Kapitalizmin ölümcül sonuçları: Salgın hastalık silsilesi

  • 09:02 18 Eylül 2022
  • Sağlık/Spor
 
Öznur Değer
 
HABER MERKEZİ - Dünya, kapitalist sistemin doğaya ve doğada yaşayan canlılara müdahalesinin bir sonucu olarak çıkan salgın hastalıklarla mücadele ediyor. Kovid-19 salgını ciddiyetini korurken, Maymun Çiçeği vakaları da giderek artıyor. 
 
Kapitalizmin kar hırsı, doğaya yönelik müdahale, devletlerin rant odaklı politikaları ile birlikte doğal yaşam alanları tüm dünyada giderek yok oluyor. Doğal alanların yok edilmesiyle birlikte canlıların yaşam alanları giderek daralıyor. Tüm dünya, 2020 yılında ortaya çıkan ve bir anda tüm dünyaya yayılan koronavirüs salgını ile mücadele ederken, farklı yeni virüsler tespit ediliyor.  Engels, “Doğanın Diyalektiği” kitabında, insanın doğa üzerindeki “zaferi”ne ve sonuçlarına dikkat çeker: “Doğa üzerinde kazandığımız zaferden dolayı kendimizi pek fazla övmeyelim. Böyle her zafer için doğa bizden öcünü alır. Her zaferin beklediğimiz sonuçları ilk planda sağladığı doğrudur ama ikinci ve üçüncü planda da büyük çoğunlukla ilk sonuçları ortadan kaldıran, bambaşka, önceden görülmeyen etkileri vardır.”
 
Hayvandan insana bulaşan hastalıklar 
 
Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar genel olarak “zoonozlar” veya “zoonotik hastalıklar” olarak tanımlanırlar. Ülke için önemli halk sağlığı problemi olan zoonotik hastalıklar, deli dana hastalığı, bruselloz, şarbon, kuduz, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi, leptospiroz, toksoplazmoz, tenyazis, tularemi, kistik ekinokokkoz, Trişinellozis, yeni maymun çiçeği, AIDS, SARS, MERS, Covid-19 gibi hastalıklar olarak sıralanabilir.
 
Doğa, insan saldırısına virüslerle karşılık veriyor. Bu virüslerin en ağır faturaları ise maddi ve manevi olarak insanlara kesiliyor. Kapitalist sistemin doğaya müdahalesi sonucunda geçmişten günümüze hayvandan insana bulaşan ve binlerce insanın yaşamını yitirdiği hastalıkları derledik. Bir kısmını derlediğimiz hastalıklardan günümüzde tüm dünyanın mücadele ettiği, Koronavirüs ailesinden olan Covid-19 virüsü, zoonatik hastalıklar arasında yer alan en güncel ve ağır sonuçlar doğuran virüs. 
 
Koronavirüs: 1960’larda keşfedildi 
 
Koronavirüs kuşlarda ve memelilerde hastalıklara sebep olan ve Coronaviridae familyasının iki alt familyasından birini oluşturan virüslerdir. İnsanlarda genellikle ciddi olmayan virüs, nezle vakalarının önemli bir bölümüne yol açmasıyla birlikte, aralarında MERS-CoV, SARS-CoV ve COVİD-19’un bulunduğu bazı nadir koronavirüs çeşitleri ölüm riski bulunduran solunum yolu enfeksiyonlarına neden olabilir. Koronavirüsler 1960'larda keşfedildi.
 
SARS: Ölüm oranı yüzde 10,9 
 
SARS virüsü zoonotik bir viral enfeksiyondur. Bu da virüsün omurgalı bir hayvandan insana bulaştığı anlamına gelir. SARS, hastalığın İngilizce adı olan “Severe Acute Respiratory Syndrome” ifadesinin baş harflerinden türetilmiş bir kısaltmadır ve bu virüs, Türkçede “Ciddi Akut Solunum Yolu Sendromu” olarak adlandırılır. SARS, soğuk algınlığına neden olan virüs ailesinin üyelerinden olan bir koronavirüs suşundan kaynaklanır. Bilim insanları SARS virüsünün bir veya birden fazla hayvan türünü etkileyen virüslerden insanları etkileyecek yeni bir virüs suşuna evrilmiş olabileceğinden şüphelenmektedir. SARS, ulaşımın çok kolay olduğu ve birbirine bağlı bölgelerden meydana gelen global bir dünyada enfeksiyonun ne kadar hızlı yayılabileceğinin uyarısını ilk olarak veren bir hastalık oldu. 2002 ile 2003 yılları arasında Hong Kong’dan yayılan SARS salgını neredeyse pandemi haline geldi ve dünya çapında 8 bin 422 vaka ve bin 524 kişinin ölümüne yol açtı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından virüsün dünyadaki ölüm oranı yüzde 10,9 olarak açıklandı. 
 
MERS: 8 kat daha ölümcül
 
Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS) ilk 2012 yılında Suudi Arabistan'da görülen bir viral solunum yolu rahatsızlığı. Bu rahatsızlığa “MERS-CoV” olarak adlandırılan bir koronavirüs neden oluyor. Coronavirüsler yaygın olarak insanlar da dahil memelilerde solunum hastalıklarına yol açıyor. Soğuk algınlıklarının yaklaşık 1/3’ünden coronavirüsler sorumludur. Ancak bu tipi, diğer coronavirus tiplerinden daha farklı ve ağır klinik tabloya yol açıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün) verilerine göre, MERS virüsü bugüne kadar 77 kişiye bulaştı ve 40 kişinin yaşamını kaybetmesine neden oldu. Virüsü taşıyanların yüzde 36’sı hayatını kaybetti. SARS’a göre 8 kat daha ölümcül olan MERS virüsü, Suudi Arabistan merkezli olmasına rağmen yansımaları Ürdün, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi Arap ülkelerinin yanı sıra İtalya, İngiltere ve Fransa gibi Avrupa ülkelerinde de görüldü.
 
Kovid-19 
 
Koronavirüs ailesinin en ölümcül olan virüsü ise Kovid-19 virüsü. İlk olarak Çin’in Wuhan kentinde 2019 yılı Aralık ayında görüldü. Kısa sürede tüm dünyaya yayılan virüs, 30 Ocak 2020'de DSÖ tarafından küresel bir sağlık acil durumu ilan edildi. 11 Mart 2020 tarihinde ise virüs pandemi, yani küresel salgın hastalık olarak ilan edildi. Çin, Almanya, Türkiye gibi ülkelerde virüse karşı aşı oluşturulsa da virüs, ölümcül etkisini sürdürüyor. Ülkede hala binlerce vaka görülen virüs, dünyada 6 milyon 512 bin 570 kişinin yaşamını yitirmesine neden oldu. 
 
Maymun çiçeği virüsü 
 
Maymun çiçeği salgını, 4 Mayıs tarihinde Londra'da ilk vaka tespit edildikten sonra bir ay gibi kısa bir sürede 30 ülkede tespit edilen küresel salgındır. Salgın, Temmuz ayında 6 kıtada 70'ten fazla ülkeye yayıldı.DSÖ, 21 Temmuz 2022'de maymun çiçeği salgınıyla ilgili "küresel acil durum" ilan etti. Maymun çiçeği, Afrika yabani hayvan yemeği, hayvan ısırığı veya tırmalaması, vücut sıvıları, kontamine nesneler veya enfekte bir kişiyle yakın temastan yayılabilir. Virüs normalde belirli kemirgenler arasında dolaşmaktadır. Tanı, virüsün DNA'sı için bir doku bozukluğu test edilerek doğrulanabilir. Hastalık suçiçeğine benzer görünebilir. DSÖ'nün açıklamasına göre 75 ülkede 16 binden fazla maymun çiçeği vakasının rapor edildi. Virüsten yaşamını yitiren kişi sayısı her geçen gün artıyor. 
 
Deli Dana Hastalığı (Creutzfeldt-Jakob)
 
Milyonda bir ve hızlı seyreden bir prion (protein içeren ve bulaştırılabilen) hastalığı olan deli dana hastalığı, ilk olarak 1990'lı yıllarda İngiltere’de teşhis edilmiş, sığırlarda rastlanılan ve insanlara da bulaşabilen beynin süngerleşmesine neden olabilen beyin dokusu iltihabı hastalığıdır. Hastalık, bilişsel ve ruhsal bozukluklar, serebellar ataksi (geniş tabanlı sarhoşvari bir yürüyüş), miyoklonik hareketler (merkezi sinir sisteminden kaynaklanan bir veya birden çok kasta meydana gelen istemsiz ve kısa süreli seğirme) ve görme kaybı ile ortaya çıkar. Hastalığın bir tedavisi bulunmadığı gibi kısa sürede ölümle sonuçlanır. Çok sayıda kişinin yakalandığı hastalık dolayısıyla yalnızca İngiltere’de 141 kişi yaşamını yitirdi. İngiltere’nin yanı sıra Fransa, Almanya ve Amerika gibi Avrupa ülkelerine de yayılan hastalığın Türkiye’de de vakası görüldü. 
 
Organ ve kan nakliyle de bulaşıyor 
 
Hastalığın bulaş yolu kesin olarak kanıtlanmasa da yaygın olarak deli dana hastalığına yakalanmış hayvanların etlerinin veya sakatatlarının yenmesi ile bulaştığı düşünülüyor. İngiltere’de yapılan bazı araştırmalara göre, hastalığın bulaşma sebeplerinden biri de organ ve kan naklidir. Deli dana hastalığının semptomları, hastalığın bulaşmasından sonra ortalama 10-20 yıl içerisinde ortaya çıkabilir. Hastalıkta yaygın olarak, kişilik değişimi, kaygı ve depresyon, uyku problemleri, hafıza kaybı ve bunama, istemsiz kasılmalar ve uyuşma, konuşma problemleri, yürüyüş ve denge bozuklukları ve görme bozuklukları gibi semptomlar görülür. 
 
Brusella (Bruselloz) hastalığı 
 
Brusella; hayvanlarda ve insanlarda hastalığa neden olabilen, hayvanlardan elde edilen pastörize edilmemiş süt ve süt ürünleriyle çiğ etlerin tüketimi ve enfekte hayvanlarla temasla kişilere bulaşabilen bir bakteridir. Brusella bakterisinin insanda meydana getirdiği enfeksiyon hastalığına ise bruselloz adı verilir. Brusella bakterisi insan vücudunda hemen her dokuda enfeksiyona neden olabilir. Bu nedenle, etkilediği organ veya vücut sistemine bağlı olarak çok çeşitli klinik belirtilerle ortaya çıkabilir. Brusellanın neden olduğu belirtiler farklı sağlık sorunlarında da görülebildiğinden, tanısının konulmasında güçlük yaşanabilir ve tedavi planlaması gecikebilir. Brusella vücutta pek çok organda iltihaplanmaya yol açabildiğinden, hastalık seyrinde çeşitli klinik belirtilerle karşılaşılabilir. Bu hastalıkta belirtilerin ortaya çıkması 2 aya kadar sürebilir. Hastalıkta, ateş ve titreme, halsizlik, yorgunluk, yaygın kas ve eklem ağrısı, bel veya sırt ağrıları, baş ağrısı, karın ağrısı, iştahsızlık ve kilo kaybı ile gece terlemeleri gibi semptomlar gözlemlenir. Hastalıkta, merkezi sinir sisteminin tutulumu ve buna bağlı nörolojik sorunlar, kalp kapağı ve kalp cidarının tutulumuna bağlı endokardit ve karaciğer apsesi gibi sağlık sorunlarıyla karşılaşılabilir. 
 
Şarbon hastalığı
Bacillus anthracis bakterisinden gelişen şarbon koyun, sığır ve keçi gibi ot yiyen hayvanların hastalığıdır. Şarbon bakterisi; derin yara ile temas, sindirim sistemi ya da solunum yolları ile enfekte olmuş hayvanlardan insana bulaşabilir. Şarbon, sporla çoğalan bir bakteri olan Bacillus anthracis'in neden olduğu nadir fakat ciddi bir hastalıktır. Şarbon genellikle çiftlik hayvanları ve vahşi av hayvanlarını etkileyen bir hastalıktır. Bu tehlikeli hastalık, hasta hayvanlarla doğrudan veya dolaylı temas yoluyla insanlara da bulaşabilir. Şarbonun insandan insana bulaştığına dair hiçbir kanıt olmasa da, şarbon kaynaklı cilt lezyonlarına doğrudan temas edilirse bulaşıcı olabileceği düşünülmektedir. Şarbona neden olan bakteriler vücuda genellikle derideki bir yaradan girer. Ayrıca, şarbonlu etlerin yenmesi veya sporların solunmasıyla da hastalığa yakalanılabiliyor. Şarbonun belirtileri bulaşma yoluna göre değişiklik gösterir. Çoğu durumda, belirtiler bakterilere maruz kaldıktan sonraki yedi gün içinde gelişir. Solunum yoluyla bulaşan akciğer şarbonunda ise durum farklıdır. Belirtiler haftalar sonra ortaya çıkabilir. Hastalık yüzde 60 oranında tedavi edilebilse de antibiyotik ve destek tedavilerine rağmen ölüm oranı yüzde 40’tır. Şarbon endüstriyel olarak gelişmiş ülkelerde daha az gözlenirken Asya, Afrika ve Güney Amerika gibi bölgelerde hala gözlenmektedir. Bunun yanında Avrupa’da enjeksiyon şarbondan 18 kişinin hayatını kaybettiği biliniyor. Türkiye’de ise 2017 yılında raporlanan insan şarbonu vakası 37’dir. 
 
Kuduz hastalığı: Yılda 59 bin kişi ölüyor
 
Kuduz, evcil ve yabani hayvanlarda görülen, zoonoz viral bir hastalıktır. Bu viral hastalık, insanlar da dahil olmak üzere tüm memelilerin merkezi sinir sistemini etkiler. Yarasa, tilki, kurt, çakal, fare gibi hayvanlarda görülen kuduz ülkede yüzde 90 oranında köpek ile bulaşır. Hastalığın belirtileri ortaya çıktığında kuduz hemen hemen her zaman, hem hayvanlar hem insanlar için ölümcüldür. Kuduz virüsü verilen tavşanın omuriliğinin kurutulmasından elde edilen madde kuduz aşısı olarak kullanılıyor. Hastalığın kuluçka süresi sekiz günden iki yıla kadar değişebilir. Ortalama kırk gündür. Bu devrede kuduz aşısı veya anti serumu yapılırsa hastalık belirti vermeden önlenebilir. Aşının gayesi vücutta çabuk ve yüksek seviyede antikor hasıl edip virüsün nötralize edilmesidir. Klinik belirtiler çıktıktan sonra aşıdan fayda beklenemez. Dünyada her yıl 59 bin kişi kuduzdan yaşamını yitiriyor. 
 
Kırım Kongo Kanamalı Ateşi
 
Kırım Kongo kanamalı ateşi, kenelerle bulaşan, ateş ve kanamayla seyreden ölümcül bir enfeksiyon hastalığıdır. Hastalık etkeni hastalıkla aynı ismi taşıyan bir virüstür. Kırım Kongo virüsü, dünyadaki en tehlikeli kene ile bulaşan virüstür. Hastalık ilk olarak 12’nci yüzyılda Tacikistan’da tanımlanmıştır. Dünyanın birçok ülkesinde yaygın görülen hastalık Türkiye’de de görülüyor. Kırım Kongo Kanamalı Ateşinden sayısı net olmamakla birlikte çok sayıda insanın yaşamını yitirdiği biliniyor. 
 
Leptospiroz
 
Leptospiroz, Weil hastalığı, domuz çobanı hastalığı, pirinç tarlası hastalığı, bataklık ateşi olarak da bilinen, leptospira cinsi bakterilerin oluşturduğu bir hastalıktır. İlk olarak 1886 yılında Almanya’da tanımlanan Leptospira'nın 13’e varan sayıda genetik türü insanlarda hastalığa yol açabilir. Hem vahşi hem de evcil hayvanlar aracılığıyla yayılır. Kemiriciler hastalığı en fazla bulaştıran hayvanlardır. Leptospiroz en çok yaz sonu, ilkbahar başında görülür. Hastalık hiç belirti vermeyebilir, baş ağrıları, kas ağrıları ve ateş gibi hafif belirtiler verebilir ya da akciğerlerde kanama veya menenjit gibi ciddi belirtiler görülebilir. Çoğunlukla deri, göz, ağız ve burundaki çatlaklara hayvan idrarının ya da hayvan idrarı içeren su ya da toprağın teması yoluyla bulaşır. Hastalığın enfekte olunması halinde tedavi doksisiklin, penisilin ya da seftriakzon gibi antibiyotiklerle yapılır. Tedavi olunsa bile, Weil hastalığı ve ağır pulmoner hemoraji sendromu sırasıyla yüzde ve yüzde 50’yi aşan oranlarda ölümle sonuçlanır. Her sene yedi ila on milyon insanın leptospiroz enfeksiyonuna yakalandığı tahmin edilmektedir. Bunun neden olduğu ölüm vakası sayısı kesin olarak bilinmemektedir.
 
Toksoplazma (Gondii): Hayvan dışkısından bulaşıyor 
 
Toksoplazma tek hücreli bir mikroorganizma olup genellikle kedilerde meydana gelir ve bazı çiftlik hayvanlarını da enfekte edebilir. Toksoplazma her ne kadar hayvanlarda ürese de, insanları da enfekte edebilen bir hastalık çeşididir. Hayvanlardan insanlara direk temas yoluyla bulaşmaz fakat hayvan dışkısıyla, dışkının bulaştığı eşyalar yoluyla ya da enfekte olan çiftlik hayvanlarının az pişmiş olarak besin yoluyla tüketilmesiyle bulaşabilir. Özellikle hamile kadınların doğum sonrasına kadar kedi dışkısından uzak durması ve az pişmiş ya da çiğ et tüketmemeleri gerekmektedir. 
 
Gribe benzer etkiler
 
Toksoplazma hamile kadınlarda düşük riskine veya bebeklerde ciddi sağlık sorunlarına neden olabilen bir hastalıktır. Toksoplazma aynı zamanda gözde retina enfeksiyonuna neden olabileceği gibi görme sinirine veya görme merkezine de ciddi zararlar verebilir. Tedavi edilmediği takdirde ise hastada görme kaybı oluşabilir. Toksoplazma, dünyanın her yerinden görülebilen bir hastalıktır. Toksoplazma enfeksiyonu ciddi sağlık sorunlarına neden olabilmektedir. Hastalık, bazı insanlarda hiçbir belirti veya semptom vermez ve hastalar enfekte olduklarının farkında değildir. Toksoplazmanın genel belirtileri vücut ağrısı, lenf düğümlerinin şişmesi, baş ağrısı, ateş ve yorgunluk gibi gribe benzer özellikler gösterebilmektedir. 
 
Tenyazis hastalığı: Çiğ etten uzak durulmalı
Tenyazis, hastalıklı hayvanların etlerinin çiğ veya az pişmiş olarak tüketilmesi sonucu insanlara geçer. Tenyazise neden olan parazitler sığır ve domuz etinde bulunur. Domuz kaynaklı şerit larvaları bağırsaktan çıkarak kalp, göz ve beyin dokularına yerleşip büyüyebilir. Bu duruma  sistiserkoz denir. Beyindeki enfeksiyonlar felç veya diğer sinir sistemi rahatsızlıklarına neden olabilir. Hastalığı önlemenin en etkili yöntemi çiğ ve az pişmiş et tüketiminden kaçınmaktır. Hastalığın yayılmasını önlemek için özellikle tuvalet kullanımından sonra eller iyice yıkanmalıdır.
 
 
Tularemi
 
Kemirgenlerde (tavşan, fare, sincap vb.) öldürücü nitelikte olan tularemi hastalığının etkeni Francisella tularensis'tir (Pasteurella tularensis). Hastalık hayvanlardan doğrudan temasla geçebildiği gibi sinek ve kenelerle de taşınabilir. Kuluçka devresi, üç gündür. Belirtileri aniden yükselen ateş, baş ağrısı, kırıklık, bulantı, kusma ve ishaldir. Türkiye'de en sık kontamine sularla bulaştığından, orofaringel tularemi ve buna bağlı olarak boğaz ağrısı, ateş, yutkunma zorluğu ve sonrasında hassas servikal lenfadenopati gözlenir. Zamanında tedavi edilmeyen lenfadenopatiler süpüre olur. Bu nedenle, tedaviye erkenden başlanması kritik öneme sahiptir. Ölüm oranı ilaç tedavisi sebebiyle oldukça düşüktür. 
 
Kistik ekinokkozis: Bin 200 ölü
Kistik ekinokkozis (kist hidatik) hastalığı özellikle hayvanlarda çok yaygın olması nedeniyle, Türkiye’de de önemli halk sağlığı sorunlarına neden olan ve ciddi ekonomik kayıplara yol açan zoonotik karakterli bir hastalıktır. Halk arasında kist hastalığı olarak bilinen bu hastalığın etkeni, Echinococcus granulosus adı verilen bir parazittir. Bu parazitin esas kaynağı köpek, kurt, tilki gibi et yiyen hayvanlardır. Ancak, sıklıkla köpeklerdir. Parazit köpeklerin ince bağırsaklarında yaşar. Hastalık köpek dışkısı ile atılan yumurtalar ile insana bulaşır. Bu hastalık dünyanın çoğu bölgesinde görülür ve şu an tahminen bir milyon kişiyi etkilemektedir. Güney Amerika, Afrika ve Asya’nın bazı bölgelerinde belli nüfusun yüzde 10’a varan kısmı bu hastalıktan etkilenmiş durumdadır. 2010 itibarıyla, yaklaşık bin 200 kişinin yaşamını yitirmesine yol açtı.
 
Trişinellozis: Her yıl 10 milyon insanı etkiliyor
 
Trişinellozis insanlarda kistlerin bulunduğu çiğ etin yenmesi ile bulaşan bir hastalıktır. İlk olarak 1821’de ilk tarif edilen hastalık, dünyada en sık görülen besinle bulaşan 24 paraziter hastalıkların içerisinde ilk sırayı alır. Hastalık zaman zaman birçok Avrupa ülkesinde de epidemiler şeklinde görülür. Trişinellozis, bir nematod (omurgasız hayvan şubesi) olup insanlara etçil ve otçul hayvanlardan oral olarak bulaşır. Evcil ve yabani hayvanlardan en çok domuz etinden bulaşır. Av hayvanlarının etinden bulaşın az olmasına rağmen evcil ve yabani domuz etlerinin illegal yollarla kullanılması ülkede bu hastalığın epidemisinin yaşanmasına yol açtı. Amerika, Kanada ve Avrupa’da zaman zaman epidemiler yaşanmakta olup özellikle Romanya ve Bulgaristan’da son yıllarda yaygın görülmeye başlanmıştır. Trişinella 15’ten fazla hayvanda (domuz, kopek, inek, tilki,ayı, at, mors balığı, yarasa fare gibi) bulunur ve dünyada her yıl 10 milyondan fazla insanı etkilemektedir. 
 
AIDS: 1 milyonu aşkın kişi yaşamını yitirdi 
 
Henüz tedavisi bulunmayan ve çoğunlukla cinsel ilişki yoluyla bulaşan AIDS’in (HIV) 20’nci yüzyılın ilk yarısında, maymunların etleri için avlanması ve doğranması sırasında insanlara bulaştığı tahmin ediliyor. HIV virüsünün orofaringeal ve gastrointestinal mukoza, kan yolu, plasenta, emzirme gibi başka yollarla da bulaşabileceği saptanmıştır. Birleşmiş Milletler HIV/AIDS Ortak Programı UNAIDS 2014 yılı raporuna göre; 36,9 milyon HIV taşıyıcısının bulunduğu ve 1,2 milyon kişinin AIDS nedeni ile hayatını kaybettiği belirtildi.
 

Etiketler:

Okumadan geçme!