‘Tecrit ağırlaştıkça savaş da ağırlaşıyor’

  • 09:02 6 Eylül 2022
  • Güncel
Sema Çağlak
 
ŞIRNAK - Ağırlaştırılan tecridin Kürtlere dönük savaşı da derinleştirdiğini belirten kadınlar, “Tecridin sonlandırılması sadece Kürtler için değil, bütün Ortadoğu halkları için büyük bir kazanım olacak” dedi.
 
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 18 aydır haber alınamıyor. 22 Kasım 2021 tarihinde Bursa Ceza İnfaz Hakimliği’ne “Derhal görüşme” talebiyle başvuru yapan avukatlara, 12 Ekim 2021’de verilen 6 aylık avukat görüş yasağı ve 18 Ağustos’ta verilen 3 aylık aile görüş yasağı kararları gerekçe gösterilerek başvuru reddedildi. Verilen bu kararlara dair avukatlara bilgi verilmezken tecrit ağırlaşarak devam ediyor.
 
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen ağırlaştırılmış mutlak tecride dikkat çeken Şırnaklı kadınlar, konuya dair tepkilerini dile getirdi.
 
Türkiye’nin Kürtler söz konusu olduğunda ne iç hukuku ne de uluslararası hukuku işlettiğini söyleyen Kıymet Acer, “Biz savaşların olmasını istemiyoruz. Savaşlar beraberinde ölümü de getiriyor. Hem tutsaklara uygulanan tecridi hem de Sayın Öcalan’a dönük tecridi kınıyorum. İmralı’daki tecrit halkına etkiliyor. Abdullah Öcalan ile görüşme yapılabilseydi savaş bu kadar sürmezdi. Görüşme gerçekleştirilemediği için savaşta ağırlaşıyor. Öcalan da savaşı istemiyor ve bunun için çözüm önerileri geliştiriyor. Tecrit sonlandırılırsa bütün Ortadoğu halkları için büyük bir kazanım olacak” şeklinde konuştu.
 
‘Tecrit sisteme bağlı’
 
“Abdullah Öcalan’a uygulanan tecrit aynı zamanda kadınlara ve halklara uygulanan bir tecrittir” diyen Kıymet, şöyle devam etti: “Kadınlara karşı büyük bir savaş yürütülüyor. Bu sistem kadınların kölelik sisteminden kurtulmasını istemiyor. Tecrit bu sisteme bağlıdır. Tecride ve bu sisteme karşı en büyük direnişi kadınlar veriyor. Öcalan özgürleşirse, ezilen bütün halklar ve barış yanlıları için büyük bir huzur ortamı oluşacak.”
 
’24 yıldır direniyor’
 
Kürt halkının yıllardır kalıcı bir barış için mücadele ettiğini ve sesini yükselttiğini vurgulayan Zere Aytiş, “Savaşın sonlanması ve kalıcı bir barışın oluşabilmesi için Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sonlandırılması gerekiyor. 24 yıldır 4 duvar arasında direniyor. Önderliğimiz özgür olmayıncaya kadar ne savaş biter ne de kan durabilir. Kalbimiz barıştan yana ve onun için çarpıyor” ifadelerini kullandı.
 
‘Önderliğimiz özgür olursa biz de özgür oluruz’
 
Emine Oruç ise, Kürt halkının ihanete geçit vermeyerek barış, özgürlük ve başarı için birlik olması gerektiğini kaydetti. Emine, “Hem bizim üzerimizde hem de Öcalan’ın üzerinde büyük bir zulüm var. Türkiye devletini kınıyoruz. Başkanımız söz konusu olunca bütün kanunlar çiğneniyor. Onun aile ve avukatlarıyla görüştürülerek özgür bırakılmasını istiyoruz. Önderliğimiz özgür olursa biz de özgür oluruz” çağrısı yaptı.
 
‘Kürtler Öcalan’ın özgürlüğünü istiyor’
 
Kürtlerin birliğinin önemli olduğunu ifade eden Nuriye Atmış ise Kürtlerin en önemli talebinin Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü olduğunu işaret etti. Nuriye, “Kürtler varlık mücadelesi veriyor. Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü istiyoruz. Kürtler var olduklarını belirttiği için bu kadar baskıya maruz bırakılıyor. Erdoğan’ın Rojava ve Ortadoğu’ya saldırmaya hakkı yok. Kürt halkına dönük büyük bir savaşa başlamış ve savaş suçları işliyor. Biz anneler olarak 4 parça Kürdistan’a sesleniyoruz, Kürtlerin barış ve özgürlük için birlik olması gerekiyor. Eğer birlik olursak kimse önümüzü kapatamaz. Kürtler ancak birlik olursa başarılı olabilir” dedi.