ÖÇAV kadın ve gençlerin olduğu listeyle baro seçimlerine giriyor

  • 09:05 15 Eylül 2022
  • Hukuk
 
Dilan Babat
 
ANKARA - 8-9 Ekim’de gerçekleşecek Ankara Barosu 67’nci Olağan Genel Kurulu’nda tek kadın aday olan Sevinç Hocaoğulları, demokratik baro modeline işaret etti: “Kadın ve gençlerin daha çok söz ve karar hakkına sahip oldukları bir baroyu beraberce hayata geçirmiş olacağız.”
 
Türkiye’de 2 Eylül 2020 tarihinde “çoklu baro” sisteminin yürürlüğe girmesinin ardından Ankara ve İstanbul’da kurulan 2 Nolu barolar ile birlikte sayıları 83’e yükselen il baroları, yeni yönetimini ve baro başkanlarını belirlemek için Ekim ayında olağan genel kurullarını gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Ankara Barosu üyeleri de 8-9 Ekim tarihlerinde Nazım Hikmet Kongre ve Sanat Merkezi’nde yapılacak 67’nci Olağan Genel Kurul’da sandık başına giderek, yeni baro başkanlarını belirleyecek.
 
Ankara Barosu’nun tek kadın adayı Özgürlükçü Çağdaş Avukatlar Grubu (ÖÇAV) adayı Sevinç Hocaoğulları, adaylığı ve nasıl bir baro istediklerine dair değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘Genç kadınların olduğu listeyle baroyu yönetebiliriz’
 
Barolarda kadın adaylığını önemsediklerini söyleyen Sevinç, kadınların sistemle uzlaşmaz çelişkilerinin olduğunu belirtti. Kadınların kısmen aktif olduğu bir alanda “Kadınlar neden yok sayılıyor” kısmıyla ilgilendiklerini dile getiren Sevinç, “ÖÇAV’ın demokratik bir işleyişi sonucu kadınlar zaten hukuk mücadelesinin önündeler. Hukuk mücadelesi önünde olan kadınlar, söz ve karar alırken karar organlarında da önde olacaklardır. ÖÇAV’ın da demokratik bir işleyişi var. O yüzden insan hakları mücadelesinde de kadın mücadelesinde de hukuk mücadelesinde de mücadelenin önünde olan kadın arkadaşlarımız listemizde yer aldı. Kadın adaylığı konusunda ‘Ay ne güzel bir kadın aday olmuş’ söylemleri var. Sanki simgesel bir temsilmiş gibi anlamlandırılıyor. Kadınların hak ettiği bir şey, fazla emek veriyorsak onun karşılığında temsil alanında, karar mekanizmalarında, baronun kurullarında, başkanlığında yer almamız gerekiyordu. ÖÇAV da böyle bir liste hazırladı. Kadın arkadaşlarımız ve genç profil ağırlıkta. Avukatlığın yapısı çok değişiyor, genç meslektaşlarımız çalışma hayatına giriyor. Barolarımız eril olduğu için kadın avukatların sorunu görülmüyor. Mesleğin sorunlarına eril bir bakış açısıyla bakılıyor. Genç arkadaşlarımızın yok sayıldığı yönetsel süreçler oluyor. ‘Hem genç hem kadın bir listeyle Ankara Barosu’nu yönetebiliriz’ diyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
Nasıl bir yargının içerisinde nasıl bir avukatlık
 
İktidarın Ankara Barosu’na müdahaleleri olduğunu kaydeden Sevinç, Ankara Barosu İnsan Hakları Merkezi’nin gözaltı merkezlerinde yaşanan işkencelere dair yayınlamak istedikleri raporun baro yönetimi tarafından sansürlenmesi üzerine gerçekleşen kriz ve istifaları hatırlattı. Sevinç, “Türkiye çok hareketli bir süreçten geçiyor. Bu genel kurul seçimlerden sonra 2023 Türkiye’si konuşuluyor. Çürümüş bir yargı var, savcıların isimleri nelerle gündeme geliyor. Savunmanın bir ayağı olarak baronun genel kurulunda başkanlığa talip oluyoruz. ‘Nasıl bir yargının içerisinde nasıl bir avukatlık? Nasıl bir baro’ sorularını soracağımız bir dönem oluyor. Bugün baroların iki tane meselesi var. Bunlar Türkiye’nin de sorunlarına benzeyen sorunlar.  Bir demokrasi mücadelesiyle, hak ve hukuk mücadelesi anlamıyla yürütülen süreçle daha mücadeleci bir baroya ihtiyacımız var. Bu süre Türkiye’de işkence sorununda, haklar ve insan hakları, kadın alanında ‘Bunu yapalım da geçsin’ diye söyleyeceğimiz bir durum yok. Yargı sistemi de hukuk da köklü bir altüst oluş sürecinde. Bu çürümenin ve yozlaşmanın karşısında toplumsal adaletin ve adaletin nasıl sağlanacağına dair sözümüzü en güçlü şekilde söylememiz lazım. Bunu en güçlü söyleyecek yer de barolarımız” diye belirtti.
 
‘Avukatlarda yoksullaşıp işsizleştiriliyor’
 
Sevinç, Genel Kurul vesilesiyle avukatların sorunlarının tartışılmasının ve nasıl bir baro istediklerine dair sözlerinin önemli olduğuna vurgu yaptı. “Bugünün Türkiye’sinde avukatlar hukuk ve adalet mücadelesini nasıl verecek? Barolar burada hangi pozisyonda olacak” sorularının da önemli olduğuna işaret eden Sevinç, “Yine yapacağımız projelerle bağlantılı olarak, Türkiye ciddi bir ekonomik kriz içerisinde. Kriz denilince işçi haklarını savunan avukatlar, emeğin hakkını savunan avukatlar olarak öne çıkıyorduk ama avukatlar da yoksullaşıp işçileşiyor. Mesleği itibarsızlaştırılıyor. Bundan kaynaklı saldırılara maruz kalıyor, emeği yok sayılıyor. Avukatlığın değişen yapısı içerisinde avukat emeğinin nasıl savunulacağını da önemsiyoruz. Bu iki ana başlıkta çözülmesi gereken çok fazla sorumluluğumuz var. ÖÇAV bu sorunları çözecek birikime de sahip. Genel kurul sürecine dört haftamız kaldı. Belki çalışma, birebir meslektaşımıza ulaşma noktasında sınırlı bir süre sayılabilir. Ama biz zaten bu konuları tartışan avukatlarız. Böylesi kolektif çalışmalarımız vardı. İnsan hakları, hukuk mücadelesi, demokratik bir baronun nasıl olması gerektiğine dair fikirlerimizi en hızlı şekilde meslektaşlarımıza ulaştıracağız. ‘Birlikte yapalım’ demeye yönelik bir çalışmamız olacak. Bu kadar kökleşmiş sorunların olduğu yerde, sorunun çözümü kim? Nasıl çözülür? Kökleşmiş sorunlar var. Bu sorunlar tüm avukatların ortak emeğiyle çözülecek sorunlar. Bunları konuşmayı ve bir arada neler yapacağımızı düşünüyoruz” şeklinde konuştu. 
 
‘Hayatın içerisinde olan bir baro olacak’
 
Sevinç, seçilmesi halinde demokratik bir baro kuracaklarını belirterek, şunları ekledi: “Bu kadar kökleşmiş sorunlara, hiçbir yönetim organının kendi başına çözüm bulma imkanı yok. Bugün baro, Kadın Hakları Merkezinden, İnsan Hakları Merkezinden, kurulları ve komisyonları ile çok büyük örgüt. Burada bulunan pek çok arkadaşımızın çok fazla birikimi var. Tüm bu birikimi seferber edeceğimiz demokratik baro işleyişi kuracağız. Kadınların ya da gençlerin daha çok ikinci plana atıldıkları, dönem dönem akıllara geldiği ama esaslı var olan sorunların çözümüne ilişkin köklü adımların atılmadığı bir baro işleyişi vardı. Fikirleri alınmayan, herkes gibi kadın ve gençlerin daha çok söz ve karar hakkına sahip oldukları bir baroyu beraberce hayata geçirmiş olacağız. Bugünün Türkiye'sinde yargı alanının sorunlarına doğrudan müdahale eden, çözüm üreten bir baro, hayatın içerisinde, mücadelenin içerisinde bir baro görmüş olacaksınız.”
 
‘Yoksullaşmanın adaletle ilgisi var’
 
Yoksullaşan kesimlerden birinin de avukatların oluşturduğuna vurgu yapan Sevinç, avukatlık mesleğinin değiştiğini dile getirdi. “Avukatlar ne kadar bağımsız? İnsanca yaşayacak bir ücret kazanabiliyorlar mı” sorularının da sorulması gerektiğine vurgu yapan Sevinç, yoksullaşmanın adalet ile bağına dikkat çekti. Sevinç, “Kendi emeğimizin karşılığını bile alamadığımız koşullarda adaletin sağlanması mümkün değil. Özellikle ekonomik kriz ile birlikte barolar birkaç talep etrafından bir araya geliyorlardı. Bu taleplerden biri avukatlık asgari ücret talebi, diğeri de CMK görevlendirmelerinde verilen ücret. Kendine avukat edinme olanağı olmayan kişiler için bir atama yapılıyor. Birçok meslektaşımız yıllar süren bir sorumluluğu alıyor. Çok cüzi miktarlarda ücretler veriliyor. Ama bu anlamda bugünün Türkiye'sinde ekonomik koşulları değerlendirdiğimizde emeğin karşılığı olmayan ücretler veriliyordu. Baroların açıklamış oldukları bir eylem programı var. Anlamlı olduğunu düşünüyoruz. Hem Genel Kurul sürecinde hem de bundan sonraki süreçlerde halkın adalete erişim hakkıyla bağlantılı olarak avukatların yaşam koşullarını gündem yapacağız” sözlerine yer verdi.
 
‘Birimlerin aktifleşmesini sağlayacağız’
 
İktidarın Ankara Adliyesi’ne dönük uygulamalarının Ankara Barosunu cezalandırma aracına dönüştüğünü kaydeden Sevinç son olarak şunları ekledi: “Tek adliye meselesi halkın adalete erişimi, avukatların mesleğini icra etmesi ve yargı emekçileriyle bağlantılı bir konu. Tek adliye konusunda çok ciddi çalışmalar yürütülmesi lazım. ÖÇAV olarak, bunun sağlanması noktasında çalışmalarımıza başlamıştık, bunu devam ettiriyoruz. Ankara Barosu Türkiye’de ilk toplumsal cinsiyet temelli şiddete karşı politika belgesi yayınlayan baro. Bu kapsamda destek biriminin de oluşmasını sağladık. Bu birim işler durumda değil, bu politika belgesinin gerektiği gibi tüm meslektaşlarımıza ulaştırılması, bu konuda eğitsel faaliyetlerin yürütülmesi için gereken şeylerin yapıldığını düşünmüyoruz. Genel Kurul sürecinde meslektaşlarımızla beraber politika belgesini hayata geçireceğimizi söyleyeceğiz. Politika belgesinin gereğinin yapılması danışma ve dayanışma biriminin gerektiği gibi işlemesi konusunda çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”