Dedeoğulları’na saldırı davasında tahliye talebi

  • 14:17 16 Eylül 2022
  • Hukuk
KONYA – Dedeoğulları ailesine saldırı davasında, iddia makamı tutuklu bulunan Lütfü Keleş hakkında tahliye talebinde bulunurken, avukat Atilla Kart, “Yaşanan katliam toplumun vicdanına şerh edildi. Bu nedenle katliamın serbest bir irade ile tartışılması gerekiyor” dedi.
 
Konya’nın Meram ilçesinde Dedeoğulları ailesinden 4’ü kadın 7 kişinin 30 Temmuz 2021’de katledilmeden önce 12 Mayıs’ta Keleş ve Çalık ailesi üyeleri tarafından ırkçı saldırıya maruz bırakılmasına ilişkin açılan davanın 5’inci duruşması Konya 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Özgürlük için Hukukçular Derneği’nden (ÖHD) avukatların yer aldığı duruşmaya Dedeoğulları ailesinin sağ kalan tek üyesi Çetin Dedeoğulları da katıldı.
 
Tutuklu yargılanan failler duruşmaya Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlanırken, tutuksuz yargılanan failler ise duruşmada avukatları ile hazır bulundu. 
Kimlik tespitiyle başlayan duruşma, iddia makamının esasa dair mütalaasını okumasıyla devam etti.
 
Savcı failin tahliyesini istedi
 
Mütalaasında, failler hakkında TCK 87-3 (Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır) maddesinin uygulanması gerektiğini bildiren iddia makamı, faillerin “konut dokunulmazlığını ihlal” suçunu işlediği ancak “silahlı ihlal” olmadığı, saldırının öldürmeye dönük olduğu ve fail savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu yönünde görüş bildirdi. İddia makamı, tüm sanıklar hakkında cezalandırma talebinde bulunurken, fail Veli Keleş’in tutukluluğunun devamını, tutuklu yargılanan fail Lütfü Keleş’in ise adli kontrol şartı ile tahliyesini talep etti. İddia makamı, aynı zamanda olayda kullanılan silahın müsaderesini ve idareye teslim edilmesi talebinde bulundu. 
 
‘Vefat etmediler katledildiler’
 
İddia makamının, katliamda yaşamını yitirenlere dair kullandığı “vefat” tabiri avukatlar tarafından tepki topladı. Mütalaaya dair söz alan Avukat Atilla Kart, “Bu insanlar vefat etmediler, katledildiler” sözüyle savcının kullandığı “vefat” kavramına tepki gösterdi. Atilla, “Bu soruşturma hukuki olarak sakat. Bu sakatlık yargılamayı da etkiliyor. Bu koşullarda adil yargılanmanın sağlanması mümkün değil” diye konuştu. 
 
Dosyada kayıp tutanaklar var!
 
“Bürokraside çeteleşme” vurgusu yapan Attila aynı zamanda dosyada kayıp ve kaçırılan tutanakların olduğuna dikkat çekti.
 
Sanıklar arasında iş bölümü
 
Faillerin başından beri suçu üstlendiklerine ve iş bölümü yaptıklarına dair bulgular olduğunun altını çizen Attila, “Savcı bu durumu görmezden geliyor. Delillerin karartılması söz konusu. Bu konu, sanıklar ve sanık müdafiler arasında konuşuldu. Savcı ve kolluğunda buna dair yönlendirmeleri var” diye belirtti. Attila, şöyle devam etti: “Yaşanan katliam toplumun vicdanına şerh edildi. Bu nedenle katliamın serbest bir irade ile tartışılması gerekiyor. Sanıklar, biz avukatlar hakkında CİMER’e hedef gösterici dilekçeler yazıyorlar. Sanık avukatları, müvekkillerini uyarmalı.”
 
Olay yeri inceleme tutanağındaki çelişki
 
Olay yeri inceleme tutanaklarındaki çelişkilere de dikkat çeken Attila, “Polis tutanaklarına göre olay yeri inceleme ekipleri, olay yerine 22.40’ta geliyor ama olay yeri tutanağına göre varış saati 00.00 civarında. Başlı başına soru işareti içeren bir evrak” ifadelerine yer verdi.
 
Mahkeme başkanı söz kesti
 
Atilla, son olarak dosyanın olgunlaşmadan mütalaa sunulduğunu belirtti. Atilla’nın konuşması sırasında mahkeme başkanının sık sık araya girmesi dikkat çekti.
 
‘Irkçı saiklerle gerçekleştirildi’
 
Ardından söz alan Avukat Abdurrahman Karabulut, bu saldırıların ırkçı saiklerle gerçekleştirildiğinin altını çizdi. Abdurrahman, “Lütfü Keleş’in ‘Kürtler uslandı mı” sözlerini hatırlatırken, “Bu cümleyi hasımlarına yönelik söylüyorsan bu ırkçılıktır” dedi. 
 
‘İki dosya bağımsız değerlendirilemez’
 
Mahkeme heyetinin ısrarla katliam ve ırkçı saldırı dosyalarının birleşmesi yönündeki talepleri reddettiğini ifade eden Abdurrahman, iki dosyanın birbirinden bağımsız olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını kaydetti. 
 
‘Karanlık olan sanık sandalyesinde oturanlardır’
 
Söz alan Avukat Ebru Akkal ise mütalaaya karşı beyanda bulunmak için ek süre talebinde bulundu. Mahkeme heyetine, “Olayın oluş şekline hakim misiniz” diye soran Ebru, “Bu olay aydınlatılmadan karar çıkmasının cezasızlık politikasının sonucu olduğunu düşünüyorum. Burada karanlık olan sanık sandalyesinde oturanlardır” şeklinde konuştu.
 
Polisin tanık olarak dinlenmesi talep edildi
 
Savcının fail hakkındaki tahliye talebini kabul etmediklerini belirten Ebru, tüm faillerin tutuklanmasını ve polis İlyas Boztaş’ın tanık olarak dinlenmesini talep etti.
 
Fail avukatları mahkemeyi savundu
 
Ardından söz verilen fail avukatları da savunma için ek süre talebinde bulundu. Müşteki avukatlarının mahkeme heyeti ve iddia makamına yönelik eleştirilerini kabul etmeyen fail avukatlarının, heyeti savunmaya geçmesi dikkat çekti.
 
İki davanın birleştirilmesi talebine itiraz eden fail avukatları, mahkeme heyetine, “Baskı altındasınız” ifadelerini kullandı.
 
Duruşma ertelendi
 
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, failler Ali Keleş, Ayşe Keleş, İbrahim Keleş, Veli Keleş ve İbrahim Çalık hakkındaki adli kontrol tedbirlerinin devamına, İlyas Boztaş’ın tanık olarak dinlenmesi talebinin reddine, olay yeri keşif talebinin reddine, tetikçi katil Mehmet Altun’un 112 Acil arasında gerçekleştirdiği telefon görüşmesinin dosyaya eklenmesi yönündeki talebin reddine, tutuksuz yargılanan faillerin tutuklanmasına yönelik talebin reddine, Veli oğlu Ali Keleş ve Lütfü Keleş’in tutukluluğunun devamına karar verdi.
Kararın açıklanması beklenen duruşma 28 Ekim’e ertelendi.