Avukatlar Abdullah Öcalan için görüşme ve umut hakkı talep etti
- 16:42 20 Eylül 2022
- Güncel
ANKARA - PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşme talep eden avukatlar online basın toplantısında buluştu. Toplantıda ELDH Eşbaşkanı Barbara Spinelli, “Türkiye’nin, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek için yapılan bu büyük küresel talebi görmezden gelmesi çok zor olacaktır” dedi.
Geçtiğimiz günlerde, 22 ülkeden 350 avukat, imzaladığı mektupla PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşme talep etmişti. Adalet Bakanlığı’na gönderilen mektupta, İmralı Cezaevi’nde tutulan Abdullah Öcalan'ın, avukatlarına erişim hakkının kısıtlanmasına ilişkin avukatlar tarafından çağrıya dair bugün online bir basın açıklaması yapıldı. Avukat Ceren Uysal’ın moderatörlüğünde yapılan toplantıya dünya genelinden birçok avukat katıldı.
Türkiye Adalet Bakanlığına yapılan başvuru talebini hatırlatan Ceren, avukatların neden böyle bir başvuru yaptıklarını, görüş ve kaygılarını paylaşacaklarını söyleyerek sözü katılımcılara bıraktı.
Hak ihlalleri engellenmelidir
Avrupa Avukatlar Birliği (ELDH) Eşbaşkanı Barbara Spinelli, dünyanın her yerinden binlerce avukatın, bu mektuba imza attığını vurgulayarak, “Bu açıdan Türkiye'nin bu büyük küresel talebi görmezden gelmesi çok zor olacaktır. Bu hak ihlallerinin mümkün olan en çabuk şekilde engellenmesi gerekiyor. Dünyanın her yerinden avukatların ve kurumların bu hukuksuz tecride karşı Türkiye'ye baskı için başvuru yapması gerekiyor” dedi.
Barbara, “Bütün hukuki araçları kullanacağız bu sadece ilk adım ama küçük bir adım da değil çünkü yalnız değiliz, çok geniş bir avukat ağımız var. Bakanlığın sessizliğinin ardından uluslararası hukukçular olarak daha önceden de sessizlikle karşılandık. Bu Türk hükümetinin aynı zamanda uluslararası hükümlülükleri ihlal ettiğini gösteriyor. Kürt meslektaşlarımızla ve İmralı’daki tutsaklarla dayanışma içinde olduğumuzu tekrar size söylemek isterim” diye konuştu.
‘Yanıt gelmezse de mücadeleyi sürdüreceğiz’
ELDH Genel Sekreteri Thomas Schmidt de gönderdikleri mektubu okuyarak ardından söz aldı. Thomas, göndekileri mektuba Türkiye Adalet Bakanlığı’ndan yanıt beklemediklerini kaydederek, buna karşı faaliyetlerini ve İmralı’daki tutsaklarla görüşme taleplerini sürdüreceklerini vurguladı. Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla bu açıdan dayanışmaya devam edeceklerini belirten Thomas, “Türkiye, avukatların Sayın Öcalan ve diğer müvekkilleri görmesine izin vermelidir. Biz ELDH olarak gönderdiğimiz mektuplara elbette yanıt bekleriz fakat bu konuda pek iyimser değiliz, yanıt gelmezse bile biz mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.
İşkence yasağı ve yaşam hakkı ihlali
Mektupta belirtilen durumlar dışında olumlu yeni bir gelişmenin yaşanmadığını dile getiren Asrın Hukuk Bürosu Avukatı Raziye Öztürk ise, “İmralı, dünden bugüne eşi benzeri görülmemiş bir sistem olarak karşımıza çıkıyor. Bu sistem yaşam hakkı ve işkence yasağını ihlal riskini içinde bulunduruyor. İmralı'dan 18 aydır haber alamıyoruz. Ağırlaştırılmış infaz ve tecrit koşullarıyla varlığını sürdüren, işkence yasağını ihlal eden uygulamalarla karşı karışayız. Sayın Öcalan ve diğer müvekkillerin herhangi bir iletişimi yok, dış dünyayla iletişimleri tamamen koparılmış durumda” açıklamasını yaptı.
Tecridin uluslararası boyutu
Tecrit koşullarında avukatların işlerini yapmasının engellendiğinin altını çizen Raziye, müvekkillerinin var olan dosyalarını görmelerini de engellendiklerini söyledi. Raziye, “215 avukat defalarca başvurular yaptık fakat cevap alamadık. Sürekli olarak idare ile mahkemeler aracılığıyla görevimizin yapılması engellenerek sistematik ve kesintisiz bir tecrit devam ediyor. Her türlü hukuki yolu deniyoruz ve itirazlarımızı yaparak bunları uluslararası alana taşımaya çalışıyoruz” dedi. Dün Federe Kürdistan Bölgesi’nde avukatların basın açıklamasının engellendiğini hatırlatan Raziye, “Bu olay tecridin uluslararası boyutunu ortaya koyuyor, bu da bizim uluslararası boyutta da tecride karşı mücadele etmemiz gerektiğini gösteriyor. Bu nedenle bu çalışmalar bizim için çok kıymetli. Tecrit sisteminin kaldırılması için bu çalışmalar önemli bir yoldur” şeklinde konuştu.
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren de Türkiye’de demokratik yolların ve kavramların içinin son derece boşaltıldığına dikkat çekerek, baro olarak hukukun işlerliği için sorumluluk aldıklarına değindi. Nahit, bu tecrit ve yargılamaların salt bir hukuk sorunu olmadığını söyleyerek Türkiye’de az olan demokrasinin özellikle Kürt meselesine bakışının hukuk ve yargı alanında kendini çok sert bir şekilde gösterdiğini vurguladı.
Umut hakkı
Ardından İtalya’dan imzacı avukatlardan Fabio Marcelli, Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasına yönelik koşulların da düşünülerek, umut hakkı verilmesi gerektiğini kaydetti. Fabio, şunları ekledi: “Ne yazık ki sürekli olarak Türkiye’de hukukun üstünlüğünün kötüye gittiğini görmekteyiz ve kaygılandırıcı durumlarla karşı karşıyayız. Sayın Öcalan'a, bir tutuklu olarak en temel haklarının kendisine verilmemesi Türkiye'de hukukun üstünlüğünün ne kadar kötü durumda olduğunu bize gösteriyor. Bizler bu konuda Öcalan'a temel haklarının geri iade edilmesini talep edeceğiz. Sayın Öcalan’ın gelecekte kendisini serbest bırakılma ihtimalinin gösterilmesi gerekiyor, umut hakkının olması gerekiyor. Federalizm ilkesi çerçevesinde bir çözüm bulunmalıdır. Umuyoruz ki talebimiz onaylanacak.”
‘Kürt önderler yalnız değil’
Toplantıda konuşan bir diğer isim Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Sekreteri Ümit Büyükdağ oldu. Dünyanın her yerinde devletlerin kendilerine yönelik tehdit olarak gördüğü kimlik ve kişileri baskıladığını söyleyen Ümit, tecridin kalkması için hükümetin kendi koyduğu kurallara uyması gerektiğinin altını çizdi. Ümit, “Kendi koyduğunuz kurallara ve uluslararası sözleşmelere uyun. Bugün ve yıllardır gösterdiğimiz bu dayanışma çok önemli. Kürt halk da Kürt önderleri de yalnız değildir” dedi.
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Eşbaşkanı Bünyamin Şeker de uluslararası bir komplo ile Türkiye’ye getirilen Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin siyasi, hukuki ve toplumsal birçok boyutunun olduğuna dikkat çekerek verilen bu uluslararası mücadelenin ve dayanışmanın çok kıymetli ve değerli olduğunu söyledi.
Toplantı, yapılan değerlendirme ve katılımcılara teşekkür edilerek sona erdi.