‘Sınır hattındaki ölümlerde deliller karartılıyor’

  • 09:01 18 Eylül 2022
  • Hukuk
 
Zelal Tunç 
 
VAN - İran-Van sınırında "sınır ihlali" yaptıkları iddiasıyla hem yerel halka hem de mültecilere yönelik hak ihlallerinde cezasızlık politikasının devrede olduğuna dikkat çeken Van Barosu İnsan Hakları Merkezi Eşbaşkanı Avukat Burcu Şeber, “Sınır ölümlerinde cezasızlık devrede. Olayla ilgili deliller karartılıyor. Tutanaklar verilmiyor. Önlem alınmazsa ihlaller artacak” dedi. 
 
Ortadoğu ülkelerinde yaşanan savaş ve ekonomik nedenlerden dolayı bir geçiş güzergahı olan İran-Van sınırında resmi rakamlara göre, son 10 yılda en az 70 kişi katledilirken, onlarcası da yaralanıyor. Hem kent sınırına bağlı köylerde yerel halkın yaptığı sınır ticareti gerekçe gösterilerek, hem de her yıl binlerce mültecinin kesiştiği nokta olan sınır hattında yaşanan ihlallere yönelik cezasızlık politikaları devrede olmaya devam ediyor. 
 
Söz konusu ihlaller sonucu artan “sınır ölümlerini” hem olay yerinde gözlem yapan hem de katledilen yurttaşların davalarını gönüllü olarak üstlenen Van Barosu İnsan Hakları Merkezi Eşbaşkanı Burcu Şeber, konuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. 
 
Sınırda yaşanan ihlalleri yerinde inceleyen Burcu, ekonomik nedenlerden dolayı birçoğu sınır köylerinde yaşayan yurttaşların “kaçakçılık” yaparak geçimlerini sağladıklarını vurguladı. Burcu, “İnsanlar kaçakçılık yapıyor diye, kaçak mazot, kaçak sigara getiriyor diye öldürülebilir mi? Evet öldürülüyor” diyerek yaşanan ölümlere dikkat çekti. 
 
‘İş bulamadıkları için kaçakçılık yapmak durumdalar’
 
İran sınırında bulunan Çaldıran ilçesine bağlı Çilli (Çilya Jeri) köyünde 6 Ekim 2020’de sınır ticareti yapan Şefik Bağa’nın, askerlerce açılan ateş sonucu yaşamını yitirdiği, 16 Temmuz 2020’de aynı şekilde 15 yaşındaki oğlu A. Bağa’nın da ağır yaralandığı dosyanın avukatı olan Burcu, dosyaya ilişkin şunları söyledi: “Bağa dosyalarını ele aldık. Şefik Bağa’nın İran askerlerinin sınır ihlali yaparak, Türkiye topraklarına girmesi sonucu infazı gerçekleşiyor. Bunun temeline indiğimizde, bu insanların burada bir istihdamı yok. İş bulamıyorlar. İş bulamadıkları için kaçakçılık yapıyorlar. Kaçakçılık suçuna baktığımızda 1 yıl ile 5 yıl arasında değişen cezalar var. Yatarı olmayan bir ceza, insanların hayatlarına mal oluyor” diye belirtti. 
 
‘İbrahim Baykara başından vurularak infaz ediliyor’
 
Aynı köyde İbrahim Baykara’nın da (46), 3 Ağustos 2020’de sınırda yaşamını yitirdiğini hatırlatan Burcu, şöyle devam etti: “İbrahim Baykara olayında ise; kasık bölgesinden aldığı ateş sonucu yere düşüyor. Daha sonra olayın tanıkları olan Zülküf ve Ergin Baykara, İbrahim Baykara’yı almak için attan iniyor. Lakin ateş altında kalmaya devam ediyorlar ve korkup kaçıyorlar yardım getirmek için .Köye doğru gidince 2 el silah sesi daha duyuyorlar . Köylü ile olay yerine geldiklerinde İbrahim Baykara’nın kafasından vurulduğunu görüyorlar. Bu durum otopsi raporunda da geçmektedir ve bir çok köylü de bu duruma şahitlik etmektedir .”
 
‘Kaçakçılık yapıyorlar diye öldürülmeleri kabul edilemez’
 
İbrahim Baykara’nın infaz edilmesine ilişkin mahkemede, “tevsi tahkikat” istediklerini ancak maktu gerekçelerle reddedildiğini söyleyen Burcu, “Şu anda dosyanın geldiği aşama da bir ‘cezasızlık politikası’ olacağını düşünüyorum. Verilen bu cezasızlık politikası ile failler ödüllendirilecektir. İnsanlar kaçakçılık yapıyorlar diye öldürülmesi kabul edilecek bir durum değil. Bir ceza verilmesi gerekiyor ki, yaşanacak yeni bir ihlalin önüne geçilebilsin. Failler tam anlamıyla bilinmiyor, lakin dosyaya şüpheli olarak giriyorlar, lakin bir tutuklama olmuyor. Bu durum cezasızlık politikası yürütüldüğünün göstergesi. Hatta öyle bir aşamaya geliyor ki ödüllendirilmeye gidiliyor “ ifadelerine yer verdi. 
 
‘Kimse sesini çıkarmıyor’
 
“Devletin ne olursa olsun burada vatandaşı koruma durumu vardır” diyen Burcu, ancak bunun tam tersi durumların yaşandığını şu sözlerle özetledi: “ ‘Sınırı geçmeyin’ geçince de ‘vurun’ emri veriliyor. Bu sınırsız. Yine 6 Ekim 2020’de Şefik Bağ başından vurularak infaz edildi. Peki, Bağ kimdir? Ne yapıyor? Kendi geçimini sağlayabilmek için kaçakçılık yapıyor. Van’ın Çaldıran ilçesinde yaşıyor. Doğu Anadolu Bölgesi’nde tüm sınır köylerinde bir işleri yok, çalışamıyorlar. Bir şekilde hayatlarını idame etmeleri gerekiyor. Bunun için de kaçakçılık yapıyorlar. Kaçakçılık sonunda infaz ediliyorlar. Kimse sesini çıkaramıyor.”
 
‘Öldürülüyorlar’
 
Sınırda katledilenler ve yaralananların faillerine cezasızlık politikaları uygulandığını, bundan dolayı da “Orada ‘vur’ emri orantısız bir şekilde icra ediliyor” ifadesini kullanan Burcu, “Müvekkillerimize baktığımızda kendi beyanlarıyla teslim olduklarını ve ateş etmemelerini söylüyorlar. Bir kişi teslim oluyorsa buna rağmen vurularak infaz edilmesi kabul edilemez. Bu, bambaşka stratejiye giriyor. Bu yüzden de hukukçular olarak, dosyanın tüm aşamalarında bunu dile getirdik. İhlallerden kaynaklı büyük mağduriyetler yaşanıyor. Bağa ailesinin 9 çocuğu var, eşi var. Mağdur sayısı bir kişiden çıkıyor, birçok kişi mağdur. Bunun hiçbir yerde hukuken kabul görülür bir yanı yok” diye belirtti. 
 
‘Tanıklara rağmen cezasızlık uygulanıyor’
 
Burcu devamında şu ifadeleri kullandı:  “Olayın tanıkları, delilleri olmasına rağmen bir cezasızlık uygulanıyorsa bu bir siyasettir. Mağdurların faillerine kimliklerinden dolayı ceza verilmiyor. Mayın patlaması sonucu bir çocuğun elini kaybetmesi. Bu olayın dosya avukatıyla da görüştüğümüzde şöyle bir şeyle karşılaştık. Patlama alanına ilişkin 360 derece açıdan görülebilecek şekilde bir kamera kaydının olduğunu gördük. Yalnız patlama anını çeken kamera yok. Mayınlı bölgeye dair bir levha yok. Bir önlem yok. Bu da, devletin sorumluluğunda. Deliller karartılarak yok ediliyor.”
 
‘Tutanaklar bize verilmedi’
 
Burcu, Saray ilçesine bağlı Karahisar köyünde 3 Temmuz günü mültecilerin olduğu aracın taranması sonucu bir çocuğun yaşamını yitirdiği olaya dair ise, “Araca ateş açıldı ve çok sayıda kişi yaralandı. Bununla ilgili detaylı bir rapor hazırlanıyor. Tutanakları istedik, bize verilmedi. Bizi emniyete yönlendirdiler, fakat bize tutanaklar verilmedi. Göç komisyonu konuyla ilgileniyor, birçok meslektaşımız da dosyanın takipçisi” sözlerini kullandı. 
 
‘Önlem alınmazsa hak ihlalleri devam edecek’
 
Başkale’ye bağlı Xaşkan Mahallesi’nin Sersul mezrasında 20 Haziran’da K.A. adlı yurttaşı, gözaltına almak için gelen askerlerin, dakikalarca havaya ateş açıp kadınları darp ettiği olayı anımsatan Burcu, bu olaya dair şu sözleri paylaştı: “Suçluysa suç tanımı ne olursa olsun usulsüz bir gözaltından bahsediyoruz. Havaya ateş açma, oradaki insanların üzerinde büyük bir operasyon gerçekleştirmek, kişiyi gözaltına almak, başlı başına zaten hak ihlalidir. Bu cezasızlık politikasını ödüllendirildiği durumuna gidildiği açıktır. Bir an önce önlem alınmalı yoksa hak ihlalleri devam edecek.” 
 
‘Deliller karartılmış’
 
Burcu son olarak, yine Başkale ilçesine bağlı İran sınır hattındaki Kirati Mahallesi’nde 26 Temmuz günü koyunların otlatan 16 yaşındaki H.E., askeri cismin patlaması sonucu ağır yaralanmasına ilişkin şöyle konuştu: “Karakola kısa bir mesafede yer alan olayda 360 derce kamera olay anını çekmemiş. Olayla ilgili avukatları, incelemelerde bulunduğunda olay anının görüntülerde olmadığı anlaşıldı. Bu da gösteriyor ki, olay anından sonra deliller karartılmış ve daha birçok ihmal var.”