AYM açlık grevini ‘ifade özgürlüğü’ kapsamında görmedi

  • 09:05 1 Ekim 2022
  • Hukuk
 
Şehriban Aslan
 
DİYARBAKIR - Efrîn’e dönük yapılan operasyona karşı Kandıra Cezaevi’nde bulunan 6 Kürt kadın siyasetçinin başlattığı açlık grevine karşı cezaevi yönetimi disiplin cezaları vermişti. Siyasetçilerin avukatları bu cezaları AYM’ye taşıyarak bunun ifade özgürlüğü kapsamında olduğunu belirtse de, AYM kabul etmeyerek başvuruyu reddetti.
 
Kandıra’da tutuklu bulunan 6 Kürt kadın siyasetçi, 2018 yılında Efrîn’e yönelik askeri operasyonu kınamak için Ocak ayında açlık grevine başlamıştı. Avukatları, buna dönük cezaevi yönetiminin 6 Kürt kadın siyasetçiye vermiş olduğu disiplin cezalarına yönelik Anayasa Mahkemesi (AYM)’ne başvurdu. Aysel Tuğluk, Selma ırmak, Çağlar Demirel, Nurhayat Altun, Gülser yıldırım ve Gültan Kışanak adına yapılan başvuru AYM tarafından reddedildi.
 
AYM verilen disiplin cezasının ifade özgürlüğü kapsamında olmadığını belirtti.
 
Ayrıca disiplin cezası verilen tarihte Gülser Yıldırım ve Çağlar Demirel’in vekillikleri devam ediyordu.
 
AYM’ye başvuran avukat Reyhan Yalçındağ Baydemir, şu ifadelere yer verdi:
 
“Kocaeli 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’nün 2018/80 Sayılı ve 2 Şubat 2018 tarihli ceza verme kararında, ‘adı geçenlerin dağıtılan yemekleri almadığına dair tanzim edilen tutanaklar ve açlık grevine başladıklarını beyan etmiş oldukları… Dilekçeleri ile hükümlü tutukluların eylemi fiilen gerçekleştirdikleri anlaşılmış olup, hükümlü tutuklulara sabit olan eylemleri gereğince 5275 sayılı kanun hükümlerine istinaden disiplin cezası verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır’ denilmişti. Disiplin cezasının sonuç kısmında ise, müvekkillerden Nurhayat Altun dışındakiler hakkında ‘fiilen gerçekleştirmiş oldukları açlık grevi eylemini ilk defa gerçekleştirmeleri nedeniyle alt sınırdan 5275 sayılı Kanunun 40/2-g bendi gereğince; 1 ay bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezası verilmesine’ şeklinde karar verilmiştir.
 
Başvurucu Nurhayat Altun hakkında ise tekerrür sebebiyle 3 ay etkinliklere katılmaktan alıkonma cezası verilmiştir. Verilen ceza Anayasa, Yasa ve AİHS ile yargı kararlarına açıkça aykırılık oluşturduğu için tarafımızca şikayet hakkı kullanılmış ve Kocaeli İnfaz Hakimliği’ne 9 Şubat 2018 tarihinde dilekçe sunulmuştur. Şikayetimiz üzerine Kocaeli İnfaz Hakimliği 2018/ 797 Esas No üzerinden dosya açmış ve ilk duruşmayı 5 Nisan 2018’de gerçekleştirdikten sonra re ’sen 31 Ağustos 2018 tarihinde açtığı celse ile şikayetimizi reddetmiştir. Şikâyetimizin reddine karşı süresinde itiraz yolunu 17 Eylül 2018 tarihinde kullanmamız ve dilekçe sunmamız üzerine Kocaeli 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi 24 Eylül 2018 tarihinde ‘kesin’ suretle itirazımızı reddetmiş ve böylelikle iç hukuk yolları tüketilmiştir.
 
22 Kasım 2018 tarihinde karar tarafımıza tebliğ edilmiş ve 30 günlük yasal süresi içinde işbu başvuru yapılmaktadır.
 
Başvurucular muhalif siyasetçiler olarak iktidara hoş gelmeyen bir konuda açlık grevi yaptıkları için cezalandırıldığından Anayasa’nın 13’üncü ve Sözleşme'nin 18’inci maddesine aykırı şekilde cezalandırılmışlardır. Ayrıca cezaevi idaresi, hukuka aykırı disiplin cezası vererek, hakların sınırlanmasının kötüye kullanılmasına aykırı davranmış ve başvurucuların siyasi kimlikleri sebebiyle hukuka aykırı şekilde disiplin cezası vermiştir. Başvurucular, yasaların suç saymadığı bir fiil sebebiyle yani ‘açlık grevi yapmak’ yoluyla sessiz şekilde protesto hakkının kullanmış ve bu suretle ifade özgürlüğünü kullanmıştır. Ancak yasallık ilkesine aykırı yasanın suç saymadığı bir fiilden dolayı disiplin cezasına maruz bırakılmıştır.
 
Sonuç olarak başvurucular adına sunduğumuz 21 Aralık 2018 tarihli bireysel başvuru formumuz ile işbu ek yazılı görüşlerimizde ileri sürdüğümüz ihlal iddialarımızın kabulüyle ortaya çıkan manevi zararın tazminine karar verilmesini talep etmekteyiz.”
 
AYM ihlal yok dedi
 
Reyhan’ın başvurusu üzerine AYM 20 Eylül tarihinde verdiği cevapta, “Başvuru ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Başvuru, Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuru inceleme yetkisine girdiği ölçüde ve sunulan belgeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; Anayasa'da öngörülen temel hak ve özgürlüklere yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin ihlal teşkil etmediği sonucuna ulaşılmıştır. Açıklanan gerekçelerle başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları incelenmeksizin, açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna ve yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde bırakılmasına kesin olarak karar verildi” şeklinde belirtti.