Kadın ve Barış Tartışmaları: Hedef özgürlükçü bir toplum

  • 14:37 18 Eylül 2022
  • Güncel
 
İSTANBUL - HDK’nin “Kadın ve Barış Tartışmaları” panelinde, kadınların barış mücadelesinin aynı zamanda egemen erkek zihniyetine karşı bir mücadele olduğu belirtilerek, amacın özgürlükçü ve eşit bir toplum hedefi olduğunun altı çizildi. 
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) “Kadın ve Barış Tartışmaları” başlık etkinliği gerçekleştirdi. “Barışın inşasında kadınların mücadelesi” pankartının asıldığı etkinlik çerçevesinde gerçekleştirilen panelin moderatörlüğünü HDK Kadın Koordinasyonu üyesi Aynur Cengiz yaparken, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mersin Milletvekili ve Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu üyesi Fatma Kurtulan ile feminist aktivist Özgül Saki konuşmacı olarak yer aldı. 
 
Üç oturum şeklinde gerçekleştirilen panelde, “Savaşın Nedensellikleri Dinamikleri - Failleri - Etkileri ve Sonuçları”, “Savaş - Barış Süreçlerinde Barış Deneyimleri” ve “Türkiye ve Kürdistan’da Barışın Olanakları” konu başlıkları tartışıldı.
 
‘Kadınlar özne olabileceği kalıcı barış istiyor’
 
İlk oturumda HDK Kadın Koordinasyonu üyesi Aynur Cengiz, toplumun en çok ihtiyacı olan barışı konuşmak üzere bir araya geldiklerini dile getirdi. Aynur, savaşlardan en çok etkilenenlerin kadınlar olmasından dolayı kadınların barışı konuşmasının önemli olduğunu ifade etti.  Aynur, “Savaş göç, şiddet, işkence, tecavüzden başka bir şey getirmiyor. Doğaya, ekolojik yaşama onarılmaz zararlar veriyor. Savaşın tanığı olan kadınlar ekonomik sosyal bir bütün olarak yıkıma uğruyor. İstatistiklere baktığımızda kadınlar ve çocuklar üzerindeki etkiler yıllarca devam ediyor. Bundan dolayı kadınlar, özne olabileceği kalıcı barış istiyor. Bu süreçte bu sorunu sizinle konuşmak istiyoruz çünkü erkek devlet barışı çok uzak gibi tahayyül ediyor” dedi.
 
‘Kadınlar barış mücadelesinde daha direngenler’
 
Daha sonra söz alan feminist aktivist Özgül Saki, barışı savunan kadınlar olarak geçmişte birçok çalışma yaptıklarını söyleyerek, “Arkadaşıma Dokunma, Barış Nöbetlerini” örnek gösterdi. Özgül, Kürt kadınlarının ve Türkiye kadınlarının barışın inşası noktasında çabaları olduğunu belirtti. Özgül, “Kadınlar neden barış istiyor meselesine gelindiğinde savaşın kendisi partiarkayı, militarizmi güçlendiriyor bundan dolayı kadınlar, uzun dönem savaşı çıkaranlara maruz kalan pozisyondalar. Ermeni kadın askere Azerbaycan askerlerinin yaptıkları, İran’da yapılanlar ve kendi ülkemizde kadınların savaştan nasıl etkilendiğini açık bir şekilde ortaya çıkardı. Savaş koşulları kadınların kendi mekanında varoluşunu yok ediyor. Bu nedenle kadınlar barış mücadelesinde daha direngenler” diyerek kadınların savaşa karşı barışa olan ısrarına değindi.
 
‘Savaş sadece mağdur etmiyor’
 
Günümüzde hibrit bir savaşın yürütüldüğünü aktaran Özgül, düzenli orduyla, paramiliter güçlerle, medya ile toplumların varoluşlarına ilişkin tehditlerin devam ettirildiğini söyledi. Özgül, “Kolombiya’da yaşananlar bizimkinden farklı değil. Orada kadınlar patriarkayla bağlarını zayıflatarak güçlendiklerini hissediyorlar. Oradaki bir kadın gerilla ile konuşmuştum bana ‘ben barış oldu geldim ama kendimi şimdi özgür hissetmiyorum’ demişti. Yani sadece savaş sürecinde sadece mağdur olan değiliz çeşitli özgürleşme sağlıyor ama bu kalıcı olmuyor. Bu kalıcılığı nasıl inşa etmek gerekir onu konuşmak gerekir” dedi.
 
‘Cumhuriyetle yaşıt bir zihniyetle boğuşuyoruz’
 
Ardından konuşan HDP Mersin Milletvekili ve Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi Fatma Kurtulan da, savaşın devam ettiği süreçte, savaş olmadığına dönük bir zihniyetin olduğunu vurguladı. Fatma, savaşı inkar ederek toplumun barışa olan inancının zedelenmeye çalışıldığına dikkat çekti. Fatma, “Cumhuriyetle yaşıt bir zihniyetle boğuşuyoruz. 1922 yılından sonra Kürt’ün inkarının somut olarak pratiğe yansıtıldığı bir süreçten geliyoruz. Ülkenin tarihi çatışmalarla yazıldı ama direnişlerde, isyanlarda, başkaldırılarda, bedel ödeyenler de oldu. Toplumun inancını yok ederek yol alınmaya çalışıyor. Mevcut egemen zihniyet, varlığını bizim yokluğumuz üzerine kurmaya çalışıyor. Tıkandığında savaş politikasını uyguluyor” şeklinde konuştu.
 
‘PKK’nin ateşkesinden sonra barış olabilir düşüncesi’
 
Kürdistan’da yaşanan inkar, asimilasyon yok sayma girişimlerine karşı Kürt kadınlarının barış çalışmasının hep devam ettiğini ifade eden Fatma, “Savaşı tariflerken bunun karşıtı barış nasıl olur diye konuşuyoruz. 93’de PKK’nin ateşkesinden sonra barış olabilir düşüncesi gündeme girdi. Bununla beraber çalışmalarımızı örgütsel olarak topluma yaydık. Biz kadınların mücadelesi erkek egemen düşünceye karşı mücadele. Bizim hedeflediğimiz özgürlükçü, paylaşımcı bir toplum, herkesi eşit ölçüde ele alan bir sistemi hedefliyoruz” diye ekledi. 
 
‘Sermaye varlığını korumak için toprakları işgal ediyor’
 
Daha sonra söz alan Özgül, sermayenin varlığını korumak için sürekli toprakları işgal ettiğini ve bununla beraber kadınları da toprakla eş değer gören bir zihniyetin olmasından dolayı kadınların da bu süreçlerde esir alındığını belirtti. Özgül şöyle dedi: “Ulus devletlerin kuruluş döneminde savaş dinamikleri farklılaşıyor. Cudi’de dün olanları gördük orası işgal altında ve yaşam alanı tanınmıyor. Mega projeler ile varoluş alanı sermayeye sunuluyor. Kadınların yaşadıkları sadece karşı cephenin saldırısı değil, aynı zamanda ulus devletler ucuz iş gücü için kadınları kullanıyor. Kendi yaşamımız için sermayeden arındırmaktan başka çaremiz yok.”
 
‘Türkiye’nin her yerinde savaş politikası uygulanıyor’
 
Tekrar söz alan ve Kürdistan’da devletin aktörlerinin savaşta aktif rol aldığını vurgulayan Fatma, Kürt halkının taleplerinin bastırılması için savaş politikalarının uygulandığını ifade etti. Fatma, “Örneğin 90’larda gözaltılarda taciz, tecavüz uygulandı. Eğitim sistemimize baktığımızda inkarcı, tekçi bir sistem. Kürdistan’da yaşanan tüm bu ezdirmemin artık tüm Türkiye’ye yayıldığını görüyoruz. Aynı zamanda aile kavramı da kadını boğan, itaat ettirmek isteyen erkeği de ailenin reisi olarak gören bir yapı. Güvenlik gerekçesi ile ormanlarımızın yakıldığını hep görüyoruz. Türkiye’nin her yerinde beşli çete yaşam alanlarımızı tahrip ediyor. Artık Türkiye’nin her yerinde savaş politikası uygulanıyor” dedi.
 
Birinci oturum soru cevap ile son buldu.