Tutsak kadınların ‘sirke’ davası görüldü
- 16:01 14 Eylül 2022
- Hukuk
ANKARA - Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde sirke yaptıkları için haklarında dava açılan 11 kadının duruşması görüldü. Duruşmaya SEGBİS ile katılan kadınlar, soruşturmanın hukuksuz olduğunun altını çizdi.
Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan 11 siyasi kadın tutsak hakkında, 14 Ağustos 2021'de bulundukları koğuşta sirke yaptıkları gerekçesiyle “İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokma” suçlamasıyla haklarında dava açılan 11 kadının 3’üncü duruşması Ankara Batı Adliyesi 14’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya tutsak kadınlar Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi’yle (SEGBİS) katılırken avukatları duruşmada hazır bulundu.
Duruşma iddianamenin yeniden okunmasıyla başlandı.
Berin Sarı: Kanunda suç olmayan bir şey üzerinden suç oluşturulamaz
Ardından Berin Sarı Kürtçe savunma yaptı. İddianameyi kabul etmediğini söyleyen Berin, iddiaların temelsiz ve hukuksuz olduğunu kaydetti. Berin, “Bu soruşturmaya dair idareye savunmamızı vermiştik. Savunmalarımız da suç unsuru olarak iddianameye aktarılmıştır. Savunmalarımız esas alınsaydı, suç işlemediğimiz anlaşılırdı. Savunmamızın tamamında somut şeyler söyledik. Bir daha şişeler içerisinde ne olduğunu anlatmak istiyorum. Koğuşumuzda gardiyanlar tarafından el konulan iki şişe de 10 mililitreliktir. Bunun miktarı bilinçli bir şekilde iddianamede yer almamış. Bu konuda hepimizi suçlamak istiyorlar. Alınan sıvı Ağustos ayının ortasında ve havanın çok sıcak olduğu bir süreçte alındı. Korunaklı bir yerde değildi. Newroz arkadaşımızın cilt rahatsızlığı var ve raporları da mevcuttur. Hastane doktoru da meyveli sular cildine iyi gelirse, yapıp kullanabilirsin dedi. Newroz arkadaşımız da böyle bir tedavi yöntemi buldu. 10 milimlik bir şişe içinde tedavi amaçlı ilaç yapmıştı. Ortak alanda ve sıcakta unuttuğunda, emniyette 4 ay bekletildikten sonra yapılan ilaç sirkeye dönüştü. Kanunda sirke yapma suçu ya da bozuk meyve suyunun suç olduğuna dair kanun da yok. Kanunda suç olmayan bir şey üzerinden suç oluşturulamaz. Dosyada meyvelerden oluşan suya alkol denilmiş” ifadelerinde bulundu.
‘Gardiyanların yargılanması gerekiyor’
Pandemi sürecinde cezaevine dışarıdan herhangi bir şeyi sokma durumlarının olmadığına dikkat çeken Berin, eğer taraflarınca dışarıdan bir şeyin içeriye sokulmuşsa da gardiyanların yargılanması gerektiğine vurgu yaptı. Berin, şunları kaydetti: “Çünkü bizim sadece onlarla temasımız vardı. Savunmalarımız somut olarak ifade etmemize rağmen dikkate alınmamış. Aynı ifade verdiğimiz için suçtan kaçmaya yönelik savunma yaptığımız iddia ediliyor. Hepimiz aynı süreci yaşadık, tabi ki savunmalarımız aynı olacak. Farklı ne anlatabiliriz. Soruşturmanın kapatılması gerekiyor. Cezaevi idaresi emniyet ve mahkeme gibi davranıyor. Hakkımızda asılsız soruşturmalar açmaktadır. Hukuku da mahkemeleri de boşu boşuna meşgul ediyor. Ben ve benim gibi bir arkadaşım cezamız bitmesine rağmen hukuksuzca açılan bu soruşturmalar gerekçesiyle tahliyemiz engelleniyor ve rehin tutuluyoruz. Bu temelsiz soruşturmalar yaşamımızı etkiliyor. Savunmamız esas alınarak, bir an önce hukuksuzca açılan soruşturma ortadan kaldırılmalıdır. Sadece su bir yerde 4 ay sıcakta bekletilirse başka bir şeye dönüşür. Bu soruşturma tamamen kapatılmalıdır. Suçlamalar hukuksuzdur.”
Mahkeme heyetinin Hükmün Açıklamasının Geride Bırakılmasını (HAGB) kabul etmediğini söyleyen Berin, beraat talebinde bulundu.
‘Sirke sadece bir hafta bizde bulundu’
Berin’in ardından söz alan Zeynep Sipçik, Kürtçe savunma verdi. Sirkeyi kendisi yaptığını söyleyen Zeynep, koronavirüse yakalanmamak için sirkeyi yaptığını dile getirerek, “Uzmanlar sürekli kendinizi virüsten korumamız için kendimize dikkat etmemizi söylüyorlardı. Özellikle yeşilliklerin, meyvelerin temizlenmesi için sirkenin iyi olacağını söylüyorlardı. Birkaç kez idareye kantinde sirke satılması gerektiğini söyledik. Bize döneceklerini, getireceklerini söylediler ama herhangi bir konuda bir şey yapmadılar. Zaten diğer cezaevlerinde sirke satılmaktaydı. Sirkeyi alkol niyetiyle kullanmamız mümkün değildir. Eğer sirke alkol olarak anlaşılırsa bu şekilde ele alınırsa sirkenin marketlerde alkol reyonlarında satılması gerekiyor. Kantinde turşu da satılıyor. Eğer sirke alkol ise turşunun da satılmaması gerekiyor. Biz, sirke yaptığımız zaman uzaktan yakından bunun alkole dönüşeceği düşüncesi yoktu. Sirke sadece bir hafta bizde bulundu ama götürüp 5 ay bekletmişler. 5 ay içme suyunu bile bekletirseniz bu başka bir şeye dönüşür. Bu kasıtlı bir suçlamadır. Biz siyasi tutuklu olduğumuz için alkol ile işimizin olmayacağını herkes bilir. Bunu bir hakaret olarak algılıyoruz” ifadelerini kullandı.
HAGB’yi ve kendilerine yöneltilen suçlamaları kabul etmeyen Zeynep beraatini talep etti.
‘İnfaz hakimliği soruşturmayı kapattı’
Soruşturmanın art niyetle açıldığına işaret eden Bermal Birtek, siyasi kimliklerinden kaynaklı böyle bir soruşturmaya maruz bırakıldıklarını söyledi. Bermal, “Neyin ne için yapıldığını aslında idarede çok iyi biliyor. İnfaz hakimliği hakkımızda buna ilişkin açılan soruşturma kapatıldı. Bu hususun göz önüne alınmasını talep ederim. HAGB’yi ve suçu kabul etmiyorum” sözlerini kullandı.
Dilan Aslan’da arkadaşlarının ifadelerine ekleyeceği bir husus olmadığını belirtti. Dilan da HAGB’yi kabul etmediğini söyleyerek beraatını talep etti.
Berin’in sirke soruşturmasından kaynaklı infazının yakıldığını hatırlatan Fatma Aslan, “Son zamanlarda idare soruşturmalarla üzerimize gelmektedir. Açık görüşte arkadaşlarımızın ailesine selam verdiğimiz için dahi bize soruşturma açıldı. Kürtçe konuştuğumdan dolayı disiplin soruşturması açıldı. Ben bu konuda arkadaşlarımın söylediklerine katılıyorum. Çünkü bu şişede bulunan 10 milimlik sıvı Newroz arkadaşımızın sağlığı için yapılan bir ilaçtı. Beraatimi talep ediyorum. HAGB’yi kabul etmiyorum” şeklinde konuştu.
Ardından söz alan Hicran Binici’de, suçlamaları kabul etmediğini belirterek, beraatını talep etti.
‘Kürtçe şarkı söylememiz bile soruşturma konusu’
Arkadaşlarının infazları yakılmak için temelsiz hukuksuz soruşturmaların açıldığına vurgu yapan Simanur Pamuk, “Ancak bugüne kadar bizim bunu gerektirecek herhangi bir eylemimiz olmadı. Kürtçe şarkı söylememiz, arkadaşlarımızın ailelerine selam vermemiz bile soruşturma konusu yapıldı. Ele geçirilen şeyin suç teşkil eden herhangi bir şey olmadığına eminim. İçeriye sürekli gardiyanlar girip çıkıyordu. Sürekli onlarla temas halindeydik. Sadece gardiyanlarla temas ettiğim halde geçen ay Covid oldum. 3 hafta karantinada kaldım. Bu nedenle kendimizi korumak zorunda hissettik. Bu dava infaz hakimliğinde görüldü ve infaz hakimliği beraatımıza karar verdi. Bunun da göz önünde bulundurularak, karar verilmesini talep ederim. HAGB’yi kabul etmiyorum” ifadelerini kullandı.
Zeynep Bingöl: 14 Ağustos’ta karantinadaydım
Son olarak sözü alan Zeynep Bingöl, 27 Temmuz’da tahliye edilmesi gerekirken, sirke soruşturması gerekçesiyle infazının yandığını dile getirdi. Cezaevi idaresinin hukuksuz ve temelsiz dayanaklarla kendileri hakkında soruşturmalar açarak cezaevinde tutmak istediğinin altını çizen Zeynep, sirkenin ele geçirildiği süreçte karantinada olduğunu ekledi. Zeynep, “100 milimlik bir şişenin dibinde 10 milim bir sıvı ele geçirilmiş ve bizi suçlamaktadırlar. 14 Ağustos’ta bu madde ele geçirilmiş 25 Şubat’ta bu dava açılmıştır. Ben sonradan öğreniyorum ki hakkımda bir dava açılmış. Cezaevinin bizi koruması gerekirken suçlamak için bahaneler uydurulmaktadır. Yasaya göre bir kişi eylemi üzerine aldığında diğerlerine suç olarak yüklenmemelidir. Zira arkadaşımız kendisinin kullanımı için yaptığını ifade etmiştir” dedi.
‘Bu soruşturmaya ilişkin yargılanmayı kabul etmiyorum’
Zeynep son olarak şunları ekledi: “Eğer sirke bulundurmak bir suç ise neden basında her alanda kullanılmasına izin verilmektedir. 27 Temmuz’dan bugüne kadar infazım bittiği halde tahliye edilmedim. Hakimler ve savcılar da bunun suç olmadığını bilmektedir. Ben 62 yaşındayım, bugüne kadar kendi onurumla, gururumla bugüne kadar geldim. Suç siyasidir. Düşüncelerimden vazgeçmeyeceğim, bahse konu eylem suç değildir. Buna ilişkin yargılamayı da kabul etmiyorum. Hukuka ve adalete biraz inancım var ise de, bugünden sonra inancımız kalmamıştır. Ceza siyasi olarak verilmektedir. Bize yöneltilen suç değildir. Arkadaşım kendi sağlığı için maddeyi yapmıştır. Ben o dönem karantinada olduğum halde beni de eylem içerisine dahil ettiler. Suçlamayı kabul etmiyorum. Beraatımı talep ediyorum. HAGB’yi kabul etmiyorum.”
Duruşma ertelendi
Yapılan savunmaların ardından, iddia makamı dosyada eksik evrakların giderilmesini talep etti. Ara kararını oluşturan mahkeme heyeti, Demet Resuloğlu’nun bir sonraki duruşmada hazır edilmesine karar verdi. Heyet, dosyadaki eksiklerin giderilmesine hükmederek, duruşmayı 2 Kasım’a erteledi.