‘AKP, müftüleri ataerkil zihniyetin militanı olarak görüyor’

  • 09:04 6 Eylül 2022
  • Siyaset
 
Melike Aydın 
 
İZMİR - Diyanet’e bağlı müftülerin seçim çalışması için acilen çağrılarak toplantıya alındığını söyleyen TİP İzmir İl Kadın Bürosu üyesi Hazal Çakmak, AKP’nin müftüleri, ataerkil zihniyetin militanı olarak gördüğünü vurguladı. 
 
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 15 Ağustos’ta müftüleri acilen toplayarak, “Seçime 9 ay kaldı, herkes sahaya insin, çalışma yapsın. Kazanırsak hep beraber kazanırız, kaybedersek hep beraber kaybederiz. Kazanımları önümüzdeki seçimde kaybetmemeliyiz” şeklinde seçime ilişkin çağrıda bulunduğu iddiası basına yansıdı.
 
Türkiye İşçi Partisi İzmir İl Kadın Bürosu’ndan Hazal Çakmak, konuyla ilgili ajansımıza değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘Devlet ve AKP arasındaki sınırlarının kalktığının göstergesi’
 
Müftülerin, önceden belirtilmemiş bir biçimde toplanarak, düzenlenen toplantıda seçime ilişkin yapılan çağrıda, “gerekirse ev ev gezerek” çalışma yapmaya davet edilmesinin, bazı müftülerce ifşa edildiğini söyleyen Hazal, şunları dile getirdi: “Müftülerin bireysel kararlarından bağımsız olarak din insanlarına bu konuda çağrıda bulunulmuş olması kabul edilemez. Türkiye İşçi Partisi Kadın Büro olarak, seçime ilişkin herhangi bir çalışmanın devletin herhangi bir bakanlığı tarafından bu  başkanlığa bağı memurlara görev biçilmesini asla kabul edilebilir bulmuyoruz. Bu, devlet ve iktidar partisi arasındaki sınırların tamamen ortadan kalktığının, AKP iktidarının siyasi sınırlarının çok ötesine geçerek bir rejime dönüştüğünün göstergesidir.” 
 
‘AKP müftüleri ataerkil zihniyetin militanı olarak görüyor’
 
Seçim çalışmalarında din görevlilerinin harekete geçirilmek istenmesinin, AKP iktidarının hukuk devleti ve laiklik ilkelerini açıkça çiğnediği anlamına geldiğini kaydeden Hazal, “Laiklik ilkesi, kadının yaşamı, bedeni, kamusal varlığı, eğitim ve çalışma hakkının güvencesidir. AKP rejimi, gerici zihniyetini müftüler eliyle yaymak istemektedir. Müftüleri, ataerkil zihniyetin militanları, kadrolu memurları olarak görmektedir. Yerel düzeyde ise toplumsal yaşamın nasıl düzenleneceği, kadının toplumsal konumu ve görevleri, ‘makbul kadın’ tanımı vaazlar yoluyla şekillenmekte; geniş halk kitleleri, ‘yoksul ama makbul’ olanın sınırları içine hapsedilmektedir. Laiklik, kadınların özgürce yaşamasını güvence altına alan en önemli dinamiklerden biri iken, bu seçim hamlesini, cinsiyetsiz okumak mümkün değildir” diye konuştu. 
 
 ‘Kaynaklar cins kırımını desteklemeye harcanıyor’
 
AKP’nin seçim süreçlerinde neredeyse devletleşmiş bir siyasi parti olduğuna işaret eden Hazal, “Propaganda ve rıza üretimi için harcadığı kaynaklar, kadınların yaşamlarını sürdürebileceği daha iyi koşullardan, istihdam için yaratılabilecek kaynaklardan, kreşlerden, bakımevlerinden, okullardan çalınmaktadır. Bu ülkede her yıl yüzlerce kadın farklı gerekçeler ileri sürülerek öldürülmektedir ve bu gerekçelerin kesiştiği nokta, kadınların hayatını baskı ve şiddet ile kontrol altına almaktadır. Din, kadınların nasıl yaşaması gerektiğin ilişkin toplumsal bir çerçevenin kurulması için kullanılmakta, devletin ve halkın kaynakları din görevlileri eliyle kadına yönelik baskı, şiddet ve cins kırımını desteklemek için kullanılmaktadır” dedi. 
 
Hazal son olarak, “Bu gerici ve cinsiyetçi düzeni kabul etmiyoruz” diye ekledi.