‘Susmak ülkenin cezaevine dönmesine ortak olmaktır’

  • 15:08 14 Eylül 2022
  • Güncel
 
İZMİR - Kırıklar Cezaevi önündeki Adalet Nöbeti’nde konuşan HDP’li Musa Piroğlu, İmralı ve tüm cezaevlerindeki tecride sessiz kalmanın suça ortak olmak anlamına geldiğini ifade ederek, “ATK’ler, hapishane yönetimleri, adliyeler, Adalet Bakanı iktidarın kendisi bu cinayetlerin ortağıdır” dedi. 
 
İzmir’de hasta ve infazı yakılan tutsakların tahliye edilmesi ve cezaevlerindeki tecrit uygulamalarına son verilmesi talebiyle aileler tarafından başlatılan Adalet Nöbeti 112’nci gününde Kırıklar Cezaevi önünde devam etti. Tutsak yakınlarının yanı sıra nöbete Halkların Demokratik Partisi (HDP) Aydın İl Örgütü, HDP Çiğli ve Balçova ilçe örgütleri ile HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu katıldı.
 
‘Hasta tutsaklar tahliye edilsin’
 
Hasta ve infazı yakılan tutsakların serbest bırakılmasını talep eden Barış Annesi ve Deniz Poyraz’ın annesi Fehime Poyraz, “Aysel Tuğluk cezaevinde kötü koşullarda. O ve tüm hasta tutsakların tahliye edilmesini istiyoruz. Tecrit kaldırılsın. Tutsaklarımız hücrelere atılıyor. Biz Barış Anneleri olarak bu uygulamalara karşıyız” ifadelerini kullandı.
 
‘Susarak zulme ortak olunuyor’
 
Hasta tutsakların cezaevlerinden cenazelerinin gelmeye devam ettiğini belirten HDP Milletvekili Musa Piroğlu, “Hapishanelerde hasta tutsaklar ölümü bekliyor. Hasta tutsaklara yönelik organize cinayet işleniyor. Bilerek ölüme sürükleniyor, tedavileri engelleniyor, tahliyeleri durduruluyor.  ATK’ler, hapishane yönetimleri, adliyeler, Adalet Bakanı iktidarın kendisi bu cinayetlerin ortağıdır. Biz susarak izleyerek bu cinayete ortak oluyoruz” şeklinde konuştu. 
 
‘İmralı ve cezaevleri tüm ülkenin temel sorunudur’
 
Cezaevlerindeki sorunların ve İmralı Cezaevindeki tecrit politikalarının ülkenin temel sorunu olduğunu kaydeden Musa, “Hasta tutsaklara zulmederek, hapishanelerde bir kuralsızlık alanı yaratıp, her çeşit zulmü kullanır hale gelerek aslında ülkeyi nasıl yönettiğini ve yöneteceğini gösteriyor. Buradaki zulüm, dışarıdakilere mesaj vermenin ötesindedir. İçerdeki zulüm dışarının bir yarı açık hapishane olduğunu göstermek içindir. İçeride tutsakların yaşam haklarını gasp edenler, dışarda yaşayanların yaşam alanlarının hepsine müdahale ediyorlar. Biz hapishanelerde gerçekleşen ihlallere seyirci kalarak ülkenin hapishaneye dönmesine seyirci kalıyoruz” diye belirtti.
 
‘Mücadelenin başladığı yer vicdanının kanadığı yerdir’
 
Kırıklar Cezaevi’nde 8 tutsağın açlık grevinde olduğunu hatırlatan Musa, hasta tutsakların yasal haklarını talep ettiğini dile getirdi. Musa, konuşmasında şunlara dikkat çekti: “Gazetecilerin tutuklandığı, insanların politik görüşlerinden dolayı tutuklandığı, üniversitelilerin tutuklandığı ülkede demokrasinin, özgürlüğün esamesi olamaz. Siyasi tutsaklar özgür olmadığı, İmralı tecridi kalkmadığı sürece ne savaş sona erecek ne de Kürt sorunu çözülmedikçe demokratikleşme olacak. Ya hapishanelerdeki tutsaklar, Kürtler, emekçiler özgür olacak ya da kimse özgür yaşamayacak. Hasta tutsaklar serbest bırakılmalı, tecrit politikalarından savaş politikalarından vazgeçilmelidir. Bunun için mücadele edeceğiz, çünkü iktidardan hiçbir şey beklemiyoruz. Bu mücadelenin başladığı yer bu ülkenin vicdanının kanadığı yerdir. Hasta tutsakların özgürlüğü için herkesi tavır almaya çağırıyoruz.”
 
Musa, son olarak yarın Bayraklı Adliyesi önünde gerçekleşecek olan nöbet eylemine katılım çağrısında bulundu. 
 
Açıklama “Hak hukuk adalet”, “Siyasi tutsaklar onurumuzdur”, “Bijî berxwedana zindanan” sloganları ve zılgıtlar eşliğinde sona erdi.