Kadın katliamında şiddeti kanıksatan dil
- 09:02 2 Ekim 2022
- Medya Kritik
Gülşen Koçuk
HABER MERKEZİ - Erkek-devlet şiddetini yayın dilinde meşrulaştıran, benimsetme çabasında olan ana akım medya, aynı dili Bağcılar’da Ali Sayan’ın, annesi Hava Sayan’ı katletmesi olayında da gösterdi. Ana akım, kadının katledilmesini değil, failin izlediği yolu haberleştirmeyi tercih etti.
Yıllardır hem ana akımdan (iktidar medyasından) hem de muhalif medyadan takip ettiğimiz kadına yönelik şiddette, katletmelerde kullanılan dile bir itiraz olarak da doğdu Jin Haber Ajansı. Tabi, öncesinde de medyanın erkek diline itirazlar gelişmiş olsa da JINHA, bu itirazların bir sistematiğe kavuşmuş halini de gösteriyordu.
JINHA’dan bu yana kadınlar ve özelde gazeteci kadınlar, kadın haberciliği dilini geliştirmek, medyanın eril dilini değiştirmek için olağanüstü bir çaba sarf etti. Ancak, bu çaba tam tersi amaçla ana akım tarafından da gösterildi. Kadınların, mücadelesi ile ciddi bir değişimi-dönüşümü dayattığı medya, hala hak odaklı haberciliğin değil, sansasyonel dilin ekmeğini yiyerek kendini sürdürüyor. Özelde iktidar medyasının bu dilde diretmesi elbette iktidarın ve yandaşlarının kadın düşmanı söylem ve zihniyetinden bağımsız değil. En nihayetinde medyanın dilinin toplumsal algı üzerinde önemli ölçüde bir etkisinin olduğu su götürmez bir gerçek.
Kadın, çocuk dilde de hedef
Yıllardır kadın haberciliği alanında çalışan gazeteciler olarak kadınların özne olduğunu, şiddet vakalarında kadınların, çocukların şiddete hedef yapılışının, öne çıkarılması gereken temel mesele olduğunu defalarca kez vurguladık. Ancak, iktidar medyasının dilindeki ısrarının, bunun tam karşısında durması, kadınların şiddete uğramasının değil, şiddetin magazinsel boyutunun daha fazla ön plana çıkmasının sebebi oluyor.
Bir eril medya klasiği daha…
Geçtiğimiz günlerde İstanbul Bağcılar’da Ali Sayan isimli erkeğin, annesi Hava Sayan’ı kesici silahla katletti. Kadın haberciliğinde burada dikkat çekilmesi gereken mesele, bir kadının yaşam hakkının ihlal edilmiş olmasıdır. Ancak kadınların katledilişi, ülke gündeminde o kadar “sıradanlaşmış” ki, bu haberi okutmanın yolu olarak, kadının katledilme biçimi üzerinden “vahşi cinayet”, “kan donduran olay”, “akıl almaz cinayet” şeklindeki ifadelerden “yardım” alınıyor.
Ana akımın ‘bilinmeyen tartışmaları’
JINNEWS’in yayın politikaları gereği, yukarıda kullanılan ifadelerin haberlerinde karşılığı yok. İnsanı merkezine alan bir dilin ürünü olan “vahşi cinayet” kullanımı, olayı “akıl almaz” ya da “kan dondurucu” gibi ifadelerle tanımlamak, kadına yönelik şiddetin ideolojik zeminini de yok sayan bir yerde duruyor. Nicelikten bağımsız olarak bir kadın da katledilse, 10 kadın da katledilse, bunu kadınların kendi yaşamları hakkında karar verme haklarına ya da fikirlerine bir saldırı olarak görmek oldukça önemli. Ana akım medyanın kadın katliamlarını verme şekline bakıldığında neredeyse hepsinde “bilinmeyen bir nedenle çıkan tartışmadan” söz edilir (ve bu ifade ortada olaya tanık kimse olmadığı, failin de öldüğü vakalarda bile kullanılabiliyor). Tartışmanın katletmeye gittiği noktada ise işin içine gerekçeler girer. Bağcılar örneğinde “failin uyuşturucu bağımlısı olduğu için cinayeti işlemiş olması” da bu anlayışa göre daha dikkat çeken bir detay. İktidarın açık ara ilk sırada savunuculuğunu yapmasıyla, bunu yaparken de gazetecilik etiği namına ne varsa alt üst etmesiyle tanınan Yeni Şafak, bu olayda da adeta erkek şiddeti için “kadını katletme rehberi” olarak görev yapıyor. Kadının tartışma sonucu katledildiği, failin cenazeye yönelik işkencesi, ardından delilleri yok etme yöntemi… Haberde yok yok!
Şiddeti pekiştiren dil
Bir benzerini Takvim gazetesinin internet sitesinde görmek mümkün. Faili tekrarlarca “annesi Hava S.’yi öldürüp kafasını kestikten sonra balkından sokağa atan Ali S.” olarak tanımlayan gazete, aynı zamanda suçu, kadın katliamını pekiştiren, normalleştiren bir dili de besliyor. Bu gazete de yine failin uyuşturucu bağımlısı olduğu iddialarına yer vermeden geçmiyor.
Olayın yine görselleri belki de üzerine uzun uzun yazılması gerekiyor. Failin Hava’yı katlettikten sonra balkondaki görüntüleri açık şekilde, aynı ana akımda yer aldı. Yani kadınların yaşam haklarının ellerinden alınması dışında her detayın eril zihniyetli medya tarafından haber değeri var.
Kadın mücadelesine atıfla…
Ancak, medyanın kadınların yaşamını teşhir eden, haklarını yok sayan, erkek şiddetini meşrulaştıran ve kanıksatan diline karşı yıllardır verilen dil mücadelesi, bu amaca ulaşılana dek sürecek. Kadınların yaşamının “3’üncü sayfa haberi” olmadığını, kadınların yaşamın kendisi olduğunu kadın hareketlerinin vurguladığı gibi, gazeteci kadınlar olarak bizler de her seferinde vurguluyoruz, vurgulayacağız.
Bugün İran’da ve Rojhilat’ta yükselen kadın direnişi, nasıl ki “Jin jiyan azadî” sloganıyla rejimlere meydan okuyorsa, kadın basın geleneği de aynı şekilde eril ve kadın düşmanı medyanın diline meydan okuyor.