Ekolojistler Çanakkale’den seslendi: Kaz Dağları’ndan Cudi’ye direneceğiz

  • 20:17 17 Eylül 2022
  • Ekoloji
İSTANBUL – Cudi Yürüyüşü ile dayanışma göstermek için açıklama yapan HDK Ekoloji Meclisi, “Kalbimiz bugün Şırnak Cudi’de yaşamı savunanlarla beraber. Yoldaşlarımızı Kaz Dağları’nın rüzgarıyla selamlıyoruz. Kaz Dağları’ndan Cudi’ye bu savaş politikalarına karşı direneceğiz” sözleriyle seslendi.
 
Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Ekoloji Meclisi, Çanakkale’de bulunan İskele Meydanı’nda Cudi Yürüyüşü’ne katılan ekolojistlerle dayanışma göstermek için basın açıklaması gerçekleştirdi. Çok sayıda ekoloji ve doğa aktivistinin katıldığı açıklamada, kadınların el emeği ile boyayıp yazdığı “Savaşa Karşı Yaşamı Talana Karşı Doğayı Savunuyoruz” pankartı ile “Ağaç kıyımına ormansızlaştırmaya son”, “Kazdağları’ndan Cudi’ye birlikte mücadeleye” ve “Şırnak’ta doğa katliamı var” dövizleri açıldı.
 
 Açıklamayı HDK Ekoloji Meclisi üyesi ekoloji ve doğa aktivisti Burcu Özaydın okudu. 
 
‘Kürt illerinde ağaçlar durmaksızın kesiliyor’
 
Şırnak’ta ve tüm ülkede doğa katliamı ile talanı olduğunu belirten Burcu, “Ekosistem içinde yaşayan tüm canlı ve cansız varlıklarla, binlerce yıllık tarihle, kültürle bir bütündür. Yıllardır Kürt coğrafyasında savaş, operasyonlar, çatışmalardan dolayı sadece insanlar değil, hayvanlar, ormanlar yok oluyor, büyük bir ekolojik yıkım yaşanıyor” dedi. Yaklaşık iki yıldır "güvenlik" gerekçesiyle Kürt illerinde ağaçların durmaksızın kesildiğini ifade eden Burcu, “Bölgede orman katliamı korkunç boyutlara ulaşmış durumda. Yaklaşık iki yıldır özellikle Şırnak’ta Cudi ve Gabar dağlarında aralıksız olarak ağaçlar kesiliyor. Roboski’de adım başı maden sondajları yapılıyor. Güvenlik gerekçesi ile başlatılan kesimler şu sıralar yüzlerce hektarı bulmuş durumda” şeklinde konuştu.
 
‘Amaç bölgedeki yeşil alanı orman vasfından düşürmek’
 
Yıllardır yürütülen savaşla bölgedeki ormanlar, hayvanlar ve doğanın ciddi şekilde zarar gördüğüne dikkat çeken Burcu, “Operasyonlar ve güvenlik gerekçesi ile karakol ve kalekol inşaatları gerekçesi ile ormanlar askeri bölge haline getirildi, ağaçlar kesildi, orman alanları yok edildi ve ekosistem ağır tahribata uğradı. Savaş sebebiyle çıkan yangınlarla binlerce hektar doğal alan kuraklaştı. Bölge halkının bu alanlara girişi yine güvenlik gerekçesi ile engelleniyor. Halk binlerce yıldır yaşadığı ormanlardan kopartılıyor, yaşam alanları daraltılıyor. Böylece yaşanan orman katliamı, sermaye ve devlet eliyle yürütülen ekokırım, gözden ırak bir şekilde sürdürülüyor. Güvenlik, görünürdeki ‘gerekçe’ olsa da asıl amacın bölgedeki yeşil alanı orman vasfından düşürmek ve orayı kömür ve diğer madenler için bir sahaya dönüştürmek olduğu bölge halkı tarafından dillendiriliyor” diye belirtti.
 
Usulsüz ihaleler…
 
Şırnak’ta, geçtiğimiz yılın yaz aylarında beş ayrı yerde orman yangını çıktığını anımsatan Burcu, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Yangınlar sonucu birçok yeşil alan zarar görmüştü. Kesimlerin bölgedeki korucuların eliyle yapıldığı ifade ediliyor, her gün kentten çevre kentlerdeki odun pazarlarına onlarca kamyonla odun taşındığı görüntülere yansıyor. Aynı alanlarda maden ruhsatları çıkartılıyor, birileri bu kesimlerden rant sağlıyor. Şırnak Barosu, bölgede yürütülen doğa katliamına ilişkin hazırladığı raporda ağaç kesimleri için Şırnak Valiliği ve Şırnak Orman Müdürlüğü tarafından yapılan ihalenin gizli ve usulsüz yapıldığını, belli kişilere verildiğini tespit etti. Kentte günde yaklaşık 100-150 ton ağaç yüklü ortalama 15 kamyon yola çıkıyor.
 
Ormansızlaşma iklim krizinin temel gerekçelerinden biri
 
Ceylanlar, keçiler, yabani hayvanlar zarar görüyor, yaşam alanları yok oluyor. Kesilen ağaçlar 200-300 yıllık ağaçlar ve aralarında, meşe ve zeytin ağaçları ile bölgeye özgü endemik ağaçlar var. Bir bütün olarak doğa zarar görüyor. Bu durum ekolojik yıkımı beraberinde getiriyor. Ağaçların kesilmesi aynı zamanda bölgedeki yerel iklimi de etkiliyor. Bu bölgenin sıcaklığı 45-50 derece dolaylarında. Ormansızlaşma ve bitki örtüsünün değişmesi iklim krizinin temel gerekçelerinden biri. Ormanlara verilen zararla beraber ortaya çıkan aşırı soğuk ve sıcaklar iklim dengesini bozacak. Aynı zamanda bölgenin toprak ve iklimine uygun yasayan birçok bitki türü ve hayvanın doğal yasam alanı tehdit altında. Bölge kuraklaştıkça bu kentler insan yaşamının dahi sürdürülemeyeceği alanlara dönüşecek, iklim göçleri dahi söz konusu olacak.
 
Yağma ve katliam politikalarına karşı çıkıyoruz
 
Şırnak Barosu'nun açıklamalarına göre ağaç kesimleri nedeniyle kentteki yeşil alanın yüzde 7'si yok oldu. Baronun yaptığı bütün başvurular sonuçsuz kaldığı gibi, kentin milletvekillerinin Şırnak İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’ne, Şırnak Valiliği’ne, Şırnak Kaymakamlığı’na, İçişleri Bakanlığı’na, Cumhurbaşkanlığı Danışmanlığı’na ve onlarca kez ise Meclis kürsüsüne yaptığı başvurular da sonuçsuz kaldı. Bugün ülkenin dört bir yanından ekolojistler, ekoloji örgütleri ve siyasi partiler, Şırnak’ta ve diğer Kürt kentlerinde de devam eden ağaç kesimlerinin durdurulması talebiyle Cudi Dağı'na yürüyorlar. Biz Çanakkale’de ekoloji mücadelesi verenler ve yaşam savunucuları olarak Çanakkale’den, Kaz Dağları’ndan haykırıyoruz. Ülkenin her köşesinde yürütülen yağma, talan ve katliam politikalarına karşı çıkıyoruz.
 
Uranyum sondajları devam ediyor
 
Savaş ve güvenlik politikaları ile, yağma ve rant politikaları ile, doğamızın, yaşam alanlarımızın sermayenin talanına açıldığının farkındayız, barış hakkımızın, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkımızın, nihayetinde yaşam hakkımızın nasıl korkunç bir saldırı altında olduğunun farkındayız. Sermayenin ve iktidarın ne kadar planlı ve sistemli hareket ettiğinin farkındayız. Bugün Çanakkale’de, Assos’ta halkın, köylünün tüm itirazlarına rağmen uranyum sondajları devam ediyor, uranyum savaş sanayiinde kullanılan bir madde, sondajı çıkartılması da doğa ve yaşam için son derece tehlikeli bir madde. İşlendiğinde ise korkunç yok edici silahlara dönüşüyor. Biliyoruz ki sermaye, Kaz Dağları’ndan uranyumu çıkartıp bazı savaş lordlarına, silah lobisine rant sağlayacak, savaş politikaları ile hem Kaz Dağları’nın doğasını yok edecek, hem de buradan çıkartılan madde ile başka bölgelerde savaşı körükleyecek, bu silahlar başka yaşamları yok etmek için kullanılacak.
 
Katliamlara karşı mücadele edeceğiz
 
Savaş en büyük ekolojik yıkımdır. Kabul etmiyoruz, Kaz Dağları’ndan Cudi’ye bu savaş politikalarına karşı direneceğiz. Kaz Dağları’ndan Muğla Akbelen’e, Rize İkizdere’ye, Artvin Cerattepe’ye, Edirne Saros’a, Dersim Munzur’a, Şırnak Cudi’ye, Gabar’a, Batman Hasankeyf’e bu coğrafyanın her karışında yapılan ekolojik yıkıma, doğa katliamlarına karşı mücadele ediyoruz ve edeceğiz. Kalbimiz bugün Şırnak’ta Cudi’de yaşamı savunanlarla beraber. Yoldaşlarımızı Kaz Dağları’nın rüzgarıyla selamlıyoruz. Kapitalist sermaye ve iktidarlar, nasıl bütün ülkede, bütün dünyada bir ekolojik yıkım, doğa talanı ve yağma, rant politikası izliyorsa biz de bütün ülkede, tüm yeryüzünde birlikte savaşa hayır demeye, yaşamı savunmaya, ağaçların, yaban hayatın, yaşam alanı yok edilen tüm canlıların, hayvanların, insanların, tarihin, kültürün sesi olmaya devam edeceğiz. Susmayacağız.
 
Yeryüzünü yok etmeye yeminli bu kapitalist sisteme karşı, eşit, özgür bir yaşam için direnmeye devam edeceğiz, özgür bir yaşamı birlikte inşa edeceğiz. Li Kazdağıyan heya Cudi, beranber tekoşin.”
 
Açıklama, alkışlarla sona erdi.