Hukuk örgütlerinden hasta tutsaklar için çağrı
- 13:07 21 Eylül 2022
- Hukuk
ANKARA - Hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek için ortak basın açıklaması yapan hukuk örgütleri, ölümlerin olağanlaştırılmasına izin vermeyeceklerini belirterek, bütün kurumları “Adalet Nöbeti” tutan ailelere destek verme çağrısında bulundu.
Adalet İçin Hukukçular, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Ankara Şubesi, Demokrasi için Hukukçular, İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şubesi, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Toplumsal Hukuk avukatları, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), Ankara Tabip Odası (ATO) ve Türk Tabipler Birliği (TTB) tutsakların sağlık erişiminin engellenmesi, Adli Tıp Kurumu (ATK) tarafından verilen gerçek dışı, bilimsel olmayan raporlara ve ayrımcı infaz rejimine dikkat çekmek için Mülkiyeler Birliği’nde ortak basın toplantısı düzenledi. Açıklamada, “Hasta Mahpuslara Özgürlük” pankartı açıldı. Ortak basın metnini Avukat Hülya Yıldırım okudu.
Bazo Yılmaz, Zülküf Yıldırım, Mehmet Candemir…
Adalet Bakanlığı, yargı ve ATK’nin infaz rejimini ceza rejimine çevirmesi ile birlikte cezaevlerinde sürekli ölüm ve hastalık haberlerinin geldiğini belirten Hülya, “Son zamanlarda yaşamını yitiren mahpuslardan astım hastası olan Bazo Yılmaz tek başına hayatını idame ettirememesine ve oksijen cihazına bağlı yaşamaya çalışmasına rağmen Adli Tıp Kurumu'na 2021 yılında yaptığı başvurusu ‘Cezaevinde kalabilir’ denilerek reddedildi. Bazo Yılmaz’ın ölümünden beş gün önce Elazığ 1 No'lu Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan hastane raporlarına rağmen beş yıldır tahliye edilmeyen hasta ve yüzde 96 engelli Zülküf Yıldırım yaşamını yitirdi. 5 yıldır hastalıklarına ve hastane raporlarına rağmen tahliye edilmeyen Yıldırım’ın, beyninde tümör bulunuyordu ve geçirdiği ameliyatlar nedeniyle sağ gözünü kaybetmişti. Sol gözünde ise yüzde 49 görme kaybı vardı. Zülküf Yıldırım’ın ölümünden iki gün önce ise 60 yaşındaki Mehmet Candemir, tutuklu bulunduğu Giresun Espiye L Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşamını yitirdi” dedi.
‘ATK’nin sorumluluğu’
2022 yılının başından bu yana cezaevlerinde aralarında tahliyeleri ATK tarafından engellenen hasta tutsakların da bulunduğu en az 55 tutuklu ve hükümlünün yaşamını yitirdiğine dikkat çeken Hülya, bu tutsaklardan 27’sinin hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirdiğini kaydetti. Hülya, “Bu ölümlerin hiçbiri doğal ölüm değildi ve adeta düşman ceza hukukunun devamı olan düşman infaz rejiminin sonucuydu. Hasta mahpusların erken tanı alması, tedavi süreçlerinin aksamaması, sağlıklarının düzenli olarak izlenmesi, tedavi olabilmeleri konusunda insani bir yaklaşımın esas alınması gerekliyken bunun aksi uygulamalar gerçekleştirilmesi cezaevi yönetimlerinin sorumluluğunu doğurmaktadır. Hastalıkları son aşamaya gelen ve cezaevinde tek başına bırakın yaşamını idame ettirmeyi, yürüyemeyen ağır hasta mahpuslar için gerçek dışı ‘cezaevinde kalabilir’ raporları veren ATK’nin sorumluluğunun da altını çizmek gerekir” diye belirtti.
‘Tutsakların tahliyeleri toplumsal güvenlik denilerek engelleniyor’
Yüzde 87 engellilik raporu bulunan 83 yaşında konuşamayacak kadar hasta olan Mehmet Emin Özkan ve Kocaeli Adli Tıp Kurumu’nun “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen Aysel Tuğluk hakkında “cezaevinde kalabilir” raporu veren ATK’nin bağımsızlığını ve bilimselliğinin sorgulanması gerektiğinin önemine işaret eden Hülya, “ATK’nin verdiği raporlar sonucu birçok mahpus ya cezaevinde ya da infaz erteleme kararı sonucu tahliyesinden çok kısa zaman sonra hayatını kaybetmektedir. Hasbelkader ATK’nin cezaevinde kalamaz raporu verdiği hasta mahpuslar bu sefer yasadaki ‘toplum güvenliği’ düzenlemesi sebebiyle emniyet müdürlüklerinin yazdığı raporlar yüzünden ölüme terk edilmektedir. Bunun en canlı örneği, ATK’nin ‘cezaevinde kalamaz’ raporuna rağmen Kızıltepe TEM Şube Müdürlüğü’nün, ‘toplum güvenliği bakımından tehlikeli’ yanıtı sebebiyle tahliye olması engellenen Metris R Tipi Cezaevi’nde tutulan yüzde 98 engelli hasta tutuklu Serdal Yıldırım’dır. Yani sistemin her bir parçası bu tahliyeleri ve aslında yaşam hakkını engellemek üzere tavır geliştirmektedir” ifadelerini kullandı.
‘Ölümlerin olağanlaştırılmasına asla izin vermeyeceğiz’
Ölümlerin sorumlusunun siyasi kararlar veren yargı, tutsakların sağlığa erişim hakkını engelleyen cezaevi yönetimi ve hukuk dışı raporlara imza atan ATK ve tüm bunların üstünde olan Adalet Bakanlığı olduğunu belirten Hülya, “Bizler ölümlerin olağanlaştırılmasına asla izin vermeyeceğiz. Buradan tüm hukuk kurumlarına, STK’lere, siyasi partilere, hak savunucularına, hekimlere çağrıda bulunuyoruz. Sizleri, bu hukuki, vicdani ve etik sorumluluğu olan ölümler karşısında duyarlı olmaya ve cezaevlerinden tabutlar çıkmasın diye aylardır adalet nöbetinde olan, sık sık darp edilip gözaltına alınan mahpus ailelerinin yanında olup mücadele etmeye davet ediyoruz” sözlerini kullandı.
Gerekli adımların atılması çağrısı
Hülya, son olarak yetkililere “Bu konuda sorumluluk almalı ve işkence, kötü muamele yasağı ve yaşam hakkı ihlaline sebep olan bu uygulamalara son vermek için gerekli adımları atmalısınız” çağrısında bulundu.