Hasta tutsak Semire Direkçi ‘dışarıya’ seslendi
- 09:02 12 Eylül 2022
- Güncel
Şehriban Aslan
DİYARBAKIR - Ağır hasta tutsak Semire Direkçi cezaevinde yaşadığı sorunları ÖHD Diyarbakır Şubesi’ne gönderdiği mektupta anlatarak, kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu.
Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde bulunan ağır hasta tutsak Semire Direkçi cezaevinde yaşadıkları sorunları Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Diyarbakır Şubesi’ne gönderdiği mektupta anlattı. Mektupta cezaevindeki hak ihlallerini aktaran Semire, sorunların had safhaya ulaştığına dikkat çekti.
‘Haklarımızın gasp edildiği bir süreçteyiz’
Ülke olarak zor ve sancılı bir dönemden geçildiğine değinen Semire, özellikle böylesi zamanlarda cezaevlerinin durumunun daha da zorlaştığına vurgu yaptı. Semire, “Eminiz bizden çok daha iyi biliyor ve takip ediyorsunuz. Fakat yine birebir cezaevi koşullarında yaşayanlar olarak mevcut durum gerçekten insan hakları açısından kabul edilecek bir gidişat değil. Bizi çok fazla zorlamaktadır. Evet, siyasi tutsaklar olarak gelişen siyasi, ekonomik kriz, toplumun tüm kesimini etkilediği gibi bizleri de etkiliyor. Bir söylem vardır; ‘Bir ülkenin demokratik olup olmadığı cezaevlerinde yapılan uygulamalara bakılarak anlaşılır’ diye. Uzun yıllardır cezaevlerinde kalan tutsaklar olarak zor süreçleri de yaşadık ama bu kadar cezaevlerini tecrit eden, izole eden, haklarımızı mevzuat adı altında gasp eden bir süreç yaşamadık” dedi.
Semire mektubunun devamında şu ifadelere yer verdi:
“Her zamanki gibi mevcut iktidar diz çöktürme ve biat ettirme politikaları uygulamaktadır, bunun farkındayız. Elbette koşullar ne olursa olsun direniş kültürü geleneğimizden aldığımız güç moral ile onurlu duruşumuzdan asla taviz vermeyeceğimizi herkesin bilmesini isteriz. Daha önce de yaşanan kimi sorunlarımızı sizlerle paylaşsak da değişen bir durum olmadı. Tam aksine keyfi uygulamalar daha fazla tavan yaptı. Yaşadığımız sorunların güncel halini tekrar sizinle paylaşmak istiyoruz. Sesimize ses olacağınıza inancımız tamdır. İnsan hakları alanında ne kadar emek sarf ettiğinizi, kıymetli çalışmalar yürüttüğünüzü ve zor koşullar altında yaptığınızı bilmekteyiz. Bu inançla cezaevinde yaşadığımız sorunları sıralayacağız.
Buna seyirci kalınmamalıdır
İlk olarak gerek bulunduğumuz cezaevinde gerekse diğer cezaevlerinde birçok arkadaşımız hayatını kaybetmektedir. Cezaevi koşullarında adeta hasta tutsaklar ölüme terk edilmektedir. Böyle giderse cezaevlerinde daha çok insan hayatını kaybedecektir. Buna seyirci kalınmamasını istiyoruz. Bulunduğumuz cezaevinde kamera sistemi bizi ciddi anlamda zorlamakta ve yaşam alanımızı daraltmaktadır. Yemekhanemizde 24 saat kamera ile izlenmekteyiz. Hem ruhsal ile psikolojik hem de fiziki mahremiyetimizin denetim altında tutulması bizleri ciddi anlamda zorlamaktadır.
Yeni gelen arkadaşlarımıza çıplak arama dayatılıyor
Sürekli olmasa da zaman zaman özellikle yeni gelen arkadaşlarımızın çıplak arama uygulaması yapılmakta ya da dayatılmaktadır. Bu belli aralıklarla yapılıyor ve onur kırıcı bir yaklaşım zorlamaktadır. Yine çift kelepçe uygulaması, dış güvenliğe bağlı olduğunu bize söylüyorlar. Örnek verecek olursak bir kelepçe kişinin her iki elinde takılmakta, bunun yanında gelen komutan bir kelepçe daha hem kendi eline hem de tutsağın eline takmaktadır. Bu uygulama gerçekten onur kırıcı ve işkence türüdür, bunu hiçbir zaman kabul edemeyiz.
En küçük bir şeyde disiplin cezaları uygulanıyor
Bildiğiniz gibi TCK’da hak ederek tahliye olma ve şartlı salıverme gerçeği vardır. Fakat mevcut durumda adeta iyi hal mevzuatı cezaevlerinde yerel mahkeme rolünü oynamaktadır. Kişi cezasını bitirmesine rağmen tahliye edilmemektedir. Mevcut cezaevlerinde kurul kararı psikoloğa çıkartma meselesi keyfi bir tasarrufa bağlanmış. İnfazlar ertelenmekte ve en küçük bir şeyde disiplin cezaları uygulanmaktadır. Her ne kadar hukuki haklarımızı kullansak da tüm itirazlarımız reddedilerek aleyhimize kararlar vermektedir.
Kitaplara sınır koyulmuş
Son birkaç yıldır cezaevlerinde istediğimiz muhalif yayınlardan yararlanamıyoruz. Örnek verecek olursak yerel TV kanalları, Halk TV, TV1 ve dergiler verilmemektedir. Kitaplarda sayısı sınırlaması var. Kişi başına 10 kitap düşüyor. Zaten gelen birçok kitap yasaklı olduğu gerekçesiyle verilmiyor. Aldığımız radyolar hiçbir işe yaramamaktadır. Yani anlaşılacağı üzere iletişim ve yayın haklarımız çok sınırlıdır. İhtiyaçlarımızı karşılamamaktadır. Gazeteler ve Yeni Yaşam gazetesi hala almamaktayız.
Hiçbir özgünlüğümüz yok
Sosyal aktivite ve faaliyetlerinden yararlanamamaktayız. Yıllardır cezaevi yönetmeliklerinde sportif faaliyetler, sohbet hakkı, ortak alana çıkma hukuken yer almaktadır ama fiili olarak bu haklardan hiçbirinden yararlanamamaktayız. Gerekçe ise cezaevinin güvenliği, huzuru ve amaç dışı kullanma bahaneleriyle yaşam alanlarımızı daraltmaktadır. Yani tecrit içinde tecrit yaratılmaktadır. Her konuda olduğu gibi bu konuda da izole edilmekteyiz. Ayrıca kadın cezaevinde olmamıza rağmen hiçbir özgünlüğümüz ve farklılığımız gözetilmemektedir. Erkeklerin bulunduğu cezaevinde uygulanan her şey bizim için de uygulanmaktadır. Pozitif ayrımcılık tanınmamaktadır ve birçok konuda ihtiyaçlarımızı mevzuat adı altında karşılayamamaktayız.
Kantinde fiyatlar çok yüksek
Kantinde satın alarak adlığımız her şey çok pahalı ve yüksektir. Bizler ekonomik olarak zorlanıyoruz. Adeta ‘paran varsa ihtiyacını karşılarsın, yoksa hiçbir ihtiyacını karşılayamazsın’ deniliyor. Cezaevinde zaman zaman özellikle son birkaç aydır soğuk su ve özellikle sıcak su konusunda ciddi sıkıntılar yaşamaktayız. Anlatmaya çalıştığımız tüm sorunlar mektup yoluyla sizinle paylaşma gereği duydum. Bu konuda ilgili kurum ve kişilerin gereken duyarlılığın yapılmasını diliyoruz.
Mücadele umudumuzu diri tutuyoruz
Bizler cezaevinde bulunan siyasi tutsaklar olarak az çok içinden geçtiğimiz sürecin farkındayız ve görmekteyiz. Dışarıdaki durumunda iç açıcı olmadığını bilmekteyiz. Televizyonlardan izlemekteyiz. Fakat her şeye rağmen yaşam ve mücadele umudumuzu diri tutuyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle insan hakları çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Selam saygı ve sevgilerimizi iletiyoruz.”