaksızın sizin önünüze hazır belge servis ediliyor. Bir hukuk rezaleti ortaya çıkıyor. Yaklaşık bir yıldır dava böyle gidiyor” şeklinde konuştu.
‘Karşımızda ciddiyet görmedik’
Figen şöyle devam etti: “Savcılık makamı sorgunuzu verin, siyasi karar vermek durumdayız diye baskı yaparken biz delil adı altındaki gelişmelere vakıf olmaya çalışıyoruz. Bir kısmımız uğraşmıyorsak, akla, mantığa sığmayacak, uğraşmıyorsak tercih etmediğimiz içindir. Ama bir kısım arkadaşımız uğraşmak zorunda. Yalan olduğu her tarafından anlaşılan paçalarından akan delilerin yalanını ispata zorlanıyoruz. Bu aynı zamanda bize uygulanan kötü muameledir. Duruşma periyodunun ağırlığından tutalım karşımıza çıkan dosyaya kadar. Sorgu sürecinin hızlandırılması için duruşma ciddiyetinden söz ediliyor, biz bu zamana kadar karşımızda bir ciddiyet tablosu göremedik. Duruşma düzeninden tutalım ara kararlara varıncaya kadar bu ciddiyeti göremedik. Bizden tek taraflı olarak, ‘mecbursunuz’ deniliyor. Duruşmaya katılmayan arkadaşlarımızdan söz ediliyor. Bu kadar yaşam dışı bir dava olursa burada nasıl bir kurumsallık çıkaracağı merak konusu. Bu dava az da olsa ciddiyetle sürdürülüyorsa bizlerin tek taraflı şekilde sürdürülüyor.
Tanıklarla bize hakaret edildi
Gerçek dışı bir dünyada yaşayan bir aklın gerçek dışı olan dava var karşımızda. Biz kendi siyasal sorumluluğumuz gereği ciddiyeti devam ettiriyoruz ve karşımızda bunları görmek istiyoruz. Siz iki yıldır bizleri tutuklu yargılarken insanlar yakınlarını kaybediyor. Arkadaşlarımız taziyelerini yaşamıyor ama siyasi iktidara, saraya mahkeme karar yetiştirilecek. Tutukluk devam gerekçelerinde, tanık ifadelerini çürütmemiz gerekti. Bugün gelinen noktada gerekçe olmayacak şekilde satır satır düştü. Bir tanık düşünün farklı isimlerle, farklı zamanlarda dosyaya girip çıkmış, bizimle alakası yok ama gizli bir isim altında dosyaya girmiş. Bu sefer asıl ismiyle dosyaya girdi. Her birisi birbirinden gayri ciddi. Aylarca siz bizi tanık sıfatı adı altındaki varlıklarla uğraştırdınız. Gözümüzün içine baka baka yalancı tanıklığın yanı sıra ahlaksızlık yapanlarla uğraştırdınız. Sokaktaki çocuğun bile ciddiye almayacağı insanları siz bizim karşımıza tanık olarak çıkardınız. Bu hukuk değil, hakarettir. Bize hukuk uygulanmadı hakaret edildi. Bunların hesabı sorulacak bunlar böyle kalmayacak. Kriminalize edilecek bir şeyimiz yok. Siyasi hasımlarımız var o yüzden bu salonlardayız. Ben geceye kadar önüme çıkan bu ahlaksızlığı dinledim ama sizde dinleyin. Böyle bir yaklaşımın toplamında kimse bize ciddiyete çağıramaz. İnsanların hayatları ile oynuyorsunuz o yetmiyor tanıklara ulaşamıyoruz ve bize soru gönderin diyorsunuz. Buzlanmış görüntüleri ile bile karşımıza tanıkları çıkaramıyorsunuz kim bu tanıklar? Kendilerini ne sanıyorlar? Tanıkları bizim karşımıza çıkaranlar kendilerini ne sanıyorlar? Biz bu davayı böyle sürdürebilir miyiz? Bizim suçlu çıkarılmamızdan vazgeçilmelidir.”
‘İktidarın ajandasına göre yürütülüyor’
AYM kararlarına değinen Figen, Kobanê davasının siyasi iktidarın ajandasına göre sürdürülen bir dava olduğunu kaydetti. Figen, “Sonuçlanmamış Kobanê davasında AYM, kanaatini ona göre yazıyor. AYM yaptığının hukuk ihlali olduğunu bilmiyor mu? Hayır. Bu kararların çıkması boş yere değil, Bahçeli ‘AYM kapatılsın’ dedikten sonra AYM, bir anayasal kurum olmaktan zaten çıkarılmaya başlandı. Yapılan yeni atamalar düzenlemeler, karşımızdaki manzaranın ne olduğunu gösteriyor. AYM kararı size daha güzel kararlarda servis eder. Ama verilen karar hukuki olmaz, son dönemde Türkiye anayasızlaştırılmış şekilde yönetiliyor. Emsal verilen AYM kararları bile kendi içerisinde ciddi çelişkiler barındırıyor. AYM bir geçiş süreci yaşıyor. Yer yer hukuki karar verdiği gibi yer yer çamları deviriyor” sözlerini kullandı.
‘Öldürenler de bizlerdik yargılananlar da bizler’
Kobanê davasıyla HDP’nin kapatılma davasının paralel gittiğine vurgu yapan Figen, “AYM’ye yapılan son operasyon ve Kobane davasına yönelik müdahaleler birbirine paraleldir. HDP’ye ve halklarımıza dönük operasyonun başka bir aşamaya çalışıldığını ve AKP’nin seçimleri kazanma ilişkisi doğrudan birbiriyle bağlantılı. Kobane sürecinin, Kobane demokratik direnişinin yıldönümünde, katledilen canlarımızın katillerinin ellerini kollarını sallayarak dolaştığını görüyoruz. Bundan 8 yıl önce evlerinde, sokaklarda katledilenler de bizlerdik bugün yargılananlar yine bizleriz. Dün öldürenler aynıydı bugün bizlere karşı operasyonları sürdürenler aynı. Cellatlar da elini kolunu sallayarak öldürmeye devam ediyor mazlumlar da mücadele etmeye devam ediyor. Bugün yitirdiğimiz 47 canımızın arkasında gerçek bir adaletin sağlanmamasının krizini yaşıyoruz. Kobanê süreci için adalet sağlanmazsa Türkiye’de adaletin ‘A’ sından söz edilemez. Siyasi iktidar kriz tablosunu sürdürebilmek için bu davayı sürdürüyor. Göstermelik olarak yapılan operasyonları kimse ciddiye almasın biz almıyoruz” ifadelerini kullandı.
‘Bu davanın dışında gerçekler yürümeye devam ediyor’
Dün Ankara 4’ncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 10 Ekim Ankara Gar katliamında, Türkiye emiri olarak bilinen Kasım Güler’in ifadelerine değinen Figen, Kasım Güler’in “2014 sürecinde yüzlerce insan Türkiye sınırından Suriye’ye geçiş yapıyordu” beyanlarını yıllardır söylediklerini kaydetti. Figen, “Bunu ilk defa söyleyen bir İŞİD’li değildi. Ama ne hikmetse bu mahkemenin gündemine girmedi bu gerçek. Bizler hala o sürecin gerçeklerini anlatmaya, açıklığa kavuşturmaya çalışıyoruz. Siz yokmuş gibi davranıyorsunuz daha ne kadar sürecek bu. Biz burada anlatıyoruz dikkate almıyorsunuz ama bu davanın dışında bu dosyayla ilgili gerçekler ifşa ediliyor. O sürecin katliamın suçlusunun İŞİD’e destek olan siyasi iktidar olduğunun gerçeğini istediğiniz kadar inkar edin ama tarih bu gerçeği karşınıza çıkaracak. Biz bugün de tarihi yaşıyoruz, bugün aldığınız kararlarda almadığınız kararlar da sizin tarihinizdir. Bu mahkeme salonun dışında gerçekler yine yürümeye devam ediyor. Ama o dönem 10 Ekim Katliamı davasında kısmen tutuklu sanık var. Kobanê davası Kobanê döneminde yargılanan tek bir çeteci yok. O dönem hak özgürlük mücadelesi veren, siyasetçileri yargılamaya çalışıyorsunuz” sözlerini kullandı.
‘Dün Kobanê de bugün mahkeme salonlarında mücadele ediyoruz’
İran’da “ahlak polisleri” tarafından katledilen Jîna Mahsa Amînî için kadınların bir direniş verdiğini hatırlatan Figen, Kobanê sürecindeki çağrılarının da nasıl bir bölgede yaşadıklarını bilerek o çağrıda bulunduklarını dile getirdi. Figen, “O dönem Kobanê ile ilgili güçlü bir hareket olmasaydık bugün Türkiye’de kadınlar saçlarının bir tutamı için ölmek zorunda kalacaktı. Siyasi iktidar o zamandan bu yana ajandası ile hareket ediyor. AKP iktidarı ve yandaşları İŞİD ile hareket etti çözüm süreci varken. Rojava Kürtleri, PYD yapısı Türkiye ile işbirliğine açık olduğunu defalarca ifade etti. AKP iktidarı o dönem çözüm sürecini ve Rojava Kürdistanı ile kurduğu ittifakını HDP’nin iradesinin ortaya çıkmasına engel olmak için her şeyi bozdu. AKP iktidarı İŞİD’e verdiği desteğiyle siyasal islam adı altında Arap gericiliği temelinde İŞİD ile işbirliği yapmıştır. Sınır hattında Kobanê düşmesin diye Türkiye’nin dört bir yanında demokratik eylemlerle mücadele ediyorduk bugün de bu mahkeme salonlarında mücadele ediyoruz” diye belirtti.
‘Her yerde itiraz ve irade var’
Figen son olarak şunları kaydetti: “Saçını süpürge eden kadınların çağı kapanıyor saçını direniş ve bayrak yapan kadınların çağı büyüyor. Bu dava aracılığıyla bizlerin tutsak edilmesi kadınların iradesini asla kırmayı başaramayacaklardır. Tarih bugündür, bu andır. Bugün her yerde itiraz, akım ve irade var. Gittikçe akılsızlaşan, gittikçe kendi yarattığı kötülükler içerisinde olan iktidar tarihin karar bir lekesi olarak kalacak. Bizler bu dava süresi boyunca halkımızı temsil ederek gerçekleri anlatmaya devam edeceğiz.”
Duruşma siyasetçilerin beyanlarıyla devam ediyor.